..." /> 33 düş yolcusu, onlar arkadaşım, müvekkillerim, yoldaşlarımdı... | Gülhan Kaya

Makaleler

Published on Temmuz 13th, 2023

0

33 düş yolcusu, onlar arkadaşım, müvekkillerim, yoldaşlarımdı… | Gülhan Kaya


20 Temmuz 2015’den bu yana Suruç için adalet mücadelesinin bir parçası oldu Ezilenlerin Hukuk Bürosu. Büroda çalışan her bir avukat gibi ben de Suruç’la ilgili yapılacak bir işi doğal bir görevim saydım, bundan sonra da öyle olacak. Eğer bir talimat arıyorlarsa bakacakları yer Suruç aileleridir çünkü onlardan gelecek her bir istek talimat niteliğindedir her birimiz için.

2014 yılına kadar Urfa’ya yolum düşmemişti, Suruç ilçesi olduğundan da haberdar değildim. Doğrusu hiç de merak etmemiştim. Ta ki IŞİD barbarlığının Rojava’yı talan etmeye başlaması ve bunun karşısında Kürt halkının sokak sokak, ev ev direnişine şahit olana kadar. Direnenlere “yanındayız” demek için Kobanê’nin hemen karşısında bulunan köylerde başlayan nöbetlere çağrı ile girdi Suruç benim de gündemime, birçoğumuz gibi…

Önce nöbet için İstanbul’dan Suruç’a giden binlerce kişinin arasına katıldım, sonrasında Rojava İçin Avukat Dayanışmasının çağrısıyla yine aynı köylerde devam eden nöbette yerimi aldım. Kobanê zaferinden sonra Suruç’a yeniden yolumun düşeceğini düşünmemiştim. Nereden bilirdik ki o günlerde, yolumuzun düşmesi bir yana hayatımızın bir parçası haline geleceğini…

SGDF’nin çağrısıyla onlarca ilden, yüzlerce kişi IŞİD’in yıktığı Kobanê’nin yeniden inşasında “biz de varız” demek için yola çıkmıştı. 20 Temmuz 2015 günü Kobanê’ye geçmek için bekledikleri Suruç’ta bulunan Amara Kültür Merkezinin bahçesinde açıklama yaptıkları sırada gerçekleşti canlı bomba saldırısı. Tam da neden orada olduklarını açıkladıkları sırada. Patlama anına dair görüntü, etrafa saçılan oyuncaklar hafızalarımızdan hiç silinmedi. Patlamada onlarca kişi yaralandı, 33 kişi yaşamını yitirdi. 33 düş yolcusu, onlar arkadaşım, müvekkillerim, yoldaşlarımdı…

20 Temmuz 2015’in insanlığa dair ne varsa yanlarına alarak Kobanê halkıyla dayanışmaya giderken, IŞİD-devlet işbirliğiyle katledilen 33 düş yolcusuyla anılmaya başlamasının üzerinden tam 8 yıl geçti. Geçen bu 8 yıl nasıl anlatılır diye düşünüyorum günlerdir. Bir tarafı acı, özlem diğer tarafı katliamda yitirdiklerimizi unutturmama mücadelesi. Bir yanda katliam faillerini gizleyenler, diğer yanda “soruşturma dosyası kapatılamaz” diyerek henüz gözlerindeki yaş kurumadan Urfa yolunu arşınlamaya başlayanlar. Bir yanda katliamın faillerini korumaya yönelik tek bir adım atmayan savcılar, hakimler diğer yandan katliamdan hemen sonra yan yana gelerek Suruç İçin Adalet Plaftormunu kurup yola koyulan yüzlerce hukukçu. Bir yanda 33 düş yolcusunun anılmasına dahi tahammül edemeyenler, diğer yanda her ayın 20’sinde Halitağa’da her yıl 20 Temmuzda dünyanın dört bir yanında “Suruç için adalet herkes için adalet” diyerek sokağa çıkan binlercemiz…

Katliamın üzerinden 8 yıl geçti fakat failler bulunmadı, bulunmak istenmedi. 2017 yılında başlayan yargılama da tıpkı soruşturma aşamasında olduğu gibi katliamı aydınlatma yönünde bir milim ilerlemeden katliamın üzerinin bu kez de yargıçlar eliyle örtülme faaliyetine dönüştü. Yargılama boyunca fiilen yargılaması yapılabilen Yakup Şahin, duruşma salonuna dahi getirilemedi. İtirazlarımız üzerine duruşmalara getirilmesine karar verildi ise de celse arasında hiçbir gerekçe gösterilmeksizin bu karardan dönüldü. Katliam gününe ilişkin görüntülerin eksik kısımlarını dosyaya getiremeyen bir heyetle katliam davası görüldü. Görüntüler tamamlanamadığı gibi gelen görüntüler üzerinde dahi inceleme yaptırılamadı. 8 yıldır sürekli anlattığımız, davaya ilişkin usulsüzlükleri tek tek anlatmak değil amacım. Sadece her mahkemenin, herhangi bir olay önüne geldiğinde yapması gereken en basit işlemleri yapmaktan kaçınan bir mahkeme ile katliam davasının yürütüldüğünü anlatmak.

Yargılama süresinde heyetler değişti ama değişen heyetler yüzler oldu. Dava açıldığından itibaren hepsinin ortak tek bir amacı oldu, o da davayı hızlıca kapatmak. Yürütülen adalet mücadelesi dosyanın kapatılmasını engelledi. Fakat katliamın tüm yönleriyle açığa çıkarılması yönünde bir arpa boyu yol almadı heyetler. Yakup Şahin’e ağır müebbet hapis cezaları verip yakalamalı sanıklar hakkında dosyayı tefrik ederek dosyayı kapattılar! Onlar öyle sana dursun “Bu dava böyle bitmez” diyenler yine duruşma salonlarını doldurmaya devam ediyor.

33 düş yolcusunu katleden bombacının saldırı hazırlığında olduğunu bilmelerine rağmen, elini kolunu sallayarak Amara’nın bahçesine girmesine göz yumanlar yargı önüne çıkarılmadı! Katliamda yaralananların hastaneye götürülmesini engellemek için gaz bombalarıyla saldıranlar, o ana ilişkin görüntüleri silenler yargılanmadı. “400 vekil verin bu iş bitsin” diyenler, katliamlardan sonra “oylarımız arttı” diyenler yargılanmadı. Katliamdan hemen sonra “bombacının ailesini araştırın” talebimizi dahi dikkate almayarak Ankara katliamının önünü açanlar yargılanmadı. O döneme ilişkin “konuşursam taş taş üstünde kalmaz” diyerek sorumluluğunu itiraf edenler yargılanmadı. Boş bırakılan sanık sandalyelerini dolduracak kadar kalabalık katliamda failleri, yanlarına eklenecekler için duruşma salonunda yedek sandalyelerin aranacağı o güne kadar bu dava bitmez!

8 yıldır katliamın faillerini koruyanlar Suruç için adalet mücadelesi yürütenleri hedef aldı, almaya devam ediyor. Geçen bu 8 yılda sayısını hatırlamayacağım kadar SGDF üyesi gözaltına alındı, tutuklandı. Suruç Aileleri, katliamdan yaralı kurtulanlar, katliamın tanıkları her yıl 20 Temmuzda 33 düş yolcusunu anmak için sokağa çıkanlar polis şiddetine maruz kaldı, işkence gördü, gözaltına alındı, yargılandı. Suruç İçin Adalet Platformu avukatları da bu süreçte saldırıların hedef oldu. Davanın avukatlarından Sezin Uçar, Özlem Gümüştaş, Can Tombul ve Sevda Özbingöl de bu süreçte tutuklandı, bir süre davayı takip etmeleri engellendi. Son olarak ben de bu saldırlıardan nasibini alanların arasına katıldım. Suruç için adalet mücadelesinin parçası olan Ezilenlerin Hukuk Bürosuna (EHB) dönük soruşturma kapsamında 9 Haziranda gözaltına alındım ve 12 Haziranda tutuklanarak Marmara Kapalı Hapishanesine getirildim. Tutuklanmama gerekçe olarak Suruç anmalarında gözaltına alınanları savunmak da eklenmiş.

20 Temmuz 2015’den bu yana Suruç için adalet mücadelesinin bir parçası oldu Ezilenlerin Hukuk Bürosu. Büroda çalışan her bir avukat gibi ben de Suruç’la ilgili yapılacak bir işi doğal bir görevim saydım, bundan sonra da öyle olacak. Eğer bir talimat arıyorlarsa bakacakları yer Suruç aileleridir çünkü onlardan gelecek her bir istek talimat niteliğindedir her birimiz için.

Avukatlara saldırarak davanın takibini engellemeye çalışıyorlar ama her zamanki gibi nafile çabalar. Geçtiğimiz hafta görülen Suruç davasını hapishaneden takip ettim her zamanki gibi ailelerimiz de avukat meslektaşlarım da yerlerini almış. Verilen cevap çok açık ne yaparsanız yapın buradayız, davamızın takipçisiyiz!

20 Temmuzda ilk kez Halitağa’da ailelerin yanıbaşında yerimi alamayacağım için üzgünüm. Bu konuda yalnız da değilim ne yazık ki buralarda. Düş yolcularının yoldaşları, SGDF üyeleri burada. Katliamdan sağ kurtulduğu günden bu yana adalet mücadelesinin parçası olan ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü burada. Suruç Aileleri İnisiyatifinden Emrah Topaloğlu da burada. Belki her yıl olduğu gibi o büyük kalabalığın içinde olamayacağız ama nerede olursak olalım fark etmez, 33 düş yolcusunu anmamıza engel olamazlar. 33 düş yolcusuna saygı ve özlemle…


Gülhan Kaya – Etha – 13.07.2023

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği üyesi, Suruç İçin Adalet Platformu avukatlarından.

Tags: , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑