İspanya

Published on Temmuz 28th, 2023

0

Aykan Sever: Neo-faşistler merkezdeki siyaseti belirlemeye başladı

İSPANYA SEÇİMLERİ – “Sağ dalga engellendi” yorumlarına katılmayan gazeteci Aykan Sever, “Neo-faşist düşüncelerin az ya da çok oy alması bir kenara, doğrudan ya da dolaylı olarak bütün siyaseti belirlemeye, yönlendirmeye başlaması asıl sorun” dedi.


Vecih Cuzdan – bianet

İspanya’da 23 Temmuz’da yapılan erken genel seçimler sonucunda hiçbir siyasi parti, sol ya da sağ blok Meclis çoğunluğunu elde edemedi.

Ana muhalefetteki muhafazakâr Halk Partisi (PP), Aralık 2019’daki seçimlere göre milletvekili sayısını 47 artırıp 136’ya çıkarsa da Meclis çoğunluğu için gerekli olan 176’nın çok gerisinde kaldı.

Halk Partisi’nin olası ortağı neo-faşist parti Vox’un milletvekili sayısı da 52’den 33’e düştü. Dolayısıyla sağ bloğun çoğunluk hükümeti kurması zora girdi. Avrupa basınının önemli bir kısmı, Vox’un beklentilerin altında kalmasını ‘aşırı sağın engellendiği’ şeklinde yorumladı.

Başbaşkan Pedro Sanchez’in partisi sosyal demokrat PSOE (İspanyol Sosyalist İşçi Partisi) ise beklentilerin üstünde başarı elde etti. Ancak 122 koltuk kazanan PSOE, çok sayıda sol partinin ittifakıyla kurulan Yolanda Diaz liderliğindeki Sumar’ın kazandığı 31 milletvekiline rağmen sol blok olarak çoğunluğu elde edemedi.

Bask (Bask Milliyetçi Partisi/EAJ-PNV, Bask Ülkesi Birlikte/EH Bildu) ve Katalan (Katalonya Cumhuriyetçi Solu/ERC, Katalonya için Birlik/Junts) partileri ise toplamda 25 koltuk kazanarak, Meclis’te ‘kilit’ konumuna gelse de İspanya’da seçim sonuçları, “Sandıktan belirsizlik çıktı” yorumlarına neden oldu. 

İspanya seçim sonuçlarını bianet’e değerlendiren gazeteci Aykan Sever, sağ ve sol blokların kuracağı azınlık hükümetlerinin geleceğinin olmadığını, ülkenin aralık ayında bir kez daha erken seçime gidebileceğini belirtti.

Avrupa basınındaki ‘aşırı sağ engellendi’ yorumlarına ilişkin Sever, “Halk Partisi Vox’un oylarını alırken, onun sloganlarına sahip çıkarak bunu yaptı. Bu durum özelde Vox’un, genelde neo-faşistlerin merkezdeki siyaseti de belirlemeye başladığını göstergesi” dedi.

Vox lideri Santiago Abascal’ın seçim mitingi

“Ortaya bir belirsizlik çıktı”

Avrupa’da birçok kesim, İspanya seçim sonuçlarını ‘sürpriz’ olarak nitelendirdi. Sonuçlara ilişkin genel değerlendirmeniz nedir?

Aslında ilk olarak şunu sormak lazım: İspanya’da seçimlerden kim, ne bekliyordu? Özellikle Avrupa basınında bu soru bağlantılı değerlendirmeler ön plana çıkıyor.

Birincisi, neo-faşist parti Vox’un milletvekili sayısını artırması bekleniyordu ancak aksine 52’den 33’e düştü. Bu durum, Avrupa basınındaki bazı gazetelerde “Sağ dalga durdu” değerlendirmesine yol açtı. Özellikle Halk Partisi’nin, yani seçimlerde birinci çıkan, muhafazakâr olarak nitelendirilen sağ partinin ön plana çıkması Avrupalılarda bir miktar rahatlama yarattı denilebilir.

Ama burada şöyle bir şey var. Vox hariç hemen hemen kimsenin kaybetmediği bir sonuç açığa çıktı. Vox’un oy sayısı düşerken hem muhafazakârlar hem de sosyal demokratlar oylarını artırdı -ki muhtemelen Halk Partisi de oylarını Vox’tan aldı daha çok.

Üstelik seçime katılımda da bir artış var. Bundan önce yüzde 66.2 olan katılım bu seçimlerde 70.4’e yükselmiş. Bunun seçim sonuçlarına bir yansıması olmuştur. Ama sonuç olarak bir tür belirsizlik ortaya çıktı denilebilir.

Aralık ayında yeni erken seçim ihtimali

Taraflar, yani hem Halk Partisi hem de PSOE en fazla azınlık hükümeti kurabiliyorlar. Halk Partisi Vox’un, PSOE ise Sumar’ın desteğini alsa bile çoğunluğu sağlayamıyor. Doğal olarak azınlık hükümetinin geleceği de belirsiz. Dolayısıyla karşımıza şu sorular çıkıyor: Sonbahara kadar hükümet kurulabilecek mi? Kral [VI. Felipe] önceliği kime tanıyacak?

Muhtemelen Halk Partisi’ne tanıyacak, onlar hükümeti kuramazsa sıra PSOE’ye gelecektir. Olası sonuç ise aralık ayında yeni bir erken seçim. Bu daha önce de İspanya tarihinde yaşanmış bir gelişme. Dolayısıyla sürpriz olarak görünmüyor.

Bir kısım “Sağ dalga İspanya’da durdu” derken bir kısım da bu belirsizliğe özellikle vurgu yapıyor Avrupa basınında. Bu iki mesele ön plana çıkmış durumda.

Neo-faşistler merkezdeki siyasete belirleyici

Peki gerçekten “sağ dalga” durdu mu?

Bence bu bakış açısıyla ilgili şöyle bir sorun var. Şimdi biz o kadar alışmışız ki İspanya’da Vox gibi, Almanya’da AfD ya da İtalya’da şimdi iktidarda olan FdI (İtalya’nın Kardeşleri) gibi neo-faşistlerin ön plana çıkmasına… Haliyle İspanya’daki gerileme bir ‘zafer’ gibi algılanıyor. Bu geçici bir şey de olabilir.

İkincisi ve daha da önemlisi Halk Partisi Vox’un oylarını alırken, onun sloganlarına sahip çıkarak bunu yaptı. Bu durum özelde Vox’un, genelde neo-faşistlerin merkezdeki siyaseti de belirlemeye başladığını göstergesi. Bir kez daha erken seçim yapıldığı takdirde, en azından hükümetin ortağı olabilecek pozisyona gelmiş durumda. Vox, 2013’te kurulmuş bir parti ve yaklaşık 10 yılda geldiği durum bu.

Bu durum ayrıca İspanya toplumu açısından, hatta genel olarak Avrupa için başarısızlık olarak düşünülmeli. Niye? Yaklaşık 40 yıl boyunca İspanya’yı diktatörlükle yönetmiş olan Franco’nun, düşüncelerinin programa dökülmüş hali deniliyor Vox’un programı için. Ve bu parti, öyle ya da böyle toplumdan destek alıyor. Asıl utanılması gereken pozisyon bu.

Tüm bunları sıradanlaştırmamız da bir problem. Evet, seçimde oyları düşmüş olabilir ama niye bu kadar meşru? Avrupa Birliği’nin genelinde neo-faşizmin giderek etkinlik kazandığını görüyoruz. Örneğin ne görüyoruz? Birçok ülkede bu düşünceler şu anda iktidarda ya da en azından iktidar ortağı pozisyonunda.

Savaşın yarattığı ortam neo-faşistleri palazlandırıyor

Örneğin İtalya, Macaristan gibi ülkelerde iktidar, İsveç’te iktidar ortağı, Finlandiya’da keza öyle oldu. Göçmen ve kürtaj karşılığında hemfikirler, iklim değişikliğini inkâr ediyorlar. Son söylediğim aslında Trump dönemiyle birlikte sistematik bir çalışma halini aldı. Ve özellikle Ukrayna Savaşı da ivmelendirdi bu partilerin yükselme sürecini. Savaşın yarattığı ortam neo-faşistleri bir anlamda palazlandırıyor. Dolayısıyla neo-faşist düşüncelerin az ya da çok oy alması bir kenara, doğrudan ya da dolaylı olarak bütün siyaseti belirlemeye, yönlendirmeye başlaması asıl sorun.

Burada bir noktaya daha dikkat çekeceğim. Halk Partisi lideri Alberto Núñez Feijóo seçimden sonra bir açıklama yaptı. Özetle, seçimi kazandıklarını söyledi. Kendilerini neyin garantisi olarak görüyor? Dış yatırıma güven vermek, ülkenin güvenliğini korumak ve siyasi belirsizliği ortadan kaldırmak diye sıralıyor. Anladığım kadarıyla İspanya için hem dış yatırım meselesi belirleyici önemde. Güvenlikten kasıt da aslında göçmenlere yönelik izlenecek politika. Belki de daha sert bir göçmen politikasını izleyecekler. Böyle bir olasılık mümkün. Vox’un oylarını almalarının arkasında da biraz bu mesele yatıyor olabilir.

PSOE döneminde İspanya daha sağa kaydı

Bask ve Katalan partilerin ‘kilit’ pozisyonda olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle sol bloğun, hükümet kurabilmek için bu partilerin desteğini alabilir mi?

Katalan ve Bask partileri toplamda 25 milletvekili elde etmişler bu seçimlerde. PSOE (122 koltuk) ve Sumar’dan (31 koltuk) oluşan sol bloğun, Bask ve Katalan partilerini ikna etmesi halinde hükümet kurma olasılığı var. Böylece Meclis’teki 350 koltuğun yarısından fazlasına ulaşılıyor. Halk Partisi (136 koltuk) ve Vox’tan (33 koltuk) oluşan sağ blok ise hâlihazırda 169 koltuğa sahip.

Ancak Katalan ve Bask partileri de verecekleri desteği belli şartlara bağlamış durumda. PSOE yönetimi ise bu partilerin taleplerine ne kadar pozitif yaklaşacağı ise belirsiz. Çünkü aslında PSOE döneminde İspanya daha sağa kaydı. Tabii bu durum tek başına PSOE yönetimiyle bağlantılı bir şey değil. Ukrayna Savaşı, hükümeti daha sağ politikalara zorladı.

Diğer yandan ekonomik olarak darboğaza girdiler. Bu anlamda toplumun genelinin taleplerine karşılık veremediler. İspanya geçtiğimiz yıldan itibaren büyük grevlere sahne oldu. Özellikle çiftçi direnişlerine. Tabii bu arada kuraklık da önemli bir faktör İspanya’da. Onunla ilgili de epey bir protesto oldu. Sonuç olarak çok başarılı bir hükümet değil.

Ayrıca bu dönemde Bask ve Katalanlara dönük pozitif adım atmadı. Elbette yeni pazarlıklar da olabilir. Birtakım yeni adımlar atılabilir. Ama genel olarak şunu diyebilirim: NATO, ABD ve İngiltere bu savaş [Ukrayna] sürecinde Avrupa’yı yeniden fethetti. İspanya yönetiminde de NATO’ya angaje bir zihniyet hakim. Ayrıca Katalonya’nın bağımsızlığını Avrupa Birliği de istemiyor. O yüzden fazla pozitif adım atmayabilir.

Pozitif bir açılım zor olabilir

Diğer yandan İspanya, bu yönetim döneminde Batı Sahra’yla ilgili politikasını da değiştirdi. Daha önce Batı Sahra’nın bağımsızlığını destekleyen İspanya, şimdilerde Fas’ın ‘özerk bölge’ planına destek veriyor.

Bu karar sonrası, Batı Sahra’nın bağımsızlığı için savaşan Polisario Cephesi’ni destekleyen Cezayir ile İspanya’nın arası bozuldu -ki Cezayir, ülkenin doğalgaz tedarikçilerinden. İspanya’daki sol partiler de PSOE hükümetinin bu tutumunu kabul etmediler.

Tüm bunlardan hareketle, PSOE’nin Basklar ve Katalanlara yönelik pozitif bir açılım yapması da zor olabilir. Sonuç itibariyle daha sağda pozisyon alan bir sosyal demokrat yönetim var karşımızda.

Tags: , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑