Makaleler

Published on Ağustos 4th, 2023

0

Bizim hayallerimiz, yaşayacak aşk/sevdamız var! | Gül Güzel


Hayallerimize, aşk ve sevdamıza sahip çıkalım. Sevdalarımızı, hayallerimizi yaban ellerde bırakmayıp, koruyalım; yarınlara daha da büyüterek taşıyalım…

Yunus Emre Aşk ve Sevdasını en iyi şekilde dile getiren büyük şair/ozan/mutasasufçu(Sofi)dur. ’Sevdiğimi demez isem, sevmek derdi beni boğar’ der. Diğer bir mısradaki şiirinde ise, aşka dair şöyle der ’ Eşitin ey yarenler,- Aşk bir Güneş’e benzer, – Aşık olmayan kişi, – Misali bir taşa benzer, – Dilinden Ağu tüter, – Nice yumuşak söylese, – Sözü savaşa benzer’’. Onun için, insan olmanın gereği Hayal kurma, Aşk ve Sevda ile yüreğini canlı tutmak gerek. Çünkü her kesin hayal edebileceği, sevda/aşkla gönül verdiği binlerce olgu ve gerekler vardır. Bir gün bunları yapamazsak, yaşam bir ‘’taş’a’’ benzeyebilir. Onun için, hayallerimizi canlı, aşk ve sevdamızı renkli tutmamız gerekiyor. Hiç bir mücadele ve kazanım aşk ve inat olmadan başarıya ulaşamaz. Hayali ve sevdası olmayan yürekler, günün birinde yenilmek- taşlaşmak ve susmak zorunda kalırlar…

Bizleri, Kürt olduğumuz için bu günlerde isyan ile protesto ettiğimiz Batı’ya, Doğu’ya, Kuzey ve Güney’ye sürdüler. Bizi toprağımızdan, ana-babamızdan, ülkemizin havasından, suyundan koparmaya çalıştılar. Ama, gerçekte bizden kopan hiç bir şey olmadı. Zira bizler ülkemizi hep yüreğimizde taşıdık; taşıyoruz. Bizler nerede olursak olalım, o Aşk ve Sevda, hayallerimizle, bizimle oraya geliyor.

Cezaevlerine veya yurtdışı sürgünleri bizi sevdamızdan, Güneşimizden koparamadı. Çünkü biz kendinimizin ve kendimize ait olan ülkemizden, ideallerimizden, dil ve kimliğimizden kopmanın kendimize ihanet olduğunu çok iyi biliyoruz. Bizler, halk ve bu halkın anaları olarak, bu aşk/sevda’dan vazgeçmeyip, kendi kendimize ihanet etmedik. Çünkü bizler, bu güce ve iradeye sahibiz. En zor şartlar altında dahi, bu konuda hayallerimiz hep canlı kalıp, yeşerecektir. Bence, aşk/sevda denilen şey de budur. Aşk/sevda, hayal gücü eşliğinde, sevilene katılmak, ona karışmak, onun içinde eriyip, yeniden daha güçlü var olabilmektir. Buna Gerilla/Devrimci aşkı da denilebilir. Ancak, Kürdistan halkının yüzde-doksandokuzu bu hayal ve ruhla, nerede olsa da yaşıyor. Her Kürt kadını ve genci, çağın devrimcileri-Kava’ları oldular artık.

Hiçbir güç ve kimse bizim hayallerimzi engelleyemiyecek. Mesela benim de çok mütevazi hayallerim var. Gün gelip de, Ülkeme döndüğümde, büyük metropollerdeki binalarda kesinlikle yaşamak istemiyorum. Hayalimde canlandırdığım bir Mağara evinde yaşamak istiyorum. Mağaranın sadece giriş kapısı ön tarafta olacak ve ön taraf taşlarla örülüp, giriş kapısı takılacak. Bunun dışında yan pencereler diye bir şey olmayacak. Ama gökyüzüne bakan en üst tarafta dışarıya açık bir baca ve bu bacadan içeriye hava ve Güneş sızarak girecek…Orda yalnız başıma olmayacağım. Yanımda şu an hala Türkiye cezaevlerinde rehin tutulan bir çok arkadaşım olacak. Bizler, arkadan sürgülü ve anahtarı başkasında olan kapıların arkasında değil, aksine kapısı sadece soğuktan korunmak için, tek bir tane olan Mağaraevimizde yaşamak istiyoruz. Bizim APE MUSA’mız da bir mağara evinde doğmuştu.

Ben sebze- meyve yetiştirip, Gülazer traktoruyla tarlaları sürecek. Bazı arkadaşlar, hayvanlarla ilgilenecek, bazıları da, süt ürünleriyle uğraşırken, yün ürünleri işleyen arkadaşlar da yine katkılarını sunacaklar. Bu şekilde birlikte, özgür ortamda yaşamanın güzelliğini ve kendi ürettiklerimizin tüketici ve sahibi olacağız. Bizi sömüren, inkar- imha eden ırkçı ve modern kapitalizmin çarkları arasından uzak olup, ezilmiyeceğiz. Kendi toprağımızda, dağlar ve ovalarımızda hep beraber ökolojik-sosyolojik bir konumda yaşayacağız. Bu hayallerimizi gerçekleştirmek için, gereken pratik adımları ve mücadelemizi de sürdüreceğiz. Martin Luther King ‘Benim bir hayalim var ! İlk adımınızı inançla atın.Tüm merdiveni görmek zorunda değilsiniz, yeter ki siz ilk adımı atın. Bilimsel gücümüz, manevi gücümüzün önüne geçti. Ve yine,  Birşey için ölmeyecek biri, yaşamak için uygun değildir.’’ dediği gibi. O’ belki hayallerinin büyük kısmını gerçekleştiremeden, kör bir kurşunla gitti. Ama, biz milyonlarız, bu hayali gerçekleştirmek için inancımız var. Hemen değil de, yavaş-yavaş olsa da.

Bizler, hayallerimizin tamamını Özgür Ülkemizin dağlarında, ovalarında gerçekleştireceğiz. Bir-birimizle kendi Anadilimizi konuşup, çocuklarımıza, torunlarımıza istediğimiz adı vereceğiz. Ve onları, verdiğimiz o güzel adlarıyla çağıracağız. İlkbahar gelince, yaylalarımıza çıkacağız. Çocuklarımız, kuzularımızla koşup, oynayacak, büyüyecekler. Birbirlerine sarılıp, yokuştan aşağı yuvarlanıp, aşağı geldiklerinde, ayağa kalkıp, sevinçle çığlık atacaklar. Güneşimiz, bize eşlik ederek hep ısıtacak ve etrafımızı aydınlatacak.

Yazar arkadaşım Mehmet Ünver ise hayallerini şöyle dile getiriyor.’’ Ben dağa, taşa, gökyüzüne, coğrafyaya veya toprağa sevdalanamıyorum. Benim en büyük sevdam, insan ve insanın özüdür. Ben insanı her şeyden daha değerli ve kutsal düşünürüm.

Benim hayallerim, bir gün herkesin eşit ve özgür olarak hesapsız ve kaygısız yaşayabildiğini görmektir.

 Benim hayallerim çok imkansız maalesef. Ama, senin hayallerin ise, sıcak bir irade kadar sana yakın aslında. Her an gerçekleşme ihtimali var.

Benden daha şanslısın’’.

Bu hayal, Aşk/Sevda bizim. Kürdistan’da bizim. Hayallerimiz gerçekleşene kadar, aşk ve sevdamız devam edip, Güneş’e dönük yüzümüz gülecek…!

Çünkü, bizim gerçekleşecek çok büyük hayal, tutku, inanç ve sevdalarımız var…


Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 04.08.2023

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑