Türkiye

Published on Kasım 7th, 2022

0

Kozağaçlı: Hiçbir ceza davası bu kadar güvende değil

Tutsak ÇHD Genel Başkanı Kozağaçlı, yargılandığı dava dosyasında yer alan hukuksuzlukları tek tek sıraladı. Avukatlık kültürü, geleneği olduklarını dile getiren Kozağaçlı, saldırılara rağmen ÇHD’nin tüm gücüyle ayakta olduğunu kaydetti.

ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, Barkın Timtik ve Oya Aslan’ın tutuklu yargılandığı ÇHD davası, Silivri Hapishane Kampüsü 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.

Duruşma gelen avukatların duruşma salonunda yer olmadığı söylenerek duruşma salonuna alınmaması nedeniyle en az bir saat gecikmeli başladı.

Duruşmaya CHP Milletvekilleri Ali Şeker, Ali Haydar Hakverdi, HDP Milletvekilleri Ömer Faruk Gergerlioğlu, Meral Danış Beştaş, Necdet İpekyüz, Mehmet Tiryaki, Musa Piroğlu, eski CHP Milletvekili İlhan Cihaner, TBB Başkanı Erinç Sağkan, TBB Saymanı Gökhan Bozkurt, TBB Genel Sekreteri Veli Küçük, İstanbul Baro Başkanı Filiz Saraç, Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Batman Baro Başkanı Erkan Şenses, Sanatçı Pınar Aydınlar da katıldı.

Söz alan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, kendisine iletilen listeye göre yirmiden fazla avukat örgütünü temsilen 60’ın üzerinde yurtdışından temsilcinin salonda olduğunu belirtti ve “Dünya üzerinde hiçbir ceza davası bu kadar güvende değildir. Bu kadar kalabalık bir avukat heyeti tarafından güven altına alınmamıştır” dedi.

‘İYİ Kİ BU İŞİ YAPIYORUZ’
Dayanışma içinde olanlara teşekkür eden Kozağaçlı,”Tahir Elçi dosya başlandığından beri hep aramızdaydı. O da katledildi. Kaybettiğimiz tüm meslektaşlarımızı anıyoruz. Bu dosyaya katılan ve katledilen avukat meslektaşlarımı anıyorum. Hepsi bu dosyanın avukatlarıydılar. İyi ki varlar, iyi ki bu işi yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

Ancak dün meslektaşlarıyla bir araya gelebildiklerini ve son on beş günü Amasra maden katliamının evraklarını incelediklerini söyleyen Kozağaçlı, dosyanın müdafilerinin Amasra’da mücadele ettiğini altını çizdi ve ekledi: “Onlarla gurur duyuyorum.”

‘SORGULAR YASAKLANMIŞ VE TOPLATILMIŞ BİR DAVA’
Kozağaçlı, şöyle devam etti: “Gelip bana dediler ki ‘ATK raporunu inceledik, bizce savunma yapmamalısın. Ortaya çıkan mesele, değil savunma yapmaya, bir yargılama yapmaya imkan vermiyor. Dosya çöktü tamamen’ dediler. Dosyanın bu şekilde çökmesine benim rızam yok. 10 yıldır biriktirdiklerimi mahkeme heyetine anlatmadan vazgeçemeyiz. Burada bulunmamızın, ölü veya sağ, yoksullarla ilgisi var. Biz avukatız: Kendimiz için asaleten ve konuşamayanlar için vekâleten konuşacağız. 2014’te Sadece duruşmadaki beyanlarımızdan kitap bastırmıştık. Bu işlere çalışırken fark ettim ki, beyanlarımızın olduğu kitap Gaziantep 4. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından toplatma ve el koyma kararı verilmiş. Dosyasındaki sorgular yasaklanmış ve toplatılmış bir dava.”

‘KIRACAĞIZ O MÜHÜRLERİ’
Söz konusu toplatma kararı her şey hakkında toplatma kararı verildiğini ancak böyle bir şeyin mümkün olmayacağını söyleyen Kozağaçlı, “Derneklerimizin, bürolarımızın ve evlerimizin basılmasından itibaren 2 ay eksikle 10 yıl geçmiş. 18 Ocak 2013 tarihinde Beyrut’tan yaptığım basın açıklamasında önce neden böyle bir saldırının hedefi olduğumuzu anlatıp; yaptığımız işleri, yürüttüğümüz davaları sıralayan bir liste sunduktan sonra şöyle söylemişim: ‘Bizi tutuklamak mı istiyorsunuz? Savcılıklarda ve mahkemelerdeki hukukçu profili bu iken elbette yapabilirsiniz. Ama biz tutuklandık diye bu işler yapılmaz sanıyorsanız çok yanılırsınız. Biz bir avukatlık kültürü, geleneğiyiz. Bizi tutuklayarak madenci öldüremezsiniz. Biz oraya gider onları tespit eder, cezalandırılmalarını sağlarız.’ Yine 2013’te potansiyel davanın içeriğine ilişkin bir tahminde de bulunmuşum: ‘…değil bizi endişelendirecek ciddiyette bir suçlama, eli yüzü düzgün bir komplo bile kuramadıklarını zaten tahmin ediyorum…’ Geliyorum. O dönem neden oradaydım? 2013’ün Şamını hatırlayın. Suriye’ye saldıran 100 silahlı cihatçının 75’i Türkiye’den geçiyordu. Malvarlıkları, müzeleri, fabrikaları yağmalanıyordu. İmalat seri numaralarını Antep’te, Mersin’de bulduk. İnsanlar yardım istemek için, Suriye’ye dost olan kimse yok mudur diye sormak için bizleri çağırdılar. Yağmalanıp Türkiye’ye taşınmış malvarlıklarını gösterdiler. Kafa kesmeleri, çocuk kaçırmaları, tecavüzleri saymıyorum. 5 kere hakkımda yakalama kararı çıkarıldı. Yine büroma saldırdılar, özel harekat polisleriyle kapılarımızı kırdılar. O sırada Lizbon’daydım. Portekizli meslektaşlarım ‘gitme, kapı kıran sana ne yapmaz’ dediler. Teşekkür edip gelip büroma konulan mührü söktüm. Bir kere mühür vurulmasına izin verirseniz, bir kere o mührü kırmazsanız yaparlar. Kıracağız o mühürleri” dedi.

‘ÇHD TÜM GÜCÜYLE AYAKTA’
Çağdaş Hukukçular Derneği’ne vurulan mührü meslektaşlarının söktüğünü ve ÇHD’nin tüm gücüyle ayakta olduğunun altını çizen Kozağaçlı, “Önünüzdeki dosyaya ise bugüne kadar 37 savcı ve 42 hâkim el attı. Başka bir deyişle on yılda seksen kişiyle altından kalkılamamış bir işin sorumluluğunu bu bir haftada üç buçuk imzayla üstleneceksiniz. Neden üç buçuk imza diyorum, heyetin imzası tamdır sorun yok ama savcı beyin mütalaası kendisine ait değil. Yazım, noktalama hatalarıyla birlikte iddianameyi kopyalamış savcı bey. Bir utanma olabilir mi acaba buna dair? 37 savcı ve 42 hakim el atmış. Şimdi siz 3.5 imza ile bu 10 yılda bitmemiş dosyayı mı bitireceksiniz? Diyebilirsiniz ki 3500 avukatla bir şey kopartamamışsın, şimdi bize nasıl laf ediyorsun diye. O da bizim ayıbımız olsun. Ama aynı vekaletname belgesinde 2000’in üzerinde avukata yetki belgesi sunulmuş bir dosya da yok tarihte” ifadelerini kullandı.

‘BİZİ KÜÇÜK LOKMA SAYDINIZ’
Tutuklanan ne ilk ne de son avukat olduklarını belirten Kozağaçlı, “Selefinizin vizyon, imkan ve kapasitesine sahip olmadan pratiğini taklit etmenin başarıyı garanti etmediğini göreceksiniz. Doğru duydunuz, tam olarak söylediğim şeyi kastettim. Eğer kuvvetler ayrılığından murat yargının kendisini yürütmeden ayırabilmesiyse, ülke tarihinde ciddiye alınabilecek tek başarı Gülen Cemaati sayesinde yakalanmıştır. Nereden biliyorum, bizim soruşturmamızın devam ettiği süreçte, aynı kişiler Başbakan ve Bakanların oğulları hakkında ve Mit Müsteşarı hakkında soruşturma yürütüyorlardı. Ancak biz daha önce de uyanıkmışız, bunların neler çevirdiğini fark edip, 2013 yılındaki savunmamızda değinmişiz. Siz onların bakan çocukları hakkında yürüttüğü soruşturmanın boğazınızdan geçemeyeceğini düşündünüz, takipsizlik kararı verdiniz. Bizi yutulabilecek lokma saydınız ki bizi ısırdıklarında göz yumdunuz. O dosyalarda hukuka aykırı delil tartışmışsınız sayfalarca, şimdi bizi küçük lokma sayıp görmezden geliyorsunuz” ifadelerini kullandı.

‘BÖYLE TAHAKKÜM OLMAZ’
Kozağaçlı, şöyle devam etti: “Hukuksal tahakkümü, başkaca tahakküm tarzlarından ayıran şey, kendini üçüncü taraf olarak sunan bir gücün tahakkümü olmasıdır. Bunu kendim için söylemiyorum. Soma için söylüyorum. Yargıtay Ceza Dairesi oy birliği ile bir karar veriyor, diyor ki olası kasıt var. Bu kararı duyduğum gün dedim ki, bunu böyle bırakmazlar. Maden patronlarını hapis cezasıyla tehdit edecek bir hükümet değildi bu. İtiraz ederler sanıyordum. Ne yaptılar sayın Başkan? Basit matematik yaptılar, 5 üyenin 3’ünü aynı gün aynı anda üye atayıp, kararı oy çokluğuyla çıkacak hale getirip, değiştirdiler. Bu tip sahtekarlıklar için verdiğiniz paraya yazık. Böyle tahakküm kurulmaz. Aynı gün 3 üye atayıp karar değiştirebiliyorsanız tüm teşkilat size masraf sayın Başkan Böyle bir şeyi asla kabul etmeyeceğiz. Bizi tutuklamakla falan olmaz o iş. Bunu hukuk diye bize yutturamayacaksınız. Bu davada bizi tutukladılar, dövdüler, mallarımıza el koydular, yağmaladılar. Bunların hepsi suç. Burada bir numara yapmanız lazım. ‘Hürriyeti tahdit’ eyleminizi ‘gözaltı’ diye yutturmanız lazım. Yağma fiillerinizi ‘arama ve el koyma’ diye yutturabilirdiniz. Beceremediniz bunları. Bu kadar basit iş yaptınız bu dosyada, böyle de tahakküm olmaz. Siyasi dava böyle görülür diyorsanız bunu kabul ediyorum. Ben kendi adıma dostu da düşmanı da tanımayı kabul ediyorum.”

Mahkeme duruşmaya ara verdi.

Tags: , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑