Kitap

Published on Haziran 26th, 2023

0

Askeri Darbeler, Cezaevleri ve Türkiyeli Mengeleler | Sevinç Çelikkol Ayçiçek / İ. Metin Ayçiçek


Sevinç Çelikkol Ayçiçek ve İ. Metin Ayçiçek, derledikleri 600 sayfalık kitap için, “bedeni, babasına torbalara parçalar halinde doldurularak teslim edilen İbrahim Kaypakkaya’dan, yakın tarihlerde benzer yöntemlerle öldürülen Süphan yoldaşa ve günümüze kadar, insanlığın onurlu bir yaşama kavuşabilmesi için verdikleri amansız mücadelede Türkiye Cumhuriyeti tarafından işkencede öldürülen bütün yoldaşlarımıza karşı sorumluluğumuzu hatırlatmak amacıyla hazırlanmıştır” diyor.

Avrupa Demokrat Haber Merkezi

Tarihi belgeleri derli toplu bir şekilde 600 sayfalık kitap haline getiren Sevinç Çelikkol Ayçiçek ve İ. Metin Ayçiçek başarı bir çalışmaya imza attılar. “Askeri Darbeler, Cezaevleri ve Mengele ve Türkiyeli Mengeleler” adıyla PDF formatta yayımlanan kitaba, Avrupa Demokrat Gazetesi‘nden her zaman ulaşabilirsiniz. Kitabın tüm okurlarımız için önemli bir başvuru eseri olacağından eminiz.

Sevinç Çelikkol Ayçiçek ve İ. Metin Ayçiçek’in açıklamasını da aşağıda veriyoruz:

Merhaba,

Bu kez bir başka belgesel ile önünüze geliyoruz. 17 Eylül 2022 tarihinde Avrupa Sürgünler Meclisi (ASM) adına Köln’de gerçekleştirdiğimiz, ASM Eş Sözcüsü Mahmut Özkan`ın moderatörlüğünü yaptığı, Berivan Aymaz (Yeşiller Milletvekili), Banu Güven (Gazeteci), Aysel Ocak (Cumartesi Anneleri aktivisti), Doğan Özgüden (Sürgünde Gazeteci) ve Metin Ayçiçek (ASM Eş Sözcüsü) konuşmacı olarak katıldığı sempozyumda, 1970 sonrasında cezaevinde yaşadığım bir olayı öyküleştirerek anlattım. Ve sempozyumun düzenlenmesinde hem olanaklarıyla hem bilgisiyle büyük katkılarını bize sunan değerli dostumuz Prof. Dr. Kenan Bozay ve sempozyuma konuşmacı olarak katılan değerli konuklarımızın da talebi olarak konuya ilişkin bir çalışma yapmam dillendirildi. Sorunun bende yaratacağı etkilerden ürkmeme rağmen, bu konuda yapılacak bir araştırmada büyük katkısını alacağımı düşündüğüm eşyoldaşım (eşitim) Sevinç’in de aktif ve üretken olarak çalışmada yer alması istemiyle, hemen öneriyi bir görev olarak üstlenip gerçekleştirmeye çalıştık.

Sandığımdan çok daha fazla gerginlik yaşadığımız bir çalışma oldu bu. 12 Mart ve 12 Eylül işkencelerinin mantığının aynı olmasına rağmen, TC Devleti’nin bu on yıllık arada kendini sadece işkence tekniklerini geliştirme alanında değil, ama “işkencelere bilimin katkısını sunmak” ya da tersine “işkencelerden yararlanarak bilime destek olmak” gibi NAZI Toplama Kamplarındaki uygulamaları, bire bir TC topraklarında da kullandıklarının fazlasıyla tanığı olduk.

Önce sadece “işkence” olarak adlandırılan bu uygulamanın, giderek aynı zamanda ticari bir amaca destek olarak da kullanılır olması ve bir kısmı ölerek, bir kısmı kaybedilerek ortadan kaldırılan çok sayıda tutsak kobay, ne yazık ki katillerinin özgür yaşadığı bir toplumda onlarla birlikte yaşamak zorunda kaldılar.

İsimlerinin başında Prof. Dr. gibi unvanları da taşımalarına rağmen ne yazık ki konumuz içinde yer alan bu çirkin isimlerin teşhirinin çoktan yapılması gerekiyordu. Ama sanırız Türkiye’nin 12 Mart’tan ve 12 Eylül’den sonra günümüze kadar demokratik hakların hiçbirini uygulamaması, bu sürecin sadece Türkiye dışında, Avrupa’da gerçekleştirilebilmesi olanağını verebiliyordu. Ve Avrupa Sürgünler Meclisi’nin Almanya’nın Köln kentinde gerçekleştirdiği sempozyum, bir anlamda bunların tekrar tekrar kayıtlara geçirilmesinin tarihsel hesaplaşmalar açısından önemini gözler önüne serdi.

600 sayfayla sınırladığımız bu çalışma, konuya ilişkin bilgilerin belki de yarısı bile değildir. Ama insanlığın özgür ve onurlu bir yaşam için sürdürdüğü mücadeleler tarihine küçük bir katkı olarak da olsa, Avrupa Sürgünler Meclisi’nin de özel teşvik ve desteğiyle bu çalışmayı gerçekleştirmek bir sorumluluk, bir zorunluluk olarak tarafımızdan gerçekleştirildi.

Yazılanlar “buzdağının sadece su üstünde görülebilir kısmıdır!” Belki bir zaman sonra, en azından bu konudaki ciddi akademik çalışmaları toparlayıp yayınlayarak insanlığın onur mücadelesine zerrece bir katkı sunabilmiş oluruz.

Bu kitap hiçbir zaman “para karşılığında” satılamaz, satılmaması gerekir. Çünkü kitapta adı geçen tutuklu mağdurların yaşadığı acılar, insanlığın özgür ve acısız bir toplumda yaşayabilmesine karınca kararınca bir katkı idi. Evet kaybettiğimiz yoldaşların bütünü, insanlığın özgür ve eşit yaşam geleceği mücadelesine kendi canlarını da katarak onurlandırdılar. Ama onların katilleri bugünden insanlığın uygarlık kavramının dışına atılmıştır.

İnsanlığın, insan onuruna yakışır bir sistem içerisinde yaşamasını savunmak ve bu doğrultuda çaba göstermekten başka bir suçları olmayan kaybettiğimiz yoldaşlarımızın her birinin canları pahasına yaktıkları aydınlıkta yılmadan, yorulmadan, korkmadan ilerleyeceğiz elbette.

Bu görev, bedeni, babasına torbalara parçalar halinde doldurularak teslim edilen İbrahim Kaypakkaya’dan, yakın tarihlerde benzer yöntemlerle öldürülen Süphan yoldaşa ve günümüze kadar, insanlığın onurlu bir yaşama kavuşabilmesi için verdikleri amansız mücadelede Türkiye Cumhuriyeti tarafından işkencede öldürülen bütün yoldaşlarımıza karşı sorumluluğumuzu hatırlatmak amacıyla hazırlanmıştır. 

İşkencenin bir insanlık suçu olduğu bilinciyle, çocuklarımıza işkencenin hayal bile edilmesine izin verilmeyecek bir gelecek dileğiyle…

Saygılarımızla.

Sevinç ÇELİKKOL AYÇİÇEK /  İ. Metin AYÇİÇEK 


Kitabı indirmek veya direk okumak için kapak resmine tıklayın:
Askeri Darbeler, Cezaevleri ve Mengele ve Türkiyeli Mengeleler

Tags: , , , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑