Sömürgecilik

Published on Kasım 28th, 2023

0

Tahir Elçi, Dört Ayaklı Minare önünde anıldı: İrademizde zerre eksilme yok

Katledilişinin 8. yılında Dört Ayaklı Minare önünde anılan Diyarbakır’ın ebedi başkanı Tahir Elçi için bir araya gelenler 8 yıldır kameralar önünde gerçekleşen katliamın aydınlatılmaması için yargının ve siyasi iktidarın özel bir çaba sarf ettiğini kaydetti. “Biz buraya anmaya değil vazgeçmeyeceğimizi bilsinler” diye  geliyoruz diyen TBB Başkanı Sağkan, 80 yıl da geçse mücadeleden vazgeçmeyeceklerini kaydetti. Diyarbakır Baro Başkanı Eren ise “Siyasi irade nasıl bir tutum alırsa alsın, mahkeme kimin gözlerine bakarsa baksın, bizim Tahir Elçi cinayetini aydınlatma irademizde zerre eksilme yoktur ve olmayacaktır” vurguladı.

Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Dört Ayaklı Minare önünde açıklama yaparken katledilen Amed Baro Başkanı Tahir Elçi, ölümsüzlüğünün 8. yılında katledildiği yerde anıldı.

Amed Barosunun çağrısıyla aralarında Elçi ailesi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, CHP milletvekilleri, baro başkanları ve insan hakları savunucularının bulunduğu çok sayıda kişi, “Em te ji bir nakin” pankartıyla Elçi’nin katledildiği Dört Ayaklı Minare’ye doğru yürüdü.

SON KONUŞMASI DİNLETİLDİ
Yürüyüşün ardından Tahir Elçi’nin katledildiği gün yaptığı konuşmanın ses kaydı dinletildi. Elçi şahsında şahsında saygı duruşu yapıldı, hep bir ağızdan “Şehid namirin” sloganı atıldı. Anma sırasında Ahmet Kaya’nın Diyarbakır türküsü çaldı.

‘UĞRUNA YAŞAMINI VERDİĞİN YERDEYİZ’
Basın metnini Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren okudu. Anmaya katılanlara teşekkür eden Eren, Tahir Elçi’ye hitaben şunları söyledi:  “Bugün TBB Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri, baro başkanları, meslektaşlarım, siyasi parti yetkilileri, sivil toplum örgütü temsilcileriyle savaşa, operasyona ve çatışmaya karşı barışın sesini yükseltmek isterken katledildiğin bu kadim mekandayız. 8 yıldır her 28 Kasım’da burada bir araya gelen kıymetli toplum, savunduğun, mücadelesini verdiğin ve uğruna yaşamını verdiğin değerlerin ne kadar kıymetli olduğunu göstermektedir.”

‘8 YILDIR FAİLLER CEZALANDIRILMADI’
8 yıldır Türkiye, Kürdistan ve dünyanın birçok yerinde devam eden savaşlarda binlerce insanın katledildiğini, şehirlerin kültürünün tarihi dokusunun yok edildiğinin altını çizen Eren, bu yıkım ve vahşete karşı uluslararası toplumun sessizliği ile insanlık ve gelecek adına kaygılandıklarını dile getirdi. Eren, “Öfkeliyiz, bu tarihi mekanda başlayan çatışmalara ve yıkıma herkesin sessiz kaldığı günlerde susmayarak, toplumun bağrında derin yaralar açacak yıkımın ve zulmün pusuda olduğunu duyurmak ve uyarmak isteyen Tahir Elçi, bu ülkede en üst düzeyde güvenlik tedbirlerinin aldığı kentin, şu anda bulunduğumuz orta yerinde kameraların önünde katledildi. Ancak aradan geçen sekiz yıla rağmen failler cezalandırılmamış ve adalet yerini bulmamıştır. Dönemin başbakanı ve adalet bakanı, faillerin bulunacağı beyan ve taahhüdü her politik cinayette olduğu gibi tipik bir devlet rejimi olarak devreye girmiş ve tetiği tutan el karanlıkta bırakılmıştır. Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı koyunun bile mesuliyetinin kendisinde olduğunu söyleyenlerin bu sorumlulukla hareket etmediklerine hep birlikte bir kez daha tanıklık etti. Tahir Elçi cinayeti 2015’te başlayan o  karanlık sürecin yolunu döşemek isteyenlerin siyasi bir operasyonudur” dedi.

‘DEVLET TAHİR ELÇİ CİNAYETİNİ AYDINLATMAK İSTEMİYOR’
Tahir Elçi suikastının tüm yönleriyle aydınlatılması, etkin bir siyasi iradenin ortaya konmasıyla mümkün olacağının altını çizen Eren, toplumun içine çekildiği karanlık girdabın ancak böyle bir iradeyle aydınlatılacağını söyledi. “Bu sebeple devletin aydınlatamayacağı cinayet yoktur, devletin aydınlatmadığı cinayet vardır” vurgusu yapan Eren, devletin süregelen yargı pratiğiyle bu cinayeti aydınlatmama yönündeki tercih ve iradesini sürdürdüğünü ekledi. Eren, “Cinayetin işlendiği ilk andan itibaren kentte gerçekleştirilen güvenlik toplantıları, yargı makamlarının soruşturma aşamasındaki isteksiz tutum ve skandal uygulamaları bu cinayetin aydınlatılmasını istemeyen bir siyasi iradenin varlığına hep işaret etmiştir. Bütün bu isteksizlik ve hukuksuzluğa rağmen yetersiz bir iddianameyle kovuşturma süreci beş yıl sonra başlamış, 29 Kasım’da yani yarın davanın 9. duruşma görülecektir. Maalesef 8 celse boşunca dava dosyasında önemli bir mesafe katedilememiştir” ifadelerini kullandı.

‘TAHİR ELÇİ CİNAYETİNİ AYDINLATMA İRADEMİZDE ZERRE EKSİLME YOKTUR’
Dava dosyasına katkı sunacağına inandıkları cinayet öncesi ve sonrasına ilişkin taleplerin ısrarla reddedildiğini, soruşturma aşamasında açığa çıkan hukuksuzluklara ise mahkeme heyetinin ve yargı makamlarının kayıtsız kalışına hukuk adına kaygılandıklarını söyleyen Eren, şöyle devam etti: “Buradan Tahir Elçi’nin hukukçu dostları ve meslektaşları olarak bir kez daha tüm yetkililere bu davanın siyasi ağırlığını ve Tahir Elçi ve ismine yaraşır bir şekilde sürdürülmesi ve aydınlatılması çağrısında bulunuyoruz. Tahir Elçi bizim en kıymetlimizdi. Onun hayat serüveni de öldürülmesi de toplumumuz ve toprağımızın kaderiyle sıkı sıkıya bağlıdır. Siyasi irade nasıl bir tutum alırsa alsın, mahkeme kimin gözlerine bakarsa baksın, bizim Tahir Elçi cinayetini aydınlatma irademizde zerre eksilme yoktur ve olmayacaktır. Ömrünü en ağır insan hakları ihlalleriyle mücadeleye adayan, son nefesinde bile şiddete karşı barışı ve demokrasiyi savunan ebedi başkanımızın aramızdan ayrılışının 8. yılında kendisini bir kez daha saygıyla anıyor; barış, demokrasi, özgürlük ve insan hakları mücadelesini sürdürme kararlılığımızı onun aziz hatırası önünde yineliyoruz. Em te ji bîr nakin.”

ELÇİ: HER YIL KUŞLUK VAKTİNDE BURADAYIZ
Tahir Elçi’nin hayat arkadaşı Türkan Elçi de şu ifadeleri kullandı: “Kırlangıç günde beş kez su içmeye inince içimizde bir şeyler ölüyor dedik. Kol saatimizin kırıldığı ve yine zamanın durduğu bir yerdeyiz. Her yıl bu kuşluk vaktinde kalbi bu minarenin altında insanlık için adalet için eşitlik için kardeşlik için atanlara selam olsun. Biz zulme uğrayanlar, adalet ve vicdan arayanlar yıkılan köprülerin altından sallanarak karşı kıyılara ulaşanlara, gözlerindeki yas izlerini ve mezarlıklardan topladıkları karanfilleri suya bırakanlar. Bugün bu minarenin dört ayağına dolanan yalanı yeniden sormaya geldik. Bu ülkede vatandaş olmaktan insan olmaktan kaynaklı hakkımızı, adaleti sormaya geldik. Kullar arasında ayrım yapmadan, kul hakkı yemeden adil olmanın bir mecburiyet olduğunu duyamayanlar. Günde beş vakit bu minareden allaha sığınmaya çağıran ezan yükselir. Kutsal sayılan bu avlunun bin yıllık karataşına damlayan kanın izini silmekle mükellef makamlar. Adaleti tesis etmekle sorumlu olduklarını bu sesle idrak edebiliyorlar mı? Ezanın bizleri allaha sığınmak kadar fazilete, adalete ve kul hakkına riayete davet ettiğini duyabiliyorlar mı?

‘BİLİNİZ Kİ BU MİNARENİN ALTINDA BULUŞMALAR BİZİ ÇOĞALTACAK’
“Bizler her yılın tekrarı gibi bu hüzün vaktinde bir mazlumun yüzündeki masumiyeti, kaderi ve kaygımızın ardındaki özlemi ifade eden bu karanfilleri yerde yatan bir bedenle yeniden buluşturmaya geldik. Bugün yine bu çıkmazdayız. Zulme uğrayanların, derin bir uykuya daldıklarını onların bir daha uyanmayacaklarını ve bir ülkenin karanlığında ışığı aramanın ne demek olduğunu ne yazık ki bizlere bu sokak öğretti. Katillerin korunduğunu, saklandığını, dehlizlerin karanlık olduğunu bizlere bu sokak öğretti. Çocukluğumuzun, gençliğimizin geçtiği şehrimize ait kültürel, toplumsal binlerce yıllık tarihsel hafızamızın savaşın acımasız eliyle nasıl yakılıp, yıkılıp yok edildiğini bu sokak bize öğretti. Siz avlumuza incir ağaca dikenler penceremizi ışıksız bırakanlar, bize yaşatılan zulmü unutturmak isteyenler kötülüklerinden mahkumiyet hissetmeyenler biliniz ki aradan yıllar geçse de acımız hala ilk günkü kadar taze. Ve biliniz ki bu minarenin ayakları altında buluşmalar bizi günden güne çoğaltacak. Çünkü biz acılarda çoğalan, bir araya gelen bir ülkeye dönüştürüldük.

‘YAŞAM HAKKI KUTSALDIR DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ’
“Ve biz acıda buluşanların yek vücut olanların gözyaşlarının renginin, etnik kökenin, dilinin, milliyetinin, ırkının olmadığını da bilmelidir. Bizi balık gibi susturmak isteyenler biliniz ki biz adalet arayanların zulmüne uğrayanların, acı çekenlerin damla damla umutlarında gece, gündüz demeden içinde yüzdüğümüz uçsuz, bucaksız bir denizimiz var. Bu denizde özgür, huzurlu, kardeşçe, insan onuruna yaraşır, şiddetsiz bir dünya hayalimiz var. Acıya, zulme, haksızlığa, hukuksuzluğa dur diyebilmek için her yıl bu vakitlerde burada bir araya geldiğimizde uzaklardan çok uzaklardan bir ses bizi çağırır. ‘Silah, çatışma istemiyoruz’ diyen bir ses. Zalimleri rahatsız eden, susturulmak istenen bir ses. Bizler bu sese milyonlarca sesle kahrolsun savaş diyerek karşılık veriyoruz. Hiç durmadan ve usanmadan yaşam hakkı kutsaldır diyerek karşılık, yaşam hakkı kutsaldır, yaşam hakkı kutsaldır diyoruz ve demeye devam edeceğiz.”

SAĞKAN: BURAYA ANMAYA DEĞİL VAZGEÇMEYECEĞİMİZİ BİLSİNLER DİYE GELİYORUZ
Son olarak TBB Başkanı Erinç Sağkan söz aldı. 8 yıldır anma için Elçi’nin katledildiği sokağa girdiğinde bir utanç duyduğunu dile getiren Erinç bu utancın ve vicdan azabının kendisine değil kameralar önünde gerçekleşen cinayeti aydınlatmayan siyasi iktidarın ve yargının olması gerektiğini vurguladı. Elçi, “8 senedir başkanımızın yasını tutamıyoruz. 8 senedir öldürülen baro başkanımızın yasını tutamıyoruz. Biz buraya anmaya gelemiyoruz. Çünkü anmak için gereği yapılmış olmalıdır, maddi gerçek ortaya çıkarılmalıdır. Kişiler en ağır ceza ile cezalandırılmalıdır, kamu vicdanı tatmin olmalıdır. Biz ancak o zaman anmaya gelebiliriz. Biz buraya vazgeçmeyeceğimizi bilsinler diye geliyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar, yargılama görünümü adı altında süreci uzatmaya da çalışsalar vazgeçmeyeceğiz. Yoluna bırakacağımızı zannediyorlar hiç umutlanmasınlar vazgeçmeyeceğiz! Değil sekiz sene seksen sene de geçse Tahir Elçi’nin katledilmesinin sorumluları tamamen ortaya çıkarılmadığı, cezalandırılmadığı müddetçe bu mücadeleye devam edeceğiz.” (etha)

Tags: , , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑