Almanya

Published on Şubat 20th, 2024

0

DİDF 23. Genel Kongresi’nden çağrı: Yerli ve göçmen emekçilerin birliğini güçlendirelim

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF), Almanya’nın 30 kentinden 120 delegenin katılımıyla 16-18 Şubat tarihlerinde genel kongresini gerçekleştirdi.

Avrupa Demokrat Haber Merkezi
Zeynep Sefariye Ekşi

Manheim’da yapılan kongrede delegeler iki gün boyunca güncel politik gelişmeleri ve farklı alanlarda sürdürülen çalışmaları değerlendirdiler ve yeni yönetim kurulunu seçtiler. Yeni çalışma dönemi için birçok konuda kararlar alınıp planların yapıldığı kongre, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı mücadeleyi daha da güçlendirmek, göç ve göçmenler hakkında süren tartışma ve kutuplaştırma politikalarına karşı ortak tutum almak üzere yerli ve göçmen örgütlere, sendikalara, bilim insanları ve kültür-sanat çevrelerine yönelik, ‘ortak yaşam ve birlikte mücadele’ çağrısını içeren bir bildirge ile sonuçlandı.

DİDF Genel Başkanı Zeynep Sefariye Ekşi’nin açılış konuşmasıyla başlayan DİDF’in 23. genel kongresi, güncel politik gelişmelerin değerlendirildiği bölümle başladı. Ekşi, savaşların, eşitsizliğin, işçi hakları ve özgürlüklere yönelik baskıların arttığı ve milliyetçiliğin körüklendiği bir dönemde, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı Almanya tarihinin en kitlesel eylemlerin yaşanmasının büyük mnem taşıdığı ve gelecek adına umut verdiğine dikkat çekti. Kongrede önceki yıllara oranla daha fazla genç delegenin bulunması ve tartışmalara daha aktif katılımı dikkat çekti. İki gün süren tartışma ve değerlendirmelerin ardından kongre, önümüzdeki iki yıl görev alacak 19 kişilik yeni yönetim kurulunun seçimiyle sona erdi.

DİDF 23. Genel Kongresi Sonuç Bildirgesi

Yerli ve göçmen emekçilerin birliğini güçlendirelim!

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu olarak, 16-18 Şubat tarihleri arasında Almanya’nın Mannheim kentinde, 30 şehirden 120 delegenin katılımıyla 23. genel kongremizi gerçekleştirdik.

Kongremiz yüzbinlerce emekçinin ırkçılığa karşı sokaklara çıktığı, yerli ve göçmen emekçilerin birlikte yaşamı için mesajların verildiği, emekçilerin geride bıraktığımız süreçte artan sosyal sorunlarına karşı mücadelesinin olanaklarının da genişlediği bir süreçte gerçekleşti. İki gün boyunca, sendikalardan, işyerlerinden ve toplumsal alanlardan gelen delegelerimiz yerli ve göçmen emekçilerin birliğini güçlendirmek, ırkçı politikaların zayıflatılması, değişik uluslardan ve inançlardan emekçilerin yaşam koşullarının iyileşmesi için sürdürecekleri mücadeleyi güçlendirmek için atılacak adımlar konusunda kararlar aldı.

1- 14 Ocak’tan bu yana Almanya’nın yüzlerce şehrinde, yüzbinlerce insan ırkçılığa karşı sokaklara çıkarak, ırkçı-faşist akımlara ve politikalara karşı önemli ve umut vadeden bir mesaj verdi. Milliyetçiliği, etnik köken ve inanç farklılıkları üzerinden kutuplaşma ve önyargıları körükleyen aşırı sağ politikanın uluslararası ölçekte hız kazandığı bir dönemde, bu mesajın büyük değer taşıdığını ve toplumsal hayatın tüm alanlarında büyütülüp kalıcılaştırılmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Çünkü, göç ve göçmenleri günah keçisi olarak gösteren ve salt AfD ile de sınırlı olmayan bu kutuplaştırıcı ve ayrımcı siyaseti gerçekten geriletebilmek, uzun yıllardır tahrip edilmiş olan yerli ve göçmenler arasındaki ilişkileri güçlendirmeyi gerektirmektedir. Sosyal ve ekonomik alandaki sorunların sorumlusunun göç ve göçmenler olarak gösterilmesi, hem yerli halk arasında göçmenlere yönelik önyargıları hem de göçmenler içinde dışlanmış hissini büyütmekte olup, yerli ve göçmenler arasındaki ilişkileri ve ortak yaşamı zehirlemektedir. Bu nedenle yerli ve göçmenler emekçiler arasında politik, kültürel ve sosyal bakımdan yakınlaşmayı, birbirini tanımayı ve ortak ihtiyaç ve değerler üzerinde buluşup hareket etmeyi güçlendiren ve kolaylaştıran kanallar yaratılabilmesi büyük önem taşıyor. DİDF olarak yerli ve göçmen tüm demokratik kurum ve örgütleri bu konuda daha fazla inisiyatif almaya ve ortak çalışmaya davet ediyoruz.

2-Son dönemlerde dünyanın birçok bölgesinde ortaya çıkan ırkçı-milliyetçi-faşist hareketlerin ve partilerin gelişmesinin tesadüf olmadığını biliyoruz. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, Almanya’da da ırkçı parti ve örgütlerin güçlenmesi, hükümetlerin emekçi halkın çalışma ve yaşam koşullarını kötüleştiren, etnik köken ve inaç farklılıklarını siyasi malzeme olarak kullanan, uluslararası rekabet ve güvenlik konularını öne çıkararak savaş hazırlıkları ve silahlanmaya hız veren politikalarının ortaya çıkardığı sonuçlardır. Eşitsizliği, gelir adaletsizliğini, gelecek endişesini büyüten bu politikaların ortaya çıkardığı tüm sorunların sorumlusu olarak göçmenleri hedef gösteren AfD gibi ırkçı partiler, aslında bu politikaların devam etmesine hizmet etmektedir. AfD ve benzeri partilerin zayıflaması hükümetlerin savaş ve kısıtlama politikalarına karşı mücadele edilmesiyle ve bu partinin işçi düşmanı neoliberal bir parti olduğunu geniş kesimler içerisinde açığa çıkarmakla mümkün olabilir. Bunun için tüm göçmen emekçileri sosyal alanlarda ve ırkçılığa karşı devam eden mücadelelere katılmaya çağırıyoruz.

3-Hükümetin geride bıraktığımız dönemde ‘Vatandaşlık Yasasında’ yapmış olduğu değişiklik söylendiği gibi, ‘modern bir göç’ ülkesine yakışır, göçmen emekçilerin Almanya’nın bir parçası olduğu gerçeğini dikkate alan bir yasa olmamıştır. Senelerdir bu ülkede yaşayan insanların vatandaşlığa geçişinin bazı sosyal ve hukuksal kriterlerle engellenmesi kabul edilemez. Vatandaşlığın deneme süresine tabi tutulması, vatandaşlar arasında da bir ayrımın körüklenmesinden, vatandaşlığa geçen göçmenlerin toplumsal yaşama eşit bir şekilde katılmasını teşvik etmekten uzaktır. Bunun için uzun süredir Almanya’da yaşayan ve yaşam merkezi Almanya olan herkese vatandaşlık hakkı tanınmalı, yasalar da tüm vatandaşlara eşit uygulanmalıdır. Çalışma hayatında ihtiyaç duyulan ‘kalifiye’ iş gücünü karşılamak için çıkarılan yasa ile, gelecek göçmen işçilerin ucuz işgücü olarak, Almanya’da işçi ücretlerinin düşürülmesinin vesilesi yapılması planlarından derhal vazgeçilmeli, Almanya’ya gelen tüm işçilere eşit ücret ve hukuksal eşitlik sağlanmalıdır.

4- Hükümetin mültecilere yönelik uyguladığı politikalar insani politikalar olmadığı gibi, ırkçı-faşist partilerin propagandalarını güçlendirmektedir. Başbakan Scholz’un ‘aşırı dercede yurt dışı edeceğiz’ söylemleri, AB göç ve mülteci yasasında yapılan değişiklikler tam da ırkçı partilerin istekleridir. Dünya genelinde 108 milyon insan mülteci konumundadır. Bu insanların mülteci olmasında en büyük sorumluk Almanya gibi devletlerin sürdürmüş olduğu politikalardan bağımsız değildir: Birçok bölgede süren ve büyük devletlerin desteklediği bölgesel savaşlar, doğa ve yaşam alanlarını tahrip eden, iklim krizini derinleştiren girişimleri mahkum etmek yerine sığınmacıları cezalandırmak ve onları ‘sosyal parazit’ gibi gösteren, sığınmacı göçünü insanlık dışı yöntemlerle engellemeye çalışan, ulaştıkları ülkelerde insanlık onurunu zedeleyen uygulamalara maruz bırakan  politikalar kabul edilemez. Bu uygulamalar insanlık düşmanı olduğu gibi, ırkçıları güçlendirmektedir. Hükümet bu ikiyüzlü sığınmacı politikalarından vazgeçmeli, mültecilere insanca yaşam koşulları yaratmalıdır. Mültecilik hakkında yapılan tüm kısıtlamalar geri alınmalıdır.  

5- Hükümetin 2024 senesi için oluşturmuş olduğu bütçede kamu hizmetlerine ayrılan paylarda kısıtlama yapılırken, silahlanmaya ve büyük işverenleri teşvik etmek için ayrılan paylar artmıştır. Sosyal alanlardan yapılan kısıtlamalardan en fazla etkilenen Alman emekçileri ve göçmenler olduğu bilinmektedir. Şu anda sağlık-eğitim-ulaşım-barınma gibi en temel ihtiyaçlar konusunda yaşanan sorunların çözümü için bütçe ayrılması gerekirken, bütçeden silahlanmaya ve işverenleri teşvik için ayrılan payların büyümesini kabul etmek mümkün değildir. Hükümetin sosyal alanlarda yaptığı kısıtlamalar emekçilerin yaşamını daha da kötüleştirecektir. Hükümet işverenleri kayıran politikalardan vazgeçerek, eğitime-sağlığa-ulaşıma-sosyal konutlara daha fazla bütçe ayırmalıdır. Tüm üyelerimizi ve emekçileri değişik şehirlerde oluşmuş olan, eğitim, konut, sağlık vb sorunların çözümü için oluşmuş mücadele birliklerinde daha aktif yer almaya, sosyal kısıtlamalara, hayat pahalığına, savaş ve silahlanma politikalarına karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.

6- Federasyonumuz bugüne kadar olduğu gibi, yerli ve göçmen emekçilerin birliğini ve beraberliğini, ortak mücadelesini geliştirmek için, birlikte yaşamın önündeki engelleri azaltmak adına çözüm önerileri oluşturmak üzere bilim insanlarıyla, sendikalarla, kültür-sanat çevreleriyle birlikte, geleneksel hale getireceğimiz ‘birlikte yaşam, ortak gelecek’ konulu buluşmalar gerçekleştirmeye çalışacaktır. Bu vesileyle bu alanda çalışmalar sürdüren ve duyarlılık taşıyan bilim insanları, aydınlar, sanatçılar ve sendikacıları tüm uluslardan ve inançlardan emekçiler arasında dostluk köprüleri yaratma konusundaki bu çabamıza ortak olmaya davet ediyoruz.

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF)

Yönetim Kurulu

Şubat 2024

Tags: , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑