Published on Ekim 6th, 2024
0Kurtuluş ancak ve ancak sosyalizmde… | Erkan Karakaplan
Her olumsuzluğa rağmen… Her zaman hatırlatmalı, kurtuluş ancak ve ancak sosyalizmde…Türkiye kapitalizminin geriliği, burjuvazinin açgözlülüğü ve üretimdeki yetersizlik.
Türkiye’de kapitalizm, köklü sorunlara yol açan bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Üretimdeki yetersizlik, burjuvazinin aşırı kâr hırsı ve spekülasyon odaklı yaklaşımı, ülkenin sosyal ve ekonomik yapısını derinden etkilemektedir.
Türkiye kapitalizminin bu temel sorunları ele alıp, mevcut durumun nedenleri ve sonuçları analiz ederek ve devrimci bir perspektifle çözüm önerileri sunmaya çalışacam.
Türkiye Kapitalizminin Geriliği
Türkiye’deki kapitalizm, gelişmiş kapitalist ülkelerle kıyaslandığında önemli yapısal sorunlara sahiptir. Üretimde katma değeri düşük sektörlerin ağırlıklı olması, teknolojik yetersizlik, dışa bağımlılık ve gelir dağılımındaki eşitsizlik gibi sorunlar, ülkenin kalkınmasını engellemektedir. Ayrıca, siyasi iktidarın büyük sermayeyle olan yakın ilişkisi ve iç içe geçmesi, piyasanın etkin işlemesini engellemekte ve rekabetçi bir ortamın oluşmasını zorlaştırmaktadır.
Komprador burjuvazinin Spekulatif Açgözlülüğü
Türkiye burjuvazisi, genel olarak kısa vadeli kâr elde etmeye odaklanmış ve üretim yerine spekülasyona dayalı rantı tercih etmektedir. Gayrimenkul, döviz ve borsa gibi alanlarda yaşanan aşırı spekülasyon, ekonomide istikrarsızlığa yol açmakta ve üretime yapılacak yatırımları azaltmaktadır. Bu durum, uzun vadeli kalkınmayı hedefleyen bir ekonomi için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır, çünkü orta sınıf diye tabir edilen küçük burjuvaziyi yok etme veya sürekli azaltma durumunda.
Üretimdeki Yetersizlik
Türkiye’de üretimdeki yetersizlik, birçok faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkmaktadır. Yetersiz altyapı, kalifiye iş gücü eksikliği, teknolojik yetersizlik ve enerji kaynaklarına erişimdeki sorunlar, üretim maliyetlerini artırmakta ve rekabet gücünü zayıflatmaktadır. Ayrıca, tarım sektöründeki sorunlar, gıda güvenliğini tehdit etmekte ve ülkenin dışa bağımlılığını artırmaktadır. Önümüzde ki süreçte temel gıda maddelerini bile almakta zorlanacak ciddi bir kesim gün be gün artacak. Özellikle askeri ücretliler ve emekliler olmak üzere aşırı yoksullaşma kitlesel bir öfkeli kesimi oluşturacak.
Devrimci Sosyalist Çözüm Önerileri
Türkiye’deki kapitalizmin yarattığı sorunların üstesinden gelmek için köklü bir dönüşüm gereklidir. Bu dönüşüm, işçi sınıfının önderliğinde yapılacak bir sosyalist devrimle ancak mümkün olacaktır. Devrimci bir sosyalist program, aşağıdaki temel unsurları içermelidir:
– Üretim araçlarının kamulaştırılması: Büyük sanayi kuruluşları, bankalar ve tarım arazileri gibi üretim araçlarının kamulaştırılmasıyla, üretim planlaması yapılacak ve kaynaklar tüm toplumun yararına kullanılacaktır.
– Demokratik toplumsal planlama: Üretim ve dağıtımın demokratik planlamasıyla, halkın ihtiyaçları doğrultusunda üretim yapılacak ve kaynakların eşit dağılımı sağlanacaktır.
– İşçi sınıfının iktidarı: İşçi sınıfının iktidara gelmesiyle, sömürü ve eşitsizlik ortadan kaldırılacak ve halkın kendi geleceğini belirleme hakkı güvence altına alınacaktır.
– Uluslararası dayanışma: Sosyalist bir Türkiye, komşu ülkeler ve dünya işçi sınıfıyla dayanışma içinde olacak ve emperyalist sömürüye karşı mücadele edecektir.
Türkiye’deki kapitalizm, derinleşen sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunların çözümü için köklü bir dönüşüm ve sosyalist bir alternatif gereklidir. İşçi sınıfı, bu dönüşümün motor gücü olacak ve yeni bir toplum inşa edecektir.
Üretim araçlarının kamulaştırılması meselesi;
Devrimci Sosyalistler Önderliğinde Üretim Araçlarının Kamulaştırılması:
Devrimci sosyalistler için üretim araçlarının kamulaştırılması, kapitalist sömürünün ortadan kaldırılması ve eşitlikçi bir toplum inşa edilmesinin temel bir adımıdır. Bu süreç, tarih boyunca birçok devrim ve sosyal hareketin merkezinde yer almıştır.
Kamulaştırma Süreci ve Etapları
Kamulaştırma, genellikle şu aşamalardan oluşur:
– Hazırlık: Toplumsal bilincin yükseltilmesi, örgütlenmenin güçlendirilmesi ve devrim için gerekli koşulların yaratılması.
– Devrim: Mevcut iktidarın devrilmesi ve sosyalist bir yönetimin kurulması.
– Kamulaştırma: Bankalar, fabrikalar, topraklar gibi büyük üretim araçlarının devlet veya işçi kooperatifleri tarafından ele geçirilmesi.
– Planlama: Üretimi ve dağıtımı planlamak için merkezi bir ekonominin kurulması.
Kamulaştırmanın Ezilen ve Yoksul Kitlelere Avantajları
– Eşitsizliklerin Azaltılması: Gelir dağılımındaki uçurumun azalması ve temel ihtiyaçların herkese ulaştırılması.
– Sömürünün Sonu: İşçilerin sömürülmesi ve patronların kar hırsının ortadan kaldırılması.
– Demokratik Katılım: İşçilerin ve emekçilerin üretim süreçlerine katılımı ve karar alma mekanizmalarında söz sahibi olması.
– Toplumsal Hizmetlere Erişim: Eğitim, sağlık gibi temel hizmetlere herkesin eşit erişimi.
– Çevre Koruma: Kar hırsı yerine toplumsal refahın öncelikli hale gelmesiyle doğaya ve çevreye duyarlı üretim.
Ülkenin Adaletli Paylaşımı ve Büyümesi
Kamulaştırma, kaynakların daha adil dağıtılması ve ekonomik büyümenin tüm toplumun yararına olacak şekilde planlanması anlamına gelir.
Bu sayede:
– Yoksulluk ve açlık sorunlarının çözümü.
– Ekonomik krizlerin önlenmesi ve sürdürülebilir bir büyüme.
– Bilimsel araştırmalara ve teknolojik gelişmelere yatırım yaparak ülkenin rekabet gücünü artırma.
Tüm Sorunların Kamucu Gelişmesi
Kamulaştırma, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel sorunların çözümü için de bir araçtır.
Kamucu bir yaklaşımla:
– Eğitim ve Sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi, herkes için kaliteli eğitim ve sağlık hizmetleri.
– Kültürel Hayatın Zenginleşmesi, sanat, edebiyat ve spor gibi alanlara destek.
– Toplumsal Barış ve Birlik, sömürü kaynaklı çatışmalarının azaltılması/yokedşlmesi ve toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi.
Özetle, devrimci sosyalistler için üretim araçlarının kamulaştırılması, insanlığın daha adil, eşitlikçi ve özgür bir geleceğe ulaşması için vazgeçilmez bir hedeftir. Bu süreç, tarih boyunca birçok kez denenmiş ve başarılı olunmamıştır maalesef. Ancak kamulaştırmanın sadece bir başlangıç olduğu, sosyalist bir toplum inşa etmek için uzun ve mücadele dolu bir sürecin gerekli olduğu unutulmamalıdır.
Demokratik planlama ve toplumsal kalkınma:
Demokratik Planlama, Toplumsal Kalkınma ve Sosyalizmde Yönetim
Demokratik planlama, toplumsal ihtiyaçlar ve kaynakların en iyi şekilde bir araya getirilmesi için tüm toplumun katılımıyla alınan kararlara dayanır. Bu süreçte, her bireyin görüşü önemlidir ve kararlar, geniş kapsamlı tartışmalar ve demokratik yöntemlerle alınır. Toplumsal kalkınma ise bu planlama sürecinin bir sonucu olarak, toplumun tüm kesimlerinin yaşam standardının yükseltilmesi, eşitsizliğin azaltılması ve sürdürülebilir bir geleceğin inşa edilmesi hedeflenir.
Sosyalizmde Siyaset ve Toplumun Birlikte Yönetimi
Sosyalizmde siyaset, toplumun tüm kesimlerinin temsil edildiği ve karar alma süreçlerine katıldığı bir anlayışla yönetilir. Bu, merkezi bir otoritenin yerine, devrimci kurumlar ve halkın doğrudan katılımı ile kararların alınması anlamına gelir. Siyaset, sadece devlet işlerini yönetmekle kalmaz, aynı zamanda toplumun tüm alanlarında devrimci bir dönüşümü hedefler.
Komünler ve Üretimin Toplumsal Örgütlenmesi
Komünler, sosyalizmin temel yapı taşlarından biridir. Bu topluluklarda, üretim araçları ortaklaşa mülkiyete aittir ve üretim süreçleri demokratik olarak yönetilir. Her ferdin üretimin bir parçası olması, ekonomik eşitliği ve adaleti sağlar. Kararlar, komünün tüm üyelerinin katılımıyla alınır ve herkesin ihtiyaçları ve yetenekleri göz önünde bulundurulur. Bu sayede, üretim süreçleri hem verimli hem de adaletli olur.
Toplumsal planlama, sosyalizmde kalkınmanın temelini oluşturur. Siyaset ve toplumun birlikte yönetimi, demokratik karar alma mekanizmalarını halkla birlikte alması. Komünler ise üretim süreçlerinin demokratik olarak örgütlendiği ve her ferdin eşit haklara sahip olduğu topluluklardır.
İşçi Sınıfının İktidarı ve Partisi
İşçi sınıfının iktidarı ve Partisi’nin rolü, sosyalizmin temel taşlarından biridir. Bu konuda birkaç önemli noktaya değinelim:
Sosyalist Parti’nin Bilinç Taşıma Rolü:
– Sınıf Bilinci: Sosyalist Parti, işçi sınıfına kendi tarihsel rolünü, sömürü altında olduğunu ve kurtuluşunun ancak devrimle mümkün olduğunu anlatır.
– Sosyalist Bilinç: Sosyalizmin hedefleri, ilkeleri ve nasıl inşa edileceği konusunda işçi sınıfını bilinçlendirir.
– Devrimci Bilinç: Devrimci mücadele için gerekli olan örgütlenme, taktik ve stratejileri öğretir.
Üretim ve Eşit Paylaşım:
– Üretimde İşçi Kontrolü: Sısyalizmde üretim araçları toplumsal mülkiyet altında olur ve işçiler üretim süreçlerini demokratik olarak yönetirler.
– Eşitlikçi Dağıtım: Üretimden elde edilen gelirler, herkesin ihtiyaçlarına göre eşit olarak dağıtılır. Bu, herkesin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesini ve topluma katkı sağlayabilmesini sağlar.
Geriye Dönüşlere Karşı Mücadele:
– Devrim Sonrası Dikkat edilmeli: Devrim sonrası, burjuvazinin geri dönmeye çalışması kaçınılmazdır. Sosyalist Parti, bu tehlikeye karşı sürekli tetikte olmalı ve gerekli önlemleri almalıdır.
– Demokratik Merkeziyetçilik: Parti içindeki demokratik tartışmaların yanı sıra, alınan kararlara uyulması ve disiplinin sağlanması önemlidir.
– Kitlelerin Gücü: Devrimin sürekliliği, kitlelerin aktif katılımı ve bilinçli olmasıyla sağlanır. Parti, kitleleri sürekli örgütlemeli ve bilinçlendirmelidir.
Sosyalizmde amaç, bireylerin zenginleşmesi değil, tüm toplumun refah seviyesini yükseltmektir. Herkesin ihtiyaçları karşılanırken, kimse diğerinden daha fazla maddi imkana sahip olamaz.
Sosyalist Parti’nin geriye dönüşleri engelleme yeti ve tutumu ise sürekli bir devrimci eğitim ve mücadele gerektirir. Bu mücadele, sadece parti içinde değil, tüm toplumda yürütülmelidir. Parti, devrim sonrası da halkın güvenini kazanarak, onlarla birlikte yeni bir toplum inşa etme görevi üstlenir.
Özellikle Kadın kadroların mücadelede ve ilerlemede kilit noktalarda örgütlenmesi önem arz eder. Çünkü anaç olmaları nedeniyle, paylaşım noktalarında kadınlar daha sosyal ve daha devrimci bir iradeye sahipler.
Özetle, İşçi sınıfının Partisi, işçi sınıfının bilinçli ve örgütlü bir güç olarak bir araya gelmesini sağlar. Üretim araçlarının toplumsal mülkiyete geçirilmesi ve eşitlikçi dağıtımın sağlanmasıyla, sömürünün ortadan kalktığı bir toplum inşa edilir. Ancak bu süreç, sürekli bir mücadele ve bilinçlendirme gerektirir. Eğer burjuvazi, yani sömürü düzeni için mücadele eden karşı-devrimciler, İktidarı ele geçirmede başarıya gittiğinde, devrimci proleteryanın görevi Büyük Proleter Kültür Devrimleriyle yeni tipten burjuvaziyi zora dayalı olarak, al aşağı etmek görevi var.
Sosyalizmin Uluslararası dayanışma ve mücadelesini örgütleme sorunu?
Sosyalizm, temelde uluslararası bir harekettir. İşçi sınıfının sınır tanımayan ortak mücadelesi, sosyalizmin özünde yer alır. Ancak bu dayanışma, tarih boyunca çeşitli engellerle karşılaşmıştır:
– Ulusal sınırlar: Her ülkenin kendine özgü tarihi, kültürü ve ekonomik koşulları, uluslararası birleşmeyi zorlaştırabilir.
– Siyasi farklılıklar: Sosyalist hareket içindeki farklı akımlar ve partiler, strateji ve taktikler konusunda anlaşmazlıklara düşebilir.
– Emperyalizm: Kapitalist sistemin dünya genelindeki egemenliği, işçi sınıfının birleşmesini engellemek için çeşitli taktikler kullanır. İç çatışmalar, milliyetçi ve dinci çatışmalar ve savaşları devreye sokarak, ezilen ve sömürülen kitleleri bir birine düşürür.
Uluslararası dayanışma, sosyalizmin temel hedeflerinden biridir. Halkların kardeşliği, tüm insanlığın ortak çıkarlarını savunan bir ideolojidir. Bu dayanışma, aşağıdaki alanlarda kendini gösterir:
– Ekonomik mücadele: İşçi sınıfının dünya genelindeki sömürüye karşı ortak mücadelesi.
– Siyasi mücadele: Demokrasi, özgürlük ve sosyal adalet için ortak mücadele.
– Kültürel mücadele: Farklı kültürlerin bir araya gelmesi ve ortak bir insanlık bilinci oluşturulması.
Günümüzde küreselleşme, iklim değişikliği ve yeni teknolojiler gibi uluslararası sorunlar, enternasyonal dayanışmanın önemini daha da artırmıştır. Sosyalist mücadelede uluslararası dayanışmanın güçlendirilmesi için aşağıdaki adımlar atılabilir:
– Uluslararası devrimci örgütlerin güçlendirilmesi: Sendikalar, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının uluslararası devrimci işbirliği.
– Kültürel alışverişin teşvik edilmesi: Farklı kültürlerin bir araya gelmesi ve ortak değerlerin geliştirilmesi.
– Bilgi paylaşımının artırılması: Sosyalist hareketin deneyimlerinin ve başarılarının paylaşılması.
– Gençlerin bilinçlendirilmesi: Yeni nesillerin sosyalist değerlerle yetiştirilmesi.
Sonuç olarak, sosyalizm, uluslararası bir harekettir ve uluslararası dayanışma, sosyalizmin başarısı için vazgeçilmezdir. Günümüzde yaşanan küresel sorunlar, enternasyonal dayanışmanın önemini daha da artırmıştır. Sosyalist hareketin, bu zorlukların üstesinden gelmek için uluslararası düzeyde güç birliği yapması gerekmektedir. Ama ilk adım, doğru dürüst bir Sosyalist Parti ve Proğram ile işçi ve emekçi Kadrolarla örgütlenmek. Geçmiş değer ve bedeller bu süreci harekete geçirmek için iyi bir birikim sağlıyor.
Dünya kötü bir yerlere evriliyor ve bu kötü gidişatı ancak ezilen sınıfları temsil edenler durdurur ve göz yaşı ve ölümleri durdurarak; iyi bir sistem oluşturabilir.
Erkan Karakaplan – 06.10.2024