Latin Amerika

Published on Eylül 13th, 2024

0

Peru’da bir müze, Başkan Gonzalo ve hafıza savaşları


DEVLET ANLATIYI ELE GEÇİRİRSE – Müze, Peru’da 20 yıl boyunca süren Sendero Luminoso gerillaları ve devletin askeri güçleri arasındaki çatışmada silahlı kuvvetler tarafından gerçekleştirilen toplu katliamları tamamıyla yok sayarak, inkâr eden bir anlatı sunarak resmi hakikate aracılık yapmayı tercih ediyor.


Mehtap Tosun – bianet

Türkiye ile Peru arasındaki coğrafi mesafe 12 bin 388 kilometre ve zaman farkı yedi saat ama bu iki farklı ülke arasındaki zamanın ve belleğin bağlantısı/benzerliği, aralarındaki uzak mesafeyi daha yakın hale getiriyor. Tıpkı Racine’nin “Ülkeler arasındaki mesafeler, zamanın aşırı yakınlığını bir ölçüde telafi eder” sözüyle tariflediği gibi. Peki, Peru ve Türkiye gibi birbirleriyle hiçbir ortak kültürel ya da tarihsel bağı olmayan iki ülke arasındaki yakınlık/ortak bağ ne olabilir? Bu soruyu, birbirine uzak yerleri yakınlaştıran bağın siyasetten başka bir şey olmadığı şeklinde cevaplayarak sözü bu noktada yazının diğer paragraflarına devretmiş olayım. Yazının ilerleyen paragraflarında Peru’ya dair devlet anlatısının hakikati nasıl manipüle edebildiğini bir müze üzerinden aktarmaya çalışırken, Türkiye’de de devlet anlatısının benzer şekilde hakikat anlatısını ne şekilde ele geçirip geçiremediğini de düşündürmeyi umuyorum.

Uluslararası Hafıza Konferansı’na katılmak için yaklaşık bir ay kadar önce Peru’daydım ve kaldığım süre içerisinde başkent Lima’daki hafıza mekânlarını, müzeleri gezme fırsatım olmuştu. Ancak bu müzeler arasında en ilginç olanı “Peruluların 1980’lerde ve 1990’larda on binlerce insanın ölümüne neden olan acımasız bir iç çatışmanın kurbanlarını anabilecekleri bir diyalog ve uzlaşma yeri” olarak tariflenen “Hafıza, Hoşgörü ve Sosyal İçerme Mekânı” (Lugar de la Memoria, la Tolerancia y la Inclusión Social – LUM) adıyla bilinen hafıza müzesiydi. Peruluların 1980’lerde ve 1990’lardaki iç çatışmanın kurbanlarını anabilecekleri bir diyalog ve uzlaşma yeri olarak planlanmış olan bu müze, bir devlet anlatısını meşrulaştırarak kamusal ya da toplumsal tarihin ne şekilde manipüle edilebileceğine dair oldukça önemli bir örnektir. Bu müze 2015’te ilk ziyaretçilerini kabul etmiş ancak aşırı sağcı hükümetin müdahalesiyle Miraflores Belediyesi tarafından 2023 yılında kapatılmış ve bir süre sonra yeniden ziyarete açılmış.

Aşırı sağcı hükümet müzenin kapatılma gerekçesini “ulusa karşı bir suç” olduğu ve silahlı kuvvetlerin kontrolü altına alınması gerektiğini söyleyerek “anlatının kontrolünü ele alma” zamanının geldiği şeklinde açıklamış.[1] Eduardo González Cueva’nın da belirttiği gibi, Peru hükümetinin bu söylemi Latin Amerika’da devlet güçleri tarafından işlenen suçların sağcılar tarafından inkâr edilmesine yönelik daha geniş bir eğilime ve hatta radikal muhafazakârların kültürel savaşları kontrol altına almaya yönelik küresel çabalarına fazlasıyla uyuyor.

*Müzenin hemen girişindeki duvar. Abimael Guzmán’ın fotoğrafının üzerinde “Terörist Grupların İç Örgütlenmesi” yazıyor.

Bir devlet anlatısı aracı: Terör

Peru’da 1980-2000 yılları arasında Maoist Aydınlık Yol Hareketi (Sendero Luminoso) gerillaları ve devletin askeri güçleri arasındaki çatışmada iddia edilenlere göre 70 bin kişi ölmüş ve binlerce insan kaybedilmiş. Bu çatışmaya dair tarihsel ve toplumsal bir hafıza oluşturma ve çatışmada hayatını kaybedenleri anma işleviyle açılmış olan LUM adlı müzeye girdikten sonra sergilemenin başladığı ilk duvardan son duvara kadar gerilla hareketini terörizmle ilişkilendiren açıklamalar, resimler, video görüntüleri ve eşyalar yer alıyor.

Gerilla hareketine dair müzede kurgulanan bu anlatıdaki başrol 1969’da kurulan Aydınlık Yol Hareketi’nin lideri olan felsefe profesörü Abimael Guzmán, bilinen adıyla Başkan Gonzalo’ya aitti. Müzenin hemen girişindeki duvarda Başkan Gonzalo’nun resmine “Terörist Grupların İç Örgütlenmesi” başlığının altında asılı halde rastlıyorsunuz. Müzeye “terörist” başlıklı giriş binanın bütün duvarlarında ve salonlarında da etkisini gösteriyor ve bu iddiayı güçlendirmek için yer yer absürt denilebilecek derecede kurgu fotoğraflar ile Başkan Gonzalo’nun “ne denli terörist” olduğu kanıtlanmaya çalışılıyordu.

“Sendero Luminoso’nun Kökenleri Üniversite Düzeyinde Gerçekleşti” başlığı altında yazan açıklama: “Abimael Guzmán, San Cristobal de Huamanga Ulusal Üniversitesi’nde felsefe dersleri verdi burada grubu daha sonra silahlı bir projenin temelini oluşturacak güçlü bir ideoloji inşa etmeye öncelik verdi. 1989’da hazırlanan bir rapor, terör suçundan mahkum olanların %35.5’inin üniversite eğitimi aldığını ortaya koyarken, bu kesim eğitimli nüfusun sadece %7.7’sini temsil ediyordu.”

Müze tam da kapatılış gerekçesini gözeterek, devlet söylemine ve anlatısını sahiplenerek yeniden açılma koşulunu yerine getirmiş gibiydi. Yani müze, Peru’da 20 yıl boyunca süren Sendero Luminoso gerillaları ve devletin askeri güçleri arasındaki çatışmada silahlı kuvvetler tarafından gerçekleştirilen toplu katliamları tamamıyla yok sayarak, inkâr eden bir anlatı sunarak resmi hakikate aracılık yapmayı tercih ediyor. Bu anlatıya göre ‘devrim’ düşüncesi bile suçla özdeşleştiriliyor ve ‘terör’ de komünizm ideolojisinin tutarlı bir şekilde gerçekleştirilmesine indirgeniyor.

Başka bir ifadeyle ‘devrim’ her türlü özgürleştirici boyutundan soyutlanarak mahkûm edilmiş, gerilla imgesinin yerini terörist almış ve böylece kamusal belleğe müdahale etme çabası gerçekleştirilmişti. Misyonunun Latin Amerika’da demokrasiyi “komünizm tehdidine karşı savunmak” olduğunu iddia eden Peru’daki aşırı sağcı totaliter bir hükümetin anlatıyı ele geçirme isteğini karşılıksız bırakmayan bu hafıza müzesi, hükümetin aşırılık yanlısı fantezilerinin kamuoyuna yayılmasına aracılık ediyor.

*Sendero Luminoso ile ilgili “terörizm” faaliyetlerini anlatan bir başka fotoğraf. “Aydınlık Yol birçok genci şiddete teşvik etti” başlığı altında şöyle yazıyor: “Dışlanma geçmişi, şimdiki zamandan memnuniyetsizlik ve yeni toplum vaadi gençleri kazanmak için kullanılan en yaygın argümanlardı. Birçoğu fikirlerine ikna olmadığından, örgüt onları saflarına katmak için zorlama ve terör tekniklerini uyguladı. Çeşitli tanıklıklar her türlü baskı ve tehditten bahsetmektedir.” Açıklamada yer alan “çeşitli tanıklıklar” ifadesinin karşılığında doğal olarak bir beklenti oluşur, ancak herhangi bir tanıklık yer almamış.

Devlet anlatısının karşısındaki anlatı: Hakikat

29 yıl önce Peru-ABD işbirliği ile gerçekleştirilen bir operasyonla tutsak edilen, 12 Eylül 1992 tarihinden itibaren 29 yılını başkent Lima’daki Callao Deniz Üssü’nde yoğun tecrit altında geçiren Abimael Guzmán, 17 Temmuz 2021 tarihinde kalp krizi geçirmiş, 11 Eylül 2021 tarihinde ise hayatını kaybetmiştir. Guzmán ve Sendero Luminoso gerillalarının yargılanma sürecinde yüzleri gizlenen hâkimlerle temyiz olanağı olmayan askeri mahkemelerde gizli duruşmalar yapılmış, oldubittiye getirilen yargılamalarla binlerce insan cezaevlerine konulmuş, cezaevlerine askerlerin yaptıkları baskınlarla yüzlerce insan öldürülmüş, Sendero Luminoso’ya destek veren köyler boşaltılmış ve köylüler tutuklanmış, gözaltında kayıplarla beraber gerilla ailelerine yoğun baskılar yapılmış ve “Grupo Colina” adında infaz timleri ve toplama kampları oluşturulmuştur. Bütün bu yaşananlar Peru ile Türkiye’yi yakınlaştıran benzerlikleri görmeyi kolaylaştırarak Türkiye siyasi ve toplumsal tarihinden nice örnekleri akla getiriyor.

*Abimael Guzmán’ın yakalanması

1992 yılında Guzmán’ın tutsak edilme ve yargılanma sürecini ABD ile planladığı iddia edilen, Peru’da insan haklarını ve özgürlükleri hiçe saymış olan Japon asıllı Peru devlet başkanı Alberto Fujimori’den bahsetmeden geçmek olmaz. 1990-2000 yılları arasında “terör tehdidi” bahanesiyle Peru Meclisi’nin faaliyet dışı bıraktırarak diktatörlük rejimi ile yöneten Fujimori, Perulu dar gelirli aileler için “aile planlaması” adı altında 1990-1995 yılları arasında yürürlüğe koyduğu doğum kontrolü uygulamalarıyla yoksul ve yerli kadınları haberleri olmadan kısırlaştırmaya zorladı. Bu etnik temizlik programı, resmi rakamlara göre 30 bin kadının ölmesine yol açtı.

2000 yılında hakkındaki yolsuzluk iddialarının kanıtlanmasından sonra başkanlığı bırakan Fujimori, ülkeyi terk ederek Japonya’ya yerleşti. Ancak bu yerleşiklik uzun sürmeyecekti. Fujimori 2006 yılında yeniden Peru’daki başkanlık seçimlerine katılacağını bildirerek Şili’ye gelmiş, burada gözaltına alınarak Peru’ya gönderilmiş ve Peru Yüksek Mahkemesi tarafından görevi suiistimal etme suçundan ve infaz timlerini örgütlenmesi sonucu gerçekleşen yargısız infazlardan dolayı 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak 2022 yılında dönemin devlet başkanı tarafından sağlık sorunları gerekçesiyle af çıkarılarak tahliye edildi.

“Terörizmden tutuklandı” başlığı altındaki açıklama: “Peru devletinin 1992’den bu yana tutuklulara ilişkin kayıt defterine göre, 1992-2000 yılları arasında terörizm ve vatana ihanet suçlarından tutuklu bulunanların sayısı 21 bin 795 olarak belirlenmiştir.”

Son söz yerine…

Önceki başlıklarda belirtildiği gibi “Hafıza, Hoşgörü ve Sosyal İçerme Mekânı” (LUM) adlı müzede Peru ordusunun ve infaz timlerinin çatışmadaki rolü nasıl gizlenmişse, Fujimori dönemine ait 1990-2000 yılları arasında yukarıda bahsi geçen bütün insanlık suçları yine bu hafıza müzesi tarafından yok sayılmıştı.

Gözlemlediğim kadarıyla Peru’da hakikat ve hafızaya yönelik aktif ve ilgili bir muhalefet de var, ancak, inkârın birçok durumda varsayılan bir tutum haline geldiği görülüyor. Peru’daki aktif hafıza muhalefetinin organize ettiği bu müze örneğinde de görüldüğü gibi hafızanın, kolektif belleğin kelime dağarcığı, mevcut devlet diline uygun hale getirilmeye çalışılmış. Önce hafızayı yok etmenin ve ardından imajları (terörist ve gerilla örneğinde olduğu gibi) yeniden yaratmanın resmi anlatıyı yaymada oldukça kullanışlı yöntemler olduğunu görmek mümkün.

Peru’daki bu hafıza müzesi, şiddet dolu bir geçmişle yüzleşmeyi, şiddet olayları ile ilgili resmi hakikat arayışını seçmek isteyen toplumların kendilerini ne şekilde bir hafıza ve unutturma savaşı içerisinde bulacağına dair oldukça çarpıcı bir örnektir.

*Müze içerisinde dönemin devlet şiddetinden bahseden neredeyse tek fotoğraf ve tek cümle: “Devletin karşı yıkıcı eylemi, ordunun üniversitelere güçlü bir müdahale etmesi anlamına geliyordu.” 

Dipnot:
[1] https://www.theguardian.com/world/2023/apr/07/peru-mayor-closes-museum-of-memories-army-shining-path

(MT/VC)

Kapak fotoğrafı: Hafıza, Hoşgörü ve Sosyal İçerme Mekanı”
(Fotoğraf: Mehtap Tosun)

Tags: , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑