Makaleler

Published on Eylül 17th, 2023

0

Yaşarken materyalist, ölürken dinci miyiz? | Erdal Boyoğlu


Mustafa Kahya güneşin yoldaşıydı. o’nu güneşe yolculadığımızda ne İslam’ın yeşil bezi ne imamın vaazı ne de cami vardı. Ne dini vecibeler vardı ne de dua vardı… Ahmet Telli şiirler okudu… Yoldaşları mücadelesini anlattılar… 2014’ün Eylülünde Ankara’da, Mustafa Kahya’yı yoldaşları olarak sloganlar eşliğinde, enternasyonal marşıyla toprağa verdik…

Sosyalistlerin cenaze törenleriyle ilgili düşüncemi paylaşmak istiyorum.
Özellikle sosyalizm mücadelesinde önder devrimciler, entelektüel birikimleriyle yol gösterici olan sosyalistlerin cenaze törenleri maalesef sosyalist yaşam tarzıyla, sosyalist düşünceyle uyuşmuyor.
Yaşarken sosyalist değerlerden, bilimden, bilimsel sosyalizmden bahsederken, metafizik düşüncenin algı operasyonundan bahsederken, öldüğünde ise bu değerler tersine dönüyor. Şeriatcı düzene hizmet eden cami, imam ve hoca ve de yeşil örtüyle defin ediliyorlar.
Bu konuya iki örnek vermek istiyorum. Mustafa Kahya ve Vedat Türkali’nin cenaze törenleriyle ilgili. Bu sorunlu konuyu birlikte dile getirmek istiyorum. (Vedat Türkali ile düşüncemi, Vedat Türkali’nin cenaze töreninden sonra yazmıştım. Şimdiki yazdıklarımla paralel)
Vedat Türkali’yi birebir tanıdım evinde misafir oldum. Severim sayarım. Düşüncelerine kıymet veririm.

Ancak, Vedat Türkali’nin cenaze törenin de dini vecibeler, imam ve hocanın kabulünü eleştiriyorum. Son derece tutarsız bir cenaze töreniydi.
Komünistce bir tören değildi. (Mihri Belli, Yaşar Kemal’in cenaze törenlerinde de aynı muhabbet cami, dini vecibeli tabut, hoca ve imam vardı)

Neden öldükten sonra dini vecibeler var? Bir devrimcinin hele ki önder ve entellektüel bir devrimci için islamcı bir tören gerekli mi?
Devletin resmi ağzı yüzde %99 müslüman dedikleri için mi, Islamcı tören yapılıyor?

Vedat Türkali’yi özellikle emekten yana olan herkes yakından tanır. Vedat Türkali’nin kitapları duygu ve düşüncelerimize yön verdi, ışık oldu, eşitliği, adaleti, barışı sevmemize vesile oldu.
Diyalektik materyalist felsefe düşüncelerinden dolayı aykırı bir insandı. Savaşa karşı, Barışı, Sömürüye karşı Sosyalizmi savundu. Komünist olduğunu hiç bir zaman saklamadığı için bir komünist gibi yaşadı. Sol yumruğu her daim yukarıdaydı, ezilen halkların yanındaydı. Kürdlerin yanında oldu. DEHAP’tan milletvekili adayı oldu. Bir tv’nin canlı yayının da Aptullah Öcalan’a selam gönderdi. Ezberleri bozan bir yanı her zaman vardı. Bizlere onurlu bir yaşamın nasıl olması gerektiğini gösterdi. Bilimle, Sanatla, Felsefe ve Edebiyatla bizlere ışık oldu. Düşündüğü gibi yaşadı, yaşadığı gibi düşündü. Böylesi bir Komünist’in cenazesi nasıl oluyorda cami’den kaldırılıyor.
Aziz Nesin bir ateistti ve camiden dini bir töreni istemedi. ve istediği doğrultusunda gömüldü. Bu son derece doğru bir karardı. Çünkü düşündüğü gibi bildiği inancını yerine getirdi.
Şimdi sormak istediğim ve bilmek istediğim Vedat Türkali gibi bir materyalist’in, komünistin merasim yeri cami mi olmalıydı? imamın vaazlarıyla ortak bir düşüncesi olmayan bir komünisti kim camiden kaldırılmasını isteyebilir? Ailesi mi? yoksa bırakmış olduğu bir vesayeti mi?
Bunu muhataplarından öğrenmek de hakkımızdır. Düşünceleriyle bizlere önder ve örnek olanların yolu bizler için kıymetlidir. Materyalist düşüncenin karşısında olan metafizikcilerin dini mekanları, ibadet yerleri bizim yerimiz (hele ki sosyalist önderlerin yerleri asla olamaz) Camiler asla devrimciler için bir tören yeri değildir. Devrimci gibi yaşayan, bilime inanan bir insana en büyük haksızlıktır… Ezber bozan Vedat Türkali’nin yeri cami olmamalıydı. Hocanın, imamın dini vaazları hiç yakışmadı.
O nun inandığı siyaset bilimi ve siyaset sosyolojisi diyalektik materyalist felsefenin gösterdiği bilimsel sosyalizm yoluydu…

Kim karar verdi Teşvikiye camisinden kaldırılmasını, Vedat Türkali mi? Yoksa ailesi mi? Yolumuz ve düşümüz diyalektik tarihi materyalizm yolu değil mi? Peki Nedir bu metafizikci zihniyetten çektiğimiz…
Nedir bu islamcı gelenek.
Yaşarken materyalist ölürken metafizikçi olmak nasıl bir şey?
Artık bu islamcı gelenekle yüzleşmeliyiz. Bu gelenek kırılmalıdır.
Kendine sosyalistim, komünistim diyenler ölmeden önce vesayetlerini yazmalıdır.
Çifte standart yaşamı bize dayatmasınlar. Cenaze törenleri camide, imamın vaazıyla, musallat taşında yeşil örtüyle olur. Ama cami çıkışında tabutları dini vecibeli yeşil örtü kaldırılıp kırmızıya bürünür. Bu çok çirkin bir görüntü değil mi?
Bu görüntü ne kadar etik?
Ya kırmızı tabut ya da yeşil tabuta sarılsınlar. Yaşarken komünist ölürken müslüman vasiyeti yapanların sosyalist duruşunu sorgulamalıyız. (Vasiyetleri var mı yok mu o da bilinmiyor)

Eğer Vedat Türkali böyle bir vasiyet bırakmışsa ya da ailesi böyle istemişse diyeceğim bir şey yok.
Ancak hem kendisi hem de çocukları sol-sosyalist, komünist, materyalist işe bir başka vahim durum.
Şimdi hem sosyalistim, komünistim diyeceksin hem de müslüman geleneklerini yerine getireceksin.
Bu nasıl bir çelişki…
Bu nasıl siyasi bir oportünistlik.
Peki bu geleneği boşa çıkaranlar var mı? Bu sorunu çözenler yok mu?
Var elbette;
Aziz Nesin, İsmet Çörtük, Mustafa Kayha vb bir çok devrimci düşünürler var. Ve çok güzel bir devrimci gelenek bıraktılar. Doğru olan bu yoldur. Kimileri açık açık vasiyet bıraktılar.
Ve öyle de toprak ananın kucağında buluştular. Sosyalistler, komünistler,
Materyalistler cenaze törenlerinde şeriat usullerine göre defin edilmeyi isteyebilir mi? Cenaze törenlerinde imam eşliğinde halka şirin görünmek olabilir mi?
Bu anlayış ve bu görüntü doğru olabilir mi?
Mihri Belli’ ye hastane de sormuşlar nasıl bir tören istiyorsun diye” halkımız nasıl istiyorsa öyle olsun” demiş. Ancak Halkımız da camiden imam eşliğinde yeşil tabutla kaldırmayı uygun bulmuş…
Vedat Türkali, Yaşar Kemal , Mihri Belli, Nasuh Mitap, Oktay Etiman, Bülent Uluer de aynı cami imam ve yeşil tabut muhabbetine takıldılar.

Oysa ki idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan Ne dini vecibeler ne de imam istediler.

Deniz, Yusuf ve Hüseyin devrimci geleneğini sürdüren 12 Eylül faşist cuntanın dayattığı dini vecibeli imamı istemeyen idamlık devrimcilerdi. (Sağcı basın kalemşorleri idam edilen devrimcilerin imam istemediklerini yazdı)
İdam anında sosyalistce bir duruşla istikrarlı devrimci bir geleneği devam ettirenlere selam olsun. Saygımla sevgimle…

Mustafa Kahya’ nın cenaze töreni örnek devrimci bir törendi,
devrimcilere örnek olsun.

Şeriatçılar, sosyalistler ve ateistler hakkında ne düşünüyor?

Ebubekir Sifil der ki; “İslam’la alay edenlerin cenazeleri camiye gelmesin” …

“Kim olurlarsa olsunlar, öldüklerinde cesetleri camilerimize sokulmasın, cenaze namazları kılınmasın”
İmam Timurtaş Uçar şöyle diyor:
”Cenaze namazı kılmaya mecbur musunuz?”
Verdiği vaazda şöyle diyor
“Çağdışı demekle İslam’ı kastediyorlar.
Siz İslam’a çağdışı diyorsunuz. Çağdışı demek ‘Geçersiz, kıymetsiz, değersiz, bir şeye yaramaz’ demek değil mi? Peki, neden bir gazeteciniz öldüğü zaman, bir politikacınız öldüğü zaman, bir genel müdürünüz öldüğü zaman, bir profesörünüz öldüğü zaman neden çağdışı dediğiniz İslam’ın camisinin musalla taşına getirip o leşinizi musallat ediyorsunuz?
Hani çağdışıydı? İslam çağdışı, cami çağdışı, hocalar çağdışı, musalla taşı çağdışı…
E sen niye cenazeni getirip çağdışı camisinin o musallata taşına koyuyorsun, götür meyhaneden kaldır kafir adam. Gazinodan kaldır cenazeni, restorandan kaldır, diskotekten kaldır, karnavaldan kaldır cenazeni. Niçin camiye getiriyorsun? Sahtekar oğlu sahtekarlar! Ne korkunç hile görüyor musunuz? Hem İslam’a çağdışı diyecekler hem de pislik cenazelerini camiden taşıyacaklar. Ve Müslümanlar da önlerine gelen her cenazeyi kaldırmaya mecburmuş gibi o ölünün arkasında durup tekbir alıyorlar. Mecbur musunuz ya? Kılmayın bu heriflerin cenaze namazını. Hiçbir kanun maddesi sizi zorlayamaz vallahi. Özgürlükçü demokrasi dedikleri şu sistem içinde hiçbir Müslümanı musalla taşına gelen cenazenin namazını kılacaksınız diye vallahi zorlayamazlar. Hiç kimse zorlayamaz” …
“Basın şehidi”, “Vazife şehidi”, “Demokrasi şehidi” gibi nitelendirmeleri de eleştirmiş ve şehit ifadesinin Kur’an’da geçen bir kavram olması nedeniyle İslam’ı çağdışı olarak görenlerin kullanmaması gerektiğini” ifade ediyor..

Bülent Uluer için Karacaahmet’teki Şehitler Camii’nde kılınan cenaze namazı, tartışmalara vesile oldu.
Uluer’in cenaze namazına Alper Taş, Sezgin Tanrıkulu, Ömer Laçiner, Ertuğrul Kürkçü ve Osman Baydemir’in yanı sıra çok sayıda devrimci katıldı.

Cenaze namazını kıldıracak imam Uluer’in arkadaşlarına merhumu nasıl bildiklerini ve haklarını helal edip etmediklerini sordu. 

İmam, o konuşmada şunları söylemişti:
”Dev-Sol’un kurucularından Bülent Uluer beyefendiye Rabb’im gani gani rahmet eylesin. Bu vatana, bu bayrağa, bu millete yapmış olduğu hizmetlerin mükafatını ahiret yurdunda nimetleriyle kendisine taltif eylesin. Çıkmış olacağı bu son yolculuğunda siz değerli dostlarından, sevenlerinden, arkadaşlarından ve yoldaşlarından bir hüsn-ü şehadet ve hak helalliği bekler…. Kendisinin Allah’a, Resulullah’a, Kitabullaha, İslam’a ve ahiret gününe iman etmiş iyi bir insan, iyi bir arkadaş, iyi bir dost, iyi bir komşu, iyi bir Müslüman olduğuna şahitlik eder misiniz? Kendisini dünyevi, uhrevi, maddi, manevi arkadaşlık, dostluk, var ise kul haklarınızı helal ediniz…”
Namaz bittikten sonra tabut sırtlanmış ve Dev-Genç marşı eşliğinde cenaze arabasına taşınmıştı.

Devrimci bir gelenek yaratıcısı Mustafa Kahya…

Mustafa Kahya’nın ölüm haberini istanbul’da aldım. Kahya’nın yoldaşları olarak İstanbul’dan iki otobüsle yola çıktık.
Ankara’ya sabah erken vardık.
Ben Oktay Etiman ‘nin evine gittim.
Kahvaltıdan sonra birlikte parti binasına gittik.
Parti binası önünde kalabalık bir grup vardı.
Konuşmalar yapıldı.

Mustafa Kahya’nın mücadelesi anlatıldı.
Tabutu parti bayrağına sarılmıştı. 17 Eylül 2014’te hayatını kaybeden O ‘nu güneşe yolculadığımızda ne islamın yeşil bezi ne imamın vaazı ne de cami vardı. Ne dini vecibeler vardı ne de dua vardı.
Ahmet Telli şiirlerini okudu…
Selahattin Demirtaş, Sevim Belli, Ertuğrul Kürkçü, Mustafa Kaçaroğlu birer konuşma yaptılar.
Mustafa Kahya’nın Yoldaşları olarak sloganlar eşliğinde enternasyonel marşıyla toprağa verdik…

Örnek alınması gereken devrimci bir uğurlama törenidir Kahya’nın güneşe yolculuğu.
Ailesi ve yoldaşları bunu başardı, kutlanması ve örnek alınması gereken bir tavır.

Devrimci tavıra ve devrim mücadelesine saygı budur diye düşünüyorum.
Sostalistlerin devrimci cenaze törenlerine saygısı devrimci düşüncenin pratiği Mustafa Kahya’nin devrimci töreni gibi olmalı.

Materyalist düşünceye, bilimsel sosyalizme saygı Mustafa Kahya’nın devrimci vasiyeti, devrimci töreni gibi olmalı.
Mustafa Kayha’yı tanımaktan, konuşmuş olmaktan, yoldaş, arkadaş, dost olmaktan, Viyana’ya gelme planını birlikte yapmaktan, makalelerini okuma olanağına erişmiş olmaktan onur duyduğum, samimi bir devrimci. Güzel yoldaşımız toprak ananın kucağıyla kucaklaştı .
Devrimci vasiyetine saygımla sevgimle.


Erdal Boyoğlu – 17.09.2023

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑