Published on Ekim 15th, 2022

Defend Kurdistan’dan kimyasal silahlara karşı eylem çağrısı

Defend Kurdistan (Kurdistan’ı Savun) İnisiyatifi 30 Kasım’dan 3 Aralık’a kadar dünya genelinde kimyasal silah kullanımına karşı eyleme geçme çağrısında bulundu.

Kürdistanlıların ve dostlarının içinde yer aldığı İnisiyatif 30 Kasım’dan 3 Aralık tarihleri arasında faşist TC Devleti’nin kimyasal silah kullanımına karşı dünya genelinde protesto eylemleri gerçekleştirecek.

İnisiyatifin yaptığı yazılı açıklama şu şekilde;

“Suçlarınızı görüyoruz – Kürdistan’daki kimyasal saldırıyı durdurun!

Türkiye hiçbir zaman 2022 yılı kadar savaş suçu işlememiştir. Türkiye işgalciliği Kürdistan’da, ağır kimyasal silahlar ve insansız savaş uçaklarının kullanımıyla birçok savaş suçuna sebep olmuştur. Uluslararası dikkati Ukrayna üzerine çekerek bu suçları saklayamazsınız.

Türkiye’nin kimyasal silah kullandığına ilişkin ciddi iddiaların açığa çıkmasına rağmen, uluslararası toplum ve OPCW gibi sorumlu kuruluşlar Türkiye’den hesap sormamış ve bu konu hakkında ciddi araştırmalarda bulunmayı da ihmal etmiştir.

Hem Türkiye’nin 2018/19’da uluslararası hukuku açıkça ihlal eden Kuzey-Suriye/Rojava saldırıları hem de Güney Kürdistan/Kuzey Irak’taki işgal girişimleri nedeniyle sürekli uluslararası protestolar düzenleniyor.

Hükümet yetkililerinin veya uluslararası kuruluşların temsilcilerinin tepkileri çoğunlukla kayıtsızlık ve aktif engeller arasında görünmektedir. OPCW, gazetecilerden veya araştırmacılardan gelen raporları kabul etmiyor. Ayrıca, Güney Kürdistan’daki gerilla mevzilerinden Avrupa’ya götürülen örneklerin kimyasal silahlarla analiz edilmesi için farklı ülke laboratuvarlarından gelen tüm talepler reddedildi. Bu, Türk devletinin herhangi bir hesap verebilirlik durumu olmadan suç politikasını sürdürmesine izin veriyor. Aynı zamanda birçok dünya hükümeti, Türkiye’nin Kürt halkına ve özgürlük hareketine yönelik saldırılarını meşru müdafaa ve terörle mücadele olarak haklı çıkardı.

Kürdistan Özgürlük Hareketi, Tutsak Önder Öcalan’ın geliştirdiği demokratik, ekoloji ve kadın özgürlükçü paradigma ile bölgesel ve uluslararası hegemonik güçlerin çıkarlarının önünde bir engel gibi görünüyor. Rojhilat’tan (Doğu Kürdistan) İran’daki ayaklanmalara kadar yayılan ve şimdi tüm dünyada haykırılan “Jin Jiyan Azadi” sözü, kadın özgürlük mücadelesinin sloganı oldu. Kadınların ve insanların özgürlük çağrısını susturmak için bu insanlık dışı savaş suçlarını işlemeye hazırlar.

Rojhilat’tan (Doğu Kürdistan) İran’daki serhildanlara kadar yayılan ve şimdi tüm dünyada haykırılan “Jin Jiyan Azadi” sözü, kadın özgürlük mücadelesinin sloganı oldu. Kadınların ve insanların özgürlük çağrısını susturmak için bu insanlık dışı savaş suçlarını işlemeye hazırlar.

TÜRKİYE’NİN SAVAŞ SUÇLARINA ORTAK OLMAK

Suçlarınızı görüyoruz! Bu nedenle toplum ve demokratik güçler olarak ortak bir evrensel hareket olarak kadınların ve bölge halkının talepleri doğrultusunda hareket edecek, hükümetlerimizin savaş suçları ve işbirliklerine sessiz kalmayacağız. Sessiz kalamayız.

Türkiye’nin devam eden savaş suçları, Türkiye’nin uluslararası toplumun sessizliğinden cesaret aldığını ve istediği yerde savaş suçu işlemesine izin verildiğini düşündüğünü açıkça göstermektedir. Bu sessizliğin sonucu, Türkiye’nin savaş suçlarına ortak olmak anlamına geliyor.

ULUSLARARASI TOPLUM CİDDİYE ALMALI

Uluslararası toplum, Türkiye’nin NATO üyeliği örgütüne teslim olmak yerine, kimyasal silah kullanıldığı iddialarını ciddiye almalı ve konunun araştırılması için uzmanlara danışmalı ve Türkiye’yi Güney Kürdistan/Kuzey Irak’ta savaş suçları işlemeyi bırakması için baskı kurmalıdır.

30 Kasım – 3 Aralık tarihleri arasında kimyasal savaşın tüm mağdurlarını anma gününde sizleri yaratıcılıkla ve dayanışma içinde hareket etmeye (örneğin sokak tiyatrosu, flash moblar, stadyum etkinlikleri, video gösterimleri vb.) ve 3 Aralık’ta bulunduğunuz bölgede eylemlere katılmaya çağırıyoruz.

Suçlarınızı görüyoruz! Devletlerin çıkarlarını insan haklarının önüne koymalarına ve korumaları gereken anlaşmaların ihlallerine göz yummalarına izin veren suça ortak ve suça ortak olan sessizliği kıralım.
Hükümetlerin suç düzeyindeki işbirliğine karşı tepkimiz, halkın birlik ve beraberliği olmalıdır!” (ANF)