Kültür-Sanat

Published on Eylül 29th, 2023

0

Filme savaş açtılar

Altın Portakal’da sansüre uğrayan “Kanun Hükmü” belgeseli, yarışmaya geri alınmasının ardından dün akşam seçkiden tekrar çıkarıldı. Kültür Bakanlığı desteğini çekerken, Adalet Bakanlığı gözdağı verdi. Sinemacılar ve sendikalar, sansüre karşı mücadelenin sürdürülmesi gerektiğine vurgu yaptı. Esen, “Eğer dik durulmazsa daha büyük baskı gelecek” dedi.

İktidarın sanata karşı açtığı savaş, her geçen gün dozunu artırıyor. Baskı iklimi derinleşirken bunun son örneği, başlamasına sayılı günler kalan Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yaşandı.

Festivalde yarışacak KHK’yla görevinden ihraç edilen iki kamu emekçisinin yaşadıklarını konu alan “Kanun Hükmü” belgeseline uygulanan sansür sonrası sanat dünyası birleşti. Sansüre karşı kayıtsız kalmayan jüri ve yönetmenlerin yarışmadan çekilmesinin ardından film, tekrar yarışma seçkisine dahil edildi. Antalya Altın Portakal Festival Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu imzasıyla yayımlanan kararda, “Belgesel filmde yer alan kişiyle ilgili yargılama sürecinin devam etmediği tarafımızca belgelendiği için filmin yarışma seçkisine geri alınmasına karar verilmiştir” denildi. Jüri üyeleri de bunun üzerine görevlerine devam edeceklerini duyurdu. Açıklamada, “Festival festivaldir. Özgür, herkese açık, herkes eşit” ifadeleri yer aldı.

GÖZDAĞI VERDİLER

Belgeselin seçkiye geri alındığının duyurulması üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı, Altın Portakal Film Festivali’ne verdiği desteği geri çektiğini açıkladı. Bakanlık, buna gerekçe olarak belgesel üzerinden “FETÖ terör örgütü propagandası” yapıldığı iddiasında bulundu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın açıklamasından sonra Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da konuya müdahil oldu. “Bir Altın Portakal Film Festival’inde bir terör örgütünün propagandasının yapılmasına müsaade edilemez” diyen Tunç, adeta gözdağı verdi. Bu gelişmelerin peşi sıra festival sponsorlarından Türk Hava Yolları ile Corendon Airlines’ın Altın Portakal’dan çekilme kararı aldığını bildirdi. Corendon Airlines’ın CEO’su Yıldıray Karaer, “Bakanlıkla birlikte hareket etmemiz gerekiyor” dedi. Ancak, tepkiler üzerine seçkiye dahil edilen film, dün akşam festival yönetimi tarafından alınan kararla birlikte yeniden geri çekildi. 

Sinema alanında faaliyet yürüten sendikacılardan Ufuk Demirbilek ile Mehmet Esen, Yönetmen Eylem Kaftan ve sinema eleştirmeni Emrah Kolukısa, yaşananları BirGün’e değerlendirdi. Sinema emekçileri hem sansüre hem de yasakçı zihniyete tepki gösterdi.

DURUŞ ÇOK ÖNEMLİ

Türkiye Sinema Emekçileri Sendikası (DİSK Sine-Sen) Başkanı Mehmet Esen:

Ben Antalya’da görev alacak arkadaşlarımla bütün olarak tavır aldıkları için gurur duydum. Çünkü sansür kabul edilemez. Şu an Kültür Bakanlığı çekildi, eğer yeniden bir yasaklama olursa arkadaşlar gereğini yapacaktır. Sanat sansürü kaldırmaz. Su gibidir sanat, hiçbir şekilde kimse engel olamaz. Buna da FETÖ gibi akıl almaz gerekçeler üretiyorlar. Festival yönetimi ve belediyenin bundan sonraki duruşları da çok önemli.  Sanat gerici toplumlarda en korkulan güçtür. Çünkü bir politikacının haftalarca konuşsa değiştiremeyeceği insanı bir filmle, kitapla, müzikle değiştirebilir. Bunun farkındalar. Antalya o kadar önemli ki, eğer burada dik durup geri adım attırılmazsa sanata daha da büyük baskılar gelecektir. Çünkü bir tahammülsüzlük söz konusu oluyor. Bunun en bariz örneğini İran’da görüyoruz.

Mehmet Esen

UMUT IŞIĞI GÖRÜNDÜ

Sinema eleştirmeni Emrah Kolukısa: 

Olup bitenler bir yanıyla çok karanlık, bir yanıyla da bir nebze de olsa umut verici bence. Karanlık yanı malum, şimdiden Bakanlık ulufe gibi verdiği para desteğini çekmiş durumda ve Altın Portakal’ı da hedef tahtasına oturttu. Bunun ardından daha neler olabileceğini düşünmek bile istemem doğrusu. Yasaklamalarla, sansürle, baskıyla hiçbir şey elde edilemeyeceği, aksine toplumsal çürümenin, otokrasinin ve her anlamda çöküşün daha da hızlanacağını anlamak çok mu zor? İşin umut ışığı barındıran yanıysa dayanışmanın verdiği güç ve bu gücün aslında nelere kadir olabileceği. O yüzden bundan sonraki süreçte, gazetecisinden, sinemacısına, oyuncusundan senaristine herkesin bu dayanışmayı daha da yükseltmesi ve festival yapıldığında (tabi yapılabilirse, bu konu hala biraz belirsiz bence) örneğin tam kadro Antalya’ya giderek gövde gösterisi yapmaları.

Emrah Kolukısa

FEDAKÂR YÖNETMENLER

Yönetmen Eylem Kaftan:

Türkiye’nin en köklü festivallerinden birinin bu şekilde iptal edilme noktasına gelmesi çok üzücü. Öte yandan sinemacıların bir olması ve kendi çıkarlarını bir kenarına bırakıp arkadaşlarının filmi için dayanışma göstermesi çok önemliydi. Türkiye’de film yapmak gitgide daha da güçleşiyor. Zaten bu ekonomik krizde insanlar binbir mücadele ile emekle senelerce bir filmi yapıyorlar. En nihayetinde onların meyvesini alabileceği, izleyiciyle buluşabilecekleri yegane alan bir film festivali. Şu an aslında en büyük fedakarlığı yönetmenler yapıyor. Aylarca bu festivali beklerken filmlerini geri çektiler. Bütün sinema sektörünün bir olması da yakın tarihte pek gördüğümüz bir şey değildi. Sanatın en büyük katkısı sanatçının hikâyeleri ve sinema diliyle kurduğu mesajdır. Sanatın en büyük katkısı budur. Ama şu an anlamlandıramadığımız bir şeyin içindeyiz.

Eylem Kaftan

TEPKİ SONUÇ VERDİ

Sinema Televizyon Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Demirbilek:

Oto sansürün hezeyanlarını mazeret olarak kabul etmemeliyiz. Sansürü temsil eden anlayış karşısında hizaya çekilmiş bir işgüzarlık ile sansürü meşrulaştıran bir taltif yapılmış. İflah olmaz bir sansür itirafı ile karşı karşıyayız sanki. Sansürün yarattığı rahatsızlığa sektörden gelen kolektif tepki, biçimsel açıdan bir sonuç verdi. Bu haliyle bile kamuoyu baskısının sonuç vermesi yarı-memnuniyet verici. Bundan sonraki süreçte ülkemizin sinema festivallerine daha güçlü mercek tutmak, sektör olarak bizlerin görevi. Bu sorumluluğu hatırlayarak ve birbirimize hatırlatarak gereğini yapabilmeliyiz. İfade özgürlüğü, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile Anayasamızda belirtilmiştir. Konuyla ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığının ve Adalet Bakanlığının belgesel film projesine karşı aldığı tavır, objektif açıdan tekrar değerlendirilmelidir.

Ufuk Demirbilek

BELGESELİN ÇEKİMİ DE ENGELLENMİŞTİ

Sansüre uğrayan belgeselin yönetmeni Nejla Demirci, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından ilan edilen OHAL sonrasında çıkartılan bir KHK ile Muğla Bodrum’da kamu görevinde çalışan kardiyolog Yasemin Demirci ile arkadaşı Engin Karataş’ın hak arama mücadelesini beyaz perdeye taşımak istedi. Belgesel filmin çekimleri, ilk olarak Bodrum Kaymakamlığı tarafından engellendi. Bunun üzerine dava açan ancak sonuç alamayan Demirci, mücadelesini Anayasa Mahkemesi’ne taşımıştı. Yüksek Mahkeme de yaşananlara ilişkin “ifade özgürlüğünün ihlali” kararı almıştı.

Filmde hikâyesi anlatılan 20 yıllık öğretmen Engin Karataş, işine dönebilmek için verdiği mücadeleyi Serbestiyet’e anlatan Karataş, “Halen hangi sebepten dolayı işten atıldığımızı öğrenemedik. Ancak uğradığım hukuksuzluğa karşı sendika ile birlikte dava açtık ve bu davalar devam ediyor. Her gözaltı sonrasında davalar açtılar ve bu davalardan yaklaşık 50 tanesinden beraat verildi. İkisi sürüyor” dedi.

Fotoğraf: Nejla Demirci

NE OLMUŞTU?

“Kanun Hükmü” filmi, belgeselde yer alan kişilerden birinin yargı sürecinin devam ettiği iddiasıyla festivalin yarışma seçkisinden kaldırıldı. Yönetmen Demirci, bu yaptırımı “hukuka aykırı” olarak değerlendirdi. Ardından festivalin jüri üyeleri, bu şekilde görevlerini yerine getiremeyeceklerini duyurup çekilme kararı aldı. Daha sonra ise tam 27 yönetmen ve yapımcı filmlerini festivalden çekti.

TEKRAR ÇIKARILDI

Belgeselin seçkiden çıkartılmasına yönelik tepkilerin çığ gibi büyümesinin ardından geri adım atan festival yönetimi dün akşam saatlerinde aldığı kararla filmi yeniden seçkiden çıkardı.

Yönetimin açıklamasında, “Herhangi bir terör örgütünün destekçisi olarak tarif edilmeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Bu aşamada yeni bir karar alarak ‘Kanun Hükmü’ adlı belgeseli 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali seçkisinde çıkarıyoruz” denildi.

(BirGün)

Tags: , , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑