Makaleler

Published on Şubat 20th, 2024

0

21. Yüzyılın canlı bir tarihine şahitlik etme | Gül Güzel


Köln’ün Kürtçeleşip yeşil, kırmızı, sarıya boyandığı gün…

Ezilen, inkar edilen, eşdeğerden uzak tutulan bir halkın üyesi olarak kısa ömrümde kocaman ve ağırlığı hiç bir ölçekle ölçülemeyen acılar yaşadım. Çünkü yaşadığımız tarih ve coğrafyada din, cins, ulus devlet ve modern kapitalimiz esasları yaşamımıza zuhur etti; zehir etti!. Karşıt düşünce, tavır, mücadele içinde olduğumuzdan dolayı da çokça ağır bedeller ödedik. Daha adaletli ve onurlu özgürlükler için ektiğimiz mücadele ağacının yeşerip bir gün meyvelerini toplayacağımızın umudu ile kendimizi hep daha güçlü hissettik. Haklıyız ve bu yüzden biz kazanacağız! Bir slogandan ziyade yaşam gerçeğimiz oldu ve olmaya da devam ediyor. Sözü 17 Şubat, 2024 tarihinde, Almanya – Köln şehrinde yüzbinlerin katıldığı, ’’Güneşimizi karartamazsınız, Tecridi gelin hep birlikte kıralım’’ eylemine ve dolayısı ile eyleme hakim olan kadın rengine getirmek istiyorum.

Diğer günlerde etrafına hiç bakmadan Köln sokaklarında yürüyenler, 17 Şubat’ta Kürt halkı ve enternasyonal dostlarının doldurduğu sokaklarda yürüyebilmek için yer aradılar. Son 25 yıldan beri ayyuka çıkan adaletsizlik, imha, inkar ve mutlak tecrite olan isyan yüzbinleri bu şehirde biraraya getirdi. Uygulanan egemenvari yaptırım şekli olan Tecrit ve Kürt halkı gerçekliğinin inkar edilip, treörist örgütler listesine alınmasının da en başta gelen mimarı olan ülkenin Köln şehri bu isyana şahitlik etti. Yüzbinler tecriti kabul etmeyip, boşa çıkarmak, boyun eğmeme mesajını görsel kıldı. Bu eylem, aynı zamanda kendi kimliklerine yabancılaştırılmak istenenlerin, komploya karşı durmak ve kendisini kendi iradesiyle savunmaktı.

Yürüyüş, eyleme hakim olan KADIN ise, MOR rengindeki duruşu ile kimlik ve cinsinin artık yok sayılamayacağına imza atarcasınaydı. Kadının her alanda örgütlenme, yaşamında devrimi kendi kimlik bilinciyle örgütlemesi, birdaha ayağa kalkarak mücadelede aldığı yerini de netleştirdi. Kadın bilinci ve devrimiyle, tasviye sistemlerinin İmralı adasındaki zindanın duvarlarını yıkacağı Sinerjisiyle tutumunu gündeme taşıdı. Hukukun üstünlüğünü savunanlara, egemenlerin uyguladığı hukuksuzluğu yaşatması karşısında kadın rengi ve vicdanıyla mücadele edecekleri mesajlarını Ren nehrine ve Köln sokaklarına yansıttılar. Umut hakkının hemen uygulanmasının ertelenemez talepleri  olduğunu vurguladılar.

Çoğunlukla başlarındaki barış sembolü olan beyaz örtüleri, bazılarının ellerindeki şehit oğlu/kızlarının fotoğrafları, yöresel renki giyecekleri ve gözlerindeki özgürlük umuduna inanç, yüreklerindeki barışa olan sevdalarının gururlu duruşunu sergileyen Kürt ANALAR meydana hakimdi. Bu görüntüler, yaşadıkça,belleklerimdeki yerini hep canlı koruyacaktır.

Ortalık adeta Kurdi bir kültür festivalini anımsatıyor olsa da talepler, 25 yıl önce işlenen insanlık suçlarının telafisi zor olsa da, 2024 yılında artık hayata geçirilmesiydi.

Bazı zor engelleri ve binlerce kilometre uzaklıklardan aşıp, gelen çoğunluğunu kadın ile gençliğin oluşturduğu eylem, tarihi bir gün olma özelliğini kazandı. Kürt halkı ve enternasyonal dostları o gün, Köln şehrini yeşil/Kırmızı/Sarı renklerine boyamış ve bütün şehre aynı şekilde Kürtçenin bütün lehçelerini serpiştirmişlerdi. Sokakta yürümek için oluşan kalabalıktan dolayı önce ayağını basacağın yeri bulman gerekiyordu.

Köln şehri 17 Şubat’ta adeta gece doğan ay güzelliğindeki Mardin şehrini, sabah güneşinin doğduğu Dersim’i çağrıştırıyordu…

Ren nehrinin iki köprüsü arasındaki eylem alanına sığmayan binlerce insan, şehrin sokaklarını doldurmuş, her sokak birgün önceki görüntüsünü yitirmişti. Şehre kimliği ve varlığı yüzyıllardır inkar edilen Kürt halkı rengini, sesini, sözünü serpiştirmişti. Kimi görsen bu durumdan duyduğu mutlulukla yüzüne serpiştirdiği gülücük ve gözlerindeki heyecanı yansıtıyordu. Kimliklerini, kültürlerini, dillerini koruma talepleri ortama hakimdi. Seslerini, onları inkar ve imha etmeye çalışan Türk devlet terörizmine destek veren parlamentolara da duyurmak, gerçek bir barışı, Demokratik konfederalizm sistemini istiyor; talep ediyorlardı.

Yürüyüşe geçen eylemciler, Severin köprüsü üzerinden geçerken,’’Ey Raqig’’ marşıyla köprünün sallanıp bu yükü taşıyamamasına Deutzer köprüsü de şahitlik etti. Malum bu gün, Kürtler ve enternasyonal dostları, uluslararası inkar ve imhaya karşı tarihe imza atıyorlardı.

Yüzbinlerce eylemcinin geride bıraktığı bu tarihi günün ardından, ortak taleplerinin yerine getirilmesi için gösterdiği tavır, yükselttiği sesi ile Abdullah Öcalanın özgürlüğünün aynı zamanda toplumsal özgürlük niteliğinde olduğu vurglandı. Bu yüzden toplumsal,  hukusal mücadele talebi ile alanlardaki seslerinin, uygulanan 25 yıllık tecrit ve tutsaklığın son bulması sesi olarak kayda alınması gereği vurgulandı.

Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin 25 yıl önce Abdullah Öcalan’a sığınma hakkı dahi tanımaması, bütün bir insanlık ayıbı olarak tarihe geçmiş olsa da; kendisine uygulanan 25 yıllık tecritle, başta Kürt halkının da terörizme edilmesi yılları olarak tarihe geçmeye devam ediyor! Böylelikle Türkiye’de Otokrasiye doğru gidişin ve Demokratik değerlerin aşınmasında Avrupalı devletlerin rolünün de oldukça büyük olduğu vurgulandı.

Yüzbinlerce eylemcinin, Severin ve Duetzer köprüsü üzerinde oluşturduğu insan kemeri ile sorumlulara yazdıkları pankart, döviz ve sloganlarıyla büyük bir kararla taleplerini belleklere yazılacak şekilde dile getirdiler. Halklar iradelerini ortaya koyarak, İmralı adası sistemini oluşturanları yalnız kınamakla kalmayıp, Abdullan Öcalan ve onun şahsında tutuklu/tecrit konumuna getirilen başta Kürt halkı, kadın cinsi, inançlardaki eşitsizlik, çalışanların emek sömürüsünün son bulması taleplerinin artık yanlışı kabul etmeyecek şekilde anlaşılması gereği dillendirildi.

Almanya/Köln şehrindeki eylemde, Halk/lar yapılması gerekeni yapıp; söylenmesi gerekeni de bütün dillerde talep edip, söylediler. Şimdi sıra başta Avrupa ülkelerinin, Türkiye’deki bu hukuksuz uygulamaları sonlandıracak diplomasi temsilciler, hukuksal kurumlar, insan hakları savunucuları, savaş, gasp ve sömürü karşıtlarının 17 Şubat 2024 tarihinde yüzbinlerce eylemcinin verdiği mesajları, talepleri iyi okuyup karşıt yaptırımlara gitmesi. Bu taleplerin doğru anlaşılmayıp yerine getirilmemesi halinde, benzeri eylemlerin daha güçlü ve ivedilikle devam edeceği şeklinde anlaşılması verilen mesajlardandı.


Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 20.02.2024

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑