Published on Ağustos 29th, 2024
0Emperyalist, karşı devrimci savaşlara hayır! | Cihan Yıldız
Emperyalist savaş tehlikesini bütünüyle tarihe gömmek için, emperyalist sistemi proleter dünya devrimiyle parçalamak, yok etmek gereklidir. Esas görev; emperyalist savaş hazırlıklarına karşı Proleter Dünya Devriminin propagandasını merkeze koymaktır.
1939 yılında Nazi sürülerinin Polonya’ya saldırdığı tarih olan 1 Eylül, İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcıdır. Birleşmiş Milletler, 1981’de Genel Kurulun açılış günü olan her eylülün üçüncü salı gününü “Uluslararası Barış Günü” ilan etmiştir! Birçok örgüt, kurum 1 Eylül’ü “Dünya Barış Günü”, kimi gruplar ise barış gününü farklı tarihlerde kutlamaktadır. Devrimciler ve komünistler açısından 1 Eylül, emperyalist savaşa ve her türlü gericiliğe karşı mücadele günüdür. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasında başrolü oynayanlar, günümüz dünyasında yaşanan bölgesel savaşların başkahramanlarıdır. Emperyalist dünyada güç dengeleri bozulmuş, deyim yerinde ise emperyalist dünyanın çivisi çıkmıştır. Değişen güç dengelerine uygun yeni bir sistem oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu sistem içinde başta emperyalist büyük güçler olmak üzere, bütün ülkelerde hâkim sınıflar elde edebilecekleri en büyük payı kapmaya çalışıyor. Siyaset yeniden düzenleniyor, sınırlar yeniden çiziliyor. Sömürü pastasından en büyük payı kapma kavgası yürütülüyor. Bu siyaseti gerçekleştirmek için savaşın gerekli olduğu yerde savaşa başvuruluyor. Bir alt oluş süreci yaşanıyor. Çıplak emperyalist çıkarlar için yürütülen haksız, gerici, karşı devrimci savaşlara, emekçi yığınları bu savaşlara katabilmek için birçok halde “demokrasi”, “insan hakları” gibi “yüksek amaçlar” maskesi geçiriliyor. Birçok halde de hâkim sınıfların sömürü çıkarlarının üzeri “ulusun” ve “dinin” çıkarları ile örtülüyor.
Emperyalistler 1 Eylüllerde, ne kadar “barışsever” olduklarını, içinde bulunulan “barış” döneminin ne kadar kıymetli olduğu üzerine tumturaklı nutuklar atıyorlar! Dünyanın dört bir yanında “kendilerine rağmen” süren “yerel” savaşlarda hayatını yitirenler hakkında timsah gözyaşları döküyorlar. 1945’ten bu yana, emperyalist büyük güçler birbirleri ile savaşmadılar. Onlar, dünyanın birçok yerinde vekâlet savaşları yürüttü, yürütüyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana emperyalist büyük güçlerin kendi aralarında savaş çıkmamış olsa da, savaşsız bir yıl geçmemiştir. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana 79 yıl geçmiştir. 79 yıl içinde çıkan savaşlarda hayatını kaybedenlerin sayısı, İkinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybedenlerin sayısını kat be kat aşmıştır!
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, savaşlar durmadı, dünyanın değişik coğrafyalarında sürekli savaşlar oldu. Ve bu savaşlarda, milyonlarca insan hayatını kaybetti ve kaybetmeye devam ediyor. Milyonlarca insan yaşadığı toprakları terk etmek zorunda bırakıldı. Bugün 100 milyonu aşkın insan göç yollarındadır. Üçüncü Dünya Savaşı tehlikesi giderek yükselmektedir. Emperyalist büyük güçler, bunun hazırlığını yapıyor.
Dünyanın birçok bölgesinde savaş var. 24 Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna savaşı devam ediyor. Bu savaş esasında Rusya ile NATO’nun savaşıdır. Siyonist İsrail’in 7 Ekim 2023’te Gazze’ye yönelik başlattığı soykırım savaşı sürüyor. Kürdistan, Libya, Irak, Yemen, Mali, Filistin, Suriye, Sudan vb. ülkelerde savaş devam ediyor. Emperyalist haydutlar savaşı, “insani yardım”, “özgürlük”, “demokrasi” ve “terörizme” karşı savaş maskesi altında yürüyor! Faşist Türk devleti, savaş kışkırtıcılığında başı çekiyor.” Her yerden savaş tamtamları yükseliyor! Her yerden gerici, emperyalist, karşı devrimci savaşların yığınlara getirdiği felaket ve dehşet yankılanıyor!
Faşist Türk devleti, bugün dünyanın dört bir yanında yükselen gerici savaşlar konusunda önemli bir konuma sahiptir. Onlar bir yandan Kürdistan’da PKK önderliğinde gelişen Kürt ulusal kurtuluş mücadelesini, karşı devrimci savaşı yoğunlaştırarak bastırmaya çalışırken; diğer yandan uluslararası planda yeni güç dengelerinin kurulmasında kendine yer aramaktadır.
Emperyalist, gerici, haksız savaşlar, emperyalist düzenin kaçınılmaz yol arkadaşlarıdır. Emperyalizm ve gericilik, yaşayabilmek için savaşa muhtaçtır. Amacı kâr, daha fazla kâr olan bir düzen; milliyetçilik-ırkçılık temelinde kurulmuş bir düzen; sömürü üzerine kurulu bir düzen savaşsız yaşayamaz. Bu yüzden emperyalist, gerici, karşı devrimci savaşlara, savaş hazırlıkları ve kışkırtmalarına karşı mücadele; bir bütün olarak emperyalist sisteme karşı mücadele olarak ele alınmak, kavranmak, yürütülmek zorundadır.
Emperyalist sistem, Proleter Dünya Devrimi ile tarihin çöplüğüne gömülmedikçe; emperyalist, gerici, karşı devrimci savaşlar ve savaş tehlikesi gündemde olacaktır. Yaklaşmakta olan Üçüncü Dünya Savaşı’nın önlenmesi için geçici çözüm de olsa bir “Barış hareketinin” yaratılması için gereken her şey yapılmalıdır. Gerçek barış mücadelesi; emperyalist dünya sistemine karşı, devrim mücadelesidir. Gerçek barış mücadelesi, Proleter Dünya Devrimi için devrimci savaş şiarı altında yürütülen mücadeledir.
Emperyalist savaş tehlikesini bütünüyle tarihe gömmek için, emperyalist sistemi proleter dünya devrimiyle parçalamak, yok etmek gereklidir. Esas görev; emperyalist savaş hazırlıklarına karşı Proleter Dünya Devriminin propagandasını merkeze koymaktır. Devrim emperyalist savaşı gerçekten önlemek için tek gerçek yoldur! Emperyalist dünya bir bütün olarak devrimin nesnel şartlarına sahiptir.
Ama devrim için nesnel şartların tüm sistem için genel planda varlığı; proletarya önderliğinde devrimi gerçekleştirmek için yeterli değildir. Proletarya önderliğinde devrimi gerçekleştirmek için bunun yanında, “üsttekilerin eskisi gibi yönetemediği, alttakilerin ise eskisi gibi yönetilmek istemediği” bütün sınıfları etkisi altına alan bir iktisadi-siyasi kriz durumunun; buna bağlı olarak kitlelerin bağımsız tarihi eylemlerinin ortaya çıktığı bir durumun, kısaca “devrimci durum”un varlığı gereklidir. O da yetmez, bir de sübjektif şartın varlığı gereklidir. Bu sübjektif şart, işçi sınıfının ve emekçi kitlelerin bilinç ve örgütlenme düzeyinin, proletarya önderliğinde devrimler için gerekli seviyede olması şartıdır.
Komünistler, “başka alternatif yok”, vb. gerekçelerle, sömürü düzeninin kötülük katsayısı değişik olan farklı dereceleri arasında seçim yapmak zorunda değildirler! Kitleleri bu temelde eğitmek, onların gerçek çıkarlarına ihanet etmek demektir. Komünistlerin görevi, emperyalistlerin çizdiği sınırlar içinde ve onların denetiminde bir “barış”ı kabul etmek değil; “gerçek barış”ı sağlamak için, tüm kötülüklerin asıl kaynağı olan dünya emperyalist sistemini yerle bir etmek için mücadele etmektir.
“Sınıfsız, sömürüşüz, savaşsız bir dünya”yı kazanmanın yolu, emperyalist sömürü sistemine karşı mücadeleden geçmektedir, yoksa emperyalizmle uzlaşmaktan değil! İşçi sınıfı ve emekçi kitleleri proletarya önderliğinde devrim için bilinçlendirecek ve örgütleyecek olan güç marksist-leninist partilerdir!
Şurası bir gerçektir ki, bir halk ne kadar fedakârca, yiğitçe savaşırsa savaşsın, eğer emperyalizme karşı yürütülen mücadelede doğru, marksist-leninist bir önderlik yoksa kazanılan başarılar geçici olmakta, devrimin meyveleri yeniden emperyalizme kaybedilmektedir.
Kahrolsun emperyalist, gerici, karşı devrimci savaşlar.
Yaşasın devrimci savaşlar.
Cihan Yıldız – 29.08.2024