Published on Kasım 26th, 2024
0Coğrafyamız hukuk(suzluğ)u | Temel Demirer
“Dayan yüreğim dayan,
bir zamanlar daha
kötüsüne dayanmıştın.”[1]
Mesele coğrafyamız hukuk(suzluğ)u olunca, ister istemez “Argumentum baculium/ Sopalı delil”den yani “Delil yerine şiddetin ikame edildiği” uygulamadan söz etmek yanında; “Katiller nereye gidecek söylesene bana? Yargıcın kendisi de sanıklar arasındaysa, kim yargılayacak katilleri?”[2] sorusunu da dillendirmek zaruridir.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan’ın, ülkenin durumunun “Hukuk devleti olmaktan uzak”[3] olduğuna dikkat çektiği noktada her şey Ignazio Silone’nin, “Kanunlar ne kadar çoğalırsa sefalet de o kadar artıyor. Sefalet ne kadar çoğalırsa kanunlar da o kadar artıyor”; Cicero’nun, “Ne kadar çok yasa, o kadar az adalet”; Frédéric Bastiat’ın, “Yağma, bir toplumda bir grup insan için yaşam biçimi hâline geldiğinde, zamanla kendilerine yağmayı meşrulaştıran bir hukuk sistemi ve onu yücelten bir ahlâki kod yaratırlar”; Mark Twain’in, “Yasalar yürürlükteyken hiç kimsenin yaşamı, özgürlüğü ya da mülkiyeti güvende değildir,” saptamalarındaki üzere, ve sınırsız bir kuralsızlıktan malûldür.
Gerçekten de iktidarın yargısının uygulamaları ayan beyan ortadayken; Av. Selçuk Kozağaçlı’nın savunmasının sonunda “yargı heyeti”nden Akın Gürlek’e, “Devletin erklerinden birine mensup olduğunuzu görüyorum. Ama bunun yargı erki olmadığını görüyorum. Sadece sizi değil, temsil ettiğiniz her şeyi reddediyorum” ifadesini anımsamamak mümkün mü?
Değil! Çünkü…
“… ‘Yargı asla bağımsız ve tarafsız olamaz! Yargı kimi ülkelerde yandaş ya da yalâkâ olmak ve olmamakla; baştaki kişiye biat edip etmemekle ilintilidir. Bu madde, değişkendir. Örneğin ‘Aldatıldım’ diyenlerin, FETÖ’cülerin kimine uygulanır, kimine uygulanmaz.
Bakmayın ‘Demokrasilerde, hak hukuk anayasalarda garanti altına alınmıştır’ denildiğine, bu sav tamamen uydurma olup, anayasanın sık sık çiğnendiği ülkelerde asla geçerli değildir!
Bu muhteşem, cici, güzel yargı sistemi: Milletin şeyine şey edeni, bunu gururla cümle âleme duyuranı ödüllendirir…
Hırsızı, talancıyı, uyuşturucu, doğa ve ülke satıcıları korur.
Karısına 57 bıçak darbesi indirip, çocuğunun önünde öldüren katili, mahkemedeki iyi hâli nedeniyle bağışlar.
Yurtta kalan kız ya da erkek çocuklara tecavüz eden, taciz eden, aklı fikri uçkurunda olan yaratıkları ‘Ama çocuğun rızası var’ diye; ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diye hoş görür.
‘İslâm’ın gereğini yerine getirmeyenleri’ tehdit edenleri, ‘namazını terk edeni öldürmeyi’ önereni görmezden gelir.
Bu muhteşem cici hak, hukuk, yargı sistemi, hukukçu yetiştirmekte zorluk çektiğinden en tepe yetkiliye bağlı troller ordusuyla harekete geçer, baskı kurar, tehdit eder, korkutur, korkutmaya çalışır… Ve yargıya emir verir.
Örnekleri çoğaltmama gerek yok. Hepsini biliyorsunuz zaten!”[4]
* ** * *
“Nasıl” mı?
Adalet Bakanlığı’nın gerçekleştirildiğini belirttiği “Yargıya güven ve memnuniyet” anketinin yapılmadığının ortaya çıktığı[5] coğrafyamız, nüfusa oranlandığında en fazla tutuklu ve hükümlü barındıran ülkelerden. Bu konuda Avrupa’da birinciyiz. Türkiye’de 1 Temmuz 2024 itibarıyla toplam 342.526 hükümlü ve tutuklu bulunuyor. En yakın olan İngiltere’de bu rakam 2023 itibariyle 90 bin 964 kişi.
Ayrıca ‘Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü’nün 2023 raporuna göre Türkiye Hukukun Üstünlüğü kategorisinde 173 ülke arasında 148. sırada. Avrupa’da ise Rusya’nın gerisinde. Raporda Türkiye, Avrupa’da “demokratik olmayan” dört ülkeden birisi olarak gösterildi.[6]
Bu durumda İbn-i Haldun’un, “Adaletsizlik medeniyeti mahveder,” biçiminde tarif ettiği koordinatlarda Anayasa Mahkemesi, Gezi Direnişi’nde Abdullah Cömert’in polis tarafından öldürülmesinde hak ihlâli bulunmadığına hükmedip, polisin 6 yılla cezalandırılmasını onaylıyor; Av. Eren Can’ın, “Cezasızlık politikasının devamı,”[7] deyişindeki üzere…
Örnekler çok… İşte bir kaçı!
i) Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliği, “kesin” nitelikli olduğu için itiraz yolu kapalı olan bir karara itiraz edilmiş gibi ret kararı verdi. İncelemenin, söz konusu dosya ile ilgisi olmayan bir kişinin başvurusu üzerine yapıldığı ortaya çıktı![8]
ii) Mersin Barosu’na kayıtlı avukatlar F.Y. ve Ö.K.Y., özel bir bankanın borcu için bir yurttaş hakkında icra takibi başlattı. Vatandaş borcu ödedi ancak avukatlar ‘para ödenmemiş’ gibi gösterip, icra işlemini devam ettirdi. Yurttaşın evi icrayla satılırken mağdur olan vatandaş, avukatları şikâyet etti. Bu süreçte avukat çiftin, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra savcı ve hâkim olarak atandığı ortaya çıktı. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, “Yazı yazdık, cevap vermediler, yapacak bir şey yok” diyerek kovuşturma izni vermedi![9]
iii) Hâkimler Savcılar Kurulu, Adli ve İdari Yargı 2022 Kararnamesi ile 5426 hâkim, 33 başsavcı ve 351 yerel mahkeme üyesinin yerini değiştirdi. Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin davada dosyanın Suudi Arabistan’a gönderilmesine şerh düşüp muhalefet eden İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Nimet Demir, Kahramanmaraş’a atandı. 22 Haziran 2022’de mesleği bırakacağını söyleyen Demir, ailesiyle birlikte düşünmek için önce yıllık izin almak istedi. Yıllık izin talebi reddedilen Demir, emeklilik dilekçesini verdi![10]
iv) Anayasa Mahkemesi, 15 Temmuz Darbe Girişimi ardından FETÖ ile bağlantısı bulunduğu gerekçesiyle tutuklanan yargıcın “mesleğinden kaynaklanan güvencelere riayet edilmeksizin tutuklanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlâl edildiğini” öne sürerek yaptığı bireysel başvurusunu kabul edilemez buldu. Resmi Gazete’de yayımlanan kararın gerekçesinde AYM’nin darbe teşebbüsünden sonra tutuklanan yargı mensupları yönünden mesleklerinden kaynaklanan güvencelerin tutuklamanın önünde yasal bir engel teşkil edip etmediğini incelerken de tutuklamaya konu olan örgüt üyeliği suçunun kişisel bir suç olduğunu ve ağır cezalık suçüstü hâlinin bulunduğunu değerlendirdiği kaydedildi. AİHM’in henüz kesinleşmemiş bir kararında, hâkimlik/savcılık mesleğinden kaynaklanan güvencelere riayet edilmediğinden bahisle başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuna uygun olmadığı sonucuna vardığı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ihlâl edildiğine karar verdiği hatırlatılan gerekçede, “AİHM’nin kesinleşmiş kararları bağlayıcı olmakla birlikte, Türk hukukunda yargı mensuplarının tutuklanmasına ilişkin kanun hükümlerinin yorumlanması Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu gücü makamlarına ve nihai olarak mahkemelerine ait bir yetkidir,” denildi![11]
v) Erdoğan yönetimini Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne şikâyet eden Nurullah Ankut hakkında açılan davada savcılık, “MİT TIR’ları yurtdışına çıkmadığından uluslararası hukuk ihlâlinden söz edilemez,” dedi. Erdoğan, Davutoğlu, Fidan ve Ala hakkındaki “savaş suçlusu” ithamının bu kişilerin saygınlıklarını zedelediği savunulan savcılık iddianamesinde Özgür Suriye Ordusu da övüldü![12]
vi) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 10 Ekim Gar katliamından önce bazı polis müdürlerinin katliamı önceden haber veren istihbarat raporlarını dikkate almadığına dair müfettiş raporuna ilişkin haberler nedeniyle Cumhuriyet muhabiri Kemal Göktaş, eski Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat ile Evrensel muhabirleri Cem Gurbetoğlu ve Tamer Arda Erşin hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Suçlama konusu haberlerin yayımlanmasının üzerinden 1.5 yıl geçtikten sonra düzenlenen iddianamede, 101 kişinin hayatını kaybettiği ve IŞİD’in üstlendiği katliam için “patlama olayı” denilmesi dikkat çekti![13]
vii) Suriye’ye insani yardım kampanyaları düzenlenen bir derneğin başkanı Habil Mert hakkında El-Kaide’nin Suriye yapılanması olduğu öne sürülen Heyet Tahrir Şam (HTŞ) üyeliği suçlamasıyla dava açıldı. Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Mert aleyhine yazılan iddianamede, ikametinde bulunan bazı yayın organları da “suç delili” kabul edildi. Savcılığın, delil kabul ettiği yayınlar arasında, 2 adet ‘Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş’, 17 adet ‘Sosyalizm İçin Yürüyüş’, 1 adet ‘Ekim Gençliği’, 2 adet ‘Halk Gerçeği’, 6 adet de ‘Yürüyüş’ dergisi bulunuyor![14]
viii) Yıllardır cezaevindeki şair İlhan Çomak’ın yeniden yargılandığı davada esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, Çomak hakkında daha önce verilen hükmün onaylanmasına karar verilmesini istedi. Çomak, duruşmada tanık olarak dinlenen polis Yüksel Ateşoğlu’nun kendisine işkence yapan polislerden biri olduğunu söyleyerek, “Saç modeli bile değişmemiş” dedi. Mahkeme ve duruşma savcısı, Çomak’ın işkence iddiasını ciddiye almadı![15]
ix) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 101 kişinin öldüğü Ankara Tren Garı katliamında ihmali bulunan kamu görevlileri hakkındaki soruşturmanın akıbetini 2. kez soran mahkemenin yazısına yine yanıt vermedi![16]
x) İstanbul Sarıyer’de 18 Ekim 2016’de gerçekleştirilen bir operasyon sırasında polisin silahından çıkan kurşunla öldürülen Dilek Doğan’ın davasında, avukatların “kapalılık” kararının kaldırılması talebi kabul edilmedi. Cinayet yerinde keşif talebi reddedildi. Duruşma izleyicilere kapalı olarak yapıldı![17]
xi) Diyarbakır’da 16 Aralık gecesi çıkan olaylar sırasında polis kurşunuyla yaşamını yitiren 16 yaşındaki Abdülkadir Çakmak’ın dosyasına, 25 Aralık 2014 tarihinde Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından kısıtlama, gizlilik kararı getirildi![18]
xii) İşlerine geri dönmek amacıyla İnsan Hakları Anıtı önünde açlık grevi yaptıkları gerekçesiyle tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın gözaltında şiddet gördükleri iddiasıyla yaptığı suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi. Kararda mevzuat gereği yapılması gereken işlemler sırasında direnç gösteren Özakça ve Gülmen’in gözaltına alındığı süre boyunca 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun verdiği yetkinin dışında kötü muameleye maruz kaldığına dair kendi iddialarından başka delil bulunmadığı savunuldu. Karara giren Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün savunmasında, iki ismin “örgütsel tavır takınarak direnç gösterdiği” öne sürüldü![19]
xiii) Gezi Direnişi sırasında Harbiye’den Taksim’e yürüdüğü sırada TOMA’nın kendisini hedef alarak su sıkması sonucu köprücük kemiği kırılan Gökçe Algan’ın şikâyeti üzerine iki polisin “kasten yaralama” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandıkları 7 Şubat 2019 tarihli karar duruşmasında; iki polisin beraatına karar veren hâkim, kararın gerekçesinde Gezi Direnişi’nin kaos ortamı oluşturacak şekilde kontrolsüzce büyütüldüğünü, devlete karşı bir eylem hâline getirildiğini, oluşan kargaşadan birçok kişinin zarar gördüğünü ve günlerce dükkânını açamayan esnafın kan ağladığını belirterek sanık polislerin kendilerine verilen emir doğrultusunda davrandıklarını öne sürdü![20]
xiv) Konya’da sokaklara ve belediyenin bilbordlarına “Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır” şeklinde afiş asılmış. Asanlar, Anadolu Gençlik Derneği Konya Şubesi ve Milli Gençlik Vakfı Konya Şubesi imiş. (Benzer afişler imzasız olarak İstanbul’da da pek çok yere asılmıştı. Konya’da failler belli olduğu için İnsan Hakları Derneği Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon Avukatları Eren Keskin ve Jiyan Kaya eliyle savcılığa halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme suçunu işledikleri için şüpheliler hakkında suç duyurusunda bulunulmuş. Savcılık şikâyetle ilgili takipsizlik kararı vermiş. Gerekçe şöyle: “Yapılan soruşturma sonucunda söz konusu afişlerde Maide Suresi’nin 51. ayetinin bir kısmının yazılı olduğu ve söz konusu afişlerde ihbar edenin iddia ettiği gibi bir suç ve suç unsuruna rastlanmadığı …”![21]
xv) Gözaltında ağır işkence gören TKİP davası hükümlüsü Müslüm Turfan, işkenceyle imzalatılan tutanaklarla yargılandı, “örgüt üyeliğinden” mahkûm edildi. Davası 2013’de Yargıtay’da onanınca, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. AYM, dosyanın yeniden açılmasına, Turfan’a adil ve makul sürede yargılanma hakkı ihlâl edildiği gerekçesiyle, 16 bin 650 TL tazminat ödenmesine karar verdi. Yeniden yargılanınca beraat eden Turfan, Maliye Hazinesi’ne açtığı tazminat davasını da kazandı. 18 bin 919 TL maddi, 10 bin TL manevi tazminatın faiziyle birlikte ödenmesine karar verildi![22]
* ** * *
İfadeye gayret ettiğim “hukuki durum”un(?!) devlet gerçeğiyle bire bir ilinti olduğu elbette bir “sır” değildir;[23] “Hukukun kuvvetinin azaldığı yerde, kuvvetlinin hukuku geçerli olmaya başlar,” deyişindeki üzere, Maurice Duverger’nin…
Yine “Nasıl” mı?
i) Artvin’in Hopa ilçesinde, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu 2011’de kente yaptığı ziyaret sırasında yaşanan polis müdahalesinde biber gazı nedeniyle yaşamını yitiren devrimci öğretmen Metin Lokumcu davasının gerekçeli kararında Trabzon 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi, Lokumcu’nun vefatını “doğal ölüme”[24] bağlandı.[25] Lokumcu’nun avukatı “Sanıklar ödüllendirilmek isteniyor,” dedi![26]
ii) ‘Nuriye ve Semih’ eylemine katıldıkları gerekçesiyle Gülsüm Elvan ve kızının da yer aldığı 16 kişiye 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası istendi. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, grubun Kadıköy Süreyya Operası önünde, “Açlık grevi 156. gününde işimizi geri istiyoruz. Nuriye ve Semih için dayanışma” yazılı pankart açtıkları, izinsiz gösteri yürüyüşü yaptıkları, polisin ihtarına karşın dağılmadıkları öne sürüldü![27]
iii) Yasin Börü’nün öldürülmesi iddiasıyla açılan dava çelişkilerle dolu. Askerdeki sanığın olay yerinde olduğunu iddia eden itirafçı sanığın 13 sanığı daha tek başına teşhis ettiği ortaya çıktı… Diyarbakır’da, Kobanê’nin IŞİD tarafından işgal edilmesi üzerine başlatılan eylemler sırasında Yasin Börü ve arkadaşlarının öldürülmesi iddiasıyla hakkında beş kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan Engin Adıyaman’ın olay tarihinde asker olduğunun ortaya çıkmasının ardından gözler davayla ilgili iddianameye çevrildi![28]
iv) Maltepe Gülsuyu’nda, 2013 yılı eylül ayında Hasan Ferit Gedik’in hayatını kaybettiği, çok sayıda kişinin de yaralandığı olaylara dair Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 35 sanıklı davada 3 sanık (Şahin Eren, Doğukan Çep ve Hakan Taşhan) “kasten öldürme” suçundan 25’şer yıl hapse çarptırıldı. Avukat Ezgi Çakır ise ağırlaştırılmış müebbet cezalarının 25 yıla indirilmesini eleştirdi. Çakır, ceza indirimini bir üst mahkemeye taşıyacaklarını belirtti. Hasan Ferit Gedik cinayetinin içinde olduğu birçok suçtan açılan ‘çete davasında’ yargılanan 15 sanık, karar duruşması öncesi, AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Afrin’de savaşmaya hazır neferleriniz var,” diye mektup yazmıştı. Avukat Ezgi Çakır, mektubu ‘tahliye ve cezasızlık talebi’ olarak değerlendirmişti![29]
v) Ankara’nın Bahçelievler ilçesinde Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi 7 öğrencinin faşistler tarafından katledildiği cinayetin faillerinden Abdullah Çatlı yaşananlardan 18 yıl sonra mafya-devlet-polis ilişkisinin ortaya çıktığı Susurluk kazasında yaşamını yitirdi. Diğer “bilinen” failler Haluk Kırcı, Bünyamin Adanalı, Ünal Osmanağaoğlu, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz ve Kadri Kürşat Poyraz ise yıllarca korundu![30]
vi) “Gereği yapıldı” açıklamasıyla gözaltına alınan veya tutuklanan şüpheliler kısa sürede sessiz sedasız serbest bırakılıyor. Son olarak Ak Gençlik Ocakları Başkanı Ferhat Aydoğan ile Ergin Vançin’in iki ayda serbest bırakıldığı anlaşıldı. Ak Gençlik Ocakları Genel Başkanı Ferhat Aydoğan ile kendisini Aydoğan’ın Özel Kalem Müdürü olarak tanıtan Ergin Vançin isimli şahısların, İçişleri Bakanlığı adına sahte kartlar bastırdığı ortaya çıkmıştı. Bakanlık logolu sahte kartlarla Aydoğan ile Vançin’in kendilerine koruma zırhı yaratmaya çalışması gündem olmuştu![31]
vii) Doğu Perinçek’in danışmanı Emin Adanur’un dolandırıcılık suçundan tutuklu yargılandığı davada bir gecede hâkim değişti. Adanur, yeni hâkimle tahliye oldu![32]
viii) Hizbullah askeri kanat sorumlularından Haydar Solmaz’ın 19 yıl sonra yakalandığı, ancak sadece 6 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildiği ortaya çıktı![33]
ix) Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin, 2007’de İstanbul Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde Nijeryalı Festus Okey’i öldüren polis Cengiz Yıldız’a verilen cezayı bozmasının ardından yeniden görülen davada skandal karar çıktı. İstanbul 21’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dördüncü kez görülen davada sanık polis Yıldız’a bu kez yalnızca 3 yıl 4 ay hapis cezası verildi.[34] Okey’in avukatlarından Olguner Olgun, “Polisin işlediği suç, basit bir trafik kazası gibi nitelendirildi ve böyle bir ceza verildi,”[35] dedi!
x) 8 Eylül 2015’te Kırşehir’de Gül Kitabevi’nin de içinde bulunduğu 20’den fazla dükkânın yakılıp yağmalandığı faşist saldırının davası sonuçlandı. Tutuklu sanığın kalmadığı davada mahkeme heyeti, 86 sanığa ödül gibi cezalar verdi. Sanıkların kimisi 3 ay 10 gün hapis cezası alırken kimisi 2000 TL para cezası aldı![36]
xi) Nesin Vakfı’nın İzmir’deki zeytinliğini kundaklayan ve 40 dönümlük alanın yanmasına neden olan iki kişi serbest bırakıldı. Nesin Vakfı Yöneticisi Cihangiroğlu, “Arazideki ağaçların 3’te 2’sini kaybettik” dedi![37]
xii) Yargı, insanlığa karşı suçtan IŞİD’i beraat ettirdi: Gar Katliamı’na göz yumanlar korundu… Ankara Tren Garı’nda 10 Ekim 2015 Katliamı davasında sorumlu kamu görevlileri sanık sandalyesine oturmazken tutuklu 10 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Davada hiçbir sanık “insanlığa karşı suç”tan ceza almadı. Avukat Kaya, “IŞİD insanlığa karşı suçtan beraat ettirildi,” dedi![38]
xiii) En az 164 kişinin şikâyetçi olduğu, 25 hatta 31 suç kaydı olan çete üyeleri sessiz sedasız tahliye edildi. Savcı, suç makinelerinin tahliye edilmesine itiraz etti. Bir hafta sonra yeniden yakalama kararı çıkarıldı![39]
xiv) Futbolcu Arda Turan Emirgan’daki bir mekânda tartıştığı şarkıcı Berkay Şahin’e yumruk atıp burnunu kırmıştı. Bu kavgaya Arda Turan’ın, Berkay’ın eşi Özlem Ada Şahin’i sözlü taciz etmesi yol açmıştı. Mahkeme, sanık Arda Turan’ın “cinsel taciz” suçundan beraatına, “ruhsatsız silah taşımak”tan 10 ay, “korku kaygı veya panik yaratacak şekilde silahla ateş etmek”ten 10 ay ve “kasten yaralama” suçundan ise 1 yıl 15 gün olmak üzere toplam 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Turan’ın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamasını dikkate alan mahkeme, verilen cezaların ayrı ayrı hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasını da kararlaştırdı![40]
xv) Bir gencin ölümüne ve iki kişinin yaralanmasına neden olduğu hâlde tutuksuz yargılanan Kerem Kınık’ın kızı Fatma Zehra Kınık Demir’in adli kontrol kararı da kaldırıldı. Demir artık karakola gidip imza bile atmayacak!
xvi) 2020’de gerçekleşen Elazığ Depremi’nin ardından pedofiliye karşı yasaları hedef alan ve depremi çocuk yaşta evliliklere izin verilmemesine bağlayan Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) öğretim üyesi Bedri Gencer, hakkındaki yargı sürecinin lehine sonuçlandığını ve takipsizlik kararı çıktığını duyurdu![41]
xvii) Ankara Adliyesi içinde Kur’an kursu açanlara yönelik suç duyurusu, bir gün içinde karara bağlandı![42]
* ** * *
“Aslında körlük umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktı,”[43] sözüyle müsemma vahim örneklerden bir kaç tane daha aktaracak olursak…
i) Muğla’da atık su istasyonunda zehirlenerek yaşamını yitiren yedi kişiden biri olan Mevlüt Özbakar’ın eşi Kerime Özbakar, davasını geri çekmesi karşılığında kendisine önerilen 1 milyon TL’lik kan parasını reddettiğini belirterek, “Ben bu devlete güvenmeyeceğim de kime güveneceğim? Güvendiğim için parayı kabul etmedim” dedi![44]
ii) Anadolu 77. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Kadıköy’de çiçekçi Mehmet Emin Kaya’ya çarparak ölümüne neden olan Murathan Öztürk’e ‘bilinçli taksirle ölüme neden olma’ suçundan 7 yıl hapis cezasına verildi. Duruşmada söz alan Hukuk Fakültesi 1. sınıf öğrencisi Murathan Öztürk de, olaydan sonra sahte alkol raporu aldığı yönündeki iddiaların doğru olmadığını savunarak, “Ben basının yargı üzerindeki etkisini bilmeme rağmen ve tutuklanacağımı bilerek kendim gelip teslim oldum. Bu olay herkesin başına gelebilir. Bir trafik kazasıdır. Benim AKP gençlik kolları başkanlığı yapmış olmam basının bu kadar çok üzerime gelmesinin nedenidir. Aracın bagajında AKP resimleri, Cumhurbaşkanına ait fotoğraflar tespit edilmiştir. Bunlar da linç kampanyasında etkili olmuştur. Özellikle AKP karşıtı olan medya kuruluşları olayı büyütmüştür. Normal günde alkol kullanan bir insan değilim. Kaldı ki Ramazan günü oruç tutulan bir dönemde alkol kullandığım düşünülemez,” dedi![45]
iii) İstanbul’da, ölen köpeğini bahçeye gömen komşusunu rehin alıp boğazına bıçak dayayan esnafın yargılandığı davadan “ertelemeli ceza” çıktı. 2014 yıl yaşanan olayın ardından Şehnaz Uğur’a hakaret suçundan 2.5 yıla, saldırgan Mehmet Ö.’ye de ‘tehdit ve haksız tahrik altında kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak’tan 10 yıla kadar hapis istemiyle açılan davada Uğur beraat ederken, Mehmet Ö. 5 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme “sanığın sabıkasız olması ve duruşmalardaki davranışları”nı göz önüne alarak hükmün açıklanmasını geri bıraktı. Buna göre sanık, aynı suçu 5 yıl boyunca bir daha işlemezse hapis yatmayacak![46]
iv) Kurye Mehmet Gözügök’e kesici aletle saldıran TIR şoförü Mustafa Arslan ilk duruşmada tahliye edildi. Gözügök, “6 kez ameliyat oldum. Yaralarım dahi iyileşmeden serbest bırakılması zoruma gidiyor” dedi![47]
v) Linç edilmek istenen Alevî aileye ceza yağdı, saldırganlar para cezasıyla kurtuldu. Malatya’da 2012 yılı Ramazan ayında Alevî bir ailenin evini taşlayarak linç girişiminde bulunan saldırganların yargılandığı davada fatura yine mağdurlara çıktı. Mahkeme, linç girişiminde bulunan ve nefret suçu işleyen sanıklara para cezası verdi. Mağdur Evli ailesinden Servet Evli, saldırganların “Bizi tehdit etti” iddiası nedeniyle hapis cezası aldı. Doğanşehir Savcılığı’nın haklarında “görevi ihmal” suçundan iddianame düzenlediği Jandarma Karakol Komutan Vekili Recep Kuş ile astsubay Mustafa Kaplan hakkındaki davanın, yetkili makamların soruşturma izni vermemesi nedeniyle düşmesine karar verdi![48]
vi) Melih Gökçek’e yumurta atan iki kadın eylemciye mahkemenin “tepkisi” çok sert oldu. Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 30 Ekim 2014 tarihli karar duruşmasında Yargıç Şahin Kurt, “iki sanığın birlikte tehdit suçunu işlediklerinin sabit olduğu” gerekçesiyle 1 yıl 8’er ay hapis cezasına hükmetti. Mahkeme, iki kadını, “Kamu görevlisine alenen hakaret” iddiasından ise 11 ay 20 gün hapisle cezalandırdı![49]
Bu kadar da değil! Mesela hakaret mevzuu…
vii) CİMER’e şikâyet edilen 13 yaşındaki bir çocuğa “Cumhurbaşkanına hakaretten” dava açıldı. Savcı, çocuğun “Cumhurbaşkanı’nın onur, şeref ve saygınlığına saldırıda bulunduğunu” belirterek cezalandırılmasını istedi![50]
viii) İstanbul Çatalca’da 2019 Kasım’ında pazar alışverişi yaparken tartıştığı bir kadına “Yediler yediler doymadılar. Millet açlıktan ölüyor, utanmadan hâlâ AKP’ye oy veriyorsunuz” dediği iddia edilen 63 yaşındaki Dürdane Özselgin’in hakkında “hakaret”, “halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farkındalığına dayanarak alenen aşağılama” suçunu işlediği iddiasıyla 3 yıl 4 ay hapis cezası istendi![51]
ix) Yazar Sevda Noyan’ın, 2020’de söylediği “15 Temmuz kursağımızda kaldı, bizim sitede var üç beş. Benim listem hazır açıkçası” sözleri sebebiyle yargılandığı dava, “uzlaşma” kararıyla düşürüldü![52]
x) Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a “hakaret” suçlamasıyla yargılanan Hüseyin Gör’e, duruşmasız 8 ay 25 gün hapis cezası verildi. Karara tepki gösteren avukat Mehtap Sert, “Kendi mahkemelerini kurup, kendi yargılamalarını yapıyorlar,” dedi![53]
Bu kadar da değil! Mesela sansür[54] ve ifade özgürlüğü konusu…
xi) Gazeteciler Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel hakkında “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin ve ifşa” iddiasıyla Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada mahkeme; astsubay Erdal Baran’a yasak bilgileri temin ederek açıklama suçundan 7.5 yıl hapis cezası verdi. Gazeteci Yıldız’a toplam 3 yıl 7 ay 10 gün hapis cezası veren mahkeme, yasak bilgiyi “temin” suçundan beraat ettirdiği gazeteci Dükel’i bu bilgiyi açıklamaktan 1 yıl 15 gün hapis cezasına çarptırdı![55]
xii) Yeniden Refah Partisi İstanbul Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Sadık Tunç’un, “İslâm halifesinin gölgesinde, şeriatı ilan edeceğimiz günler yakındır. Cenk, Cihad, Şehadet” paylaşımına ilişkin soruşturmada, “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verildi. Paylaşımın “ifade özgürlüğü kapsamında yer aldığı” savunuldu. Sadık Tunç’un “Hilafeti ilan edeceğiz” sözü için “kovuşturmaya yer yok,” kararı verildi![56]
xiii) Birleşik Kamu-İş Samsun Temsilcisi Onur Gündüz ile Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Samsun Şube Başkanı Dr. Işık Özkefeli, “Darağacında üç fidan” paylaşımları nedeniyle “Silahlı terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yargılanacak![57]
xiv) Işıl Özgentürk’ün 13 Ocak 2019 tarihinde kaleme aldığı “Yeni kuşak türbanlılar” başlıklı yazısı nedeniyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada karar çıktı. Hâkim, Özgentürk’e, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçlamasıyla 1 yıl 6 ay hapis cezası verdi![58]
Bu kadar da değil! Mesela insan hakları…
xv) Cumartesi Anneleri’nin polis müdahalesiyle sonuçlanan 700’üncü hafta eylemi nedeniyle 46 kişinin yargılandığı davada kayıp yakınları, “26 yıldır yaşadıklarımız Türkiye’nin bir hukuk devleti olmadığının doğruluyor. Biz değil suçlular yargılanmalı,” dedi![59]
Bu kadar da değil! Mesela kadınlar…
xvi) Ağrı Patnos’ta, 18 yaşındaki Yunus Emre Taşdemir, 14 yaşındaki amcasının kızına üç kez tecavüz etti. Olayın açığa çıkmasından sonra mağdurun ailesi 1 milyon TL alıp kızlarını tecavüzcü ile evlendirmek istedi. Olay yargıya yansıdı, savcı “Sevgililerdi” dedi, mahkeme üç ayrı tecavüzü görmezden gelerek iyi hâl indirimi ile sadece 16 yıl hapis cezası verdi![60]
xvii) İstanbul Beylikdüzü’nde görev başındayken ekip otosunda P.T. isimli kadına tecavüz ettiği iddia edilen Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu polis memuru S.E. ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçundan iyi hâl indirimi de uygulanarak 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme heyeti, ‘Nitelikli cinsel saldırı’ suçundan suçun işleniş şekli, özellikleri ile sanığın kastının yoğunluğunu dikkate alarak sanık S.E.’yi 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti, cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkisini de dikkate alarak iyi hâl indiriminden cezayı 10 yıl hapis cezasına düşürdü![61]
Bu kadar da değil! Mesela Kürtler…
xviii) Diyarbakır’da parkta polis tarafından öldürülen 20 yaşındaki Recep Hantaş’ın katil zanlısı polis memurunun tahliye edilmesinde, oğlunun CİMER’e yazdığı mektubun etkili olduğu ortaya çıktı![62]
xix) KHK ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenlerinden Tuğrul Eryılmaz’a 1 yıl 3 ay hapis, 6 bin TL para cezası verildi![63]
Bu kadar da değil! Mesela çocuklar…
xx) Tillo Kur’an Kursu’nda çocuğu istismar ettiği belirtilen D.M. tahliye edildi. Muş’taki Kur’an kursunda çocuğun ölümüne ilişkin dosya ise 4 aydır ilerlemiyor![64]
xxi) Yargıtay, Mersin’de yaşayan 56 yaşındaki bir erkek, öz kızına dört yıl boyunca cinsel saldırıda bulunan babayı serbest bırakarak çok tartışılacak bir karar verdi![65]
xxii) 46 yaşındaki Kabak, 12 suç kaydı olmasına rağmen İstanbul Avcılar’daki bir lisede özel güvenlik görevlisi olarak işe alındı. Ardından da 15 yaşındaki beş kız çocuğuna karşı cinsel istismar suçlamasıyla hakkında iki yıl sonra dava açıldı.[66]
xxiii) 11 yaşındaki Rabia Naz’ın şüpheli ölümüyle gündeme gelen Giresun’un Eynesil ilçesinde, 5 yaşındaki kız çocuğunu cinsel istismara maruz bırakmaktan hüküm giymiş olduğu hâlde cezaevinden denetimle serbest bırakılan S.B.’nin bu kez bir lise öğrencisine saldırı teşebbüsünde bulunduğu belirtildi. Olay kamuoyunun tepkisini çekerken, protesto için Görele Adliyesi önüne gelen Rabia Naz’ın babası Şaban Vatan, gözaltına alınmak istendi![67]
Bu kadar da değil! Mesela gençlik…
xxiv) Erdoğan tarafından Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasının ardından başlayan Boğaziçi protestolarında 2’si tutuklu 2’si ev hapsinde olmak üzere toplamda 7 öğrencinin yargılandığı dava öğrenciler, “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” iddiasıyla tutuklandı![68]
xxv) Eğitim Sen Düzce Akçakoca Şubesi’nin Boğaziçi Üniversitesi öğrencileriyle dayanışmasında “Boğaziçi öğrencilerinin eylemlerini desteklediği” gerekçesiyle soruşturma açılıp, “Terörist eylemler” denildi![69]
Bu kadar da değil! Mesela işçiler…
xxvi) Gaziosmanpaşa Adliyesi 14. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki İstanbul Havalimanı şantiyesindeki kötü çalışma koşulları ve iş cinayetlerine karşı gerçekleştirdikleri eylemlerin ardından tutuklanıp, serbest bırakılan işçi ve sendikacıların yargılandığı dava salonuna güvenlik görevlisinin silahla girmesine işçiler ve avukatları, “Silahların gölgesinde mahkeme yapılmaz” diyerek tepki gösterdi. Sanık ve avukatların itirazını hâkim görmezden geldi![70]
Bu kadar da değil! Mesela uyuşturucu konusu…
xxvii) Her şey İstanbul Emniyeti’nin aldığı, Mesut Doğru’nun uyuşturucu ticareti yaptığına ilişkin istihbaratla başladı. Polisler Doğru’yu teknik takibe aldı. Evinin önünde beklemeye başladı.
4 Mart 2023’te Doğru, Hazim Özdemir ve Emrullah Gengörü ile Kadıköy’deki apartmana geldiğinde gözaltına alındı. Doğru’nun oturduğu eve girildi. Evin içinde Hint keneviri parçaları olduğu değerlendirilen 28 kilo 850 gramlık madde ile Ecstasy olduğu değerlendirilen 6 kilo 820 gramlık sentetik tabletler tespit edildi… Doğru, evinde bulunan uyuşturucuyu şöyle açıkladı:
“Ben emanetçiyim. Bana bir teklif geldi. Bu maddeleri teslim edecek ve paramı alacaktım.”
Anlattığına göre polis takibinde olmayan Gengörü ve Özdemir’in olayla ilgisi yoktu. Gengörü, o gün buluştuğu arkadaşıydı. Özdemir ise Gengörü’nün akrabasıydı ve tesadüfen oradaydı. Üçü de aynı şeyi söyledi.
Ertesi gün mahkemeye çıkarıldıklarında Özdemir serbest bırakıldı. Doğru ve Gengörü tutuklandı.
Size, şu anda bu iki kişiden hangisi içeride hangisi dışardadır diye sorsam, uyuşturucunun bulunduğu evin sahibi dersiniz. Ama evin sahibi dışarda, o gün buluştuğu arkadaşı içeride!
İki şüpheli, 10. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 5 Mart’ta tutuklandı. Tutukluluğa itirazlar değişik mahkemeler tarafından sürekli reddedildi. En son 9. Sulh Ceza Hâkimliği’ne Doğru’nun avukatı G.Ö. tarafından 11 Nisan’da tahliye dilekçesi verildi. 17 Nisan’da mahkeme tahliyeyi yine reddetti.
Derken… Doğru’nun avukatı 24 Nisan günü değişti. M.C. yeni avukatı oldu. Sıradan bir değişiklik değildi…
25 Nisan’da daha öncekilerle aynı gerekçelerle, neredeyse aynı dilekçe, İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ne verildi. Nasıl olduysa, hâkim aynı gün, çabucak dosyayı inceledi. Doğru, jet hızıyla 25 Nisan’da tahliye edildi![71]
Bu kadar da değil! Mesela çevre…
xxviii) İzmir Çeşme’nin Germiyan köyünde 57 dönüm orman ve antik eserlerin olduğu bölgede Güral Porselen’in yapacak Rüzgâr Enerji Santralı (RES) için açılan iptal davası için bilirkişi incelemesi 526 gün sonra gerçekleşti. Avukat Şehrazat Mercan, sürecin hukuk tarihine geçtiğini belirtti: “Süreç usulsüzlüklere ve bölge tahribatıyla dolu. Açtığımız iptal davası sonucunda 526 gün sonra bilirkişi incelemesi olacak. Hukuk tarihine geçti,”[72] dedi!
xxix) Ergene Nehri’ni kirleten sanayi işletmeleri temsilcileri hakkında “çevreyi kasten kirletme” gerekçesiyle açılan davadan 14 yıl sonra zamanaşımı kararı çıktı. Milletvekili Avukat Mahmut Tanal “Çevre katliamında zamanaşımı olmaz,” dedi![73]
Bu kadar da değil! Mesela hayvanlar…
xxx) AKP’li Elazığ Belediyesi’ne ait Geçici Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde hayvanların ölümcül koşullar altında yaşam mücadelesi vermelerine ve öldürülmelerine ilişkin 3 yıl süren hukuk mücadelesinde Elazığ barınak davasında yargılanan tüm sanıklar için beraat kararı verildi: “Hukuk katliamı”![74]
* * * * *
Burada durup; V. İ. Lenin’in, “Her hukuk, farklı insanlara, gerçekte ne özdeş ne de eşit olan farklı insanlara, tek bir kuralın uygulanmasına dayanır. Bundan ötürü, “eşit hak”, aslında eşitliğe bir saldırı, bir adaletsizlik demektir”;[75] Frédéric Bastiat’ın, “Şimdiye kadar yasa yapma hakkı hep küçük bir kesimin elinde olduğu için, yasal gasp küçük bir azınlığın çoğunluğa uyguladığı zulüm olarak karşımıza çıkmıştır,” vurguları eşliğinde ulaşılan ufukta “Serius est quam cogitas/ Vakit sandığından da geç olabilir,” hakikâtine sırt dönülmemelidir!
17 Kasım 2024 18:28:56, Ankara.
N O T L A R
[1] Platon, Sokrates’in Savunması, çev: Cüneyt Çetinkaya, Bordo Siyah Yay., 2004.
[2] Herman Melville, Moby Dick, çev: Sabahattin Eyuboğlu-Mina Urgan, YKY, 2015, s.534.
[3] “Hukuksuzluğun Yüzyılı”, Birgün, 1 Kasım 2024, s.6.
[4] Zeynep Oral, “Muhteşem Yargı Sistemimiz”, Cumhuriyet, 28 Ağustos 2022, s.11.
[5] Mustafa Bildircin, “Adalet Şaştı”, Birgün, 19 Ağustos 2024, s.8.
[6] İlhan Cihaner, “Cezasızlık: Algı mı? Gerçeklik mi?”, Birgün, 18 Ekim 2024, s.6.
[7] Dilan Esen, “Polise 6 Yıl Ceza AYM’ye Yetmiş!”, Birgün, 25 Ağustos 2022, s.6.
[8] Sefa Uyar, “Ne İtiraz Doğru Ne De İtiraz Eden”, Cumhuriyet, 21 Ocak 2022, s.6.
[9] Abidin Yağmur, “Yargı Kimlere Emanet”, Birgün, 12 Kasım 2021, s.10.
[10] “Kaşıkçı Davasının Riyad’a Gönderilmesine Şerh Düşen Hâkim Emekliye Ayrılıyor”, 22 Haziran 2022… https://www.dokuz8haber.net/kasikci-davasinin-riyada-gonderilmesine-serh-dusen-hâkim-emekliye-ayriliyor
[11] Hüseyin Hayatsever, “Anayasa Mahkemesi, AİHM İçtihadına Uymadı”, Cumhuriyet, 15 Temmuz 2020, s.11.
[12] Alican Uludağ, “MİT TIR’larına Trajik Savunma”, Cumhuriyet, 21 Ocak 2016, s.10.
[13] “10 Ekim Katliamında İhmali Yazana 1.5 Yıl Sonra Dava”, Cumhuriyet, 6 Kasım 2017, s.10.
[14] Cihat Arpacık, “Edirne’deki Bir Soruşturmada Savcı, Sosyalist ‘Ekim Gençliği’ ve ‘Yürüyüş’ Dergilerini El-Kaide Üyeliğine Delil Saydı”, 14 Ocak 2021… https://www.indyturk.com/node/300281/haber/edirnedeki-bir-soru%C5%9Fturmada-savc%C4%B1-sosyalist-ekim-gen%C3%A7li%C4%9Fi-ve-y%C3%BCr%C3%BCy%C3%BC%C5%9F-dergilerini
[15] “Çomak: İşkencecim Aleyhimde Tanık Oldu”, Cumhuriyet, 12 Temmuz 2016, s.5.
[16] Alican Uludağ, “Alay Eder Gibi Yanıt Verdi”, Cumhuriyet, 22 Temmuz 2017, s.4.
[17] “Dilek Doğan Davası’nda Reddi Hâkim Talebi”, Cumhuriyet, 31 Mayıs 2016, s.15.
[18] İsmail Eskin, “Sorumluları Korumak İçin Dosyayı Gizliyorlar”, Evrensel, 1 Ocak 2015, s.3.
[19] Alican Uludağ, “Savcılık Delil Bulamadı… ‘İşkence Var’ Demek Örgütsel Tavırmış”, Cumhuriyet, 10 Haziran 2017, s.11
[20] Seyhan Avşar, “Yargıcın Gezi Öfkesi”, Cumhuriyet, 8 Şubat 2019, s.12.
[21] Kamil Tekin Sürek, “Şer’i Hukuk”, Evrensel, 12 Şubat 2020, s.2.
[22] Hilal Köse, “Tazminat Aldı, 18 Yıl Sonra Beraat Etti”, Cumhuriyet, 12 Mart 2018, s.9.
[23] “Maddi üretim sırasında insanlar, zorunlu olarak birbirleriyle belirli ilişkiler içinde, üretim ilişkileri içinde olurlar. Üretim ilişkileri her zaman, onların o zamanki gelişme düzeyine uygun düşer. Bu üretim ilişkilerinin toplamı toplumun ekonomik yapısını, üzerinde belirli toplumsal bilinç biçimlerine karşılık gelen politik ve hukuksal üstyapının yükseldiği gerçek temeli oluşturur. Demek ki yaşamın, toplumsal, politik ve düşünsel süreçlerini yaratan, üretim tarzıdır. Bu süreçler insan bilincine bağlı değildir, aksine insan bilincinin kendisi bu süreçlere bağlıdır. (V. İ. Lenin, Somut Durumun Somut Tahlili, çev: Arif Berberoğlu, Epos Yay., 2010.)
[24] Aralarında dönemin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan’ın da bulunduğu 13 polis beraat etti. Mahkeme, Metin Lokumcu’nun ölümüyle polisin biber gazı kullanımı arasında ‘illiyet bağı bulunmadığını’ savundu. Adli Tıp Kurulu raporunda ise, Lokumcu’nun ölümü ile kimyasal gaza maruz kalması arasında nedensellik ilişkisi olduğu belirtilmişti. (Gözde Bedeloğlu, “Adaletin İki Yüzü: Polatlar ve Metin Lokumcu”, Birgün, 8 Eylül 2024, s.3.)
[25] “Lokumcu’nun Vefatı Doğal Ölümmüş”, Birgün, 4 Kasım 2024, s.3.
[26] Dilan Esen, “Mahkeme Adalet Talebini Duymadı”, Birgün, 23 Nisan 2021, s.6.
[27] “… ‘Yaşasın’ Diyene Dava”, Cumhuriyet, 5 Aralık 2017, s.10.
[28] Kemal Göktaş, “İtirafçı Sanık Eylemde Olmayanları ‘Görmüş’…”, Milliyet, 18 Nisan 2015, s.22.
[29] “Hasan Ferit Gedik Davasında Karar Çıktı”, Cumhuriyet, 28 Şubat 2018, s.11.
[30] “Cezasızlıkla Geçen 46 Yıl”, Birgün, 8 Ekim 2024, s.9.
[31] İsmail Arı, “Gereği Yapıldı Şovu İki Ay Sürdü”, Birgün, 12 Ekim 2024, s.6.
[32] İsmail Arı, “Hâkim Gitti, Tahliye Geldi”, Birgün, 12 Ağustos 2024, s.9.
[33] “19 Yıl Sonra Yakalanan Hizbullah’ın ‘Askeri Kanat Sorumlusunun’ 6 Ay Sonra Tahliye Edildiği Ortaya Çıktı”, 9 Mayıs 2023… https://sendika.org/2023/05/19-yil-sonra-yakalanan-hizbullahin-askeri-kanat-sorumlusunun-6-ay-sonra-tahliye-edildigi-ortaya-cikti-684547
[34] “Festus’un Katilinin Cezası ‘Kuşa Döndü’…”, Birgün, 26 Mayıs 2022, s.7.
[35] Sercan Sinecan, “Hukuk da Öldürüldü, Teşekkürler Türkiye”, Birgün, 27 Mayıs 2022, s.5.
[36] “Kırşehir’de Gül Kitabevi’ni Yakanlara 3 Ay Hapis ve Para Cezası”, 10 Temmuz 2021… https://sendika.org/2021/07/kirsehirde-gul-kitabevini-yakanlara-3-ay-hapis-ve-para-cezasi-625327
[37] İsmail Arı, “Ağaçları Yakanlar Serbest Bırakılmış!”, Birgün, 13 Ağustos 2022, s.3.
[38] “IŞİD’i Beraat Ettirdi”, Birgün, 2 Temmuz 2024, s.9.
[39] İsmail Arı, “Suç Makineleri Nasıl Tahliye Edildi?”, 1 Kasım 2024… https://www.birgun.net/haber/suc-makineleri-nasil-tahliye-edildi-572244
[40] “2 Yıl 8 Ay 15 Gün Hapis”, Hürriyet, 12 Eylül 2019, s.3.
[41] “Pedofiliyi Savunan Bedri Gencer Hakkında Takipsizlik Kararı”, 17 Mart 2021… https://gazetemanifesto.com/2021/ogrenciler-kapisini-muhurlemisti-pedofiliyi-savunan-bedri-gencer-hakkinda-takipsizlik-karari-425652/
[42] Sefa Uyar, “Meğer Yargı Ne Hızlıymış!”, Cumhuriyet, 17 Haziran 2022, s.17.
[43] José Saramago, Körlük, çev:Aykut Derman, Can Yay., 2009
[44] İsmail Saymaz, “Milyonu Değil Adalet İsterim”, Hürriyet, 30 Temmuz 2017, s.14.
[45] “Çiçekçi Cinayetinde Bir Garip Savunma: AKP’liyim Diye Basın Üzerime Geldi”, Cumhuriyet, 13 Şubat 2016, s.12.
[46] “Bu Kareye Ceza Yok”, Cumhuriyet, 25 Eylül 2015, s.3.
[47] Tuğçe Çelik, “Saldırgana İlk Duruşmada Tahliye”, Birgün, 13 Ağustos 2024, s.3.
[48] Kemal Göktaş, “Adaleti Linç Eden Karar”, Cumhuriyet, 29 Mart 2016, s.10.
[49] Alican Uludağ, “Yumurtaya 5 Yıl Dayağa Beraat”, Cumhuriyet, 31 Ekim 2014, s.8.
[50] İsmail Arı, “Çocuğa Erdoğan’a Hakaret Davası”, 30 Nisan 2023… https://www.birgun.net/haber/cocuga-erdogana-hakaret-davasi-433129
[51] “Sen misin AKP’yi Eleştiren?”, Cumhuriyet, 11 Mart 2021, s.9.
[52] “Yazar Sevda Noyan’ın, ‘15 Temmuz Kursağımızda Kaldı, Bizim Aile 50 Kişiyi Götürür’ Sözlerinden Dolayı Yargılandığı Dava Düştü”, 18 Mayıs 2022… https://www.iznewsagency.com/yazar-sevda-noyanin-15-temmuz-kursagimizda-kaldi-bizim-aile-50-kisiyi-goturur-sozlerinden-dolayi-yargilandigi-dava-dustu/
[53] “Fahrettin Altun’a ‘Hakaret’ Davasında Duruşmasız Ceza”, 23 Mart 2021… https://direnisteyiz28.org/fahrettin-altuna-hakaret-davasinda-durusmasiz-ceza
[54] Sansür, 6 ayda da en çok yayıncılık sektörünü vurdu. Görünmeyen bir otosansürün de tetiklendiğini söyleyen Cem Erciyes, “Biz bugün kaç kişinin en güzel fikirlerini yazmaktan vazgeçtiğini bilmiyoruz” dedi.
Nâzım’ın yasaklı dizeleri hâlâ yankılanıyor: “Yazılarım otuz kırk dilde basılır/ Türkiye’mde Türkçemde yasak” diyordu usta şair Nâzım Hikmet “Otobiyografi” şiirinde. Yaşamı boyunca sansür ve baskılarla mücadele eden Nâzım’ın aramızdan ayrılışının 61. yılında bile Türkiye’de ifade özgürlüğü konusunda değişen pek bir şey yok. Sanatsal ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden biri olan sansür, 21. yüzyılda hâlâ baskı aracı olarak kullanılıyor.
Son 10 yılda artan bir ivmeyle edebiyat ve sanatın birçok alanında yasaklamalar, kitap toplamalar ve davalarla kendini gösteren sansür, 2024’ün ilk 6 ayında da en çok yayıncılık sektörünü vurdu. Sanat Özgürlüğünü İzleme Platformu’nun (SÖZ) raporuna göre 21 sansür haberinin 7’si yayıncılık sektörüne ilişkin.
Sanat Özgürlüğünü İzleme Platformu’nun (SÖZ) raporunda yer alan yayıncılık sektörüne dair ihlallerden bazıları şöyle:
• 13 Ocak 2024 tarihinde başlayan Çukurova 16. Kitap Fuarı’nda “Milli Eğitim’e Darbe” adlı kitabın tanıtım afişinin, Adana Valisi Yavuz Selim Köşger’in rahatsız olduğu gerekçesiyle indirildiği iddia edildi.
• Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Jiangzaitoon internet sitesine erişim engeli getirdi. Manga türü Türkçe çizgi romanlar yayımlayan site, böylece üçüncü kez erişime engellenmiş oldu.
• Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği kitap fuarında Kırmızı Kedi Yayınevi’ne ait kitapların, yazarların siyasi içerik taşıdığı gerekçesiyle stantlara koyulması yasaklandı. Kararın Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen tarafından istendiği iddia edildi.
• Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, “Disney Esrarengiz Kasaba Günlük 3”, “Farklı Olmaya Cesaret Eden Erkek Çocuklarına Hikayeler” ve “Yaramaz Evin Yeni Misafirleri” isimli kitapları muzır yayın ilan etti. (“Kitaplara Kelepçe, Düşünceye Yasak”, Birgün, 17 Temmuz 2024, s.13.)
[55] “Gazetecilere Gazetecilik Cezası”, Cumhuriyet, 9 Mart 2021, s.12.
[56] Sefa Uyar, “Sadık Tunç’un Sözü İçin ‘Kovuşturmaya Yer Yok’ Kararı Verildi”, Cumhuriyet, 14 Haziran 2021, s.4.
[57] Cemil Ciğerim, “… ‘Darağacında Üç Fidan’ Paylaşımı Suç Sayıldı”, Cumhuriyet, 22 Kasım 2021, s.9.
[58] “İfade Özgürlüğüne Bir Darbe Daha”, Cumhuriyet, 5 Temmuz 2019, s.9
[59] Dilan Esen, “Biz Değil Suçlular Yargılanmalı”, Birgün, 12 Temmuz 2021, s.7.
[60] İsmail Arı, “Bu Utanç Bir Türkiye Hikâyesi”, Birgün, 25 Ekim 2024, s.3.
[61] “Polis Tecavüzüne ‘İyi Hâl’den İndirim”, Cumhuriyet, 23 Şubat 2019, s.3.
[62] “Oğlu CİMER’e Yazdı, Jet Hızıyla Tahliye Oldu”, Cumhuriyet, 2 Temmuz 2019, s.6.
[63] “Gazeteci Tuğrul Eryılmaz’a Dayanışma Cezası”, Cumhuriyet, 21 Ekim 2017, s.11.
[64] “Kur’an Kursunda İstismara Tahliye”, Birgün, 4 Kasım 2021, s.10.
[65] Abidin Yağmur, “Samimi Fotoğraf Tahliyesi”, Cumhuriyet, 17 Mayıs 2022, s.3.
[66] İsmail Arı, “Müdürden Polis Yeleği Giy Talimatı”, Birgün, 6 Kasım 2024, s.9.
[67] Erk Acarer, “Çocuk İstismarcısı Serbest Bırakıldı”, Birgün, 11 Mart 2019, s.7.
[68] Tuğba Özer, “Boğaziçililer Hâkim Karşısına Çıktı”, Cumhuriyet, 18 Mart 2021, s.9.
[69] Mustafa M. Bildircin, “Direnişe ‘Terör’ Suçlaması”, Birgün, 24 Mart 2021, s.6.
[70] Mehmet Kızmaz, “Silahların Gölgesinde Dava”, Cumhuriyet, 27 Haziran 2019, s.8.
[71] Barış Terkoğlu, “Bataklığın İçindeki Türk Yargısı”, Cumhuriyet, 23 Ekim 2023, s.3.
[72] Aycan Karadağ, “526 Gün Sonra Bilirkişi İncelemesi”, Birgün, 13 Şubat 2022, s.3.
[73] “Çevre Katliamı Cezası Kaldı”, Birgün, 22 Temmuz 2024, s.14.
[74] Şevval Aydoğan, “Hukuk Katliamı”, Cumhuriyet, 13 Temmuz 2023, s.10.
[75] V. İ. Lenin, Devlet ve İhtilal, çev: Kenan Somer, Bilim ve Sosyalizm Yay., 1989.
Temek Demirer – 26.11.2024