Makaleler

Published on Aralık 19th, 2023

0

Kadın olmak ve ölümle tanışmak… | Gül Güzel


Bazen ölümden günler çalarız. Ben buna,‘Yaşamdan, Yaşam yontmak’ diyorum. Herkesin veya biz Kürt halkının ölümle tanıştığı çokca olaylar olur. Bizler bu tür ölümlerle tanışmaya o kadar alışmışız ki, bazen farkında olmadan bile onu canlı/Live olarak yaşarız.

Ölümle benim ilk tanışmam, 1 Kasım 2015 seçim sürecinde gittiğim Sur, Cizire, Şırnak, Silvan’da bulunduğum süreçte oldu. Kendimi oralarda, her an, hep ölüm – kalım arasında buldum. Yanımda Asiya Yüksel ve Mehmet Uzun olmasına rağmen. Her dakika, her saniye ölüme hazır olmak ile yaşam arasında yaşadığım köprülü günler oldu… Sur, Cizire, Şırnak ve Silvan’da yaşam mücadelesi vermek için kazılan hendek ve oluşturulan siperler, keskin nişancılara karşı sokak aralarında gerilen mavi naylan perdeler… Orada, o an yaşamak, yaşamın ve inandığın davanın uğrunda ölmek aynı değerde. Yaşamaya hazır olduğun kadar, ölüme de hazırsın.’’gelirse başım- gözüm üstüne’’ diyebiliyorsun rahatlıkla.

Bütün bu ölüm- kalım anını yaşarken, yiyeceğin, içeceğin, giyeceğin, konuşacağın, gideceğin yerler, görüşeceğin insanlar dahil, günlük uyku ve uyanışının içindeki her AN ince hesap ve planlamadan ibaret oluyor. Çünkü, yaşama ne kadar hazırsan, ölüme de o kadar hazır ve yakınsındır. Yaşamdan, yaşam yontuyorsun her an. Bazı gel–gitlerle, bazen de kendini ölmüş de, ölüyken mücadeleye kaldığın yerden devam ediyormuş gibi hissedersin.

Sonra düşünüyorsun ve ‘’Gökyüzünden sessizce süzülmek, Vurulmak korkusu olmadan; Dağ başında Avazın çıktığı kadar türkü- Stran söylemek, Kurşun yeme korkusu olmadan’’ dediğin unutulmaz anlar. Ve yine de yaşamdaysan, yaşam yerini değiştirme imkanını oluşturabiliyorsun. Ancak, mücadeleni, yaşam tarzını gittiğin yere taşıdığın için aslında ölüm – kalım arasındaki durumun değişmiyor; devam ediyor. Yani Yaşamdan, Yaşamı Yontmaya gittiğin her yerde devam ediyorsun. Hele de Sakine’nin ideolojisinde, dik başlılığında, onun anısına ‘’Kızıl saçlı Kadın’’ ve Arin Mirkhan kadar davana sahip isen…İşte o zaman her yerde faşistlerin çekim alanı haline gelmen hiç de yadırganacak bir şey, durum değil… Ha Cizire, Şırnak, Sur, Silvan; ha Avrupa’nın her hangi bir yerinde olman.

Bütün bunları düşünürken, Fırat – Dicle nehirlerinin arasında kalan kutsal toprakların ahengi vuruyor yüzüne. Doluveriyor tebessümler, başı dik Kürdistan dağlarının heybetli hali- misali sevinç ve umut dolduruyor yüreğineJ) kimin umurunda ölüm denen sonsuzluğa yolculukJ) Her gün kendin olabilmek, kendi özgürlüğünü, toplumun özgürlüğüne dönüştürmeye dair bir yaşamın peşindeysen. Biz biliyoruz ki, Irkçı nasyonalizmin ayyuka çıktığı ve karşıt mücadelenin de o kadar yaşandığı bir süreçte yaşamamızın bedeli de ağır olacak. Belki günün birinde her kes harhangi bir şekilde ölecek. Ancak, az ama- çok yaşamak değil de, yaşamı anlamlı kılarak, bilinçli yaşamayı temel almak gerekir diyorsun yüreğinle. Bu uzun veya bazen çok kısa olan hayat yolunda kimliğinin kıstaslarını yerine hetirmeye çalışırken, hoş görülü, ve Güneşi’in Ararat’tan çıkışını, sabahın Ülkende başlaması gibi tebbesümlü bir yüz, tüm acılarımıza, imha- inkarla yok edilmek istenmemize rağmen. Bazen dim-dik ayakta durduğumuz ve yüksek sesle kahkaha attığımız sürece, düşmanımıza en büyük kurşunun kalbine isabet ettiğini düşündüğün anlardır yaşamın anlamlı rengidir diyorsun kendi kendine…

Arı gibi çiçeklerden bal toplamaya, dağıtmaya devam edecek; bütün yaşamını bir haftaya sığdıran Kelebek gibi her şeye rağmen özgürlük- adalet için mücadele etme zevkiyle yaşama tutunacağın bir yaşam ve bir o kadar güzel ülken Kürdistan’ın gibiJ) Kimin umurunda ‘Ölüm’ denen sonsuzluğa yolculuk metaforu çıkıveriyor dudaklarının arasından.


Kadının kaleminden: Gül Güzel – 19.12.2023

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑