Published on Kasım 27th, 2024
0Osmanlı ve sömürgecilik: Arnavutluk örneği | Hüseyin Şenol
“Bizi arkamızdan vurdular” ve “Yugoslavya gibi parçalanalım mı?” gibi söylemler, sömürgeciliğin devamına onaydır. Sömürgeci Osmanlı gibi, sömürgeci Yugoslavya’nın da parçalanması halklara “hayırlı” olmuştur. Dünyanın tüm sömürgecilerinin parçalanması, tüm halkların yararınadır...
28 Kasım 1912, Arnavutluk halkının sömürgeci Osmanlı İmparatorluğu’nu yurdundan söküp attığı tarihin 112. Yılı. Osmanlı tarafından yüzyıllarca sömürülen Arnavut halkının bu ulusal kurtuluş mücadelesi dünya halklarının direniş tarihinde önemli bir örnek ve ilham kaynağı olmuştur.
Geçtiğimiz yıllarda da kaleme aldığım yazılarda geniş olarak değindiğim konuya, bu yazımda kısa olarak değineceğim.
Osmanlı İmparatorluğu’nun özünde sömürgecilik olan genişleme politikası, Balkanlar’dan Orta Doğu’ya ve Kuzey Afrika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada yerel halkların sosyal, ekonomik ve siyasi yapılarını dönüştürdü. Arnavutlar, bu genişleme sürecinde önemli bir halk olarak Osmanlı ile hem iş birliği hem de çatışma içinde olmuşlardır. Osmanlı döneminde Arnavutlar, önce direnişleriyle dikkat çekmiş, ardından Osmanlı bürokrasisi ve ordusundaki yüksek katılımlarıyla “kadim halk” olarak görülmüştür. Ancak bu süreçteki direniş ve bağımsızlık mücadelesi, Arnavutların ulusal kimliklerini koruma çabasını ve sömürgecilik karşıtı hareketlerini ortaya koymuştur.
Bağımsızlık ve direnişin simgesi: İskender Bey
Ulusal kahraman İskender Bey (Gjergj Kastrioti Skënderbeu), direnişin başlangıcıdır.
Arnavutların Osmanlı’ya karşı direnişinin sembolik ismi İskender Bey, Osmanlı’nın genişlemesine karşı Balkanlar’daki en güçlü direnişi organize eden liderlerden biri olarak tarihe geçti. 1443 yılında başlattığı direniş, 1468 yılında, sıtmadan ölene kadar sürmüştür. Osmanlı’nın Arnavutluk üzerindeki hâkimiyetini geciktiren bu direniş, aynı zamanda Batı’ya doğru genişleme sürecini de durdurmuştur. İskender Bey, Osmanlı’ya karşı birleşik bir Arnavut hareketi yaratmayı başarmış ve direnişi daha geniş bir Balkan bağlamına taşımıştır.
Osmanlı’nın işgal süreci ve “Kadim Halk” kavramı
İskender Bey’in ölümünden sonra Osmanlı, Arnavutluk’u tamamen kontrol altına almak için uzun süren bir mücadeleye girişmiştir. 1571 yılına kadar parça parça ilerleyen bu süreç sonunda Arnavutluk toprakları Osmanlı’nın sömürgesi haline gelmiştir. Bu dönemde, Osmanlı’nın “kadim halklar” olarak nitelendirdiği Arnavutlar, Osmanlı bürokrasisinde ve ordusunda üst düzey pozisyonlarda yer aldı. Ancak bu durum, Arnavut halkı arasında Osmanlı’yı meşru gören bir kesim oluştururken, diğer taraftan bağımsızlık yanlılarını da mücadeleye yöneltmiştir.
Prizren Ligi ve Arnavutların birleşme çabası
19. yüzyılın sonlarına doğru Arnavutlar arasında ulusal bağımsızlık fikri güçlenmeye başladı. 1878’de kurulan Prizren Ligi (Lidhja e Prizrenit), Arnavutların Osmanlı’ya karşı en önemli ulusal hareketlerinden biri oldu. Prizren Ligi, Osmanlı’nın Balkanlar’daki topraklarını koruma çabasına karşı Arnavutların kendi topraklarını birleştirme ve özerklik taleplerini dile getiren bir platformdu. Ancak Osmanlı, Prizren Ligi’ni kanlı bir şekilde bastırarak bu birleşme çabasını sekteye uğrattı.
Prizren Ligi’nin Talepleri
- Arnavutların yaşadığı vilayetlerin (Kosova, Manastır, Yanya ve İşkodra) birleşmesi.
- Eğitim ve adalet sisteminde Arnavutça’nın kullanılması.
- Arnavutların özerk bir yönetimle kendi bölgelerini idare etmesi.
Osmanlı’nın bu talepleri reddetmesi ve Ligi bastırması, Arnavutların Osmanlı’ya olan güvenini tamamen sarsmış ve bağımsızlık mücadelesini hızlandırmıştır.
Bağımsızlık mücadelesi ve Arnavut ayaklanmaları
Yayılan ve gelişen ayaklanma ve direnişler, Osmanlı İmparatorluğu’nda boyunduruğunda bulunan Arnavutların bağımsızlık umutlarını artırmıştır. “910-1912 yılları arasında bağımsızlık yanlısı ayaklanmalar daha da yoğunlaşmıştır.
Bağımsızlık İlanı: 28 Kasım 1912
Arnavutluk, 28 Kasım 1912’de İsmail Qemali liderliğinde bağımsızlığını ilan etti. Bu, Osmanlı’nın Balkanlar’daki çöküşünün bir sonucu olmasının yanı sıra, Arnavutların yüz yıllardır sürdürdüğü mücadelelerin bir meyvesiydi. Ancak bağımsızlık, Arnavut topraklarının parçalanmasını engelleyemedi. Balkan Savaşları sırasında Kosova, Sırbistan, Makedonya, Yunanistan ve Karadağ gibi bölgelerdeki parçalar diğer devletlerin kontrolüne geçti.
Osmanlı’nın mirası: Böl-yönet politikası ve parçalanma
Osmanlı’nın Arnavutluk üzerinde uyguladığı böl-yönet politikası, Arnavutların bağımsızlık sonrası dağınık bir ulusal yapı içinde kalmasına neden oldu. Osmanlı’dan miras kalan bu parçalanmışlık, Arnavutların sadece bağımsız bir Arnavutluk değil, aynı zamanda özellikle Kosova, Sırbistan, Çamerya ve Makedonya’daki Arnavutlar için de bir ulusal bütünlük mücadelesi vermelerine yol açtı.
Kosova ve ulusal kurtuluş hareketleri
1999 yılında Kosova Kurtuluş Ordusu’nun (UÇK) liderliğinde yürütülen mücadele, Sırbistan’a karşı büyük bir zaferle sonuçlanmış ve on yıllarca süren ulusal direniş, 2008 yılında Kosova bağımsızlığını ilan etmiştir. Kosova’daki bu mücadele, Arnavut halkının ulusal kurtuluş mücadelesinin modern bir örneği olarak dünya genelinde ilgi görmüştür.
Sömürgeci Osmanlı gibi, sömürgeci Sırbistan ve içinde yer aldığı Yugoslavya devleti de Arnavutların “azimli” ve “inatçı” efsane direnişleriyle parçalanmıştır.
Kürt Özgürlük Hareketi de Arnavutların bağımsızlık mücadelesini parçalanmış Kürdistan için örnek olarak görmektedir.
Osmanlı’nın sömürgecilik rolü
Osmanlı, genellikle Batılı sömürgecilik modellerinden farklı bir şekilde ele alınsa da, Balkanlar, Orta Doğu, Kafkaslar ve Kuzey Afrika’da uyguladığı politikalar sömürgeciliktir. Özellikle:
- Yerel halkların kaynaklarının Osmanlı merkezine aktarılması,
- Kültürel asimilasyon politikaları,
- Yerel elitlerin Osmanlı kontrolüne alınması, bu eleştirilerin temel noktaları olarak görülüyordu.
Arnavutlar, Osmanlı’nın bu politikalarına karşı direniş gösteren en önemli halklardan biri olmuş ve ulusal kimliklerini koruma mücadelesini başarıyla sürdürmüştür.
Bugün Filistin’in de ve bölgedeki çok sayıda Müslüman halkların da kötü koşullarından sorumlu olanların başında sömürgeci Osmanlı devleti gelmektedir.
Osmanlı, yalnızca Balkanlar’da değil, Kuzey Afrika ve diğer sömürgeleştirdiği topraklarda da yerel halklara büyük acılar yaşattı. Bugün Filistin’in içinde bulunduğu kötü durumdan da Osmanlı ve diğer sömürgeci güçlerin büyük payı var. Osmanlı sömürgeciliğini yücelten “Osmanlı gitti, daha kötü oldular” gibi söylemler, Gazze’de yaşanan işgal ve katliamlar gündeme geldikçe, yeniden dolaşıma giriyor.
Bağımsızlık mücadelesi bir direniş öyküsüdür
Arnavutların Osmanlı’ya karşı verdikleri mücadele, dünya genelindeki bağımsızlık hareketleri için bir örnek teşkil etmektedir. Arnavutlar, Osmanlı sonrası dönemde de birleşme ve bağımsızlık mücadelesini sürdürmüş, farklı bölgelerdeki halklar için ilham kaynağı olmuştur. Ancak Osmanlı’nın bıraktığı parçalanmışlık mirası, bugün bile Arnavutların ulusal bütünlük arayışını zorlaştırmaktadır.
Arnavutların bu mücadelesi, yalnızca Osmanlı’ya değil, Sırbistan, Karadağ ve diğer egemen güçlere karşı da devam etmiş ve ulusal kurtuluş hareketlerinin sembolü haline gelmiştir.
Sömürgeci Yugoslavya’nın parçalanmasının baş mimarı, Arnavut halkının haklı ve onurlu ulusal kurtuluş mücadelesidir.
Sömürgeci-sömürge ilişkini görmek istemeyen, özellikle, sadece “sağ, ırkçı ve ulusalcılar” tarafından değil, bir kısım “sol” tarafından da dillendirilen “Bizi arkamızdan vurdular” ve “Yugoslavya gibi parçalanalım mı?” gibi söylemler, sömürgeciliğin devamına onaydır. Sömürgeci Osmanlı gibi, sömürgeci Yugoslavya’nın da parçalanması halklara “hayırlı” olmuştur. Dünyanın tüm sömürgecilerinin parçalanması, tüm halkların yararınadır…
Kahrolsun sömürgecilik!
Yaşasın bağımsızlık!
Poshtë kolonializmi! Rroftë pavarësia!
Yaşasın halkların kendi kaderini tayin hakkı!
Rroftë vetëvendosja e popujve!
Hüseyin Şenol – 27.11.2024