Published on Eylül 19th, 2021
0Ağırdır: Her 10 Kürt’ten 7’si HDP’ye oy verecek
HDK’nin düzenlediği panelde konuşan KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, her 10 Kürt’ten 7’sinin HDP’ye oy vereceğini belirterek, “Ama mesele bu değil. Mesele yeni bir Türkiye’yi nasıl oluşturacağımızdır” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), İstanbul Şişli’de bulunan Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde “Türkiye’de Kayyum Rejimi ve Kendini Yönetme Hakkı” konulu panel düzenledi. HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Sezai Temelli, Musa Piroğlu ve Dilan Dirayet Taşdemir, KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim üyesi Erol Köroğlu, Boğaziçi Öğrencileri ile çok sayıda kişi panele katıldı.
HEDEF EŞBAŞKANLIK
Panelin açılış konuşmasını yapan HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, 2016
yılında yeni bir sürece girildiğini ve bölge kentlerinde belediyelere
kayyum atanmaya başladığını anımsattı. Kayyum sisteminin “yerel
yönetimleri devre dışı bırakmak ve eşit yönetme sisteme karşı bir hamle”
olduğunu belirten Demir, “Yerel yönetimlerin özerkliklerin
feshedilmesiyle beraber halkın da iradesi yok edilmiştir. Kürdistan
belediyelerinde eşbaşkanlık sistemi yeni denenmiş bir sistemdi. Kayyum
sistemi ilk olarak bu eşbaşkanlığı ortadan kaldırmıştır. Kayyımlar ilk
olarak kadın kurumlarını kapatmıştır. Erkek egemen sistemi etrafından bu
kadın kurumlarının içi boşaltılmaya çalışılmıştır” dedi.
ORTAK MÜCADELE HATTI
Toplumsal tepkiler gelişmediği için kayyum uygulamalarının farklı
kurumlar üzerinden sürdürüldüğünü söyleyen Demir, “Boğaziçi
Üniversitesine kayyum atanmış ve demokratik yapıları lağvedilmiştir.
Yine özel sektörlerde de kayyum rejimi devam etmiştir. Toplumun ısrarı
güçlü olmadığında iktidar Kürdistan’da başlattığı uygulamaları
Türkiye’de uygulayarak tekçi anlayışını uygulamaya çalışmıştır. Bütün
demokrasi gülerinin ortak bir mücadele hattı örmelidir. Haklarımızı
kaybetmemek ve kaybettiğimiz hakları da geri alarak demokratik ve
eşitlikçi bir mücadele yürüteceğimizi buradan bir kez daha söylüyoruz”
diye kaydetti.
AĞIRDIR: BAŞARAMAYACAKLAR
Ardından KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, “Türkiye’de kayyum rejimi ve
siyasal arka planı” konulu bir konuşma yaptı. Özellikle başkanlık
sisteminin ardından kayyum uygulamasının her yerde hayata geçirildiğini
söyleyen Ağırdır, dünyadaki gelişmelere işaret ederek, “İşte batı ile
Rusya’nın bir kavgası var. Yine öte yandan batı ile Ortadoğu arasında
bir kültürel çatışma var. Bu kavgadan da bütün halklar etkileniyor. Ama
AKP burada sadece iktidarda kalmak için bir mücadele veriyor” dedi.
AKP’nin bir plan içerisinde kayyum atadığını belirten Ağırdır, “Bunu
başaracaklar mı? Hayır, başaramayacaklar” dedi.
TÜRKİYE SİYASAL 3 BÖLGEDEN OLUŞUYOR
Türkiye’nin siyasal olarak 3 bölgeden oluştuğunu ifade eden Ağırdır,
İskenderun’dan İstanbul’a kadarki kıyı bölgesinde CHP, Orta Anadolu’da
AKP, üçüncü bölgede ise HDP’nin etkin olduğunu söyledi. 3 bölge arasında
ciddi farklılıkların olduğunun altını çizen Ağırdır, 3 bölge arasında
ciddi ekonomik farklılıkların da olduğunu söyledi. Cumhuriyetin
kuruluşundan bu yana hep güvenlikçi politikaların esas alındığını
kaydeden Ağırdır, “Bugün bu durum hala sürüyor. Yine bunun karşısında
büyük bir koalisyon var gibi görünüyor. Ama bu iktidar gittikten sonra
herkesin yüzü daha görünür olur” diye belirtti.
TEMEL SORUN HALKA GÜVENMEMEK
Türkiye’de siyasetin temel sorunun “yurttaşa güvenmemek” olduğunun dile
getiren Ağırdır, şunları söyledi: “Türkiye sosyolojik olarak çok
değişiyor. Bugün Türkiye nüfusunun yüzde 57’si 12 şehre sığınmış
durumda. Bu her şeyi değiştiriyor. Kürt meselesi hakkında söylenmemiş
cümle yok herhalde. Sayın Demir de ‘Türkiye’de toplumsal tepki
oluşmuyor’ dedi. Oluşmuyor, çünkü toplumsal bellekte oluşan bir şey var.
Türkiye’deki güvenlik arayışını yok sayarak halkı bilgilendirmekle
olmuyor. Diyarbakır ve Tekirdağ’ın sorunları bir değil. Dolayısıyla
Türkiye’nin bugün kendini yönetme hakkını çözmeden sorunları çözemez.
Bunun için de idari tanımları ters yüz ederek yeniden tanımlamamız
lazım.”
SEÇİME DAİR UYARILAR
Ağırdır, muhalefet partilerinin Kürtler olmadan seçimi kazanma
ihtimalinin olabileceğini ancak Kürtler olmadan yeni Türkiye’yi
oluşturamayacağını vurguladı. Ağırdır, şöyle devam etti: “O yüzden bu
süreci, kendi kimliklerimizi dayatmak üzerine değil nasıl yaşamak
istediğimiz belirler. Seçimleri isimler üzerine kurgularsak AKP seçimi
kazanabilir. Ama ortak yaşam üzerine kurarsak yüzde 60 oy alma ihtimali
vardır. Burada bazı temel meseleler var. Birincisi güven meselesi. O
yüzden her tartışmayı herkesin gözü önünde yapılması gerekir. AKP’nin
2015’e göre var olan seçmenlerin yüzde 50’sini kaybetmiş durumda. Ama bu
seçimler yeni bir adres bulmuş değil. Yine ne olursa olsun her 10
Kürt’ten 7’si HDP’ye oy verecek. Bunu HDP’nin siyasetinden falan değil
Kürt kimliğinden dolayı verecek. Ama mesele bu değil. Mesele yeni bir
Türkiye’yi nasıl oluşturacağımız meselesidir. Burada HDP ve İyi
Parti’nin durumu belirleyicidir.”
KAYYUMLARIN NEDENİ
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan ise, kayyum atamalarını
yapıldığı yerlerde yaşanan tahribatı anlattı. Bakırhan, Şark Islahat
Planı’yla birlikte kayyum anlayışının başladığını belirterek, “Kayyumlar
sadece Kürt kentlerine atanmıyor ama ilk olarak oralarda başlatıldı.
Kayyumlar ilk önce Kürt kazanımlarını ortadan kaldırılmaya çalıştı”
dedi. 1979’da kazanılan Hilvan Belediyesi Başkanı ve meclis üyelerinin
görevden alındığını hatırlatan Bakırhan, “1999 seçimlerinde de
Diyarbakır Lice ve Mersin’de seçimleri kazanmasına rağmen mazbatalar
başkasına verilmişti. AKP 2016 yılında bir torba yasa ile kayyum
yasasını meclisten geçirildi. Ben de o dönem atanan kayyum mağduruyum”
diye kaydetti.
Bakırhan, kayyum atamalarının nedenine ilişkin şunları söyledi: “Çünkü devletin yargısının işlemediği yerde belediyeler bu görevi görüyordu. Eşitlikçi bir yönetim vardı. Kadınlar ilk defa bu kadar yönetimin içerisinde yer aldı. Yani yerel yönetimlerle birlikte devletin yüz yıldır görmediği sorunların altından kalkmaya çalıştık. Tabi bunu istemezler. Bu nedenle sert bir şekilde yöneldiler.”
MİLYONLARIN İRADESİ YOK SAYILDI
2016’dan sonra 2019’da yapılan yerel seçimlerde göreve gelen kişilerin
yerlerine de kayyım atamalarının yapıldığına dikkati çeken Bakırkan, “33
bin seçmen başka yerlerden bölgeye getirilerek oylar kullanıldı. Bu
seçmenler ahırlarda seçmen olarak gösterildi. Birçok belediyemizi bu
şekilde kaybettik. Kaybettiğimiz belediyeler de 150-200 oyla kaybedildi.
Kazandığımız belediyeler de seçimler henüz sonlanmamışken belediyelere
kayyum atanması için çalışmalar yapıldı. Kayyum atanan belediyeler de
sanki fethedilmiş gibi marşlarla girildi. Bu şekilde belediyelere kayyum
atandı. Bu ikinci kayyum sürecinde de 48 belediyeye kayyum atandı. 72
belediye başkanımız çeşitli gerekçelerle tutuklandı. Kayyum atamalarıyla
birlikte 4 milyonu aşkın kişinin iradesi yok sayıldı” diye konuştu.
Bakırhan, konuşmasının devamında kayyım atanan belediyelerdeki
çalışmaları ve zararları anlattı.
Bakırhan’ın konuşmasının ardından panele öğlen arası verildi. Öğlen arasının ardından panel, “STK, medya ve üniversitelerde kayyum rejimi” başlığıyla devam edecek.
(ETHA)