Türkiye

Published on Kasım 4th, 2021

0

SES: OHAL uygulamalarını devam ettiren geçici 35. madde kaldırılsın

OHAL uygulamalarını devam ettiren geçici 35. maddenin kaldırılması ve KHK ile ihraçlara ilişkin hukuki sürece ilişkin basın toplantısı düzenleyen SES, “Tüm arkadaşlarımızın iade edildiği güne kadar kararlı mücadelesinden bir adım geriye atmayacaktır” dedi.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Yönetim Kurulu, OHAL KHK’ları ve geçici 35. madde kapsamında gerçekleşen ihraçların hukuki süreçlerine ilişkin hazırladığı raporu sendikanın genel merkezinde açıkladı.

Düzenlenen basın toplantısında konuşan SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey, “15 Temmuz darbe girişimini fırsata çeviren hükümet hukuku lağvetti, OHAL ve KHK ile yönetilen bir rejime geçiş yaptı. OHAL döneminde gece yarıları çıkarılan 32 KHK ile 134 bin 207 kişi savunma hakkı bile tanınmadan ihraç edildi. Bu dönemde ihraç edilenlerin 10 binden fazlası da sağlık ve sosyal hizmet alanında görev yapan emekçilerdi” dedi.

KHK İLE 795 SES ÜYESİ İHRAÇ EDİLDİ
OHAL KHK’leri ile toplam 795 SES üyesinin kamu görevinden ihraç edildiğini kaydeden Atabey, “İhraç edilen üyelerimizin 16’sı yine KHK’ler ile görevlerine iade edilmiştir. Bugüne kadar OHAL Komisyonuna başvuru yapan 779 üyemizden 334’ünün başvurusu sonuçlanmıştır. 198 üyemizin başvurusu olumlu sonuçlanıp üyelerimiz görevlerine iade edilirken, 136 üyemizin başvurusu reddedilmiştir. 449 üyemiz hala başvuru sonucunu beklemekte olup Komisyonun kuruluşunun üzerinden geçen 4,5 yılın ardından üyelerimizin başvurularının ancak yüzde 42,5’inin sonuçlandığını belirtmek isteriz” diye belirtti.

Yıllarca sağlık alanının torpilden, siyasi partilerin referanslarından, yetkili sendika ve baskılarından arındırılması gerektiğini, hiç bir dini, etnik grubun referansı ile yönetilmemesi gerektiğini söylediklerini hatırlatan Atabey, “Haksız, hukuksuz ve savunması dahi alınmadan ihraç edilen 10 binden fazla sağlık ve sosyal hizmet emekçisinin neredeyse tamamı uzun yıllar çalışmış tecrübeli ve liyakatlı insanlardır. Ellerinde varsa delilleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve ilgili yasalar, adli ve idari süreçler elbette işletilebilir. Ancak yaşanan bunun tam tersidir. İhraç edilen emekçilerin iç hukukta dahi haklarını aramalarının önüne engel olunmuş, suçsuzluklarını ispatları bile engellenmiştir. Ulusal ve uluslararası mahkemelerin ve hukuksal mücadelenin önünü kapatmak için OHAL inceleme komisyonu kurulmuştur. Üstelik Ali Babacan da Başkanlık Sistemi öncesinde de kararların yalnızca Erdoğan tarafından alındığını belirterek ‘Benim hükümetten ayrıldığım dönemde Bakanlar Kurulu’nda boş kâğıtlar imzalanıyordu, en son üstü dolduruluyordu. Sayın Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlanıyordu. Yine tek imzayla alınıyordu aslında bu kararlar.’ diyerek KHK listelerinin nasıl oluşturulduğunu itiraf etmiştir. Yine Süleyman Özışık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu aracılığıyla OHAL inceleme komisyonuna binlerce insanın ismini vererek iadelerini sağladığını itiraf etmiştir. OHAL KHK’ları ile böylesi kirli siyasi ittifakların ve KHK borsasının oluşturulduğu, haksız ihraçlara imza atan ellerin yine bu borsalarda aldıkları paylarla başka imzalar attıkları da artık gün gibi ortadadır. Baştan beri hukuksuz olduğunu ilan ettiğimiz bu süreç derhal sonlandırılmalı, ihraçlar iade edilmeli, OHAL komisyonu garabeti lağvedilmelidir” ifadelerini kullandı.

20 SES ÜYESİNİN DAVASI DEVAM EDİYOR
Ancak yaşananların bunun tam tersi olduğuna dikkat çeken Atabey, “Kurulan tezgâh işlemeye devam ettiği gibi yine siyasi iktidarın hoşuna gitmeyen söylemlerde bulunan, sağlık ve sosyal hizmet politikalarını eleştiren emekçilere yönelik OHAL’in devamını sağlayan 7145 sayılı Kanunun 26. Maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamesini dayanak yaparak işkolumuzda da keyfi ihraçların devamı sağlanmıştır. Bakan Onayı oluru ile Mart 2019 tarihinden itibaren Sağlık Bakanlığı, ASPB ve YÖK Hastanelerine bağlı kurumlarda çalışan 23 üyemiz ihraç edilmiştir. Bunlardan 3’ü açtığımız dava sonucu görevlerine iade edilmiştir. 20 üyemizin davası devam etmektedir” dedi.

OHAL KHK’leri yeni bir emek rejimi inşasının kurucu unsuru olduğunu söyleyen Atabey, “Kamu emekçilerini örgütsüzleştirmenin, tüm toplumu bastırmanın, örgütsüz kılmanın aracı olarak kullanılan OHAL ihraçları, devamında güvenlik soruşturmaları ve 375 sayılı KHK ile bakanlık ihraçlarına ilişkin süreçlerin nasıl işlediğini, Komisyonunun ve yargı süreçlerinin etkisizliğini görünür kılan çalışmaların OHAL hukuksuzluğuna karşı mücadelenin bir unsuru olduğunu düşünüyoruz. Hukuk büromuzca takip edilen 110 başvuru, OHAL Komisyonunun hukuki bir denetim yapmadığını, idare mahkemelerinin de OHAL Komisyon kararlarını onaylamakla yetindiğini göstermektedir. İhraç tarihlerinin üzerinden geçen 5 yılın ardından üyelerimizin 57,2’si hala OHAL komisyon başvuru sonucunu beklemektedir” diye konuştu.

Atabey, rapora ilişkin ayrıntıları şöyle aktardı:

239 SES’Lİ HALA KOMİSYON KARARINI BEKLİYOR
“Raporumuzda üyelerimizin ihraç tarihleri ve ihraç kararına karşı itirazlarının sonucunu bekleme süreleri yer almaktadır. Başvuruları sonuçlanmayan 445 üyemizin 239’u ihraçlarının üzerinden geçen 5 yıldan fazla süre sonunda hala Komisyon kararı beklemektedir.

“23 Ocak 2017 günlü 685 sayılı OHAL KHK’sı ile kurulan ve başvuruları iki yıl içinde değerlendirmek ve karar altına almakla yetkilendirilen Komisyonun görev süresi üç kez birer yıllık süreyle uzatılmıştır. Komisyonun görev süresinin bir sınırı bulunmamaktadır.

KOMİSYONDA BEKLEYEN DOSYALARIN YÜZDE 25’İ KESK ÜYELERİNİN
“Komisyonun son olarak 28.10.2021 tarihinde yayınladığı duyuruya göre, karar vermeye başladığı tarihten itibaren toplam başvuruların yüzde 93’ü hakkında karar verilmiş bulunmaktadır. İncelemesi devam eden başvuru sayısı ise 8 bin 343’tür. Kalan dosyaların yüzde 25’e yakını KESK üyelerine ilişkindir. KESK üyelerinin başvurularının sonuçlanma oranı yüzde 50 civarındadır. Bu oran inceleme sırasında da KESK üyelerine ayrımcılık yapıldığını göstermektedir. Komisyonun başvuruları hangi sıraya göre incelediğine dair bir açıklaması bulunmamaktadır.

“Hatırlanacağı üzere Süleyman Özışık 18 Haziran 2021 tarihindeki internet haber yayınında ‘gerek Süleyman Soylu’ya gerek OHAL İşlemleri Komisyonuna gerek diğer mercilere, masum olduğuna inandığım binlerce insanın dosyasını götürdüm. Dedim ki ‘bu insanlar masum çıkmazsa hesabını benden sorun’ ve araştırmalar yapıldı. Hepsinin bir iftiraya kurban gittiği ortaya çıktı’ şeklinde açıklamalarda bulunmuştur. Özışık’ın açıklamaları OHAL Komisyon ihraç dosyalarının nasıl incelendiğine dair bir fikir vermektedir.

“OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu OHAL hukuksuzluğunu sürdürmekte, masumiyet karinesini ihlal etmekte, hukuki denetim yapmamaktadır.

“OHAL Komisyonunun başvuruların reddine dair kararları başta masumiyet karinesi olmak üzere Anayasal hak ve güvenceleri ihlal eder niteliktedir. Komisyon ret kararlarını ‘irtibat ve iltisak’ gibi hukuksal bir değer taşımayan tespitlere dayandırarak, siyasi iktidarın düşmanlaştırdığı kesimlerin kamudan ihracını onama aygıtı olmaktadır. Kararlar, hak arayan kamu emekçileri için etkili bir başvuru yolu olmadığı gibi hukuksuzluğu yeniden üretmektedir. Raporumuzda OHAL Komisyonunun 110 üyemizin başvurusunun reddi kararlarına dair değerlendirme yapılmıştır.

23 SES’Lİ KURUM KANAATİYLE İHRAÇ EDİLDİ
“Birkaç örnek verilecek olursa; başvurusu reddedilen 23 üyemizin ihraç tarihlerinde haklarında herhangi adli veya idari soruşturma dahi bulunmamaktadır. Üyelerimizin ihraç gerekçesi kurum kanaatidir.

“23 üyemizden 14’ünün OHAL Komisyon başvurusunun reddi kararının tek gerekçesi kurum dosyasında yer alan kurum kanaatidir. İhraç tarihinde hakkında adli bir soruşturma olmayan diğer dokuz üyemizin de temelde ihraç gerekçesi kurum amirleri tarafından oluşturulan dosyalardır. Nitekim böylece ihraç tarihinden sonra savcılıklara yapılan ihbarlarla üyelerimiz hakkında soruşturma başlatılmakta ve bu soruşturmalar ihraç tarihinden sonra başlatılmış olmasına rağmen OHAL Komisyon kararına gerekçe yapılabilmektedir.

“Komisyon başvurusu reddedilen dört üyemizin red gerekçesi kurum kanaati ile birlikte haklarında verilmiş beraat veya kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararlarıdır.

“İki üyemizin başvurusunun reddedilme gerekçesi haklarındaki ceza verilmesine yer olmadığı kararı, 11 üyemizin başvurusunun reddedilme gerekçesi haklarındaki kovuşturmanın ertelenmesi kararları, 16 üyemizin başvurusunun reddedilme gerekçesi ise haklarındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarıdır. 29 üyemiz hakkındaki bu kararların 17’sinin denetim süresi dolmasına, yani hukuki olarak bir ceza olmayan bu kararlar ayrıca ortada olmamasına rağmen OHAL Komisyonu tarafından başvuru reddi gerekçesi yapılabilmiştir.

“Diğer başvurularda ise Komisyonun gerekçesi soruşturma veya ceza yargılamaları olmuştur. 110 başvurunun tamamı hukuka aykırı şekilde sonuçlandırılmış olup her biri kendi içerisinde farklı ağır ihlaller içermektedir.

İDARİ MAHKEMELERDE ‘TEK TİP’ KARARLAR ÇIKTI
“OHAL Komisyonu kararlarına karşı ancak özel yetkilendirilmiş idare mahkemelerinde dava açılabileceğine dair düzenleme yapılma gerekçesi bu konuda hukuki denetim yapılmamasını güvence altına almak, farklı kararlar çıkmasını engellemek, ‘tek tip’ kararlar çıkmasını sağlamaktadır.

“Nitekim hakkında beraat, HAGB kararları olan veya haklarındaki adli süreçler devam eden kamu emekçilerine verilen memuriyetten çıkarma da dahil olmak üzere disiplin cezalarına karşı açılan davalarda, özel yetkilendirilmemiş mahkemelerce yapılan olağan yargılamalarda memuriyetten atılma cezalarının veya diğer disiplin cezalarının iptaline karar verilmektedir. Oysa özel yetkilendirilmiş idare mahkemeleri ‘irtibat, iltisak, sadakat’ gibi kavramlarla, Komisyon kararlarını onaylamakla yetinmektedir.

“Özel yetkili idare mahkemelerinde görülen davalarda hukuki denetim yapılmadığı gibi davaların ne kadar sürede karara çıkacağı ve kesinleşeceği öngörülebilir değildir.

“29 Ekim 2016 tarihli 675 sayılı OHAL KHK’si ile ihraç edilen, OHAL komisyon başvurusu hakkındaki kurum kanaati gerekçe gösterilerek reddedilen bir üyemizin, CİMER’e yaptığı başvuru üzerine verilen yanıt dilekçeler aşamasının tamamlanmış olduğu şeklindedir. Özel yetkili idare mahkemeleri olağan yargılamalar için öngörülen standartların hiçbirini hayata geçirmeyi vaat dahi etmemektedir.

“Kurum kanaati ile ihraç edilen üyelerimizle ilgili olarak Mahkemelere tek sayfalık bir ‘özet bilgi tablosu’ gönderilmektedir. Özet bilgi tablosunun kim tarafından, hangi tarihte oluşturulduğuna dair bilgi yer almamaktadır. Bu tablodaki istihbari bilgiler ve diğer tespitler başlıklarında ‘azılı teröristtir’, ‘saha bilgisi’ gibi ne anlama geldiği anlaşılmayacak ifadeler yer alabilmektedir. Ya da ceza yargılamasına konu olabilecek isnatlara yer verilebilmektedir. Ancak bu isnatlarla ilgili bir ceza yargılaması olmamaktadır. Tablonun açıklamalar bölümünde bu bilgiler kapsamında bir çalışma yapılıp yapılmadığı, bilgi/belge olup olmadığının belirtilmesi gerektiği yazmakta olup, bu bilgilerle ilgili somut belge sunulmamaktadır.

“Hukuki niteliği olmayan bu ‘kurum dosyaları’nın herhangi bir işleme, ihraç kararına dayanak olması hukuken mümkün değildir. Ancak ihraç kararı gerekçesi olmakta ve Mahkeme kararlarına gerekçe yapılmaktadır.

“Kamu emekçilerinin, hukuka aykırı şekilde üye oldukları sendikalara, siyasi görüşlerine, kanaatlerine, inançlarına göre fişleyenler hakkında yasal işlem yürütülmesi gerekirken yasa dışı fişleme ile kamu emekçilerinin kamu görevinden ihraç edilmesi ve yine bu ‘kanaatlerin’ OHAL Komisyonu kararına, Mahkeme kararına gerekçe yapılması açıkça hukuka aykırıdır.

“OHAL komisyon kararıyla görevlerine iade edilen üyelerimiz açısından maddi zararlarının karşılanmış olması yıllarca yaşadıkları mağduriyeti tazmin etmemektedir. OHAL hukuksuzluğunun giderilmesinin tek koşulu bu hukuksuzluğun sona ermesi ve bu hukuksuzluğa neden olanların sorumlulukları doğrultusunda hesap vermesidir.

“Ancak hukuka aykırı kararların verilmesinin güvencesi olarak bu kararları alanlar hakkında 27 Temmuz 2016 tarihli 668 sayılı OHAL KHK’si ile cezasızlık koruması getirilmiştir. Görevlerine iade edilen üyelerimizin ihraç listelerinde yer almasına neden olan kamu görevlileriyle ilgili olarak henüz yapılmış bir işlem bulunmamaktadır.

“Malatya Eski Şube Başkanımız Bülent Uçar, hayatını kaybetmesinin ardından OHAL komisyon kararı ile iadesi üzerine ihracına neden olan işlemleri yapanlar hakkında sendikamızca suç duyurusunda bulunulmuştur. İhraç işlemlerini yapan kişilerin bilgilerini de içerecek şekilde işlem dosyasının gönderilmesi istenmiştir. Ancak savcılık hiçbir soruşturma yürütmeden takipsizlik kararı vermiş, karara itirazımız reddedilmiştir. Suç duyurumuz hakkında takipsizlik kararı verilmesinin temel nedeni 668 sayılı Kanun düzenlemesidir.

“Kendi sesinden başka sese tahammülü olmayan bu iktidarın yarattığı sağlık sisteminin sonucunu emekçiler canlarıyla ödemektedir. Artık yeter. Bu düzen değişmek zorundadır. Haklarında kesinleşmiş yargı kararı olmayan tüm ihraçlar iade edilmeli, OHAL düzeni tüm uzantılarıyla birlikte ortadan kaldırılmalı, sözde değil gerçekten demokratik bir ortam sağlanmalı, demokratik haklarını kullandığı için baskı gören bir tek insan bile kalmamalıdır. En karanlık günlerde bile doğru bildiğini söylemekten vazgeçmeyen sendikamız tüm arkadaşlarımızın iade edildiği güne kadar kararlı mücadelesinden bir adım geriye atmayacaktır.” (ETHA)

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑