Published on Mayıs 17th, 2020
0ICAD: Gülistan Doku ve Hürmüz Diril nerede?
17-31 Mayıs Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası dolayısıyla yazılı açıklama yapan ICAD, “Gülistan Doku, Hürmüz Diril nerede?” diye sordu.
Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Komite (ICAD) Uluslararası Büro, 17-31 Mayıs Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Türkiye ve Kürdistan’da insanların kaybedilmeye devam edildiğini belirten ICAD, “Türk devleti gözaltında kayıpların akıbetini açıklamalıdır. Gülistan Doku, Hürmüz Diril nerede?” diye sordu.
5 Ocak’tan beri kendisinden haber alınamayan Dersim Munzur Üniversitesi 2. sınıf öğrencisi 22 yaşındaki Gülistan Doku’nun ailesi, arkadaşları ve kadın örgütlerinin devlete her gün Gülüstan Doku’nun nerede olduğunu sorduğunu, ancak devletin 3 maymunu oynayarak Gülistan Doku’nun akıbetine ilişkin bir açıklama yapmadığını kaydeden ICAD, “İstanbul Keldani Kilisesi Papazı Remzi Diril’in Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Kovankaya köyünde yaşayan ebeveynleri 71 yaşındaki Hurmüz Diril ve 65 yaşındaki Şimuni Diril’den 11 Ocak’tan sonra haber alınamamıştı. 20 Mart günü Diril çiftinden Şimuni Diril’in cansız bedeni, kendi köylerine yakın küçük bir derede bulunmuştu. Ancak Hurmüz Diril ise halen kayıp. Türk devleti ise birşey olmamış gibi davranmaya devam etmektedir” diye belirtti.
GÜLİSTAN DOKU VE HÜRMÜZ DİRİL’İN AKIBETİNDEN DEVLET SORUMLUDUR
Gülistan Doku’nun ve Hürmüz Diril’in 4 ayı aşkındır kayıp olmalarından,
Şimuni Diril’in öldürülüp bir dereye atılmasında devletin sorumlu olduğu
belirtilen açıklamada, “Bütün bunlar Türk devletinin gözaltında
kayıplar politikasına geri mi döndüğü sorusunu akla getirmektedir. Zira
2016’dan beri ülkeyi KHK’lerle yöneten, hukukun, insan haklarının
ayaklar altında alındığı Türkiye’de son yıllarda kayıp haberleri tekrar
yoğunlaşmaya başladı” denildi.
ICAD Türkiye devletine “Gülistan Doku, Hürmüz Diril nerede? Akıbeti açıklanmamış binlerce gözaltında kayıp nerede?” diye sordu, “Susarak, gözaltında kayıpların akıbetini gizleyerek, hesap vermekten kurtulamayacaksınız” diye belirtti.
CUMARTESİ ANNELERİNİN MÜCADELESİ 25 YILDIR SÜRÜYOR
ICAD Uluslararası Büro açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“21 Mart 1995’de İstanbul’da polis tarafından gözaltına alınan komünist
Hasan Ocak’ın işkencede katledildikten sonra kimsesizler mezarlığına
gömüldüğü, ailesinin ve yoldaşlarının ısrarlı aramaları sonucu 17
Mayıs’ta kimsesizler mezarlığında bulunması mücadelesi, Türkiye’de
gözaltında kayıplara karşı yürütülen örgütlü mücadelenin de başlangıcı
olmuştur. Gözaltında kayıplara karşı sürdürülen mücadelenin sembolü ve
onuru olan Hasan Ocak’ın cansız bedeninin kimsesizler mezarlığından
alınarak 19 Mayıs’ta İstanbul Gazi’de binlerce kişiyle uğurlanmasının
ardından, kampanya yürütücüleri tüm kayıplar için mücadeleyi sürdürmeye
karar verdi.
“Eylemlerine 27 Mayıs 1995’de Galatasaray meydanında başlayan Cumartesi Annelerinin Galatasaray meydanına çıkmaları 25 Ağustos 2018 tarihinden beri faşist Türk devleti tarafından engellenmektedir. Cumartesi Anneleri eylemlerini her hafta İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde polis kuşatması ve saldırırı altında sürdürdüler. Covid-19 salgını nedeniyle eylemlerini geçici olarak sosyal medya üzerinden sürdürmekte olan Cumartesi Anneleri, tekrardan gözaltında kayıpların sembol medyanı olan Galatasaray meydanına taşımakta kararlılar.
“Binlerce gözaltında kayıbın akıbetinin açıklanmasını isteyen Cumartesi Anneleri, 16 Mayıs’ta 790. Hafta eylemini gerçekleştirdi.
“Cumartesi Annelerinin 25 yıldır süren mücadelesini, Amed’den Batman’a kadar Kürdistan’da kayıp yakınlarının mücadelesini selamlıyor ve Türk devletinin Cumartesi Annelerine getirdiği Galatasaray yasağını bir kez daha kınıyoruz.
“17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası dolayısıyla duyarlı tüm kişi ve kuruluşları gözaltında kayıpları sahiplenmeye ve sorumlulardan hesap sormaya çağırıyoruz.”
(etha)