Makaleler

Published on Temmuz 10th, 2023

0

FETÖ-AKP dörtgeninde Derin devlet – Ergenekon ve Kürtler | Gül Güzel


Yukardaki kavramlar aslında yıllardır dilimizden düşmeyenlerdir. Biz o kavramları dilimizden düşürmeye vakit bulmadan birileri yine bizim gündemimize oturtuyor. Bugün değil, dünden beri de değil, yüzyılların Türkiye rejim/devlet sisteminin kuruluşu zaten bu zihniyet üzerine inşa edildi. Yani tek millet, tek dil, tek inanç ve günümüz itibariyle buna tek cinsiyetli eril zihniyeti de eklemek mümkün. Eril zihniyet çerçevesinde Türkiye’de her ay en az 30 kadın erkekler tarafından katledilirken, katil erkekler iyi hal ve duruştan ceza almadan katil konumlarına devam ediyor. 2022 yılında 334 kadın cinayet, 245 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Tekçilik üzerine kurulan sistemin durumu böyle olunca geriye kalanlar, açıktan asimile edilemeyenler, katledilemeyenler, sürgün edilemeyenler yani ötekileştirilenlere karşı, sistemin son halkası olan AKP hükümeti CHP gizli desteği ile derin devletleşme ivediliğindeki imha halkası bugün de sürdürülüyor. Ötekilerin en büyük grubu olan Kürt halkı bu derinliklerde, tekçiliklerde, inkar ve imhalarda en çok mağdur edilenler oldu. Kürt halkı inkar ve katledilirken, Kürdistan toprakları da hala gasp-talan ülkesi konumunda.

Sistematik olarak imha, inkar ve katledilen Ortadoğu’nun kadim halkı Kürtlerin ülkesi yani Fırat ile Dicle nehirleri arasındaki verimli Mezopotamya/Kürdistan bölünmeye ilk önce İran ve Osmanlı İmparatorluğu arasında başladı. IV. Murat’ın Bağdat’ı fethinden sonra  17 Mayıs 1639 Kasr-ı Şirin antlaşmasıyla, Osmanlı ile İran Safevi Devleti arasında savaş sona erdi ve bugünkü İran-Türkiye sınırı çizilerek, Kürdistan da ikiye bölünmüş oldu.  

Kürdistan, daha sonra yani 1. Dünya savaşı sırasında Birleşik kırallık ile Fransa arasında imzalanan anlaşma ile dörde bölündü. Ortadoğu’nun yeraltı ve yerüstü zenginlikleri Batılı sömürgen ülkelerin hep hedefi olmuştur. Bu yüzden bu antlaşmanın Britanya için önemi bölgedeki Petrol kaynaklarıdır. Ancak bölgeyi kontrolü altında tutan Fransa da varlığına Suriye’yi ve Musul’u da katmayı hedeflediği için o süreçteki şartları lehlerine çevirerek, bir antlaşma imzaladılar. 16 Mayıs 1916’da imzalanan Sykes-Picok anlaşmasıyla sömürgen ülkeler olan Fransız, İngiliz kırallığı ve Rusya arasında Osmanlı İmparatorluğunun yıkılış sürecinde, Kürdistan bu sefer de dörde bölündü. Bölünmelerden kurtulmayan Kürdistan toprakları bir kere daha 24 Temmuz 1923’te de Türkiye, İngiltere, Fransa, Japonya, İtalya, Romanya, Yunanistan ve Sırbistan, Slovakya, Hırvatistan kıralı arasında İsviçre’nin Lozan şehrindeki Quchy sarayında imzalanan ‘’Lozan antlaşması’’ıyla Kürdistan’ın bölünmüşlüğü yeniden onanarak, sömürgecilik konumlarını yenilediler. Yapılan bu antlaşmanın da onayı ile yalnız Kürdistan’ın bölünmüşlüğü değil aynı zamanda Kürt halkına katliamların dile alınamıyacak yöntemleri de uygulanmaya başladı ve devam ediyor!…

Bazı düşünür ve yazarlar Kürt halkı tarihini sadece son 40-50 yıla indirgeyerek ele aldığı için, katliamların asıl temeline yüzeysel yaklaşıyorlar. Tabi şunu da kabul etmek gerekir ki, Qoçgiri ile 1921’de başlayan Kürt halkına yapılan katliamlar günümüzde de Derin Devlet/Ergenekon, FETÖ ve AKP ile ayyuka çıktı. Bu üçü aslında Kürt coğrafyasını gasp ve Kürt halkını katletmede birbiriyle yarışır oldular. En çok katliam işleyen, devlet nezdinde kabul ve itibar sahibi edildi. Böylelikle Türkiye’de bir katiller ordusu, elemanları, canavarları yetiştirildi. Bu halk kendi emeği ile kendi toprakları üzerinde mazlumane yaşam sürdürmeye çalıştıkça başına akbabalar üşüştü. Zehirli gazlar, bomba, çeşitli savaş silahları yanısıra bir de kendince ürettikleri cellatlar ve bazen de bu cellatlara boyun eğip, halkına ihanet eden hainler yetiştirildi!… Türkiye, Türk rejimi Kürtlere karşı işlediği soykırım katliamları ve yasaklarla Alman Nazilerine ilham verip, ilham kaynağı olmuş derecede. Naziler artık yok sayılır konumdalar ama Türkler, Kürtleri katletmekte yollarına hızla devam ediyorlar. Bunları yaparken  Tek’lik kuralları olan tek dil, tek ırk, tek millet döngüsü üzerine dönerek, Kürtlerin dili, kültürü ve kimliği yasak altında tutuluyor.

Ergenekonun yerini FETÖ ve AKP mi aldı? demeye gerek var mı bilmiyorum. Aslında AKP ve FETÖ ikilisi derin devletleşerek, Ergenekonu bitirme işbirliğine girmişlerdi. Çünkü Erdoğan partisi ayak takımı FETÖ ise 1956 yılından beri ABD’den aldığı maddi ve siyasi destekle ilk önce Komünistlere karşı dernekler açtı. Ardından bugün sayısını bilemediğim kadar çok okullar açarak bilgi seviyesi yüksek elemanlar yetiştirdi. O yüzden ilk safhalarda Erdoğan’ın bu eğitimli kadrolara ihtiyacı vardı. Derin devleti/Ergenekonu bertaraf edip, kendileri bu yapıyı oluşturma içine girdiler. Ancak, bazı büyük ihaleleri paylaşamama aralarındaki işbirliğini bozmaya neden oldu. Yani zihniyet açısında hala birbirlerinden hiç bir farkı olmayan bu ikilik birden düşmanlaşmaya, birbirlerinden kopmaya başladılar. Ancak birbirlerinden kopmadan önce ortak işledikleri suçlar, katliam, soygun ve sömürüler ilerde büyük ihtimalle ortaya dökülecektir. Çünkü tarih zekidir; hiç bir şeyi biz insanlar gibi unutmaz. Ama bizler de bu süreçleri izlemeye devam edeceğiz…

Lozan antlaşmasının 100. Yılında, Kürtler özgürlüklerini ve Kürdistaın bölünmüşlüğüne son verilmesi için Lozan antlaşmasının iptalini talep ediyorlar. O yüzdendir ki, Lozan antlaşmasının imzalandığı yüzüncü yılında hala dört parça durumunda olan Kürdistan halkları, düzenledikleri birçok programda buluştular, durum ve süreç değerlendirmesinde bulundular. Yapılan ortak açıklama ile sembolik olarak, birlikte 24 Haziran 2023 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrindeki Quchy sarayında yapacakları konferansla, Kürdistan’ın birlik ve özgürlüğünü talep edecekler.


Gül Güzel – Kadının Kaleminden – 10.07.2023

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑