..." /> Antakya'dan Akbelen'e "Kutsal Devlet" | Adil Okay

Makaleler

Published on Temmuz 30th, 2023

0

Antakya’dan Akbelen’e “Kutsal Devlet” | Adil Okay


Sonsuz tüketimin hayal gücü sanat dünyasına da girdi. “Green washing”le (yeşille göz boyama) görmüş olduğumuz gibi, “cultural washing”(kültürle göz boyama) biçimlerine tanık oluyoruz. (…) Milyarlarıyla silahlanmış bu STK’lar, dünyaya saldırmışlardır. Onlar potansiyel devrimcileri ücretli aktivistlere, finanse edilen sanatçılara, entelektüellere ve film yapımcılarına dönüştürürler, onları radikal meydan okumadan caydırırlar”   

Arundhati Roy

***

Cudi yanarken seyreden devlet, Antakya’da depremden sonra günlerce ortada görünmeyen  devlet Akbelen’de kapitalistlerin hizmetinde…

Biz Antakya’da enkaz altında kalan kardeşlerimiz için günlerce yardım diye inlerken gelmeyen devlet, anında tüm gücünü Akbelen’e yığdı.

Bu yeni değil. Devlet tüm aygıtları ile bu ülkede hep egemen sınıfların hizmetinde olmustur. Biz ayağa kalkıp dur diyene kadar da devam edecektir.

***

Kapitalizm yeşillenebilir diyen “sarı” çevrecilere de bir çift Lafım olacak:

Sermayenin , kapitalistlerin dili dini imanı ten rengi etnik kökeni ne olursa olsun hepsi aynı  suç örgütünün  ortağıdır. Milli ya da ecnebi, Katarlı veya Fransız. Türk veya Kürt, Arap ya da Alman fark etmez. Limak, Koç, Eczacıbaşı, Cengiz holding fark etmez. Hepsinin elinde kan vardır. Tabiatın ve insanların kanı. Prudhon, ‘mülkiyet hırsızlıktır’ derken, Jaures de ‘zenginlik suçtur’ diye boşuna dememiştir.

Elbette sahile, sokağa, ormana çöp atan piknikçiler suçlu diyebilirsiniz. Ama ondan kat be kat fazlasını tekelci sermaye, kapitalistler yapıyor. Cudi’den Akbelen’e Ormanları yakarak, ağaçları  keserek,  siyanürle altın çıkararak, trollerle balık yumurtalarını çekerek, büyük gemilerle denize çöpler boşaltarak.

HES’ler, JES’ler, nükleer santraller ve denetimsiz maden faaliyetleri ile Denizleri, akarsuları,  gölleri kirleterek, kurutarak.

Silâha Savaşa yatırım yaparak.  V.d.

İşte devlet dediginiz de bizim değil, eli kanlı sermaye sınıfının devletidir.

“Talanı frenlemek önemli değil mi ?” diye bir soru gelebilir. Önemli elbette. Ancak yeterli değildir. Daha radikal sistem değişikliğini, üretim, tüketim, bölüşüm biçimini yeniden düşünmek, sorgulamak gerekmektedir. Daha açık ifadeyle kapitalizm denilen bu yıkıcı sistemden –tüm dünyada- bir an önce kurtulmamız ve yeni bir sistemin inşası için mücadele etmemiz gerekmektedir.

***

Bir not da sermaye sınıfının gücünden nemalanmaya çalışan ve bu nedenle dünya yanarken suskun kalan sanatçılara: Sermaye sınıfı Arundhati Roy’un başta dediği gibi vasıflı iş gücüne ihtiyaç duyduğu gibi, sistemin devamı için bilim insanına ve sanatçıya da gereksinim duymakta, muhalif sanatçıları da pasifize etmek için “sponsor” olarak onları kucağına almaya çalışmaktadır. Kaldı ki her zaman zarar etmemekte, sanata ayırdığı fonu vergiden düşmekte, halkın parasıyla halka hizmet etmiş görünüp bir taşla iki kuş vurmaktadır. Bir genelev patronunun vergi rekortmeni olması gibi, bir mafya şefinin okul yaptırması, bir holding patronunun edebiyatçılara ödül dağıtması, sanat / kültür merkezi açması hayır için veya sanat aşkından değildir.

Devlet de bu açılışlarda kurdela kesmekten ve bu suçlu patronları aklamaktan başka bir iş yapmamaktadır.

***

İşte Antakya’da depremden sonra yakınlarımızı kefensiz kanlı giysilerle gömerken ne bu devlet vardı yanımızda ne imam, ne haham ne de papaz. Ne çan sesi vardı ne hazan ne de ezan.

Sadece uzak diyarlardan korku duvarını aşıp yardıma  gelen gönüllüler vardı yanımızda.

Bu gün de o gönüllüler Akbelen’de halkın yanında.

Asker polis yani devlet şiddetine rağmen .

Hepsini selamlıyorum…


Adil Okay – 30.07.2023

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑