Makaleler

Published on Eylül 18th, 2023

0

Almanya için en büyük tehlike ırkçılık | Gürsel Köksal

SPD’li Federal İçişleri Bakanı ve Hessen Eyalet Başbakan Adayı Nancy Faeser, Frankfurt’ta göçmen örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldi. Faeser, ırkçılık ve sağ terörün Almanya için en büyük tehlike olduğunu vurgulayarak AfD’nin güçlenmesinden “utanç duyduğunu” söyledi.

Federal Almanya’nın İçişleri Bakanı ve aynı zamanda Hessen eyaletinin önümüzdeki ay gerçekleştirilecek seçimde SPD’nin Başbakan Adayı olan Nancy Faeser, Hessen’deki göçmen örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldi.

SPD’in Hessen Milletvekili Turgut Yüksel ve arkadaşları tarafından düzenlenen yemekli ve müzikli toplantıda konuşan Faeser, ırkçılığın Almanya’nın karşı karşıya olduğu en büyük tehlike olduğunu tekrarladı. Neonaziler de dahil birçok aşırı sağcı grup ve örgütlenmenin çatı partisi halini almış olan Almanya için Alternatif‘in (AfD) son zamanlarda giderek güçlenmesinden bir Alman olarak utanç duyduğunu belirtti.

SPD’nin Başbakan Adayı Nancy Faeser

Turgut Yüksel de Faeser’i kürsüye davet etmeden önce yaptığı konuşmada bu konuya değindi ve İçişleri Bakanı’nı ırkçılık, yabancı düşmanlığı, aşırı sağ ve sağ terörle mücadeledeki sığınma hakkını istismar eden göçmenlerin gerektiğinde sınır dışı edilmesi konusundaki kararlı duruşuna dikkat çekti. Hessen Eyalet Meclisi’ne ilk olarak 2008 seçilen ve 2013 yılından bu yana kesintisiz olarak eyalet milletvekilliğini sürdüren Yüksel, 8 Ekim’deki seçimde de partisinin aday listesinin üst sıralarında yer alıyor.

Frankfurt’un doğusundaki bir kültür derneğinin lokali ve sergi alanında gerçekleştirilen toplantıya SPD’nin Frankfurt’tan Federal Meclis’e gönderdiği göçmen kökenli milletvekilleri Kaweh Mansoori ve Armand Zorn, Hollanda İşçi Partisi’nden Avrupa Milletvekili Judith Merkiez, başta Turgut Yüksel olmak üzere Hessen Eyalet Meclisi’ne aday olan SPD’li politikacılar ve Rhein Main bölgesindeki çeşitli göçmen örgütlerinin temsilcileri katıldı. Hessen’e bağlı Hanau kentinde 3,5 yıl önce yaşanan katliamda yaşamını yitiren gençlerden Ferhat Unvar’ın annesi Serpil Unvar ile Hamza Kurtoviç’in anne ve babası ile kızkardeşi de davetliler arasındaydı. Hessen eyaleti eski milletvekillerinden, partisinin sığınmacılarla ilgili politikasını protesto ederek Yeşiller’den istifa eden Mürvet Öztürk ve korona pandemisi döneminde kamuoyunu hastalıkla ilgili olarak en iyi biçimde aydınlatan hekimlerin başında yer alan Dr. Cihan Çelik de toplantıya katıldı. Göğüs hastalıkları uzmanı olarak çalıştığı Darmstadt Hastanesi’nde korona hastalarının yatırıldığı bölümün sorumluluğu yürüten Dr. Çelik, etkinlik sırasında hastanesinden üç dört kez arandı ve kendisine bu toplantıda da iş düştü. Toplantı sırasında fenalaşan bir genç kıza ilk müdahale misafirler arasında yer alan bir diğer meslektaşıyla birlikte yaparak, bu durumlarda yaşanan panik ve kargaşayı önledi.

Bakan Faeser, Yüksel ve toplantının sonunda kısa bir konuşma yapan Federal Milletvekili Mansoori, ana muhalefet partiler bloğu CDU ve CSU’nun verdiği tüm sözleri çiğneyerek AfD’yle işbirliğine girmesini ağır bir şekilde eleştirdi. Faeser, Hessen eyaletinde 25 yıldır çeşitli partilerle koalisyon yaparak iktidarda olan CDU’nun başındaki Boris Rhein’ın bu konuda tavırsız kalmasını da kınadı.

Son kamuoyu yoklamalarına göre CDU’nun gerisinde kalan ve Hessen’de ancak Federal Hükümet’te olduğu gibi Yeşiller ve FDP’yle ortak bir hükümet kurma şansı olan SPD’nin liste başı adayı Faeser, Almanya’nın çok uzun zamandır bir “göç ülkesi“ olduğunu, ancak bu duruma uygun bir göç yasasıyla, günün ihtiyaçlarını karşılaşan modern bir vatandaşlık yasasının ancak şimdi, kendi hükümetleri zamanında çıkarılabildiğini vurgulayarak, bunun daha önce gerçekleştirilmemiş olmasını da “utanç verici“ bulduğunu kaydetti. Faeser ve Yüksel, konuşmalarında son 10 yıldır Hessen’de CDU’yla koalisyon ortaklığı yapan Yeşiller’i de eleştirdi. Yeşiller’in özellikle NSU cinayetleri ve Hanau katliamını araştırmak üzere kurulmuş olan Soruşturma Komisyonu’nda olayların aydınlatılmasına engel bir tavır aldıklarını hatırlattı.

Federal İçişleri Bakanlığı’na getirilene kadar uzun yıllar Hessen Eyalet Milletvekili ve SPD’nin Hessen Başkanı olarak görev yapan Faeser, toplantıya katılan ve birçoğunu daha önceden tanıdığı misafirlerle yakından ilgilendi. Birçoğunu kucaklayarak selamladı, kendisiyle fotoğraf çektirmek ya da sohbet etmek isteyen herkese zaman ayırdı. Özellikle Hanau katliamında evlatlarını yitiren ailelerle yakından ilgilendi.

Ancak Yüksel ve Faeser’in konuşmalarının ardından Bakan’a soru sormaya hazırlananlar hayal kırıklığına uğradı. Toplantı yerinden ayrılırken kendisine yöneltebildiğimiz soruyu ise genel geçer ifadelerle yanıtlamayı tercih etti. Soru, Frankfurt şehir merkezindeki 1 no’lu polis karakolunda, kendileri hakkında NSU 2.0 davasıyla bağlantılı olarak ağır şüpheler bulunan polis memurlarının (başta Avukat Seda Başay Yıldız olmak üzere sağ teröristlerin hedef aldığı bireylerle ilgili gizli kişisel bilgilerini dışarıya vermekle suçlanıyorlar) bu konuyla ilgili soruşturmada “susma hakkı“ndan yararlanmalarıyla ilgiliydi. Asıl görevleri bu tip olayları aydınlatmak olan devletin güvenlik görevlilerinin bunun tam tersi davranış göstermesini nasıl karşıladığını sorduk Bakan’a. Verdiği yanıt “Bu konu mahkemelere ait. Ben bununla ilgili bir açıklama yapmam.“

Hessen milletvekili iken aşırı sağcı örgüt NSU’nun cinayetlerini araştıran Meclis Soruşturma Komisyonu’nun en çalışkan ve sorgulayacı üyeleri arasında yer alan, Hanau katliamının ardından derhal olay yerine gidip, öldürülen gençlerin aileleriyle dayanışmaya giren, onlarla ilişkisini sürdüren Faeser, Federal İçişleri Bakanı olduktan sonra da sağ terörle mücadelede kararlı adımlar attı. Aşırı sağcıların darbe planları, katliam hazırlıkları onun döneminde önlendi.

Almanya’nın profesyonel işgücü ihtiyacını yurtdışından karşılayabilmesi için kabul edilen Göç Yasası ve göçmenlere çifte vatandaşlık hakkı tanıyan, birinci kuşak göçmenlere “saygı“yı esas alarak, onları Almanca ve vatandaşlık sorgulamalarından muaf tutan modern Vatandaşlık Yasası da onun imzasını taşıyor. Avrupa Birliği ülkelerinin, Avrupa’ya yönelik göç ve sığınma yükünü insan haklarına saygıyı ve ülkeler arasında dengeyi esas alarak paylaşmasını öngören sığınmacılar anlaşması da onun kazanımları arasında yer alıyor.

Öte yandan bir de madolyonun tersi var. Faeser, Almanya’ya sığınma başvurusu reddedilen göçmenlerin sınırdışı edilene kadar “tutuklu“ olarak bir yerde kapalı tutulmasını öngören yasa tasarısı da onun bakanlığının eseri.

Göçmen kökenli SPD’li iş insanlarının sponsorluğunda gerçekleştirilen buluşma Türkiye kökenli müzisyenlerden oluşan “Ethnotolia“ grubunun katkısıyla zenginleşti.


Gürsel Köksal – BirGün – 18.09.2023

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑