Makaleler

Published on Mart 28th, 2021

0

Mektuplar & Rüyalar: Faşizm dırlayıp dursun! – Naim Kandemir


Artık sadece iktidar partisi gitti, gidiyor; çukura battı, batıyor değil; ülkece, toplumca freni patlamış bir haldeyiz ve çarpmanın sonucunda geriye ne kalıp kalmayacağı ancak hasar tespit tutanağıyla belli olacak.

Sevgili arkadaşım!

Ağlamayan çocuğa meme verilmez de ağlayan muhalefet de hiçbir baltaya sap olamaz!

Muhalif kesimde son ayların modası: AKP bitti, AKP gidiyor türü başlıklar ve aynı içerikli yazılar. Bir de bu kehanetçiliği yıllardır yapanlar var ki onları okuyanlar kadar kendileri bile usandı bu alarmcılıklarından.

40 yıl önce de böyle bir ekip vardı hatırladığım. Onlar işi daha politik teorize ederek zayıf halka deyip duruyorlardı. Bu nasıl bir zayıf halkaysa 41 yıl oldu bu zayıf halka kopmadı gitti! Fizikteki zayıf halkayla siyasetteki zayıf halka aynı olmuyor demek ki.

Bizim muhalefet nereden öğrendiyse bu en kötüsünü söyle zarar etmezsin yaklaşımını, bir türlü vazgeçmiyor da.

Neyse, bu alarmcıları kendi hallerine bırakıp asıl meseleye gelmeli.

Asıl mesele şu artık: Farkında olalım, olmayalım ülke ve toplum olarak bir eşiği geçtik. Artık sadece iktidar partisi gitti, gidiyor; çukura battı, batıyor değil; ülkece, toplumca freni patlamış bir haldeyiz ve çarpmanın sonucunda geriye ne kalıp kalmayacağı ancak hasar tespit tutanağıyla belli olacak.

Durum tespiti bu. Bir diğer tespiti de yapmalıyız. O da muhalefetin hali.

Muhalefetin hangi seksiyonundan olursak olalım, bu bizim çıplak gerçeği görmemize engel olmamalı.

Defalarca yazıldı, çizildi: Muhalefet birlik olsun, durum tehlikeli ve iş işten geçiyor, diye. Muhalefetin bu birlikteliği kuramamasında elbette beceriksizliğin ve samimiyetsizliğin payı büyük, ancak öte yandan diğer acı gerçek ise iktidarın 19 yılda her anlamda eriştiği güç karşısında muhalefetin cürmü kadar yer yakacağının da görülmesi gereken gerçek; sol-sosyalist muhalefetin hepsini bir araya toplasak ülkenin ve toplumun düşürüldüğü çukurdan çıkarılması mümkün gözükmüyor.

Acı gerçek bu ise, o zaman kibiri ve ajitasyonu bırakıp, bildiklerimizin yanıldıklarımıza yetmeyeceğini görüp, çok daha geniş bir ittifaklar, eylem birlikleri düşünmeliyiz. Armudun sapını, kirazın çöpünü hesap edecekler sırça köşklerinde yapsınlar bu ince hesaplarını! Artık mesele; bıçağın kemiği kertiyor olması noktasına gelinmiş olmasıdır.

Tarihte örnekleri yaşanmıştır. Sosyalistler ülkelerini, toplumlarını iç ve dış saldırılara karşı savunmuşlardır. Bu konuda kibrini yenemeyenler, alıntı cambazlığına soyunanlar, bu ülkede ve toplumda muhalifleri çırak çıkarmaya adaydırlar.

Bu, onların bir tercihi olabilir ancak kaderlerini kendileri çizsinler fakat bunu akıl hocalığı yaparak topluma ve ülkeye teşmil etmesinler! Zira her şeye rağmen solcusuyla, sosyalistiyle, yurtseveriyle, laikiyle, namuslu insanlarıyla… çoğunluk bizden yanadır. Maharet, onları kapsayacak ve birlikte aynı amaç için hareket ettirecek bir dayanışma ağını örgütleyebilmektir.

Son diyeceğim şu Cengiz:

Dayanışma ağını muhalefet kursun, faşizm dırlayıp dursun!

Naim.

26.03.2021

Çanakkale

***

Kardeşim Naim!

Teoride, bilindiği gibi volantirizm diye bir kavram var. Bir de ihtilalci inisiyatif  diye bir kavram daha var.

Devrimci durum olgunlaşmış, hatta kitleler ayaklanmış, sokağa dökülmüş, iktidarı alacak gücü olsa bile; o irade, inisiyatif ortaya çıkmayınca yapı değişmiyor, var olan iktidar çökmüyor, dağılmıyor.

Bütün bu çürümüşlük içerisinde iktidar takatı, mecali kalmaz, nefes alamaz ama gitmez. Niye gitmez? Çünkü itici güç yoktur. Yani bu enkazı, bu cenazeyi ortadan kaldıracak bir inisiyatif, bir irade lazım. Bu olmadan; kendi kendine, dua ile, dilekle bu iş olmaz. Olmasını dilemenin siyasette adı fatalizmdir(kadercilik). Biz fatalist değiliz, biz devrimciyiz! Bu cenazeyi kaldıracak güç insanların örgütlü gücünden oluşur. Senin dediğin biçimde dayanışma ağından oluşur.

Bu dayanışma ağı olmadan, bu ağın ortaya çıkardığı irade, inisiyatif, eylem birliği olmayınca ortadaki bu yıkılmış, dağılmış tabut durur. Beceremez ama varlığını sürdürür. Onu defnedecek güç olarak insan olmanın koşullarına evet diyen herkesin buluşabileceği, kimsenin kimseyi rahatsız etmeyeceği bir dayanışma ağının, platformun olması gerekiyor. Kaderciliğe düşmeden bu mevtanın gönderiliş yolu budur. Gerisi fatalizmdir. Bu da çıkmaz sokaktır.

Cengiz.


İstanbul – 27.03.2021

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑