Kitap

Published on Aralık 8th, 2023

0

O duvar duvarınız, vız gelir bize vız | Hasan Aksu


YENİ KİTAP – Tarihi bir eylemin günümüze kadar saklı tutulan sır sandığı açıldı. Toptaşı Cezaevi firarı (baskını) kitaplaştırıldı.

“Lambayı yakma, bırak,
sarı bir insan başı
düşmesin pencereden kara.
Kar yağıyor karanlıklara.
Kar yağıyor ve ben hatırlıyorum.
Kar…
Üflenen bir mum gibi söndü koskocaman ışıklar…
Ve şehir kör bir insan gibi kaldı
altında yağan karın.
Lambayı yakma, bırak!
Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların
dilsiz olduklarını anlıyorum.
Kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.”

Nazım Hikmet

Türkiye tarihinde yaşanmış ve hafızalardan silinmeyen kalıcı devrimci eylemler vardır. Bu eylemlerden ilki, Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı,  Ömer Ayna’nın (THKO) diğer devrimci arkadaşlarıyla birlikte Maltepe Cezaevi’nden tünel kazarak (29 Kasım 1971) kaçmalarıdır.  Sonrasında da Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın  idamlarını durdurmak için Kızıldere’de gerçekleştirdikleri devrimci eylemdir. Bu eylem birliğinde gösterdikleri karşılıksız devrimci dayanışma ile fedakârlığı, 30 Mart 1972’de canlarıyla ödediler ancak Türkiye devrim tarihine de bir daha silinmeyecek iz ve devrimci dayanışma mirası bıraktılar.

Aradan çok zaman geçmemişti. Beş yıl sonra, Türkiye tarihinde yaşanmamış ve yapılış biçimiyle bir ilk olan, yeni bir devrimci eyleme imza atılıyordu. İstanbul-Toptaşı Cezaevi 1977 yılında, 9 Aralık Cuma akşamı, üç koldan gerillalar tarafından basılıyor ve dokuz devrimci tutsağın cezaevi içinde 6 gardiyanı tutsak almalarıyla, eylemi dışarıyla eşgüdümlü şekilde başlatmış oluyorlardı…

İşte bu eylem ve eylemin yaşandığı süreç, “O DUVAR DUVARINIZ, VIZ GELİR BİZE VIZ” isimli kitapta detayları ile anlatılmaktadır. Kitaba verdiğim isim Mehmet  Zeki Şerit yoldaşa aittir. 1977 yılının mart ayında Ankara Ulucanlar Hapishanesi duvarlarına “O duvar duvarınız, vız gelir bize vız” yazarak firar etti. 23 ekimde ihbar üzerine kaldığı ev basıldı. Çıkan çatışmada ağır yaralı yakalandı. Bir ay süren işkence sorgusunda 24 Kasım akşamı Uğur Gür, Mete Altan faşist timi tarafından katledildi.

Partimizin 1976 yılı ortalarına doğru  stratejik olarak aldığı bir karar gereği; esir tutulan militanlarını kaçırma, özgürlüğüne kavuşturma çalışmaları Armenak yoldaşın kaçırılması, daha kapsamlı devrimci dayanışma eylemiyle birleşiyor, ilerleyen yıllarda daha kapsamlı hale getiriyordu.

Toptaşı Cezaevine TKP/ML militanları tarafından yapılan baskınla, 9 devrimci militan, aşılmaz sanılan taş duvarları aşarak, özgürlüğüne kavuşturuldu. 46 yıl önce Toptaşı Cezaevine yapılan baskının ön çalışmalarını, eylemin planlanma sürecini, eylemin örgütlenmesini,  kazılan tünelin iptal edilmesi, iki yıla yakın firar çalışmalarının her bir evresinin olağanüstü titizlikle ve gizlilik içinde yürütüldüğünü, eylemi dışarıyla  nasıl bir gizlilik içerisinde koordineli, sabırlı ve dişle tırnakla örülerek gerçekleştiğini anı anlamında kitaplaştırdım. Aynı zamanda yetmişli yılların başından, kaçırıldığımız döneme kadar, özelde TKP/ML’nin geçtiği süreçleri, genelde ise Türkiye devrimci hareketinin geçtiği süreci de içine alan, olumlu ve olumsuz gelişmeleri kendimce değerlendirdim.

Ülkemizde emperyalizme, faşizme ve feodalizme karşı ortak eylem birliklerinin önemli olduğunu; devrimci mücadelenin ilerlemesi ve gelişmesi için, faşizme karşı eylem birliklerinin şart olduğunu kurucu önderlerimizden öğrenmiştik. Onların bu ilham verici davranışları bizlere kalıcı bir miras olmuştur. THKP-C önderi Mahir Çayan ve 9’lar bu yolu açtı. İbrahim Kaypakkaya yoldaş devrimci eylem birliğinin, devrimci dayanışmanın, demokratik halk devrimini gerçekleştirmek için olmazsa olmaz olduğuna vurgu yaparak emperyalizme, faşizme, feodalizme ve her türlü gericiliğe karşı ortak hareket ettiğimiz takdirde zaferler elde edebileceğimize işaret ederek noktayı koymuştu.

 12 Mart yenilgisi sonrası devrimci eylem birliğini pratikte devam ettirerek,  9 Aralık 1977 gecesi Toptaşı Cezaevi’ne partimiz tarafından baskın düzenlenerek, TKP/ML ve THKP-C/MLSPB’dendevrimci arkadaşlarımızı özgürlüklerine kavuşturacak tarihi bir eylem birliğine imza atmıştır. Kitabın ana teması budur.

Diğer yandan da bizimle aynı cezaevini paylaşan Ahmet Kızıler, Mihri Belli, Aziz Göçmen, Cuma Ali Cihan (THKO-Türkiye Devriminin Yolu), Yılmaz Güneyin Toptaş’ına getirilişi, yaptığımız görüşmeler, firara dahil edilmek istenmesi ve Yılmaz Güneyin bizlerle neden gelmek istemediğini, Ömer Çimeken, Dündar Kılıç ve uğradığı haksızlıklar sonucu Kürdistan dağlarına çıkan ünlü eşkıya, Hekimo’yu anlatıyorum.

Cezaevinde diğer devrimci örgütleri, bu örgütlerin birbiriyle ilişkileri ve yaşanan diyalogları anlatıyorum. O süreci anımsatan elliye yakın resim, firar sonrası burjuva basında manşetler halinde basılan gazete haberleri arşivlenerek kitaba dâhil edildi.

                                                                         ***

Kitapta yazılı olanlar ne bir hikâye, ne bir sanal kurgu, ne de film senaryosudur. Yazdıklarım, yaşanmış tarihi bir olayın kitaplaştırılmasıdır. Anlattıklarım tamamen abartıdan uzak, Türkiye tarihinde devrimci eylem birliğinin çerçevesinde, cezaevi basarak devrimcilerin zor yoluyla özgürleştirilmesi anlamında, gerçek bir ilkin kitaplaştırılmasından ibarettir.

Kazlıçeşme deri fabrikalarında, Zeytinburnu’nda, İstanbul’da yenilgi sonrası darphanelerde, emekçi mahallelerindeki örgütlenmeyi, ‘73 yenilgisi sonrası nasıl ayağa kalkışımızı anlatıyorum.

Kitap, İstanbul’da 1974-76 dönemi partinin yaptığı  eylemleri açıklıyor. Aynı zamanda yanılgılarımızı, yanlışlarımızı, doğrularımızı günümüz özgülünde analiz ediyor.

Toptaşı Cezaevi firarının nasıl planlandığını, iki dost örgüt arasında yapılan koordineli çalışmaların hangi evrelerden geçtiğini, kimlerin birinci derecede sorumluluklar üstlendiğini, parti disiplini gereği günümüze kadar sır olarak saklı tuttuk, açıklamadık. Bu sebeple günümüze kadar süren spekülasyonla, kurgulu, eksik ve yanlış anlatımlara sessiz kalmamızın anlaşılır olacağı görüşündeyim.

Firar çalışmasında görev alan her bireyin önemli katkılarıyla birlikte her iki örgüt, firar eylemi için bu meşakkatli çalışmada ciddi özveri gösterdi. Parti adına dışarıda eylemi yöneten ve eyleme katılanların, hem bizi hem de bizi almaya gelen 10’u aşkın militanı kaybetme riskini yaşamamak için çalışmalarını büyük bir gizlilik içinde yürütmesi büyük önem taşıyordu.

Kitap, firar eyleminin başarıyla gerçekleşmesinde illegal çalışmanın belirleyici önemine dikkat çekiyor. Parti militanlarının uyması   gereken 75 kural/ilke’yi anlatılıyor. Firar öncesi Süleyman Cihan ve Hüseyin Balkır yoldaşların ziyaretimize gelerek, “Armenak Bakır’ı kaçırmak için bir fırsat doğdu, bu eylemi mutlak yapmalıyız, sizi kaçırma imkânımız her zaman var. O nedenle Toptaşı firarını geçici olarak erteleyelim” (kararına) önerisini ve bizim verdiğimiz olumlu tepkiyi açıklıyor. Armenak’ı kaçıranların ve almaya gidenlerin yakalanmasını, Toptaş’ına getirilişlerini ve  birlikte kaçırılışlarını anlatılıyor.

Her iki örgütün faaliyetlilerinde illegal çalışmaya verdiği önem bu eylemin başarısının nedenlerinden biriydi. Zira firar eyleminin örgütlenmesinde gösterdikleri olağanüstü ve dikkatli çalışma, bizimde aynı gizlilik ve disiplin içerisinde  çalışmalara katılışımız, kayıp vermeden başarmamız bunun ispatıydı. 

Partimiz tarafından firar eylemi dışarıdan koordine edilerek örgütlenmeseydi, cezaevine şehir gerillaları tarafından baskın düzenlenmeseydi, Toptaşı Cezaevi firarı yapılamazdı. Eylemin örgütlenmesinde yer alan, eyleme katılan, eylem sonrası süreçte yaşananları ve eylem anında ve sonrasında cesareti, cüretkarlığı, korkaklığı, düşkünlüğü, terkedilişi anlatılıyorum.

Hasan Şensoy, Hüseyin Balkır, Fehmi Gökçek, Hasan Aksu, Kerim Mete Sonatılgan, Sefa Kaçmaz, Süleyman Polat, Levent Beğen, Şemsi Özkan; tüm firar eyleminde içeride ve dışarıda yer alan, katkıda bulunan hepimiz büyük bir gizlilik içinde çalışmalarımızı yürüttük. Gösterilen özveri ve güven üzerinden eylemi başlattık ve faşizme karşı döneme ilişkin en etkili eylemi gerçekleştirdik. Gerçek şu ki, inanırsak, pratiğe uygulamada kararlı davranırsak ve ısrarla istersek yaparız, başarırız ve düşlerimizi gerçeğe dönüştürebiliriz. İnanmak ve çalışmak bu gerçeğin yolunu bize gösterdi.

Kitap çalışmam yaklaşık altı, yedi yılımı aldı. Kitap 400 sayfaya yakın. Eksi, artı olabilir. Gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra,  2024 yılının ilk aylarında (Nisan) tamamlanarak yayınlanacağını düşünüyorum. 

Sevgiyle kalın


Hasan Aksu – 08.12.2023

Tags: , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑