Published on Mayıs 18th, 2024
0“Sözdür söylenmiş, çağrıdır yapılmış” | Hilmi Toy
Kobanê davasında yargılanan siyasetçilerden Alp Altınörs; ilk söz…
”Sözdür, söylenmiştir, tarihin önündedir, çağrıdır yapılmıştır, toplumun belleğindedir… Sözümüzden dönmeyiz. Sözümüz özgürlük ve sosyalizm içindir.”
Derin derin serin siyasi analizler yapmayacak, bu tür açılımlar yapmayacağım. 2011 – 2015 arası “kurulan masa” hakkında, türü, rengi hakkında da laf etmeyeceğim. Kimin ne yazıp çizdiği, ne söylediği ile de ilgili olmayacağım. Süreçle ilgili de bol keseden ahkam kesmeyeceğim. Dokunulmazlıkların mecliste kaldırılması, “Sınır dışı tezkereler” oylanması, falan filan, bir çizikte geçiyorum hepsini. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) denileni de atıyorum bir tarafa.
Hatırlayın..! On yıl önceydi. Birileri “Düştü düşecek!” derken İŞİD’in kanlı zulmüne karşı halkların enternasyonalist dayanışması ile tarihe geçen bir direnişle tarihin burçlarında zafer türküleri söylenmişti.
On yıl sonra davası sonuçlandı Kobani’nin. 108 kişinin yargılandığı davada 30 sayfalık karar okundu. 108 kişiyle birlikte yargılanan Kobani’ydi, Kobani’nin davasıydı aynı zamanda. “Demokratik alanda”, “Demokratik zeminde” siyaset yapmanın “sınırlarının” çizilmesidir. Zamanlama siyasal anlamda manidar.
Kobanê davasında yargılanan siyasetçilerden Alp Altınörs; ilk söz…
”Sözdür, söylenmiştir, tarihin önündedir, çağrıdır yapılmıştır, toplumun belleğindedir… Sözümüzden dönmeyiz. Sözümüz özgürlük ve sosyalizm içindir.”
Selahattin Demirtaş da karardan önceki duruşmada mendil sallayıp el sallayarak yaptığı bir konuşmasında;
“Vereceğiniz kararı yüzüme okumanıza fırsat vermeyeceğim. Kararı kendi kendinize okuyacaksınız. Eşime, aileme, kızlarıma, tüm halkıma vasiyetimdir: Karar açıkladığında halaylarla, coşkularla, zılgıtlarla karşılamalısınız kararı. Çünkü biz burada öyle karşılayacağız. Bundan taviz verip onursuzca yaşamaktansa ölmeyi tercih ederiz.” diyor.
Kobani kumpas davası’nda siyasetçilere verilen cezalar Kürt halkına uygulanan yüz yıllık inkar politikası ile Kürt halkının dostlarına göz dağı verme politikasının tezahürüdür. Ceza Kobani davası kadar Kobani’ye verilen bir ceza. Enternasyonal Dayanışmanın cezalandırılması…
Selahattin Demirtaş’a 42 yıl hapis, Figen Yüksekdağ’a 30 yıl 3 ay hapis, Alp Altınörs’e 22 yıl 6 ay hapis, Ahmet Türk’e 10 yıl hapis, Nazmi Gür’e 22 yıl 6 ay hapis, Pervin Oduncu’ya 22 yıl 6 ay hapis, Dilek Yağlı’ya 20 yıl 6 ay hapis, İsmail Şengül’e 20 yıl 6 ay hapis,
Ve….
Bir dava ve iki sınıf. Her sınıf kendi sınıfsal çıkarları doğrultusunda konumlanır her durumda. Bu sistemde Yargı da öyle. Yargılayan ve yargılanan dava her zaman sınıfsaldır. Sözünü ve kararını ona göre verir. Karar karşısında siyasal ve toplumsal konumla ışık da sınıfsal. Karar karşısında toplumsal tepki, bu tepkinin düzeyi de sınıfsal olup, siyaset yelpazesinin rengini veren de sınıfsal. Mahkeme kararının hemen ardından bölgede bir çok ilde 3 gün, 4 gün gibi sürelerle valilik tarafından etkinlikler yasaklandı. Tesadüf olmasa gerek. Kısacası siyasal zeminde hiç bir şey sınıflar üstü değil. Hak, hukuk ve adalet denilen de keza. İşte, Kobani davası da öyle.
…
“Siyasette yumuşama süreci” ve yargı kararı… 28 Şubat’çıların ve Balyoz davası hükümlüleri genareller serbest bırakılıyor, Kobani davasında cezalar yağdırılıyor. “Yumuşama” denilen süreci tanımlayan bir resim… Zamanlama harika! Gelenek sürüyor…
Karardan sonra Figen Yüksekdağ; “Kimsenin yüzü düşmesin, yüreği kararmasın. Bugüne kadar yıkamadılar, diz çöktüremediler. Ağır bedellerle, cefalarla beslenen yolumuzdan döndüremediler. Bundan sonra da başaramayacaklar…” diyor hep aynı kararlılıkla…
Hejar Arin karar sonrasında Figen Yüksekdağ için paylaşımında; “Görünmez kılmak için ellerinden geleni yapan herkes bilsin O yürekli kadın onurumuzdur” diyor.
“Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe…”. Zaman zindan içinde, gürül gürül yatar mahpustakiler. Ayna döker bir yanımız, bir yanımız umut işler…
Ceza verilse de tahliye olanlardan Gültan Kışanak, dışarıya adımını attığı anda “Bizim tahliyeye değil özgürlüğe ihtiyacımız var…” diyor işçi sınıfı ve tüm emekçiler safında olan hemen herkesin diline tercüman olup, herkesin aklından geçeni söyleyerek.
Biliyorum, bahardayız kışta değil. Umutlarımıza bahar gelsin, umutla yaşansın bahar isterdi cümlemiz. Kar kış geride kalsın, mahpus yanımız özgürleşsin isterdi mutlaka. Olmadı, siyasette devri-alem sürüyor. Bahar da olsak da Nazım Hikmet’in dediği gibi; “Ve biz
Yine bir kış daha geçireceğiz
Öfkemizin içinde,
Ve ümitlerimizin ateşinde ısınarak”.
Sabahın bir sahibi var… Günler, gelecek günler sahipsiz değil…
Son söz yine 22 yıl 6 ay ceza verilen sosyalist sevgili Alp Altınörs’den olsun:
“İlk sözümüz son sözümüzdür. Sözümüzden dönmez, çağrımızı inkar etmeyiz. Kalemle yazılanı, baltayla kesemezsiniz. Soykırımı engellemeye çalışmak suç değil görevdir.”
Alp Altınörs – 18.05.2024