Güncel

Published on Eylül 13th, 2023

0

Kürkçü: Bunlarla faşizme karşı ittifak edilemeyeceği anlaşılmıştır

HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü, Artı TV canlı yayınında Sezgin Tanrıkulu soruşturmasını değerlendirdi. Kürkçü, CHP’yi ağır bir şekilde eleştirerek ” AKP ‘ye oy verenler şunu diyorlar: “20 yıldır alıştık birbirimize işte idare ediyoruz. Niye değiştirelim de, şimdi yenisini görelim.”

Avrupa Demokrat Haber Merkezi

CHP’yi ağır eleştiren Kürkçü’den “özeleştiri” gibi yorumlar da geldi… Ertuğrul Kürkçü’nün kendi Facebook sayfasında da verdiği canlı yayın görüşmesinin notlarını olduğu gibi aşağıda veriyoruz:

Sezgin Tanrıkulu’na da geçmiş olsun demiyorum. Bunlar hep gelecek başına. Hakiki dostları Sezgin Tanrı kulunun başka yerdedir. Onlarla birlikte yol yürüyecektir tabii ki.

……………………………………………………………………..

[Sezgin Tanrıkulu’nu TSK’yi “töhmet altında bıraktı” diye suçlayanların] 12 Eylül darbesiyle ne alıp veremeyecekleri kalmış olabilir ki. Göz bebekleriniz işte size bunu yaptı. Bunu 5 general yapmadı. Türk Silahlı Kuvvetleri kül olarak, bir bütün olarak kıtalardan komuta heyetine, Milli Güvenlik Kuruluna kadar bütün bir güvenlik yapısı ve sadece asker değil, polis, istihbarat, jandarma bunların tamamının yürüttüğü bir darbeyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ‘na, Türkiye halklarına, Türkiye demokrasisine karşı bir suikast işlenmişken, bütün bunların hesabı sorulmamışken, bununla yüzleşilmemişken Sezgin Tanrıkulu daha sonra yürütülmüş olan bir güvenlik operasyonu sırasında yapılanları “bunlar yaptı” diye, yapanları işaret ederek gösterdiği için kendi partisi tarafından lanetlenebilir mi?

Ama şunu söyleyebilirim, bunun siyasette kimseye faydası yok, bununla belki siyasi aristokraside, siyasi oligarşide bunu yapanlara bir yer açıldığı sanılabilir. Anlaşılıyor ki 14 ve 28 Mayıs yenilgileri Cumhuriyet Halk Partisi ‘nin yönetici seçkinlerine yetmemiş.

Gelenin ne olduğunu anlamamışlar. Hala sanıyorlar ki 14 Mayıs öncesinde [anlatılan] “şöyle yaparsanız devlet iktidarı size verecek” hikayesine hala inanıyorlar. Bu kadar enayi bir sınıfı, siyaset sınıfını dünyanın hiçbir yerinde hiçbir iktidar muhalefeti olarak göremez. O yüzden de [bunların] Tayyip Erdoğan ‘ın vazgeçilmez muhalefeti olmaya devam edeceği bellidir. Tayyip Erdoğan da şimdi Sezgin Tanrıkulu üzerinden muhalefet cephesini güya karıştıracağını düşünüyor. Maalesef son derece zavallı bir duruma düşürüldük ama çıkış olabilir, vardır. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi ‘ne oy veren seçmenler bakın Kürtlerin hepsi %70 ‘i %80 ‘i Diyarbakır’da İzmir’den fazla olmak kaydıyla Sezgin Tanrıkulu’nun dediği gibi parti yapacak diye Kemal Kılıçdaroğlu ‘na oy verdi. Ama, artık Kemal Kılıçdaroğlu tarihsel bir anlaşma yapmıştır, Türk iktidar gücüyle Türkiye oligarşisiyle ve Kürtlerle arasına hiçbir zaman açılamayacak bir uçurumu yerleştirmiştir.

Dolayısıyla bütün demokratlar şimdi Kürtlerden başka müttefike sahip değillerdir.

Yani yeni bir dönem açılacaktır Türkiye’de. Yeni bir muhalefet dizayn edilecektir aşağıdan yukarıya doğru. Bütün takım taklavatıyla birlikte bu oligarşinin de kendisini tarihin çöplüğünde bulması gerekir. Kullanım süresi de dolmuştur, bunu diyebilirim.

Soru- Evet aslında iktidarın da söylediği yerli ve milli muhalefet çerçevesine de sanırım Cumhuriyet Halk Partisi de bu son tartışmalardan geldi. Ama şunu soracağım ben. Mesela dün TV Artı Gerçek yayın yönetmen Ali Duran Topuz ‘un bir yazısı vardı. Şunu söylüyordu diyordu ki güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş, konuşma. Yani o konuşmayı tekrardan aktif hale getirme anlamı da bir yerde taşıyordu. Sorunları konuşma, çözme, tartışma. Lakin şimdi 3 ay önce bu vaatte seçimlere hazırlanan iktidar olma vaadiyle güçlendirilmiş parlamenter sisteme o yapma, sorunları konuşma, çözme ki Sezgin Tarnakulu ‘nun Kürt sorunu ile ilgili bir kitabı da var soru önergelerinden hazırladığı. Ön sözünü de Kemal Kılıçdaroğlu yazmış okudunuz mu bilmiyorum da. Şimdi bir de böyle bir durum var. Demek ki şu akıl almıyor. Siz en başta teşhisi de koydunuz ama. Türkiye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ‘ne bağlı bir ülke. CHP her tarz siyasi olarak bir çok yasa dışı şeyi Anayasa Mahkemesi ‘ne taşıyor mesela. Nasıl olacak bu iş? Konuşma diye seçime kazanma yarışına girdiler. Seçim bitti. Farklı bir perspektif belirlediler. Konuşanı da şu an yem olarak ortaya attılar. Bir daha halk güvenir mi sizce?

Şimdi şöyle söyleyebilirim. Ben bu güçlendirilmiş parlamenter rejim dediklerinin evveli yani güçlendirilecek olanın ne olduğunu biliyoruz. Bir tarafta parlamento bir tarafta Milli Güvenlik Kurulu ‘nun olduğu iki başlı bir rejim, bir diyarşi vardı. Belli ki aslında Tayyip Erdoğan ‘ın başkanlık rejimiyle bunların güçlendirilmiş parlamenter rejimi [denince] aynı şeyin iki ayrı modeli hakkında konuşuluyor. Nasıl olacak? Yani millet, hizmetindeki kurumları eleştiremeyecek. Milletin temsilcileri bunların karşısında hazır ola geçecek. Parlamento askeriyenin karşısında hazır olda duracak. Bu yüzden, evet, bunu “güçlendirmiş” olmak istediklerini anlıyoruz. Yani silahlı kuvvetlerin aslında parlamentonun üstünde, herhangi bir görüş sahibi milletvekilinden daha fazla yetkiye sahip -Türkiye ‘yi yönetmek bakımından- böyle bir parlamenter rejim talep ettiklerini anlamış bulunuyoruz. Aslında yeni bir şey de olmadığını hep birlikte gördük. Bütün havsalaları, bütün ufukları bundan ibaret olan, bütün ezberleri bundan ibaret olan bir siyasi oligarşinin işte diyelim ki muhalefet kanadı da bundan ibaret.

Ben özellikle aydınlara gençlere gelecekten beklentisi olanlara şunu söylemek isterim. Bir yeniden kuruluşa ihtiyacımız var. Ya yeniden kuracağız ya da ne olduğunu hiçbirimiz bilmeyeceğiz. Birincisinde zorla karşılaşsak, zaman zaman yenilgilere uğrasak da ne yapmakta olduğumuzu ve ne yapacağımızı biz bileceğiz. Ama bunlara devredilecek herhangi bir dönüşüm değişim olamaz. Çünkü hiçbir şeyin değişmesini istemeyenler sadece “değişim” denerek oy alınabileceğine dair bir fikre sahip olmuşlardır. Fakat hayatta hiçbir şeyin değişmemesini isterler. Bunlarla artık yürünemez, bir yol kat edilemez, bunlarla faşizme karşı ittifak edilemeyeceği anlaşılmıştır.  Bize bunu söylüyorlar. Deniyor ki bize “ayaklanma bastırma harekatı sırasında devlet istediğini öldürür siz söz söyleyemezsiniz.” Yani bu demektir ki “bizim iktidarımızda da böyle olacaktır, bundan emin olun. Böyle olduktan sonra herkes şunu soracaktır. Neden değiştirmeye çalışalım ki? Hiç değilse bunu değiştirmeyenler, yeniden gidip AKP ‘ye oy verenler şunu diyorlar: “20 yıldır alıştık birbirimize işte idare ediyoruz. Niye değiştirelim de, şimdi yenisini görelim.”

O yüzden biz hepsinden başka bir şey konusunda yeni bir anlaşmaya doğru toplumsal muhalefete olarak yürümeliyiz. Bu siyaset sınıfıyla bağlarımızı kesmeliyiz. Bu gidişle hiçbir dönüşümün onlara dayanılarak sağlanılamayacağı apaçık ortaya çıktı. Kemal Kılıçdaroğlu da bugüne kadar bütün hayatı boyunca görebileceği en yüksek teveccüh düzeyini dahi bir siyasi eyleme, bir siyasi gelecek planına dönüştürme kapasitesine sahip olmadığını ispat etti. Ama zaten onun şahsına değildi. AKP’den gayri bir imkanın mevcudiyetine dayanan bir aramada bulundu toplum. Fakat onun orada olmadığı anlaşıldı. Ama toplum geleceğini aramaya devam edecek.

Tabii ki Cumhuriyet Halk Partisi ‘ne oy veren milyonlarca seçmen de bu durumu yeni baştan düşünecekler. Öyle söyleyebilirim. Kısa zamanda olmaz. Fakat bence bu büyük bir sınavdı. 14 ve 28 Mayıs yenilgileriyle başa çıkmak için ne yapacağını bilemeyenlerle bizim çok fazla konuşacağımız bir şey olamaz.

Sezgin Tanrıkulu’na da geçmiş olsun demiyorum. Bunlar hep gelecek başına. Hakiki dostları Sezgin Tanrı kulunun başka yerdedir. Onlarla birlikte yol yürüyecektir tabii ki. Mücadele devam edecektir. Kürtlere eziyet etmek serbest olmayacaktır. Bu eziyeti yapanlar layık oldukları eleştiriyle her zaman karşı karşıya kalacaklardır. Bir tek Şili kendini kurtarıyor olamaz. Bütün ezilenler kendilerini kurtaracaklar. Latin Amerika ‘yı en güneyinden en kuzeyine kadar silip süpüren demokratik kurtuluş rüzgarı bizim muhitimize de gelecektir. Herkes yelkenlerini ona göre hazırlasın.


12.09.2023


Tags: , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑