Makaleler

Published on Aralık 11th, 2020

0

Hayatın delikleri – Naim Kandemir


Yıllar geçti, ben büyüdüm Gür Abi yaşlandı. Hep uzaktan takip ettim onu, yaşıyor mu, ne yapıyor diye…

O, çocukluğumda büyüyüp yetiştiğim arastanın abilerindendi. Arastanın muziplik, mizah, ve renkli anlatımı onun da diline vurmuştu.

Çocukluğumda ilk tıbbi ilâç mümessili olarak Gür Abiyi tanıdım. Açık mavi renkte iki kapılı Anadol otomobilini hep babamın matbaasının önüne çekerdi. Firmasının tahsis ettiği otomobilin plakası hâlâ aklımda: 34 KV 505. Muhabbetten ne zaman fırsat bulup da gidip doktorlara ilâç çalışırdı bilmiyorum.

O mavi Anadol’la 1974 yılında bir yaz boyu her öğlen Matasyon’da babamın in cin top oynarken aldığı arsaya ev yapılırken sepetlerle ne çok yemek taşıdık. Ev dedimse öyle mimarı,  mühendisi, projesi yok. O yıllarda, göz kararı arsanın bir köşesini derince kazdırıp demirden, çimentodan çalmadan sağlam bir temel attırma sorumluluğu babamdaydı. Sağlamlık yönü öyle abartılmıştı ki biz yıllarca o evin duvarlarına çivi çakamadık çimentonun zebil gibi kullanılmış olmasından.

Tabii mavi Anadol’u matbaanın önüne çekip hep selamla, telefonla doktorlara ilâç yazdırmak da bir yere kadar sürdü haliyle. Gür Abi Karadeniz şivesiyle ne yaman küfürler etmişti kendisine yol veren ilâç firmasının müdürüne. Gerçi belirtmeliyim, küfür onun ağzına çok yakışırdı.

Onunla bir ilke daha şahit oldum. İlâçtan sonra yeni bir işe girip yine matbaanın önüne çekti arabasını. Bir gün beni de aldı babamla birlikte gittik Samsun’un Kadamut köyüne.

Arabasının bagajından çıkardığı bir sürü poşetin üzerinde Li-Li yazıyor. Attı bir plastik leğeni arabanın önüne. Bir poşeti eline alıp köylülere göstererek; Asrın harikası bu! deyip içini boşalttı leğenin içindeki suya. Hafifçe suyu eliyle çalkalayınca su köpürdü de köpürdü. Arabasındaki temizlik bezini attı içine ve iki dolandırıp bir çitiledi ve durulayıp suyla seslendi köylülere: Böyle bir temizlik gördünüz mü hiç şimdiye kadar? Evet, bunun adı deterjandı. Kadamut köyünün tarihinde ilk kez deterjanla tanışmasının miladıydı o gün aynı zamanda.

***

Yıllar geçti, ben büyüdüm Gür Abi yaşlandı. Hep uzaktan takip ettim onu, yaşıyor mu, ne yapıyor diye.

En son 2016 yılında Samsun’a gittiğimde kardeşimle eski mahallemizden geçerken Köylü Kahvehanesi’ne takılıyormuş diye girdik içeri. Masada tek başına oturmuş ve açmış Sözcü gazetesini okuyor. Önünde durup, Merhaba Gür Abi, deyip kendimi tanıtmadım ki bakayım hatırlayacak mı?

Gel yeğenim gel, bakışların hiç değişmemiş, deyip sarıldı bana.

Oturduk sohbetin başına. Nasılsa yıllardan sohbet alacağımız çok. Esnaf kahvehanesinin de çayı iyi olur…

Sohbetimizde anlattıklarında küfürler doğal imla işaretleri! Haksız da değil hani; o küfürü çıkar o cümlenin ahengi bozulup sohbet kurulaşır billahi.

Sohbetin sonunda laf geldi memleket meselelerine. Sordum memleketin halini, anlattı kendi üslubunca:

-Yeğenim, bu memlekette işler külliyen zorlaştı artık. Gece neyse de gündüzler hepten zor. Gece, bu yaşımda ben bile idare ediyorum da, gündüzleri öyle mi ya? Bin bir delik var gündüz hayatta, hangi birini kapatacağını şaşırıyor insan!

***

Kardeşim aradı Samsun’dan; Gür Abi gitti, dedi. O, giderken anılarıyla bana geldi aslında. Şimdi sormalı hep beraber: Gündüzleri hayatın deliklerini nasıl kapatacağız?


Naim Kandemir – 11.12.2020 – Çanakkale

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑