Published on Kasım 22nd, 2024
0“Mustafa Kemal’in Askerleri” masum değil | Hüseyin Şenol
“Mustafa Kemal’in Askerleri” gibi militarist sloganlardan ve bu zihniyetin taşıyıcılarından uzaklaşmadan gerçek bir demokrasi inşa edilemez. Bu darbeci slogan yasaklanmalıdır.
Türkiye’nin gündemden düşmeyen tartışması; yemin töreninde teğmenlerin “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganlarıyla gerçekleştirdikleri “eylem”… Tartışma, ihraç istemi ve özellikle de ulusal kanalların desteğini alan CHP ve lideri Özgür Özel tarafından gösterdiği tepkiyle sürüyor.
Medyada da geniş yer alan gelişme özetle şöyle: “30 Ağustos Zafer Bayramı’nda yapılan Kara Harp Okulu mezuniyet törenine damga vuran “kılıçlı yemin” törenini organize ettiği iddia edilen teğmenler ve amiraller, Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) sevk edildi.
Törende, aralarında dönem birincisi Ebru Eroğlu’nun da olduğu bir grup teğmen, kılıçlarını havaya kaldırarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atmıştı.
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları 18 Kasım’da basına yaptıkları değerlendirmede, “organize şekilde hareket eden teğmenler ile kastı, kusuru, ihmali veya sorumluluğu olan diğer personelin” YDK’ya sevk edildiğini söyledi”
Halk TV’de haberleri sunan Ece Üner, günlerdir ilk haber olarak bu konuyu veriyor ve üzerinden Kürt düşmanlığına devam ediyor.
Bu yemin töreni şovu, en çok AKP’nin lideri Erdoğan’ın işine yaradı. Bir ihtimal, belki de bizzat onun isteğiyle organize edildi. Erdoğan, burada “bir taşla iki kuş vurma” misali bir girişimi organize ederek, “Bakın, hem FETÖ’cüler ve hem de Kemalistler darbe için fırsat kolluyor” algısı yaratmak istedi, büyük olasılıkla.
Darbeler ve militarist söylemlere karşı demokratik duruş
Türkiye’de siyaset, yıllardır militarist söylemler ve darbe girişimleriyle şekilleniyor. “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı da bu militarist geçmişin en çok bilinen sembollerinden biri. Ancak bu sloganın taşıdığı anlam ve sonuçları, derinlemesine incelendiğinde, yalnızca belirli bir ideolojik duruşu değil, aynı zamanda sömürgeci zihniyetin ve askeri vesayetin topluma dayatılmasını da simgeliyor. Bugün, bu zihniyeti temsil eden herkesin ve her yapının açıkça sorgulanması gerektiği düşünüyorum.
Sömürgeci devletin ve partilerinin askerleri
“Mustafa Kemal’in Askerleri” söylemi, yalnızca Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) gibi partilere mal edilemez. Bu zihniyet, köklerini Türkiye’deki sömürgeci devlet geleneğinden alır ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) dahil olmak üzere farklı siyasi aktörler tarafından da dolaylı olarak destekleniyor. AKP’nin 22 yıllık iktidarı, bu militarist söylemlerin toplumdaki kutuplaşmayı nasıl artırdığını ve aslında bu söylemlerin nasıl iktidara hizmet ettiğini açıkça göstermektedir.
Darbecilere ve sömürgeci ordulara hayır!
Türkiye’nin askeri darbelerle dolu tarihi, ister “Mustafa Kemal’in Askerleri” olarak tanımlanan kesimlerden ister siyasal İslamcı ideolojiyi benimseyen gruplardan gelsin, her iki tarafın da demokrasiye büyük zarar verdiğini göstermiştir. Darbeler, yalnızca halkın iradesini yok saymakla kalmıyor; aynı zamanda otoriter rejimlerin meşrulaşmasına zemin hazırlıyor. Bugün, askeri diktatörlüklere, darbelere ve sömürgeci ordulara karşı net bir tavır almak her duyarlı insanın görevidir.
Bu söylemler, toplumsal birliği yok etmekten başka bir işe yaramamaktadır.
Kahrolsun darbeci zihniyetler! Kahrolsun askeri diktatörlükler!
Militarist tuzak: Kim kazanıyor?
“Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı, görünüşte CHP’ye hizmet ediyor gibi görünse de, günümüzde aslında AKP’ye yarıyor. Bu slogan ve benzeri söylemler, AKP’nin otoriter rejimini sağlamlaştırmak ve toplumu kutuplaştırarak kendi kitlesini konsolide etmek için kullandığı bir araçtır. CHP’nin bu tuzağa düşmesi ve militarist söylemler üzerinden siyaset yapmaya devam etmesi, AKP’nin 22 yıllık iktidarının arkasındaki temel nedenlerden biri olmaya devam ediyor.
Teğmenler ve sessizlik politikası
Militarist zihniyetin taşıyıcıları arasında yer alan ve “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganını atan teğmenler gibi gruplar, adalet önünde hesap vermelidir. Bu kişiler, ister bireysel ister kurumsal düzeyde olsun, toplumu darbelere açık hale getiren ve demokratik düzeni tehdit eden bir anlayışın parçasıdır. Ancak bu konuda Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) gibi yapılar da büyük ölçüde sessiz kalmıştır.
CHP’nin Genel başkanı Özgür Özel’in “iktidar olunca atılan teğmenleri geri alırız” şeklindeki açıklamaları da, bu militarist zihniyetin sadece geçmişle sınırlı kalmadığını, günümüzde de bazı siyasi odaklar tarafından desteklendiğini ortaya koymaktadır. Bu tür bir tutum, darbe yanlılarının cesaretlendirilmesine ve militarist geleneğin devam etmesine yol açmaktadır.
Ülke tarihi boyunca teğmenlerin dizginleri her zaman devletin elindedir ve boşaldıklarında devletin hışmından onlar da kurtulamaz.
Demokratik bir ülke için birlik
Sonuç olarak, Türkiye’nin darbe ve militarizm geçmişiyle yüzleşmesi, demokratikleşme sürecinin en önemli aşamalarından biridir. “Mustafa Kemal’in Askerleri” gibi militarist sloganlardan ve bu zihniyetin taşıyıcılarından uzaklaşmadan gerçek bir demokrasi inşa edilemez. Halkın iradesine saygı gösterilmeli, sömürgeci devlet anlayışından tamamen kopulmalı ve darbeci zihniyetlere karşı hep birlikte mücadele edilmelidir. Bu darbeci slogan yasaklanmalıdır.
İktidardaki AKP-MHP islamofaşistleri, muhalefetteki başta CHP olmak üzere, ulusal ve diğer tüm faşistleri ve ırkçıları karşı karşıya getirmiş gibi görünse de, bu slogan tümünün toplamıdır.
Ülkenin tüm tarihi boyunca olduğu gibi, “Mustafa Kemal’in Askerleri” günümüzde de masum değildir.
Egemenlerin ırkçı ve anti demokratik cumhuriyetine karşı aktif mücadele verilmelidir.
Ne darbe ne de siyasal İslam, Halkların sosyal, eşitlikçi ve demokratik cumhuriyeti, ancak geçmişten gelen ve günümüze damgasını vuran bu “yüklerden” kurtulabilirse mümkün olacaktır.
Başta Kürtler olmak üzere, genel olarak tüm halklara ve sosyalistlere düşman, bu slogan ve “şovlar” yasaklanmalıdır.
Hüseyin Şenol – 22.11.2024