Published on Eylül 29th, 2024
0Thüringen Eyalet Parlamentosu’nun şekillenişi | Erkan Karakaplan
Her 6 kişiden biri aşırı ırkçı (ki bazı eyaletlerde 3 kişiden biri) olan bir yerde yaşayan biz göçmenler bu konuda daha çok kafa yormalıyız…
Thüringen eyalet başkanlığına CDU milletvekili Thadäus König yeni başkan olarak seçildi. 42 yaşındaki sağ liberal siyasetçi 54 oy alarak gerekli çoğunluğu elde etti. Almanya İçin Alternatif (AfD)’nin öne sürdüğü Wiebke Muhsal’a karşı açıkça galip geldi. 38 yaşındaki aşırı sağ siyasetçi 32 oy aldı. CDU, BSW, Sol ve SPD, Thüringen’in ikinci en yüksek devlet dairesine AfD’den bir temsilci seçmeyeceklerini önceden açıklamışlardı. Sağcı Björn Höcke’nin liderliğindeki AfD, eyalet Anayasayı Koruma Dairesi tarafından kanıtlanmış aşırı sağcı olarak sınıflandırılıyor ve izleniyor.
Üç kişi de başkan yardımcısı seçildi…
AfD’nin adayı Muhsal başarısız oldu, Thüringen eyalet parlamentosu başkan yardımcılığı seçiminde de burjuva liberal partilerin iş birliği sonucu AFD başarısız oldu. Erfurt’ta yapılan oylamada 32 evet oyu alarak gerekli çoğunluğu sağlayamadı. Irkçı parti AFD için ikinci tur oylama mümkün, ancak AfD’ye göre bunun bugün başarı şansı yok kanaatindeler. AfD, 32 üyesiyle eyalet parlamentosunun en büyük burjuva siyasal grubudur. Eski MDR sunucusu Steffen Quasebarth 59 oyla Wagenknecht partisi BSW’den milletvekili olarak başkan yardımcılığına seçildi, psikolog Lena Saniye Güngör ise 46 oyla Die Linke milletvekili olarak başkan yardımcılığına seçildi. SPD’li sağlık politikacısı Cornelia Urban seçimlerde 63 oy alarak o da başkan yardımcılığına seçildi.
Thüringen eyalet parlamentosu bu oturum ve seçimler sonucu liberal burjuva işbirliği ile aşırı sağ AFD ‘yi yetki dişi bıraktılar.
Peki gelecek için bu yeterli mi?
AFD son üç eyalet seçimlerinde bir yerde birinci ve iki yerde ikinci parti oldu. Federal parlamentosunda ise üçüncü güçlü Parti durumunda. Sağ burjuva kesim üçte iki olarak burjuva siyasette etkin durumda.
Ekonomik olarak kötüye gidiş, işsizlik, göç sorunu ve uluslararası politikalar Alman halkının bir alternatif gelişmesi olarak AFD’yi güçlendirmekte. Medya ve sanal ortamda sürekli bu kötü gidişatı olarak, yabancı ve göçmenleri tehlike olarak göstererek, ırkçı ve milliyetçi bir çıkış önerilmekte.
Bir çok devletler ile işçi göçü için anlaşmalar yaparken ve halen bir çok sektörde işçi emeği gerekirken, burjuva siyasetin göçmen ve ilticaları hedef göstermesi sonucu bu ırkçı ve milliyetçi ihtiyaç Almanlarda gün be gün gelişmekte. Alman emperyalizmi sermaye kazançlarını her yıl artırırken, bu kazançları bir çok hizmet sektörüne ve halka adil bölüştürmediği kanısından kaynaklı, yine tarih tekerrür edeceğine dönüşüyor.
Yine ciddi bir alternatif sosyalist alternatifin gelişmemesi ise dehşet bir geleceği işaret etmekte.
Her iki dünya savaşının başını çeken bir devlette bu gelişmeler endişe vericidir ilk etapta yabancı ve göçmenler için.
Dünya gelirinin iyi bir payını kendi kapitalist sistemine sömüren bu devletin, aşırı sağ siyasetinin gelişmesi iyi analiz edilmeli ve ona karşı etkili bir mücadele örgütlenmeli.
Her 6 kişiden biri aşırı ırkçı (ki bazı eyaletlerde 3 kişiden biri) olan bir yerde yaşayan biz göçmenler bu konuda daha çok kafa yormalıyız…
Erkan Karakaplan – 29.09.2024