İşçi Sınıfı

Published on Haziran 4th, 2023

0

Amazon’da 10 yıldır devam eden mücadele

Almanya’da Amazon işçileri, Ver.di sendikası ile birlikte 10 yıldır perakende ve posta taşımacılığı sektöründe geçerli olan toplu iş sözleşmesini tanıması ve uygulaması için mücadele ediyor.

Almanya’da, 14 Mayıs 2013 tarihinde Bad Hersfeld ve Leipzig’deki Amazon dağıtım merkezlerinde çalışan işçiler ilk kez iş bıraktı. O tarihten bu yana neredeyse her yıl, verdikleri mücadelelerle işverenle ücret artışları ve sağlık güvencesi anlaşmaları imzalıyorlar. Ancak Amazon işçilerinin asıl hedefleri çalışma koşullarını uzun vadede güvence altına alan bir toplu sözleşme. Bunun için 10 yılın ardından da grevler ve eylemlerle uzun, çetin ve istikrarlı bir mücadeleyi örgütlemeye devam ediyorlar. Çünkü, kendilerini işverenin keyfi uygulamalarına karşı koruyacak olan tek bağlayıcı anlaşmanın toplu iş sözleşmesi olduğunu biliyorlar.

Dünya ölçeğinde faaliyet gösteren internet devi Amazon’da hakim olan kötü çalışma koşulları, düşük ücretler, yaratılan çevre kirliliği ve tekelin neredeyse dünyanın hiç bir yerinde vergi ödemiyor olması uzun yıllardır sendikalar, işçi, insan hakları ve çevre örgütleri tarafından eleştiriliyor. Diğer tekeller gibi Amazon da, çalışanların sırtından avantajlar elde ederek perakende sektöründeki rekabeti büyük oranda tırmandırıyor. Almanya’da Amazon işçileri, Ver.di sendikası ile birlikte 10 yıldır ABD merkezli tekelin perakende ve posta taşımacılığı sektöründe geçerli olan toplu iş sözleşmesini tanıması ve uygulaması için mücadele ediyorlar.

DÜŞÜK ÜCRETLER VE KÖTÜ ÇALIŞMA KOŞULLARI

2022 yılının üçüncü ve dördüncü çeyreğini de kârla kapatan, 2023 ün ilk çeyreği için yaklaşık 3.2 milyar dolar kâr bildiren dünyanın en büyük online tekeli Amazon, Almanya’da işe yeni başlayanlara, bölgeye göre brüt 11.30 ile 12.70 avro arasında bir ücret ödüyor. Bu ücret 12 ve 24 ay sonra otomatikman yükseliyor. İki yıl sonra Amazon çalışanları, şayet iş sözleşmeleri sona erip işten çıkarılmamışlarsa, ayda ortalama brüt 2 bin 600 avro maaş alıyorlar.

Tekel, çalışanları hakkında aralıksız veri toplamak için uygulamalar, tarayıcılar ve kameralar kullanıyor. Çalışanların nerede oldukları, iş arkadaşlarıyla konuşup konuşmadıkları, ne zaman mola verdikleri ya da bir iş için ne kadar zamana ihtiyaç duydukları her saniye çalışanların yanlarında taşıdıkları izleme cihazları aracılığıyla paketlerin kapıya teslim edilmesine kadar kayıt altına alınıyor. İşçiler, Hans Böckler Vakfı ve Alman Sendikalar Birliği tarafından yayımlanan “Dijital Çalışma Atlası”nda yer alan bir makaleye göre ağ ve yapay zeka aracılığıyla aralıksız kontrol ve denetime maruz kalıyorlar. Amazon’un kurucusu ve şimdi denetleme kurulunda bulunan Jeff Bezos’un işçilerin ölümünü göze aldığı, pandemiden önce de biliniyordu. Ancak, ağır çalışma koşullarından dolayı hayatını kaybeden işçilerin sayısının artması üzerine tekel, ABD Ulusal Meslek Sağlığı ve Güvenliği Konseyi tarafından “kirli düzine listesi”ne (Dirty-Dozen-List) alındı. Böylelikle Amazon ABD’ de bulunan en tehlikeli 12 işverenden biri durumunda.

DAHA FAZLA PERFORMANS İÇİN BASKI

Amazon, ABD’de ve şimdi de Almanya’da “Mentor” uygulamasıyla bir adım daha ileri gidiyor. Bu uygulama çalışma saatlerini, taşıt kullanma biçimini ve telefon kullanımını eş zamanlı olarak kaydediyor. Bu sayede yöneticiler, yeterince hızlı çalışmayan işçileri telefon ve kısa mesajlar aracılığıyla daha iyi daha hızlı çalışmaya zorlayabiliyorlar. Olumsuz eleştiriler alan ya da paket kaybedenler, ücret almadan günlerce ya da haftalarca işten uzaklaştırılabiliyor ya da işten çıkarılabiliyorlar. Amazon’un taşıtları için de yeni bir kontrol sistemi hazırladığı biliniyor. Dört video kameralı “Driveri” kamera sistemi sürücünün davranışlarını sürekli olarak kaydediyor. Örneğin, kimin ne kadar hızlı sürdüğü veya fren yaptığı kaydediliyor. Sözde kazaları önleyeceği belirtilen uygulamanın pratikte sürücüleri daha da fazla baskı altına alacağı ortada.

Bu uygulamalar sadece ABD’de değil, Almanya’daki 18 lojistik merkezi, 5 tasnif merkezi ve 50’den fazla dağıtım merkezi için de geçerli. Sadece “son mil” olarak adlandırılan teslimat alanında genellikle taşeron ya da serbest meslek sahibi olan yaklaşık 25 bin sürücü Almanya genelinde büyük bir baskı altında çalışıyor. Öyle ki Amazon 2021 yılında, bazı şoförlerin idrarını şişelere yapmak zorunda kaldığını kabul etmişti. Bu alanda çalışan şoförlerin çoğu göçmen kökenli ve genellikle çok az Almanca biliyorlar. Genellikle işçilerin dilinde konuşan taşeron firmalar üzerinden işe alınan işçiler Alman çalışma yasaları, molaların zorunlu olduğu, işverenin hangi sağlık ve güvenlik önlemlerini almakla yükümlü olduğu ve bir iş sözleşmesinin neleri içermesi gerektiği üzerine bilgi sahibi değiller.

İŞÇİLER SAYIDAN İBARET

Amazon için işçilerin sadece birer sayıdan ibaret oldukları gerçeği son olarak bu yılın başında bir kez daha tescillendi. Tekel, korona salgını döneminde elde ettiği devasa kârların enflasyon ve düşen alım gücüne bağlı olarak azalması üzerine dünya genelinde işçi çıkaracağını açıkladı ve bu yılın mart ayına dek yaklaşık 27 bin işçiye çıkış verdi.

Amazon’da dünya genelinde devam eden grev hareketi sayesinde, Almanya’daki hemen hemen tüm lojistik merkezlerinde seçilmiş iş yeri temsilcilikleri bulunduğu için onların onayı olmadan hiçbir işçiye keyfi olarak çıkış verilemiyor. Fakat, Almanya da çoğunluğu iş sözleşmesi süreli olan işçiler sistematik olarak sözleşmelerinin bitiminde işten çıkarılıyorlar. İşçilerin Amazon için sadece parasal değeri olan değiştirilebilir birer araç olduğu gerçeği tekelin yıllık iş raporlarında da görülmekte. Örneğin 2020 faaliyet raporundan “Çalışanlarımızla ilişkilerimizin iyi olduğunu düşünüyoruz” ifadesi çıkarılmış ve daha önce “çalışanlar” olarak adlandırılan bölümün adı “insani sermaye” (Human Kapital) olarak değiştirilmiş.

MÜCADELE SÜRÜYOR

Sendikalar ve veri koruma uzmanları Amazon’daki çalışma koşullarını uzun süredir sert bir şekilde eleştiriyorlar ve çalışma süresi yasalarının, asgari ücret yasasının, hastalık maaşı ve veri koruma yasasının ihlal edildiğini gözlemliyorlar. Dünya genelinde faaliyet yürüten, sendikalara ve sendikalı işçilere karşı aktif mücadele eden Amazon’a karşı sendikalar da mücadeleyi uluslararası düzeyde örgütlüyorlar. Her yıl tekelin indirimli kampanyalarla büyük kârlar yaptığı “Black Friday” (Kara Cuma) günü, Küresel Sendikalar Birliği-Uni Global Union’un, insan hakları ve çevre örgütlerinin çağrısıyla değişik Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere dünya genelinde 30 ülkede “Make Amazon Pay-Day” (Amazon ödesin) grev ve eylem gününe dönüşüyor.

İşçilerin çok az bir bölümü işyerlerini güvence altına alan süresiz bir iş sözleşmesine sahipken büyük bir bölümü ise greve katılma ya da iş yeri temsilciliği kurma olanağına sahip değil. Bu koşullara rağmen 10 yıldır gerçekleştirilen grev ve eylemlerle işverenle ücret artışları ve sağlık güvencesi konusunda anlaşmalar imzalandı. Ancak bu anlaşmalar toplu sözleşme mahiyetinde olmadıkları için işveren tarafından her an bozulabiliyor: Amazon, 2020 yılının başında korona salgının başlamasıyla Almanya’daki 20 bin çalışanına yaptığı saat başına 2 avroluk ücret artışını 2020 yazında geri çekti. Bu yüzden Ver.di sendikası ve Amazon, işçileri pes etmek şöyle dursun, asıl hedefleri olan, çalışma koşullarını uzun vadede güvence altına alan bir toplu sözleşme, sabit ücret ve insanca çalışma koşulları için, 10 yılın ardından da grevler ve eylemlerle mücadelelerini sürdürmeye kararlılar.


Sevinç SÖNMEZ

(Evrensel)

Tags: , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑