İnsan Hakları

Published on Haziran 6th, 2020

0

Cumartesi Anneleri 793. haftada Buldan, Yıldırım ve Karay için adalet istedi

Cumartesi Anneleri, koronavirüs salgını nedeniyle 793. hafta açıklamasını da sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdikleri canlı yayınla yaptı. Bu hafta, 26 yıl önce gözaltında kaybedilen iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için adalet istendi.

793 haftadır fail meçhul cinayete uğrayan yakınlarının faillerini ve kaybedilenlerin akıbetini soran Cumartesi Anneleri, koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle bu haftaki açıklamayı da sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdi.

Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanması nedeniyle eylemlerini 82 haftadır İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde gerçekleştiriyordu. Koronavirüs salgınına rağmen eylemlerini sürdüren Cumartesi Anneleri, son 11 haftadır sosyal medya hesapları üzerinden yaptıkları canlı yayınlarla adalet taleplerine devam etti.

Bu haftaki açıklamada, 3 Haziran 1996’da İstanbul’da gözaltına alınan ve ertesi gün Bolu Yığlıca’da teşli silahla infaz edilmiş bedenleri bulunan iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için adalet istendi.

Buldan: “Beklentimiz adalet”

Açıklamada ilk sözü, Savaş Buldan’ın HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan aldı.

26 yıldır katillerin bulunup cezalandırılması için mücadele ettiklerini belirten Buldan, “Katiller aramızda dolaşmaya devam ediyor. Bu cinayetleri işleyenler devlet tarafından, sistem tarafından korunup kollandılar ve kahraman ilan edildiler. Bizler biliyoruz ki bu cinayetleri işleyenler cezalandırılmadılar. Faili meçhul cinayetler, kayıplar ve yargısız infazlar Türkiye’nin bir gerçeğidir. Bu geçmişle yüzleşilmesi adına bir komisyon kurulmalı, katiller bulunup cezalandırılmalıdır. Beklentimiz adalettir, yüzleşmedir, katillerin yargılanması ve cezalandırılmasıdır” dedi.

Yıldırım: “Unutmayacağız, vazgeçmeyeceğiz”

Adnan Yıldırım’ın eşi Hasibe Yıldırım da 26 yıl geçmesine rağmen aynı acıyı yaşadıklarını kaydetti. Yıldırım, “Öleceğimiz güne kadar da bu acıyı çekeceğiz ve unutmayacağız. Aklımızdan çıkmayacak. Ölene kadar devam edeceğiz. Peşini bırakmayacağız. Nereye kadar gidecekse gitsin. Bu acıyı biz, çocuklarımız ve torunlarımız çekiyor. Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Hacı Karay’ın oğlu Enes Karay ise babası ve iki arkadaşının kendilerini polis olarak bilinen kişiler tarafından kaçırılarak katledildiğini hatırlattı, “Bu olayın üzerinden 26 yıl geçti fakat hiçbir fail yargılanıp, cezalandırılmadı. Faili meçhul cinayetlere kurban gitmiş kişilerin yakınları olarak adalet aramaya devam edeceğiz” dedi.

Av. Ekinci: “Devlet, cinayetleri aydınlatma konusunda isteksiz davrandı”

Ankara’da görülen ve cezasızlık kararının ardından istinafa taşınan davanın avukatlarından, aynı zamanda davanın müdahillerinden Yusuf Ekinci’nin oğlu Av. Sertaç Ekinci ise şunları kaydetti:

2011’deki soruşturma kapsamında en önemli delillerden bir tanesi eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın’ın cinayetlerde kendisinin de bulunduğuna yönelik beyanlarıydı. Bütün bu cinayetlerden devletin üst kademelerinin haberdar olduğunu, MGK’nin de onayıyla yapıldığını, aralarında Mehmet Ağar, Turgut Eken, İbrahim Şahin’in olduğu bir yapılanmanın da olduğunu detaylarıyla anlatmıştır. Hatta aradan 20 yıl geçmesine rağmen cinayetlerden bazılarının yerlerini göstermiştir. Ancak devletin bu cinayetleri aydınlatma konusundaki isteksizliği süreç içerisinde karşımıza çıkmıştır.

“Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz”

Haftanın açıklamasını gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Jiyan Tosun okudu.

Tosun, “793 haftadır gözaltında kaybetme suçuna ve devletin bu suçtaki ağır sorumluluğuna dikkat çekiyoruz. 793 haftadır cezasızlığın, kaybetme suçunun devletle bağlantısının üzerini örtmek için kullanıldığını söylüyoruz. Kısacası 793 haftadır, inkâra karşı hakikati, cezasızlığa karşı adaleti savunuyoruz” dedi.

Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” diyen Tosun, 94 haftadır hukuksuz bir biçimde kayıp yakınlarına kapalı olan kayıplarla buluşma meydanı Galatasaray’dan da vazgeçmeyeceklerini yineledi.

Ne olmuştu?

İş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay İstanbul’da yaşıyordu. 3 Haziran 1994 günü sabaha karşı Yeşilyurt’ta bulunan Çınar Oteli’nden birlikte çıktılar. Çok sayıda tanık beyanına göre; dışarıda bekleyen otomobillerden çıkan telsizli, çelik yelekli ve silahlı 7-8 kişi onları durdurdu ve otelin duvarına yaslayarak üzerlerini aradı. Kendilerini polis olarak tanıtan bu kişiler “İfadelerinizi alıp bırakacağız” diyerek Buldan, Yıldırım ve Karay’ı zorla otomobillere bindirerek götürdü.

İşkence edildikten sonra ateşli silahla infaz edildiler

04 Haziran 1994 akşamında Bolu/Yığlıca köyü Taşlı Melen Mevkiinde Buldan, Yıldırım ve Karay ‘ın işkence ile sorgulandıktan sonra ateşli silahla infaz edilmiş bedenleri, köylüler tarafından bulundu. Üzerlerinde kimliklerini kanıtlayacak hiçbir belge, değerli eşya veya para yoktu. Bulundukları yer kontrgerilla cinayetleri sonucunda öldürülenlerin cansız bedenlerinin bırakıldığı medyada “ölüm üçgeni” olarak adlandır��lan bölgedeydi.

Kürt iş insanlarına yönelik ölüm listesi

Ailelerin tüm çabalarına rağmen Buldan, Yıldırım ve Karay dosyaları 19 yıl sürüncemede bırakıldı. Ailelerin ısrarlı başvuruları üzerine 19 Aralık 2013 tarihinde yeni bir iddianame düzenlendi. Düzenlenen iddianame Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve kamuoyunda Ankara JİTEM Davası olarak bilinen davaya dâhil edildi. Yargılamalar sırasında tanık olarak ifade veren eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür içinde Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın isimlerinin de olduğu “Kürt iş insanlarına yönelik ölüm listesi”nin yer aldığı bir belgeyi mahkemeye sundu. Eymür, Buldan, Karay ve Yıldırım’ın infazlarının Ağar’ın bizzat yönettiği Korkut Eken, İbrahim Şahin ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Emin Aslan’ın denetimindeki “özel operasyonlar” kapsamında gerçekleştirildiğini söyledi. Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın kimler tarafından gözaltına alındıkları, işkence ile sorgulandıkları, öldürüldükleri ve bu eylemin icrası için kimlerin talimat verdiği devletin Susurluk Raporu’nda, Ergenekon iddianamesinin 228 No’lu ek klasöründe, Ankara JİTEM davasının iddianamesinde ve mahkeme tutanaklarında yer aldı. Ancak tüm bunlara rağmen 13 Aralık 2019‘da görülen karar duruşmasında, işlenen suçlarla ilgili Mehmet Ağar ve diğer tüm sanıkların beraatlarına karar verildi. AİHM’de mahkûmiyetle, iç hukukta beraatla sonuçlanan davalar zincirine bu dava da eklendi.

(Sendika.Org)

Tags: ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑