Güncel

Published on Mayıs 3rd, 2023

0

Amasra maden katliamı davası | Mühendis ifade değiştirdi

Bartın Amasra’da TTK’ya ait maden ocağında meydana gelen patlamaya ilişkin davada savcılık ifadesinde, üretim baskısı olduğunu söyleyen mühendis, mahkemede ifadesini değiştirerek “Üretim baskısı yoktu” dedi.

Bartın Amasra’da 43 işçinin yaşamını yitirdiği maden katliamına ilişkin davanın duruşmasına devam edildi.

Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait maden ocağında 14 Ekim 2022 tarihinde meydana gelen patlamaya ilişkin 7’si tutuklu 23 sanığın yargılandığı dava geçtiğimiz hafta başladı. 4 gün süren ve ara kararla 3 Mayıs’a ertelenen davanın duruşması bugün Bartın 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam ediyor. 3 gün sürecek duruşma tutuksuz yargılanan kalan 15 tutuksuz sanığın ifadeleriyle sürecek.

Geçtiğimiz hafta duruşmanın ilk celsesinde tutuklu sanıkların sorgusu tamamlanmış ve müessese müdür yardımcısı Salih Atmaca serbest bırakılmıştı.

‘Maskeler dünya madenciliği markası’ 

Evrensel’de yer alan habere göre duruşma 2. Celse kaza takip mühendisi ve A sınıfı iş güvenliği uzmanı Fazıl Karaküp’ün savunmasıyla başladı.

Kazanın nasıl gerçekleştiğine dair bir emare göremediğini söyleyen Karaküp şunları kaydetti:

İş yerimizde iş güvenliği eğitimi tamamen verildi. Sadece bir kere eğitim aldıklarını söyleyenler var. Burak Sümertaş, bir kere eğitim aldığını söylüyor. 2021 yılında iki tane 35 saatlik aldığı eğitim kursu var. Ben buradaki eğitimin yeterli olduğunu düşünüyorum. Tatbikatlar yılda iki defa her vardiyayı kapsayacak şekilde yapılıyor.

Karaküp’ün iş güvenliği önlemlerinin kusursuz olduğunu ileri sürmesi ile madencilerin aileleri eğitimlerin formalite olduğunu söyleyerek sanığın ifadelerine tepki gösterdi.

‘Haddinden fazla efor sarf ettiği için maske çalışmamış’

Karaküp, maskelere ilişkin de maskelerin çok iyi bir marka olduğunu söyleyerek “yanma olduğu için işçiler açmaya fırsat bulamamış olabilir” diye ifade etti.

Hayatını kaybeden Yener Saygın’ın ailesi “Yener’in maskesi neden çalışmadı o zaman” diye sordu. Sanık Karaküp, maskelerin dünya madenciliğinde kullanılan OFK maskeleri olduğunu, Yener Saygın‘ın haddinden fazla efor sarf ettiğini söyledi. Aileler, “Resmen hikaye dinliyoruz yalan söyleme, maskesi çalışmamış Yener’in” diye seslendi.

Avukat Melike Polat’ın sorgusu üzerine tespit ve öneri defterinde 16 Haziran’da metan oranının 1,5 üzerine çıktığında elektrik kesicinin devreye girmediğine dair yer alan notları hatırlatıldı. Karaküp, olayı tam olarak hatırlamadığını ancak sorunun o gün çözüldüğünü, iş durdurmanın ise olmadığını söyledi.

Avukat Melike Polat, 27 Eylül 2022 tarihinde de Karaküp’ün bir ocak turu yaptığını ve -200’deki hava kapısının kapalı olduğunu gördüğünü bunun da deftere işlendiğini söyleyerek, bu soruna ilişkin ne yapıldığını sordu. Sanık Karaküp, “Bu arızayı tespit ettikten sonra arıza giderildi” dedi.

Avukat Polat, 7 Ekim’de ÇSGB görevlilerinin geldiği gün metan oranının yüzde 5’e yükseldiğini hatırlattı, sanık Karaküp ise “Orada bir kalibrasyon olmuştur. Riskli bir durum değildi. Bir sıkıntı olsaydı işletme müdürü oradaydı, durdururdu zaten. Ben riskli gördüğüm bir şey olduğu zaman bildirdim” dedi.

‘Kurtarma senaryosuna gerek görülmemiş’

Acil durum eylem planının hazırlayıcılarından olan Karaküp’e -320 katı için bir kurtarma senaryosu görülmediğini söyleyen Avukat Polat’a, sanık Karaküp kroki üzerinden bölgeyi göstererek, “Diğer katlarla kaçış güzergahı aynıdır, bu yüzden gerek görülmemiştir” dedi.

TTK’nın Şubat 2023 tarihli kaza kanaat raporuna dair bilgisi olup olmadığı sorulan sanık Karaküp bilgisi olmadığını, sadece Enerji Bakanlığı’nın sürdürdüğü soruşturma kapsamında bilgi verdiğini söyledi. -320’deki cenazelerin sıralamasının kararını ekip olarak verdiklerini söyleyen Karaküp, ekiptekilerin isimlerini ise vermedi. Karaküp’ün ifadeleri üzerine aile avukatlarından Derviş Emre Aydın, Karaküp’ün ifadeleri sonucu raporun manipülatif olduğunu belirterek bunun bildirimini yapıp yapmadığını sanığa sordu. Sanık bildirim yapmadığını belirtti.

İşçilerin 1 Mayıs’ını kutladı: Öldürdünüz işçi mi kaldı!

Ardından vardiya mühendisi Recep Orhan’ın savunmasına geçildi. Recep Orhan savunmasında, işçilerin 1 Mayıs’ını kutlaması üzerine ailelerden “Hani nerede işçiler, öldürdünüz. Bayramını kutlayacak işçi mi kaldı?” diye tepki geldi. Tepki gösteren ailelerden vefat eden maden işçisi Ramazan Özer’in babası, zorla mahkeme salonundan çıkarıldı.

Savcılık ifadelerinde daha önce taş tozunun -300’e kadar serpildiğini, alışılmış gelenekler ve sendikanın etkisi ile nezaretçilerin olması gerekenden daha geç girdiğini söyleyen Recep Orhan şöyle devam etti:

Gündüz vardiyasında belirlenen pervane arızası sonraki vardiyaya neden bırakıldığını bilmiyorum. Tek vardiya mühendisi olarak tüm alanı kontrol etmek zor. Nezaretçiler bu arızayı halledecekti. Ben de kontrol bölgesine gidip kontrol edecektim. Patlamanın tam olarak sebebini bilmiyorum. Lağım işlemi tek seferde yapılır. Patara işlemi yapıldıysa da bana bildirilmedi. Bu yapıldıysa baturcu ve nezaretçinin kararı olmuştur. Öyle bir şey varsa da haber vermeleri gerekirdi. Üzerime atılan suçlamaları kabul etmiyorum. 6 aylık bir yeraltı tecrübem var.

Selçuk Emekci: Tarafıma baskı uygulanmıştır

Avukatların sorgusunda Orhan şu yanıtı verdi: “Telsizler normalde çalışıyordu ama çekmeyen bölgeler vardı. Kaza günü ocağı boşalt talimatı verdiğimde ocağın her yerinde telsiz çalışıyordu. Vardiyada tek mühendis benim, ocağa gitmediğim gün yok. 7 aylık çalışma sürecimde tatbikata katılmadım. Talhisiye ekipleri kazadan bir saat sonra geldi izinliydiler.”

Aile avukatlarının savcılık ifadelerini hatırlattığı sorguda, Orhan’a nezaretçilerin geç ocağa girdiğine dair ifadeleri hatırlatılarak ‘adam kayırmaca’ olup olmadığı soruldu. Orhan, Selçuk Ekmekci’den “Sendika seçimleri var idare edin” telkini aldığını söyledi. Orhan’ın ardından Selçuk Ekmekci söz aldı: “Ben adam kayırmacılıkla mücadele ettim. Recep bey yanlış anlamış. Hatta bana karşı çok üst taraflar aranarak tarafıma baskı uygulanmıştır” dedi.

İfade değiştirdi: Önceki kişinin ifadeleri kullanılmış

Hazırlık servisi mühendisi ve A sınıfı iş güvenliği uzmanı Hidayet Gökdere de üzerine atılı suçları kabul etmedi. Avukatların sorularına şu yanıtları verdi:

Emniyetteki ifadelerimde nezarette kaldık 3 gün. 4’üncü günün sonunda hızlı olması için herhalde benden önceki kişinin ifadeleri kullanılmış. Benim kullanmadığım şeyler kullanıldı. Üretim baskısı yoktu.

Daha önce Gökdere kolluk ve savcılık ifadesinde üretim baskısı olduğunu dile getirmişti. İfadesini değiştiren Gökdere’ye aileler, “Göz göre göre yalan söylüyor” diyerek tepki gösterdi. Gökdere ise “Sonuçta buradaki ifadem geçerlidir” dedi.

Aile avukatı Ceren Yılmaz’ın, “Emniyet ifadenize göre mevzuatta vardiya sırasında en az 2 görevli olması gerektiğinden ve madende bazen tek kişi çalıştığını söylemişsiniz. Bu durum hakkında bilgi verir misiniz?” sorusuna sanık Gökdere: “Emniyet ifadelerine yanlış geçmiş, benim kartiyemde tek çalışan yoktu” dedi.

‘Emniyet ifadeleri yanlış almış’

Emniyet ifadelerinin yanlış alındığını söyleyen Gökdere bu duruma ilişkin kolluk güçleri hakkında hiçbir şikayette ve ifade yenileme talebinde bulunmadığını söyledi. Aileler, “Seni güzel susturmuş, söyle kaç para aldın” diye tepki gösterdi.

Gökdere, “Emniyet ifademi gece aldılar, kullanmadığım şeyleri yazdıklarını tekrar ederim. Kabul etmiyorum” dedi.

Sanık Gökdere, -350’de 5 metre fazla gidildiğine dair emniyetteki ifadelerinin hatırlatılmasında, avukat Yılmaz ‘ın “-350’de 5 metre fazla gidildiğinin siz farkındasınız, Selçuk Bey farkında bir şey yapmadınız mı?” Sorusuna ise “Benimkisi bir düşünceden ibaret. Emin olduğum bir şey değil” yanıtını verdi.

Avukat Yılmaz, “Enerji Bakanı’nın sosyal yardım miktarını artırmak için üretim miktarının artırılması talimatı verdiği söylentisinden bahsetmişsiniz bunlara ilişkin beyanlarınız olacak mı?” diye sordu.

Sanık Gökdere bu ifadelerini de yalanladı: “Bunları söylemedim, kabul etmiyorum.”

(GazeteKarınca)

Tags: , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑