Makaleler

Published on Mart 1st, 2024

0

Postmodern aşk | Adem Topal


Ahmet Telli  kuş ölümleri şiirini  “kurtulursam bu aşkla kurtulurum” diye bitirir. Bu Kapanış insanın yeryüzündeki macerasını adeta  özetler niteliktedir. İnsan bir öyküye, bir ideale, bir başkasına tutunmadan var olamaz. Hakiki, otantik var oluşu hep bir başkasıyla mümkündür.

Fransız psikanalist Lacan’ın ifadesiyle insan ötekinin arzu nesnesidir, evrenini başkasının bakışında yaratır. Peki bu başkası günümüz neo-liberal toplumunda nerde durmaktadır. Güney Kore asıllı düşünür Byung Chul han Eros’un Istırabı kitabında günümüz toplumlarında Başka’nın ölümünü ilan eder. Bu ölüm elbette Eros’un da ölümüdür.. Çünkü Han’ a göre aşk  anlamında erotik deneyim Başka’nın asimetrisini ve dışsallığını şart koşar. Bu anlamda aşkın içinde – bunu insan ilişkilerinin tamamı diye de okuyabiliriz- bulunduğu krizin nedeni  yaşamın bütün alanında meydana gelen benliğin giderek narsistleşmesinin eşlik ettiği Başka ‘nın aşınma surecidir.

Ötekinin, Başka’nın yitimiyle birlikte kişi kendine gömülmüş bir halde koşuşturur. Çünkü elinden başkası alınmıştır. Kendine batmış bir şekilde Dünya ile arasına mesafe koyar. Dünya artık kendi gölgesinden ibarettir. Başkasını başkalığı içinde tanıma ve bu başkalığı teslim etme becerisi yoktur. Her yerde kendi gölgesinde dolanır, gölgesinde boğulur. “like” kültürünün yok ettiği olumluluk toplumu hayatından negatifliği de silmiştir. Eski bilgelikte negatifliğin iyileştirici, ıslah edici  özeliği bir vakıa idi. “Bir derdim var bin  dermana değişmem…..”. Başka’nın yitimiyle birlikte post -modern kültür aşkı bir haz formülüne dönüştürerek onu pozitifin alanına taşımıştır. Artık aşktan sadece hoş duygular uyandırması  beklenir. Ondan artık bir anlatı, bir olay örgüsü olması beklenmez.  Artık sadece amaçsız bir uyarımdır. Yaralanmanın , düşmenin negatifliğini bünyesinde taşımaz. Ondan artık sorun çıkarmayan bir haz nesnesi olması beklenir. Proje ve başarı toplumunda aşka içkin olan incinme ve tutku sokulup atılmıştır. O artık kederin, acının ya da emek vermenin bir durağı değildir. Tatlı ve hoş bir eğlence aracı olması beklenir. Her tür negatif duygudan sakınılır. Istırap ve tutku hoş duyguların gölgesinde kalır. Şipşak seksin, rahatlamanın esiri olması istenir. Oysa aşk canımızı acıtır. Acının, kederin dışlandığı haz toplumu kederin iyileştirici, yenileyici yönünü görmez , göremez. Bu yüzden günümüz toplumu dikiş tutmayan yara gibi kanamaya mahkum bir tüketim toplumdur. Bu aynılık cehenneminden kurtuluş Erosu tekrar hayatımıza çağırmakla mümkün gibi görünüyor. O halde bir kez daha şiire kulak vermemiz gerekiyor; “kurtulursak bu aşkla kurtuluruz”.


Adem Topal – 01.03.2024

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑