Gündem

Published on Mart 23rd, 2021

0

Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği’nden çağrı

Dernek, “Şiddeti ve ayrımcılığı körüklemek ve toplumsal kutuplaşmadan siyasal meşruiyet kazanmaya çalışmak, demokratik bir hukuk devletinde kabul görmeyecek bir tutumdur” diye seslendi.

Cumhurbaşkanlığı’nın 20 Mart 2021 Cumartesi günü açıkladığı ve Resmi Gazete’de yayımlanan “İstanbul Sözleşmesi’nin feshine dair” kararı Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği de değerlendirdi.

İki hukuki kopuş

Derinlikli bir açıklama yayınlayan dernek, kararın hukuksuz olduğuna dikkat çekti.

“Söz konusu kararda, anayasa hukukuna ilişkin teknik hukuki sorunlar yer almasının ötesinde; bu kararın insan hakları hukukuyla, Türkiye’nin de oluşuma katkı sunduğu kadınların şiddete karşı korunması ve toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin uluslararası ortak kabullerle bağdaşması mümkün değildir” denilen açıklamada, kararın hukuk alanında iki düzeyde kopuşa işaret ettiği söylendi:

1- 2001 yılından bugüne değin özgürlüklerin, devlet ve üçüncü kişilerden gelebilecek ihlallere karşı korunmasını ve geliştirilmesini sağlayan anayasal birikimlerden kopuştur.

2- Türkiye’nin de kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nin ve üyesi olduğu diğer uluslararası kuruluşların insan hakları belgelerinde ortaya konan ortak değerler sisteminden kopuştur.

Hukuksuzluklar

Dernek açıklamasında kararın hukuksuzluğunu 3 başlıkta şöyle sıraladı:

1- Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin feshi ve bu fesih iradesinin ayrımcılık yasağını ihlal eden bir açıklamayla gerekçelendirilmesi, bir bütün olarak, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi konusunda 1982 Anayasası hükümlerini, bugüne kadarki anayasal kazanımları ve bağlayıcı olan uluslararası hukuk kurallarını tartışmaya açmak anlamına gelmektedir.

2- Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin feshi ve bu fesih iradesinin ayrımcılık yasağını ihlal eden bir açıklamayla gerekçelendirilmesi, bir bütün olarak, insan haklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik siyasal irade yokluğunu gözler önüne sermekte, bu konudaki ulusal ve uluslararası yükümlülükleri yerine getirmemek ve denetimden kaçmak anlamına gelmektedir.

3- Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin feshine ilişkin cumhurbaşkanı kararı usul yönünden anayasal temelden yoksundur.

Herkes dava açabilir

Açıklamanın sonuç bölümünde de şöyle denildi:

“Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği olarak yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde 3718 sayılı kararın bir an önce kaldırılmasının, insan hakları alanındaki ve kadına yönelik şiddetle mücadeledeki devamlılığı sağlayacak, anayasa ve insan hakları hukukunun üstünlüğüne uygun bir çözüm olacağını belirtiriz.

“Bu yönde bir siyasal irade ortaya çıkmadığı sürece, Türkiye’nin uluslararası ve ulusal yükümlülükleri olmak üzere çok sayıda hukuk normunu ihlal eden 3718 Sayılı Cumhurbaşkanı kararına karşı yargısal yollara başvurmak mümkündür. 5437 Sayılı Kanun’un 24. maddesinin 1. fıkrası uyarınca Danıştay’da açılacak iptal davası için Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan 42 milyon kadın başta olmak üzere, Sözleşme’nin koruma altına aldığı kadına karşı şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi imkânından mahrum kalacak herkesin dava açma ehliyeti bulunmaktadır. Bundan sonra, Sözleşme’nin ve onu somutlaştıran 6284 sayılı Kanun’nun koruması altında olan öznelere yönelik tüm şiddet eylemleri ile 3718 sayılı karar arasındaki nedensellik bağı kurulmuş sayılmalıdır. Bu da şüphesiz şiddetin önlenmesine ilişkin Anayasa’nın özellikle 5. maddesinden doğan devletin pozitif yükümlülüklerinin ihlal edildiğinin haklı gerekçesini oluşturacaktır.

“Şiddeti ve ayrımcılığı körüklemek ve toplumsal kutuplaşmadan siyasal meşruiyet kazanmaya çalışmak, demokratik bir hukuk devletinde kabul görmeyecek bir tutumdur. Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği olarak, toplumsal cinsiyet eşitliğe inanıyor ve şiddet ve ayrımcılığın anayasal eşit vatandaşlık ilkesinin önünde en büyük engel olduğunu düşünüyoruz. Anayasal özgürlükleri ihlal eden bu kararın ve bundan sonraki sürecin her zaman takipçisi olacağımızı saygılarımızla kamuoyuna bildiririz.”

(Bianet)

Tags: ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑