Türkiye

Published on Şubat 29th, 2024

0

Çorlu Tren Katliamı davası ertelendi, karar seçimden sonraya kaldı | “Bizden korkun çünkü sabrımız kalmadı”

25 kişinin hayatını kaybettiği, 328 kişinin ise yaralandığı Çorlu Tren Katliamı’nın karar duruşması 25 Nisan’a ertelendi.


Nisa Sude DEMİREL (Tekirdağ) – Evrensel

Tekirdağ Çorlu’da 25 kişinin hayatını kaybettiği, 328 kişinin ise yaralandığı Çorlu Tren Katliamı’nın 19. duruşması bugün Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmada karar çıkması bekleniyordu ancak duruşma birkaç dakika içinde 25 Nisan’a ertelendi. Ertelemeye, üye hakimin izinli olması gerekçe gösterildi.

Duruşmanın ertelenmesinin ardından aileler duruma heyeti yuhalayarak tepki gösterdi, cadde boyunca yürüdü. Evrensel’e konuşan aileler ve avukatları 6 yıldır adaletin gelmediğini ifade etti.

“GERÇEK SORUMLULAR YARGILANMADIĞI SÜRECE ADALET RAYLARIN ALTINDA KALACAK”

Basın açıklamasını aileler adına faciada hayatını kaybeden Bihter Bilgin’in annesi Zeliha Bilgin okudu. Böyle önemli bir günde aileleri yalnız bırakmadıkları için teşekkür ederek söze başlayan Bilgin, “Bu davadan anladığımız tek bir şey var: Bu ülkede gerçek adalet yok. Aileler ve avukatlar, hatta sanık avukatları dahil olmak üzere herkes üst düzeyi işaret etti. TCDD’nin eksikliklerini, yol bekçisinden tutun da iptal edilen yol bakım ihalelerini, altyapıdan bihaber personelini, müdürünü, şefini beş buçuk yıldır hep anlattık. Tüm delillere rağmen üst düzeye ulaşamadık” dedi. Bu davada gerçek olan tek şeyin üst düzey yöneticiler yargılanmadan bu davanın kapatılamayacağını ifade eden Bilgin, “Son duruşmada sanık avukatlarının sundukları itiraf olarak kabul edilip duruşma olası kastla bitirilmeliydi. Üst düzey sorumlular derhal davaya dahil edilmeliydi. Gerçek sorumlulular yargılanmadığı sürece adalet yerini bulmayacak, rayların altından çıkmayacak, siyasi gücün altında ezilmeye devam edecek” diye konuştu.

Duruşma sonrası yürüyüş
Fotoğraf: Nisa Sude Demirel/Evrensel

“BİLİNÇLİ TAKSİR DEĞİL OLASI KAST”

Dört gün önce zamanın bölge müdürü Veysi Kurt’un tekrar TCDD Müdürlüğüne atandığını hatırlatan Oğuz Arda Sel’in annesi Mısra Öz ise “Bunu yapan bu ülkenin iktidarıdır, Cumhurbaşkanıdır. Bunu mahkeme salonlarına getiremeyen bu adalet saraylarındaki savcılar, hakimlerdir. Bugün TCDD yöneticileri, bürokratlar bir kez olsun sorgulanmamışken bugün bu davada bizim karşımızda ceza almaları gerekliydi. Biz bunu göremedik” dedi. 6 yıldır çabalarıyla sanık sayısını 4’ten 13’e çıkardıklarını ve bu sanıkların da suçu olduğunu ifade eden Öz, bilinçli taksirle değil olası kastla cezalandırılmalarını ve sanıkların bugün duruşmadan sonra evlerine değil cezaevine gönderilmesini istedi.

“BİZDEN KORKUN ÇÜNKÜ SABRIMIZ KALMADI”

Duruşmanın ertelenmesinin ardından konuşan Mısra Öz, “Biz bu ülkenin yurttaşlarıyız ve ölen 25 can bu ülkenin yurttaşı. Kararı açıklayacağız diye bizi buraya davet ediyorlar, karar gününde buraya geliyoruz. Hiçbir sebep yokken, dosyaya yeni bir evrak bile girmezken, duruşmayı iki ay sonraya erteliyorlar. Neden biliyor musunuz? Hakimlerden bir tanesi bu sabah, daha bu sabah rahatsızlanıp izin almış. İnanabiliyor musunuz? Bunun için yıllardır beklediğimiz adaleti iki ay sonraya erteliyorlar” dedi. Bugün oluşan kalabalıktan, yurttaşların ve siyasi partilerin desteklerinden korkarak kararı açıklamadıklarını ifade eden Öz, “Kararı açıklamak için seçim sonrasını bekliyorlar. Biz daha kalabalık olmak, bir arada olmak, mücadele etmek zorundayız. Çünkü ne yazık ki adalet bize hizmet etmiyor. İçerde kararı açıkladı ve gitti. İktidara da sesleniyorum buradan: Bu ülkedeki her yurttaşın saçının telinden sorumlusun. Sen oturduğun koltuktan kalkıp katliam sırasındaki müdürü tekrardan terfi verip atayamazsın. Senden güç alıyorlar” diye tepki gösterdi. Bir haftadır Oğuz Arda Sel’in trenin altından bakan fotoğraflarını paylaştığını söyleyen Öz, “Görüyorlar mı? Aynı acıları yaşasınlar, aynı sınavdan geçsinler çünkü adalet bu ülkede herkese lazım olacak. Bize acımıyorlar, bizi yalnız görüyorlar. Bizi iktidarın gücünün karşısında ezmek istiyorlar. Ezdirmeyiz kendimizi, sorumluları biliyoruz. Hiçbirinizden korkmuyorum, korkaklar 13 tane sanığa ceza veremeyen yargıçlar. Korksunlar, bizden korksunlar. Çünkü artık sabrımız kalmadı, adaleti biz mı sağlayalım? Muz cumhuriyetine çevirdiniz be ülkeyi!” diye konuştu.

ÖZEL, ERDOĞAN’A SESLENDİ: O KADAR CESURSAN GEL, YARGILANANLARIN YANINA OTUR

Mısra Öz’ün ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuştu. Ailelerin yakınlarını geri getirmek için değil bir faciaya engel olmak için adalet aradığını ifade eden Özel, “Bugün karar duruşması dendi. Aileler zaten buradaydılar. Geldik, duruşma salonu ağzına kadar doluydu. Köylerinden, evlerinden kalkıp yaşlı gözleriyle, bastonlarıyla, acılarıyla buraya gelip bu insanlara yoklamayı alıp ‘2 ay sonraya erteledim’ demek vicdansızlıktır, korkaklıktır” dedi.

25 Nisan’daki duruşmada daha kalabalık olma sözü veren Özel, kendisinin de burada olacağını söyledi. Özel, Recep Tayyip Erdoğan’a hitap ederek şunları söyledi: “Ben salona bugün girdim ve tarafımı belli ettim. Ben, evlatlarını kaybetmiş iki annenin arasında oturdum. Sen de 25 Nisan günü gel. Madem bu davayla bu kadar ilgilisin. Bu dava yüzünden görevden alınan genel müdürü terfi ettirerek Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğüne dört gün önce açıklıyorsun. Madem mafya filmlerindeki gibi semboller üzerinden konuşuyoruz. Sen diyorsun ya heyete, ‘Ben katilime bile sahip çıkarım. Onu sana yargılatmam. Hatta dört gün önce terfi ettiririm, tarafım’ budur diyorsun ya. Ben bugün tarafımı belli ettim. Ailelerin yanında oturdum. Eğer şu kadar cesaretin varsa, şu kadar yüzün tutuyorsa, eğer gerçekten o kadar cesursan mafya filmlerindeki mafya liderleri gibi sembollerle mesaj verme, gel, tarafını göster. Yargılananların tarafına otur. Bu katilleri savunanların tarafına otur. Yanına da yargılatmadığın TCDD Genel Müdürü’nü al, o günkü bakanı al, Binali Yıldırım’ı al; yan yana, diz dize katillerin tarafına geçin. Esas meselenin sorumluları olarak en önde oturun. Bu ailelerin gözünün içine bakın ve ‘Bizim tarafımız bu’ deyin.”

“KARARI SEÇİMDEN SONRAYA KAÇIRIYORSUN”

Özel şöyle devam etti: “Eninde sonunda senden de bütün katillerden de Soma’nın katillerinden de Hendek’in katillerinden de Pamukova’nın katillerinden de Afyon patlamasının katillerinden de teker teker hesap soracağız. Bu kararın 25 Nisan’a bırakılmasındaki esas mevzuyu da biliyoruz. Kararı seçimden sonraya kaçırıyorsun.”

“TRAVMAYI DEVAM ETTİRİYORLAR”

Duruşmanın ardından aileler Evrensel’e konuştu. Çorlu tren katliamında annesi ve babasını kaybeden İsmail Kartal, “Bizim için büyük bir travmaydı, öyle kolay unutulacak şeyler değil. O kaos ortamında, çamurda trenin devrilmiş halini birkaç saat içinde gördüm ben. Bu sebepten dolayı kızımız halen psikolojik tedavi alıyor. Oğlumda da ciddi rahatsızlıklar var. Ben de 22 senedir çalıştığım işyerinden ayrılmak durumunda kaldım. Çünkü hayatın bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu gördük” dedi. Kazanın ardından başlayan yargı sürecinin daha ağır olduğunu ifade eden Kartal, “Biz yaşadıklarımızı yargılama sürecinde daha da ağır yaşamaya başladık. Şu anda geldiğimiz noktada, bu duruşma 10 dakika bile sürmedi. Bunun sebebi olarak da mahkeme heyetinden birinin hasta olması gösterildi. Bu travmayı devam ettiriyorlar. Düzelmeyecek biliyoruz, kaybettiğimiz yakınlarımız da gelmeyecek. Fakat bizim amacımız kaybettiğimiz canların yerine gelmesi, acılarımızı dindirmek değil. Ülkenin durumu aslında. İnsanların tekrar bu şekilde acılar çekmemesi için mücadele etmeye çalışıyoruz. Çünkü biliyoruz ki Soma yaşandı, İliç yaşandı, Çorlu, Ankara yaşandı. Bu katliamların serisi bitmeyecek gibi gözüküyor. Ancak biz bunu bitirebilecek güçte olduğumuzu toplum olarak, yurttaş olarak sergilemek istiyoruz. 25 Nisan’da çok daha güçlü, kalabalık şekilde bu mahkeme heyetinin 13 sanığı yargılamasını ve tutuklanmasını istiyoruz” diye konuştu. Kartal sözlerine son verirken herkese 25 Nisan’daki duruşmaya katılma çağrısı yaptı.

Duruşma sonrası yürüyüş
Fotoğraf: Nisa Sude Demirel/Evrensel

“CANLARIMIZ ADALETİN ALTINDA BİR KEZ DAHA EZİLDİ”

Tren kazasında iki kardeşini, yeğenini ve kızı Bihter Bilgin’i kaybeden Zeliha Bilgin, “TCDD’nin ihmallerine dört canımı kurban verdim. 6 yıldır süren bir adalet mücadelemiz var, her seferinde üst düzey dedik. Biz aileler, avukatlarımız hatta sanık avukatları bile üst düzey yöneticileri işaret etti. Bugün karşımızdaki koltuklarda biz üst düzey yöneticilerin olmasını beklerken bugün 19’uncu duruşmada bir kez daha adaletin siyasetin altında ezildiğine hep birlikte şahit olduk” dedi. Daha en başından beri yakınlarını siyasete kurban verdiklerini ifade eden Bilgin, “Menfez öncesinde kapalıydı, seçim öncesinde alelacele, altyapıyı ellemeden üstünü süsleyerek açılan bir hattı. ‘Biz yaptık, Ardahan’dan Edirne’ye tüm yurdu demirağlarla ördük.’ Gördük nasıl ördüklerini. 25 canı aldı ördükleri demir ağlar. Bugün bizim canlarımız siyasetin altında bir kez daha ezildi” diye konuştu.

Yaklaşan yerel seçimlerin öncesinde kararı açıklayamadıklarını ifade eden Bilgin, “Çünkü karar kötüydü, bugün eğer iyi bir karar olsaydı gururla açıklardı bu heyet kararı. Ama seçim üzeri bu cesareti gösteremediler, korkaklık yaptılar, geri çekildiler. Bu bize yapılan çok büyük bir ayıptır, siyasetin, adaletin ayıbıdır” dedi.

“ADALET İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ”

Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ise, “Biz 10 senedir adalet peşindeyiz. Bugün maalesef bir daha gördük ki iyice çöktü. Ben Can Atalay’ın bir sözünü söylemek istiyorum: ‘Adalet 7 kat yerin dibinde.’ Biz kazıya kazıya bunu ikiye indirdik. Bugün gördük ki yerin altında kaldı o adalet. Birleşeceğiz, geri kazıya kazıya o adaleti yukarıya çıkaracağız. Bunların kaçacağı yer yok. Nereye kaçarlarsa kaçsınlar hep varız, var olacağız. Adalet gelene kadar mücadele etmeye devam edeceğiz, Çorlu için adalet herkes için adalet” ifadelerini kullandı.

Duruşma sonrası yürüyüş
Fotoğraf: Nisa Sude Demirel/Evrensel

Serhat Şahin’in babası Hüseyin Şahin, “6 yıldır adalet arıyoruz. Adaletin gelmeyeceğini de bugün net olarak gördük. Devletimizin suçluları korumamasını arz ediyoruz her zaman için ama devletimiz de her zaman suçluları koruduğu için acımızı dahi yaşamadan hayatımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Bugün karardım çıkmamış olmasının bilinçli bir hareket olduğunu ifade eden Şahin, “Bir de buraya desteğe gelen halkımızı, partilileri, kalabalığı görünce tahmin ediyorum sabah yürüyüşümüzü görünce böyle bir şey yaptılar” diyerek 25 Nisan’daki duruşmaya çağrı yaptı.

ASIL SORUMLULAR HAKKINDA İDDİANAME DÜZENLENMEDİ

Çorlu tren katliamı ailelerinin avukatlarından Evren İşler sorunların çorlu tren katliamının yargılanmaya başlandığı günden bu yana devam ettiğini söyleyerek, “Henüz insanlar hayatını kaybetmiş yakınlarına ulaşamamışken taraflı bilirkişiler olay yerine götürülüp TCDD’nin üst düzey sorumluları aklanmaya çalışıldı. Bu dosyada TCDD’den ihale alan insanlara rapor hazırlatıldı. Sorumluların yargılamadan kaçırılması ilk günden başladı. Ortaya koyulan delillerle bundan kaçamayacaklarını anlamalarına rağmen Cumhuriyet Başsavcılığı uzun zaman diğer sorumlular hakkında iddianame düzenlememek için direndi. Mahkeme heyeti soruşturmayı yürüten savcı hakkında iddianameyi düzenlemesi için suç duyurusunda bulundu. Buna rağmen hala TCDD genel müdürlüğü sorumlularının yargılanmadığı bir dosyadır bu en büyük eksikliği budur” dedi.

“ERTELEME İZAH EDİLEBİLİR BİR ŞEY DEĞİL”

Dört sanıkla başlanılan yargılamada şu an on üç sanık olduğunu ancak bu sanıkların birinci bölge seviyesinde sorumlular olduğunu TCDD yapılanmasının bu hale gelmesine sebep olan siyasi sorumluların dahil olmak üzere herkesin yargılanması gerektiğini söyleyen İşler, “Sorumlular yargı önünde hesap vermekten kaçırıldıkları sürece bu memlekette daha çok tren katliamı daha çok sosyal cinayet yaşarız. Böylesi duruşma ertelemeleriyle ilk kez karşılaşmıyoruz. Soma’da da Tahir Elçi yargılamasında karşılaştık. Karar celsesinde mahkeme heyetinden birinin rapor alıp birkaç gün birkaç ay daha kararın ertelemelerinden ne yapmaya çalıştıklarını anlamak mümkün değil. Hukukçu olarak bizim izah edebileceğimiz bir şey değil memleket adına utanç verici bir şeydir. Bu kararın beklendiğini, kararı bağımsız yargının vermediğini gösterir. 6 yıldır bu dosyada hakimlik yapıyorlar, karar vermemeleri için hiçbir gerekçe olmadığı düşüncesindeyiz” diye konuştu.

“ERTELEME KORKUNUN AÇIK İFADESİDİR”

Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, “Ülkeyi yönetenler, bu katliamı işleyenler ve bugün buradaki yargılamayı yapanlar da aynı sürecin parçalarıdır. Bu katliamın sorumlularındandır. Bugün bu duruşmada karar verilmesi gerekirken ne yazık ki bir celse bile görülmeden duruşmanın 25 nisana ertelenmesi buradaki halktan ailelerden korktuklarının çok açık ifadesidir. Sapanca’yı Bilecik’i ve Çorlu tren katliamını işleyen bir genel müdürün duruşmadan 4 gün önce yeniden TCDD genel müdürlüğüne atanmış olması çok açık bir biçimde sarayın bu katliama, bu katliamı işleyenlere sahip çıktığının çok açık bir göstergesidir. Sizin bu katliamcı düzeninize karşı işçiler, emekçiler ve halk olarak mücadele edeceğiz. Soma’nın, Ermenek’in, İliç’in, Maraş’ın, Sakarya’nın, Bilecik’in ve Çorlu tren kazasının hesabını soracağız, işlediğiniz bu katliamlar asla yanınıza kalmayacak” dedi.

“KATLİAMA SAHİP ÇIKANLARA KARŞI BİRLİK OLMALIYIZ”

Aslan, “Türkiye’de işçilerin emekçilerin yaşadığı sorunlar karşısında katliamlara sahip çıkan bir iktidar karşısında halkımızı birleşmeye ortak mücadele etmeye çağırıyoruz. Buradaki duruşmada ortaya çıkan sonuç şu ki sahip çıkmadan bu süreci takip etmeden bu katillerin yargılanması bütün sorumluların ceza alması mümkün olmayacaktır” diye konuştu.

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Bağımsız Başkan Adayı Tuncay Sağıroğlu ise bu duruşmada karar beklendiğine dikkat çekerek, ailelerin adalet arayışlarının yanında olduğunu, davanın takipçisi olacaklarını ve mücadeleye devam edeceklerini ifade etti.


DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMALAR | ‘GERÇEK SORUMLULAR YARGILANMADIĞI SÜRECE ADALET RAYLARIN ALTINDA KALACAK’

Duruşma öncesi katliamda yakınlarını kaybedenler duruşmanın görüleceği salonun önüne yürüyüş gerçekleştirdi. 09.00’da Santral Durağı önünde buluşan aileler yürüyüşle Halk Eğitim Merkezine geçti. Duruşmayı izlemek üzere gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Sera Kadıgil, Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan da yürüyüşe katıldı. Halk Eğitim Merkezi önünde basın açıklaması okundu.

Duruşma sonrası yürüyüş
Fotoğraf: Nisa Sude Demirel/Evrensel

Basın açıklamasını aileler adına faciada hayatını kaybeden Bihter Bilgin’in annesi Zeliha Bilgin okudu. Böyle önemli bir günde aileleri yalnız bırakmadıkları için teşekkür ederek söze başlayan Bilgin, “Bu davadan anladığımız tek bir şey var: Bu ülkede gerçek adalet yok. Aileler ve avukatlar, hatta sanık avukatları dahil olmak üzere herkes üst düzeyi işaret etti. TCDD’nin eksikliklerini, yol bekçisinden tutun da iptal edilen yol bakım ihalelerini, altyapıdan bihaber personelini, müdürünü, şefini beş buçuk yıldır hep anlattık. Tüm delillere rağmen üst düzeye ulaşamadık” dedi. Bu davada gerçek olan tek şeyin üst düzey yöneticiler yargılanmadan bu davanın kapatılamayacağını ifade eden Bilgin, “Son duruşmada sanık avukatlarının sundukları itiraf olarak kabul edilip duruşma olası kastla bitirilmeliydi. Üst düzey sorumlular derhal davaya dahil edilmeliydi. Gerçek sorumlulular yargılanmadığı sürece adalet yerini bulmayacak, rayların altından çıkmayacak, siyasi gücün altında ezilmeye devam edecek” diye konuştu.

Duruşma sonrası yürüyüş
Fotoğraf: Nisa Sude Demirel/Evrensel

“BİLİNÇLİ TAKSİR DEĞİL OLASI KAST”

Dört gün önce zamanın bölge müdürü Veysi Kurt’un tekrar TCDD Müdürlüğüne atandığını hatırlatan Oğuz Arda Sel’in annesi Mısra Öz ise “Bunu yapan bu ülkenin iktidarıdır, Cumhurbaşkanıdır. Bunu mahkeme salonlarına getiremeyen bu adalet saraylarındaki savcılar, hakimlerdir. Bugün TCDD yöneticileri, bürokratlar bir kez olsun sorgulanmamışken bugün bu davada bizim karşımızda ceza almaları gerekliydi. Biz bunu göremedik” dedi. 6 yıldır çabalarıyla sanık sayısını 4’ten 13’e çıkardıklarını ve bu sanıkların da suçu olduğunu ifade eden Öz, bilinçli taksirle değil olası kastla cezalandırılmalarını ve sanıkların bugün duruşmadan sonra evlerine değil cezaevine gönderilmesini istedi.


“GERÇEK FAİLLER KORUNUYOR”

Beş yılı aşkın süredir devam eden davanın öncesinde kazada oğlu Oğuz Arda Sel ve babası Hakan Sel’i kaybeden Mısra Öz ve davanın avukatlarından Deniz Özen, bugünkü duruşmadan önce Evrensel’e konuştu.

Duruşma sonrası yürüyüş
Fotoğraf: Nisa Sude Demirel/Evrensel

5 yıldır devam eden davada aileler ve avukatlar olarak adalet aradıklarını ifade eden Deniz Özen, dosya kapsamında yalnızca en alt düzeyde sorumlu sanıkların yer aldığını, gerçek faillerin ise gizlendiğini vurguladı. Davanın sonunda ne karar çıkarsa çıksın başından beri eksik bir yargılama sürdüğünü vurgulayan Özen, “Gerçek sorumlular dosyadaki sanıklar değil, TCDD’yi bir kamu kuruluşu olmaktan çıkaran herkes. Dönemin ulaştırma bakanı, bu özelleştirme politikalarının mimarı olan AKP’nin siyasi temsilcileri yargılanmadığı sürece bu eksik bir davadır” dedi.

Sanıklar için bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya sebep olma suçundan ceza istendiğini hatırlatan Özen, “Olası kast ve bilinçli taksir suçlarının farkı sonucu öngörmeye rağmen önlemek adına bir müdahalede bulunulup bulunulmadığıdır. Biz bu durumun olası kast olduğu iddiasındayız, bunda da ısrarcıyız. Bu kaza önlenemeyecek bir kaza değildi, TCDD’nin çökertilmesiyle beraber gelmiştir. Sanıkların iç yazışmalarında da bu durumun öngörüldüğü açıktır. Ancak ‘Ne olursa olsun’ dendi” diye konuştu. Özen, çıkan karar fark etmeksizin yargılamanın yeteriz ve eksik olduğunu yineledi.

Beş buçuk yıl süren uzun duruşmalardan sonra artık karar duruşmasına gelindiğini ifade eden Mısra Öz ise, “Benim ve avukatların nazarında bu davada eksik yargılama söz konusu. Tüm deliller, raporlar TCDD’yi işaret ederken bırakın sanık olarak davaya gelmeleri, sorgulanmadılar bile. En son duruşmada en azından tanık olarak dinlenmelerini talep ettik ancak kabul edilmedi” dedi. Bu davayı gerekirse AYM’ye, AİHM’ye kadar taşıyacaklarının altını çizen Öz, görevden alınan zamanın TCDD Bölge Müdürü Veysi Kurt’un genel müdür olarak atandığını hatırlattı.

Bu durumun cezasızlık politikasının ödül olarak mevki getirdiği anlamına geldiğini söyleyen Öz, “Bu cezasızlık politikasının son bulması için davamızın peşindeyiz, pes etmiyoruz” ifadelerini kullandı. Mevcut sanıkların içerisindeki sorumlulara taksir suçundan ceza verilmesini ve bu kişilerin serbestçe evlerine gitmesinin kabul edilebilir olmadığını söyleyen Öz, “Bu kişiler tutuklu yargılanmadılar, ceza almadılar, işten uzaklaştırılmadılar. Hâlâ TCDD’ye gidiyorlar, çalışıp evlerine dönüyorlar. Öyle bir saçmalık düşünün ki yargılama süreci boyunca sanıklar tüm delillere serbestçe ulaşabildi” diye konuştu. Sanıkların olası kasttan suç alarak tutuklanmalarından başka bir kararı kabul etmeyeceklerini ifade eden Öz, “Yurttaşların güvenliği için, TCDD yönetiminin sorumsuzluğuna ödül verilmemesi için olası kasttan verilecek bir ceza bekliyoruz. Belki bir vicdana denk gelir, birisi hukukun üstünlüğünü savunmak ister ve olası kastla cezalandırır” diyerek adalet talebini tekrar etti.


NE OLMUŞTU?

Edirne Uzunköprü-İstanbul Halkalı güzergahında hareket eden 362 yolcu ve 6 personelin bulunduğu tren, 8 Temmuz 2018’de, faaliyete geçtikten 69 gün sonra raylardan çıktı. Kazada 7’si çocuk 25 kişi hayatını kaybetti, 328 kişi ise yaralandı. TCDD 1. Bölge Müdürlüğü Halkalı 14’üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü Müdürü Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım Şefliğinde çalışan Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Hat Bakım ve Onarım Memuru Celaleddin Çabuk ile Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında ‘Taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak’ suçundan 2’şer yıldan 15’er yıla kadar hapis istemiyle Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı.

TCDD 1. Bölge Müdürlüğünde görev yapan Nihat Aslan, Bakım Servis Alanlarından Sorumlu Müdür Yardımcısı Levent Meriçli, Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu, Üst Yapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Levent Kaytan, Altyapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Nizamettin Aras, Yol Kontrolörü Burhan Ortancıl, Mühendisler Tevfik Baran Önder, Deniz Parlak ve Kubilay Başkaya hakkında da dava açıldı.

Sanıklar tutuksuz yargılanırken Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı genişletilmesine karar verdi. Başsavcılık, kazanın meydana gelmesinde hava durumunun takip edilmemesi, nedeniyle olumsuz hava koşullarında demir yolu hattının özel olarak muayene edilememesi, menfezin ve çevresindeki hat kesiminin gerekli bakımlarının, temizliğinin, yabani otla mücadelesinin yapılmaması, kaza yeri menfezinin İstanbul istikametindeki büzün tıkalı olması nedeniyle, büze gelen yağmur suyunun aradaki kanal vasıtasıyla kaza menfezine yönelmesi sebeplerinin etkili olduğunu değerlendirdi.

Mümin Karasu duruşmaya katılmadığı için hakkında yakalama emri çıkarıldı,10 Ekim günü ifade için Çorlu Adliyesine gittikten sonra tutuklanarak Çorlu Cezaevine gönderildi. Ancak mahkeme bir sonraki duruşmadan önce, 45 gün içinde Karasu’nun tutukluluğuna yapılan itirazı kabul ederek tahliye etti. Davanın 16’ncı duruşmasında, üst düzey yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunulması talep edildi ancak talep reddedildi.

SOMA, İSİAS, ÇORLU ÖRNEKLERİ: BERABER ÖLDÜR, BERABER AKLA

Kamu görevlilerinin açıkça sorumlu olduğu, sanık listelerinin ise yüksek mevkilerde bulunmayan görevlilerin bulunduğu katliamların davalarında ailelerin olası kast suç niteliğiyle yargılamanın sürdürülmesi talebi ortaklaşıyor. Olası kast ve bilinçli taksir suçlarının temel ayrımı ise şu şekilde: Olası kast, eylemin sonucu öngörülmesine rağmen ‘Olursa olsun’ motivasyonuyla sonucun kabullenilmesi; bilinçli taksir ise suçun öngörülebilen sonucunun gerçekleşmeyeceğine duyulan güvenle işlenmesi anlamına geliyor. Sonucun göz göre göre geldiği, kamu görevlilerinin doğrudan sonuçta payının olduğu ancak yargılamanın düşük cezalarla ve bilinçli taksir suçuyla devam ettiği 3 temel örnek var: Soma, İsias ve Çorlu.

  • 301 işçinin hayatını kaybettiği Soma maden faciasında sensörlerin kazayı önceden bildirmesine rağmen çalışmaların durdurulmamasından kontrol kayıtlarının denetlenmemesine kadar ihmaller zinciri işveren ve kamu görevlilerinin el ele vermesiyle oluşturuldu. Temmuz 2018’de sonuçlanan davada 37 kişi beraat etti, 14 sanık taksirle ölüme ve yaralamaya sebebiyet vermekten ceza aldı. Soma Kömür İşletmeleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan 15 yıl hapis cezası alsa da 2019’da tahliye edildi. 2020’de Yargıtay 12. Ceza Dairesi Can Gürkan’ın da aralarında bulunduğu dört sanığa olası kastla 301 kez öldürme ve 162 kez yaralama suçundan ceza verilmesini istese de 12. Ceza Dairesinin üç üyesi değiştirildi ve sanıklar hakkında taksirle ölüme neden olmaktan ceza verilmesi talep edildi. 2021’de Ramazan Doğru, Akın Çelik, İsmail Adalı serbest bırakıldı. Ancak 9 yıl sonra 2023’te 28 kamu görevlisi hakkında soruşturma başlatıldı.
  • Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 72 kişinin yaşamını yitirdiği Grand Hotel İsias isimli otelde de yargılama taksirle öldürme suçundan sürdürülürken kamu görevlilerinin dosyası itirazlara rağmen ayrıldı. İsias otel davasının iddianamesinde de 2018’de otelin imar affından yararlanmasından 9 kat olarak verilen ruhsata 11 katlık bina yapılmasına kadar otel sahibi Bozkurt’tan dönemin çevre, şehircilik ve iklim değişikliği bakanına kadar uzanan bir sorumlular listesi var.

Tags: , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑