Halklar ve İnançlar

Published on Haziran 30th, 2023

0

ADGB: Madımak’ ı unutmadık! unutturmayacağız!

Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB) tarafından “2 Temmuz Sivas Katliamı” yıldönümü nedeniyle yazılı açıklama yapıldı.

Avrupa Demokrat Haber Merkezi

ADGB tarafından yapılan açıklama şöyle:

Madımak’ ı Unutmadık! Unutturmayacağız!

1993 Temmuz’ unda sanatçı, siyasetçi ve yazarlar dört gün sürecek Pîr Sultan Abdal şenliğinde söyleyişide bulunmak, kitaplarını imzalatmak, şarkılar söylemek, deyiş, nefes ve duvazlarını seslendirmek üzere Sivas’ta bulunuyorlardı.

Şenliğin ikinci günü, Cuma namazından çıkan faşist güruh, etkinliğin yapıldığı alanı sloganlar eşliğinde, tekbir getirerek basar. Etkinlikte bulunan yazar ve sanatçılar, Madımak Oteli’ne sığınmak zorunda kalırlar.

Alevilere karşı devlet tarafından örgütlendirildiği anlaşılan bu güruh otelin etrafını sarar, otele sığınanları kuşatırlar. Tekbir sesini duyanların katılımı ile kısa sürede sayıları on binlere ulaşan bu faşist güruh “Laik kafirlere ölüm’”, “Zafer İslam’ın olacak” diyerek oteli ateşe verirler.

Devletin valisi, polisi, askerinin yanı sıra dönemin hükumeti saatler boyu devam eden bu kuşatmaya sessiz kalırlar. Çünkü inkârcı ve katliamcı ulus devletin farklı ve öteki olanlara karşı ’Tamamlanmamış Görev’, ‘Bitmemiş Suç’ pratiği işliyordu.

‘Bitmemiş Suç’ pratiği gereğince şenlik üzerine saldırtılan ve sevk edilen bu nahak zihniyet sahipleri tarafından çıkarılan yangında, 33 canımız vahşice ve hunharca yakılır. Katliamcı ve soykırımcı devlet aklının organize ve sevk ettiği ve kışkırttığı bu faşist güruh, is ve yanık et kokusundan çılgına dönmüş, önüne gelen her şeyi yakıp yıkıyordu.

Dönemin belediye başkanı;  “Gazanız mübarek olsun” derken, Başbakan Tansu Çiller  “Çok şükür otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” diyordu. 2014 yılında ise davanın zaman aşımına uğratılması üzerine, Başbakan Erdoğan, “Hayırlı olsun.” deme pervasızlığında bulunur.

Başbakanlara bunu söyleten; Türk Devleti’nin bitmeyen suç pratiğidir. Soykırımcı İttihat ve Terakki zihniyetinin birinci dünya savaşı koşullarında Müslüman olmayan halklara dönük yürüttüğü soykırım, ulus devletin inşası süreci ile birlikte Müslüman ve Türk olmayan Kürt Alevilerine ve Kürtlere dönük sürdürülür. Bu bağlamda tekçi, inkârcı, katliamcı ve soykırımcı zihniyetin Alevilere karşı, ‘Tamamlanmamış Görev’ olarak addettiği katliamın adıdır Sivas.

1920-1921 yıllarında Koçgiri soykırımı ile Kürtleri Ankara’dan uzaklaştırmanın stratejisi ile hareket eden devlet, 1978’de Maraş, 1980’de Çorum ve 1993’te Sivas’ta Kürt- Alevi karşıtı stratejisi gereğince ‘suç pratiği’ içinde olur. 1925 Şark Islahat Planı ile genelde Kürtleri, özelde Kürt Alevileri, ‘Yeşil Kuşak’ dışına hapsetmek, direnenleri ortadan kaldırmak, geride kalanları ise asimile ederek başkalaşıma uğratmak devletin temel stratejisi olmuştur.

Kürt ve Alevi sorununu, meşru demokratik yollarla çözmek yerine, her seferinde katliam ve soykırımı dayatan Türk devleti, TSK bünyesinde oluşturduğu Özel Harp Dairesi üzerinden halklara, inançlara dönük fiziki, siyasi, kültürel ve sosyal soykırımı yaşatır.  Halkların, inançların ve ezilenlerin uyanışının yaygınlık kazandığı bu süreç, Alevi örgütlülüğünü hızlandıran ve yaygınlaştıran olur. Toplum dinamiklerinin özgün ve özerk örgütlenmesi sonucu başta Kürt Alevileri olmak üzere, Alevilerin öz güçleri üzerinden örgütlenmeleri ve kendi hakikatleri ile buluşmaları, devlet kendisi için tehlikeli görür. Ulus devletin inkârcı ve katliamcı politikaları ile ön alamadığı siyasal, toplumsal ve kültürel aydınlanma hareketi, Ankara’nın yanı başında, ulus devletin temellerinin atıldığı Sivas Kongresi’nin gerçekleştiği Sivas’ta yaşanıyor olması, ulus devlet tarafından kabul edilmez görüldü. Sivas’ ta Türk ulus devletinin yok saydığı Kürtler, Aleviler, Sosyalistler ve aydınlar yan yana gelmiş, topluma yeni bir umut ışığı yakmışlardı. Devletin kendi bekası için kabul edilmez gördüğü bu gelişme, Özel Harp Dairesince önlenmeli, kriminalize edilmeliydi. O nedenle devletin yasama, yürütme ve yargısı el birliği içinde olmuş, askeri ve sivil bürokrasisi katliamı kolaylaştıran olmuşlardır.  Sivas katliamının 30. yılı ile cumhuriyetin 100. yılı bu yıl geride kalacaktır. Ulus devletin yüz yıl önceki tekçi, inkârcı, katliamcı ve asimilasyoncu zihniyeti devam etmektedir. Bu tekçi politika günümüzde de,  “Türkiye Yüzyılı” söylemi ile AKP-MHP faşist iktidarı eli ile sürdürülmek isteniyor. Yanlarına Türkçü ve ümmetçi Yeniden Refah Partisi ile ümmetçi HÛDA-PAR’ ı alarak 21. Yüzyılda Kürtlere, Alevilere kültürel soykırım yaşatmak istiyorlar.

Dolayısıyla 2 Temmuz Madımak katliamının 30. ve cumhuriyetin 100. yılında devletin bu soykırımcı ve katliamcı zihniyetine karşı demokrasiden yana olan tüm güçlerin ortak mücadeleleri hayati önemde konu olmaktadır. Tekçi zihniyetten beslenen AKP-MHP faşist iktidarı Alevilere, Kürtlere ve demokrasi güçlerine katliam ve soykırımı dayatırken, biz mazlum ve mağdurlar, ezilen, sömürülen ve emekçiler olarak bu sürece parçalı, kendine göreci ve keyfi yaklaşamayız. Bizleri farklılıklarımızla ayrıştıran, karşıtlaştırıp düşmanlaştıranlara inat, mazlum ve mağdur Anadolu ve Mezopotamya halkları ve inançları olarak ‘Bir Olmanın, Birlikte Olmanın Zamanıdır!’ diyoruz.

‘Yol Bir Sürek Binbir!’ düsturundan hareketle, farklılıklarımızı zenginlik kabul ederek, fiziki, siyasi ve kültürel saldırılara karşı çokluk içinde birlik ilkesi gereğince herkesi demokratik, özgür ve ortak yaşamı birlikte inşa etmeye çağırıyoruz.

Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB)

Tags: , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑