Makaleler

Published on Aralık 29th, 2022

0

İnsanlıkları ellerinden alınan çocuklar | Faik Akçay


Özellikle yoksul ülkelerin çocukları, çocukluklarını, gençliklerini gereği gibi yaşayamadan büyümekteler.

Bu çocuklar, kendilerine biçilen yaşam döngüsü içinde, çocukluklarını, gençliklerini yaşayamadan, insana yaraşır bir yaşam koşullarına erişemeden, çocuk hak ve özgürlüklerini yaşamlarına geçirmeyi bir yana bırakın, bu hakları anlayamadan büyümek, yaşamak zorunda kalırlar.

Şu çocukları görünce insanlığımdan utandım. Bu resimleri görünce insanlığından utanmayacak olanlara, yine de resimleri göstermek gerektiğini düşündük.

Bu yavru, ceketle gezilemeyen, mont, palto giyilen, hava sıcaklığının 10 derece dolayında olduğu bir Kış mevsimi başlangıcında, Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük kenti olan İstanbul’da, kentin merkezi konumunda olan, en eski yerleşim yerlerinden birinde dileniyorlar. Ayaklar yalın, üst baş kendisini soğuktan koruyacak giysilerden yoksun. Oturuşu, yürek burkan duruşu, utancından başını yukarı kaldıramayacak bir durumda olduğunu göstermekte.

Kim bilir kimin, kimlerin elinde? Anne-babası yoksul, çocuklarını dilendirmek zorunda olan birileri mi? Ülkeye sığınmış yabancılardan birilerinin çocuğu mu? Dilendiği paraları kendisi ekmek almak, yiyeceklere vermek için kullanabiliyor mu? Yoksa bunları dilendirip, topladıkları paraları ellerinden alıp akşam eğlence yerlerinde kadın oynatan bir çetenin elinde mi? Yaşaması için mi, başkalarının eğlenmesi, varlıklarına yenilerini eklemesi için mi buralarda avuç açıyor?

Para verip geçenlerin de, vermeden geçenlerin de bilmedikleri birçok konular olduğu açık.

Çocukluğunu yaşamak, oynamak, yaşamdan mutluluklar devşirmek çağında olan bu insan yavrusu, ne amaçlar için kullanılmakta? Yaşamın bu evresinde kimlere gelir getiren araç durumuna düşmüş bulunmakta?

Bu durumdan kurtulabilir mi? Yoksa yaşamı boyunca birilerinin çıkarları için, böylesine buruk bir biçimde çırpınır durmak zorunda kalır mı? Bunlar bizim bilemeyeceğimiz konular olduğu gibi kendisinin de bilemeyeceği konular olsa gerek.

Bu yavrucak, esen yellerin insanın ciğerlerine işlediği, soğuk kış başlangıcı günlerinin birinde, martıların denize inip kalktığının görüldüğü bir kıyı yerinde dileniyor. Martıları yeterince izleyemiyor, oynayıp zıplayamıyor. Yaşamının karanlık günleri, belki buralardan başlamış olup olmadığının bilincinde değil.

Fotoğrafının çekildiğini anlayınca, utanıyor, elleriyle yüzünü kapatıyor. Utancından yüzünü kapatması, içinde bir ezikliğinin olduğunu göstermekte. Utanacak olan o küçük insan değil, onu bu duruma sokanlar, sistemler. “Utanma” diyorum içimden. “Küçük yaşta, seni burada dilendirenler utansın” diyorum.

Bu çocuklar nasıl bir ülkede dilenmekteler?

Bu çocuklar, Çocuk yoksulluğunda Kosta Rika’dan sonra ikinci ülke olan Türkiye Cumhuriyeti, lüks araba saltanatında Fransa Cumhuriyeti’ni,  İtalya’n Cumhuriyeti’ni geride bırakan bir ülkenin sokaklarında dileniyorlar.

Bu çocuklar, Diyanet İşleri Başkanlığı’na 35 milyar 910 milyon 653 bin TL’lik bütçe ayrıldığı, milletin cebinden günlük 98 milyon TL Diyanet’in işlerine harcandığı bir ülkenin sokaklarında dileniyorlar.

Bu çocuklar, Enerji, Çevre Şehircilik, Dışişleri Bakanlıklarını geride bırakan Diyanet bütçesi, terörle, çetelerle mücadele eden  Emniyet’in, istihbaratın, jandarmanın bağlı olduğu İçişleri Bakanlığı’nın bütçesinden bile yüksek olduğu bir ülkenin sokaklarında dilenmekteler.

Aç büyüyen, bir bölümü açlıktan okula gidemeyen, bir bölümü böyle sokaklarda dilenmek zorunda kalan bu çocuklar,  bir ülkenin yöneticilerinin 115 bin kamu aracı ile dünya listesinde en savurgan ülke konumunda olduğu bir ülkenin1 sokaklarında dileniyorlar, aç okula gidiyorlar.

Bu çocuklar, ülkeyi Dünya’nın “en sefil ülkesi” durumuna düşürüp, “Ülkemizi Dünya’nın en müreffeh ülkesi yaptık, elhamdülillah” yalanının söylendiği, söyledikleri yalana Allahı, Peygamberi tanık yapmaya çalışanların ülkesinde yaşayan çocuklar.

Bu çocuklar, “Avrupa Konseyi Sağlık ve Sürdürülebilir Kalkınma Komitesi raporuna göre Türkiye, çocuk yoksulluğu konusunda endişe veren dört ülkeden biri” 2durumunda olan Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan çocuklar.

Bu çocuklar, “TÜİK verilerinden de yararlanılarak hazırlanan çalışmada, 5-17 yaş grubunda bulunan ve “ekonomik faaliyette çalıştığı” belirtilen çocuk sayısının 720 bin olduğu bildirildi. Çalışan çocukların 32 bininin 4-11, 114 binin 12-14, 574 bininin ise 15-17 yaş grubunda olduğunu” 3 çocuklardan daha da küçük yaşta olan çocuklar.

Çocukları mutlu olamadan büyüyen toplumun, geleceğinin mutlu, barış içinde yaşanan bir toplum olması olanaksız.

——————————————————————–

1.    Aç çocuklar ülkesinde yeni anayasa! https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/tuncay-mollaveisoglu/ac-cocuklar-ulkesinde-yeni-anayasa-2007525, 30.11.2022

2.       https://t24.com.tr/haber/turkiye-cocuk-yoksullugu-konusunda-endise-veren-dort-ulkeden-biri,1081676

3.       https://www.birgun.net/haber/cocuk-yoksullugu-zirvede-415355


Faik Akçay – 28.12.2022

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑