Published on Kasım 18th, 2024
0HZİ Vakfı’nın deneylerine maruz kalan mahpus: “İşkenceye karşı direndik”
HZİ Nöropsikiyatri Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Muazzez İlmiye Çığ’ın ölümü, devrimci mahpusların kobay olarak kullanıldığı iddialarını yeniden gündeme getirdi. O dönem Metris Cezaevi’nde tutulan Memet Sönmez, vakfın deneylerini bianet’e anlattı.
Tuğçe Yılmaz – bianet
Sümerlerle ilgili çalışmalarıyla bilinen araştırmacı-yazar Muazzez İlmiye Çığ, dün (17 Kasım) Mersin’in Mezitli ilçesindeki özel bir hastanede hayatını kaybetti.
Çığ, 12 Eylül 1980 darbesi döneminde devrimci mahpuslar üzerinde deney yaptığı iddialarıyla gündeme gelen HZİ Nöropsikiyatri Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanı ve Vatan Partisi Genel Başkan Başdanışmanıydı.
Çığ’ın, kardeşi Prof. Dr. Turan İtil’in ve vakfın devrimci mahpuslara uyguladığı işkence iddialarıyla ilgili bianet’e konuşan Memet Sönmez, HZİ Nöropsikiyatri Vakfı’nın sorular yönelttiği ve ilaç vermeye çalıştığı mahpuslardan biri.
“Hiç adam öldürdünüz mü?”
Sönmez’in kendilerine yöneltilen etik dışı soruları da aktardığı açıklaması şöyle:
“85 yıllarıydı ve 12 Eylül’ün o hırçın, kanlı, işkence dolu günleri biraz yavaşlamıştı; ama Metris Askeri Cezaevi’ndeki uygulamalar devam ediyordu. Cezaevinde bir süre sonra hoparlörlerden yapılan anonslarla bir test uygulanacağı duyuruldu. Çalışmayı dönemin Adli Tıp Kurumu (ATK) Başkanı Ayhan Songar ve HİZ Vakfı organize ediyordu. Bizi 8-10 kişilik gruplar halinde İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Bölümü’ne götürdüler. Her birimiz ayrı hücrelere yerleştirildik ve anket adı altında sorguya alındık. Aslında gitmeyebilirdik; ama derdimiz cezaevinin dışına çıkmak, o rutini bozmaktı.
“Testte ‘Hiç adam öldürdünüz mü?’, ‘Hayvanlarla ilişkiye girdiniz mi?’, ‘Eşcinsel veya ensest ilişki yaşadınız mı?’ gibi hem rahatsız edici hem de saldırgan sorular vardı. Eğitim düzeyi, bilimle ilgili genel bilgiler ve öfke kontrolüyle bağlantılı sorular da sordular. Soruların asıl amacı bizi itibarsızlaştırmaktı.
“Bize ilaç vermeye de çalıştılar, ancak birçoğumuz bunları kullanmayı reddettik. Protesto için test kâğıtlarını yırttık ve sistematik olmasa da bu işkenceye karşı direndik.
“Terörist olmasalar da katil olurlardı”
“Daha sonra gazetelerde, HZİ Vakfı’nın ‘araştırmanın’ sonuçlarını yayımladığını öğrendik. Araştırmada, mahpuslar hakkında ‘Bu kişiler terörist olmasalar da katil olurlardı’ ve ‘En iyi çözüm idam olmayabilir’ gibi sonuçlara varıldığı öne sürüldü. Mahpusların 40 yıl boyunca hapiste tutulmaları gerektiği ve bu sürenin sonunda topluma zarar vermeden serbest bırakılabilecekleri iddia edildi.
“Profesör Turan İtil’in Nazi doktoru Josef Mengele’nin öğretilerini temel aldığı çalışması, bilimsel çalışma görünüm altında ırkçı ve faşist yaklaşımları meşrulaştırmayı ve dediğim gibi devrimcileri itibarsızlaştırmayı amaçlıyordu.
“Bu araştırmalara katılan veya bunları destekleyen kişilerin ölümü sorulduğunda, dönemin tanıkları, bu kişilerin insanlık adına bir tehdit olduğunu ve ölümlerinin bilimsel ya da toplumsal açıdan bir kayıp sayılmayacağını söylediler. Velhasıl, işkence yapan bir kurumun başkanının ölümü, insanlık adına sadece bir umut olabilir.”
Nazi Almanyası benzetmesi
HZİ Nöropsikiyatri Vakfı ile ilgili söz konusu iddialar, 1985’te Cumhuriyet Gazetesi ve Nokta Dergisi gibi yayınlarda geniş yankı buldu ve bilim insanları tarafından ele alındı. Bu süreçte, söz konusu deneyler Nazi Almanyası’ndaki etik dışı tıbbi deneylerle karşılaştırıldı. İddialar, vakıf tarafından doğrudan yalanlanmadı. Araştırma ekibinde yer alan Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise ilaç denemelerine dahil olduğu suçlamalarını reddetti. (TY)