Published on Eylül 1st, 2020
0‘Aslanlarım’ dediği tüm devrimcilerin ablası Didar Şensoy mezarı başında anıldı
İnsan Hakları Derneği, Şensoy’un ölümünün 33. yılında, “Onun giderken bizlere bıraktığı mücadele anlayışı, azim ve kararlılığı insan hakları mücadelemize rehberlik etmeyi sürdürüyor…” dedi.
İnsan Hakları Derneği kurucularından Didar Şensoy, ölümünün 33. yılında İstanbul Feriköy’deki mezarı başına anıldı.
İHD İstanbul Şubesi Twitter hesabında yaptığı paylaşımda, “Aramızdan ayrılışının 33. yılında Didar (Şensoy) Ablamızı mezarının başında sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. Onun giderken bizlere bıraktığı mücadele anlayışı, azim ve kararlılığı insan hakları mücadelemize rehberlik etmeyi sürdürüyor…” dedi.
Didar Şensoy, 12 Eylül hapishanelerindeki baskılara dikkat çekmek amacıyla kendisi ve tutuklu yakınlarıyla İstanbul’dan Ankara’ya gitmiş, TBMM’nin önündeki eylem sırasında polis müdahalesi sonucu 1 Eylül 1987’de şeker komasına girerek hayatını kaybetmişti.
Çizim:Tülay Sönmez
“Onların 12 Eylül sonrası yürekleri ana, bedenleri militandı” diyen Tülay Sönmez, Didar Şensoy’u şöyle anlattı:
“Bizlerin Didar Ablası.. Zamansız kadın. Genelde çizimlerimde benzetme kaygısı taşımadan onu en güzel hangi sembollerle ve desenlerle ifade edeceğimi düşünürüm. Benim aklımdaki resim ise çoktan çizilmişti… Ve tabii ki en genç ve en güzel olanı idi… Çünkü o da böyle isterdi. Aslında her zaman güzel ve bakımlı idi (göz makyajı yapışını bir buçuk iki saat beklediğimi bilirim.)
“Çelik disiplin”
“Aurasından yansıyan ışık karanlıkları aydınlatırcasına müthiş bir
enerji yaratırdı ve büyülenmiş gibi olurdun… Yok!!… Hayır, mistik
bir kahramandan söz etmiyorum, çok iyi tanıdığım, birlikte omuz omuza
savaştığım kadından bahsediyorum.
O enerji ile cuntanın makamlarının
açılmadık kapısı kalmaz ‘efendim’ diye başlar, aurası ile
karşısındakinin başını döndürürdü. Enerjisi yüksek her insan gibi onun
da sert köşeleri vardı ve korktuğunu, çekindiğini düşündüğü insanlara
hiç ama hiç taviz vermez kendince de tavır alırdı.
“Aslında çelik disiplin de denebilir. Ailedeki iki kişi Hüseyin Abi
(ki o da iyi bir örgütleyici ve stratejisttir) ve Didar Abla tam bir
çelik disipline sahipti.
“Didar Ablanın bütünleştiği, hiç eksik
etmediği suyu ve sigarasını da unutmamalıyız. Bizler onun ‘sidikli
gelinler’i idik. Bizi de çok severdi ama ‘aslanlar’ı onlar… Onlar bir
başkaydı.
“‘Çocukları’nın haklarını aramak için gittikleri
Ankara’da saldırıya uğrarlar ve Didar Abla şeker komasına girer ama
tıbbi müdahale yapılmasına izin verilmeyerek hayatını kaybetmesine neden
olurlar. Tarih, 1 Eylül Dünya Barış Gününü göstermektedir.
Cunta sonrası en büyük kortejle uğurlanırken tüm insanlar ona selam duruyordu.
“‘Aslanlarım direnin’ diyen sesi kulaklarımda”
Kerim Eren daha önce Didar Şensoy için şu cümleleri yazmıştı:
“Tarih
1 Eylül 1987 yılını gösteriyordu. 12 Eylül faşizminin, devrimcileri
cezaevlerine doldurup tüm muhalefeti yok ettiğini düşündüğü bir zamanda
cezaevlerinde ölümüne direnenlerin sesine ses olmaya, onların direnişini
dünyaya duyurmak için mutfaklarından sokaklara çıkan kadınların baskı
ve şiddete boyun eğmeyen insan hakları savunucuları oldukları bir
zamandı.
“Plaza de Mayo annelerinden esinlendikleri beyaz
başörtüleriyle, tüm engellemeleri aşarak Ankara’ya yürümüşler, meclis
merdivenlerinde yoğun polis şiddetine uğramışlardı. İşte burada, sadece
Hasan’ın değil, ‘aslanlarım’ dediği tüm devrimcilerin ablası, annesi
Didar Şensoy adını unutulmayacaklar listesine yazdırmıştı.
“Her
zaman Didar Abla bize hâlâ kulaklarımızdan silinmeyen sesiyle
‘aslanlarım direnin’ diyecek, ve biz de her zaman söyleyeceğiz,
Didar’lar Ölmez!”
Didar Şensoy hakkında
İnsan hakları savunucusu. 1987’de 1 Eylül Barış Günü’nde Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanıyla görüşmek üzere Meclis önündeki insan hakları savunucuları arasındaydı. Engellendiler, yerlerde sürüklendi. Hayatını orada kaybetti.
Arnavut asıllı Didar Şensoy 1934, Yugoslavya (Dönemin sömürge ülkesi Kosova’nın Gilan şehri) doğumlu. Yugoslavya’da radyo spikerliği ve öğretmenlik yaptı. Kardeşinin tutuklanması ile cezaevleri koşullarının iyileştirilmesi ve ihlallere karşı mücadeleye katıldı. 12 Eylül askeri darbesinin tüm demokratik hakları ortadan kaldırması ve cezaevlerindeki ihlallere karşı gelişen hak mücadelesinin önderlerinden oldu.
(Avrupa Demokrat / bianet – AÖ)