Sosyalizm

Published on Şubat 25th, 2024

0

100 yıl sonra Lenin’in izinde – Sempozyumunda birleşik enternasyonal mücadele çağrısı

Marksist Teori dergisi tarafından düzenlenen “100. Yılında Dünyaya Lenin’le Bakmak” sempozyumu, ikinci oturumda yapılan “Emperyalist küreselleşme döneminde savaşlar ve yeni faşist hareketler” başlıklı tartışmanın ardından Enternasyonal marşının okunmasıyla sona erdi.

Marksist Teori dergisinin Türkiye’den sonra Almanya’nın Frankfurt kentinde dün düzenlediği sempozyumun ikinci oturumunda “Emperyalist küreselleşme döneminde savaşlar ve yeni faşist hareketler” başlığı tartışıldı.

Oturum öncesi Kobanê Çocuk Korosunun söylediği şarkılardan oluşan sinevizyon gösterimi yapıldı. Atılım Avrupa yazarı Özkan Özdemir’in moderatörlüğündeki 2. oturumda, Dominik Marksist Leninist Komünist Parti (PCML), Togo Komünist Partisi (PCT), Sosyalist Kadın Dergisi yazarı ve Almanya Marksist Leninist Parti (MLPD) temsilcisi sunum yaptı.

‘BİRLEŞİK VE ENTERNASYONAL MÜCADELENİN PARÇASI OLMALIYIZ’
Bu oturumda ilk sunumu yapan Dominik Marksist Leninist Komünist Parti (PCML) temsilcisi, “Lenin, marksizmin en büyük önderlerindendir. Marksist leninistler açısından Lenin’in en büyük katkılarından biri şudur; bir kılavuz olarak ele alınmalı, bir dogma olarak değil. Durmadan gerçek dünyaya uyarlanması gereken bir bilimdir marksizm. Biz Dominik Cumhuriyeti Marksist Leninist Parti olarak, ülkemizde bu yolda yürümeye çalışıyoruz” dedi.

Dominik Cumhuriyeti’nde hala feodal ağaların çok büyük bir etkiye sahip olduğunu, en iyi toprakların yüzde 50’sinin toprak ağalarının elinde olduğunu belirten PCML temsilcisi, ABD emperyalizmine hem kültürel, hem de ekonomik olarak bağımlı olduklarını belirtti, “Yeni sömürge koşulları altında yaşıyoruz” diye ekledi.

Lenin’in yeni sömürgecilik tanımını hatırlatan PCML temsilcisi, “Bugün ihtiyaç duyduğumuz demokratik bir niteliği olan komünist parti tarafından inşa edilen bir devrimdir. Birleşik mücadelenin, enternasyonal mücadelenin daha fazla parçası olmalıyız ki, başarabilelim” diyerek sözlerini tamamladı.

‘EZİLEN HALKLAR EMPERYALİZME KARŞI BİRLEŞEREK MÜCADELE ETMELİDİR’
“Marksizm leninizm hala her yerde yaşamaya devam ediyor” diyerek sunumuna başlayan Togo Komünist Partisi (PCT) temsilcisi, “Afrika, emperyalist ülkelerin işgali altında. Emperyalistler, ülkeleri bölmeye çalışıyor. Kurulan emperyalist sömürü sistemini gördüğümüzde Lenin’in tezlerinin ne kadar doğru olduğunu görüyoruz” dedi.

ABD, Almanya, Rusya, Çin ve diğer emperyalist ülkelerin Afrika ülkelerinde gerçekleştirdiği sömürüye dikkat çeken PCT temsilcisi, şöyle konuştu: “Türkiye, Afrika ve özellikle de Sudan’da önemli bir rol oynuyor. Türkiye özellikle tüm pazarları kapmaya çalışıyor. Emperyalistler arasında çelişkiler önemli bir rol oynuyor. Bütün bunlar Lenin’in fikirlerinin ne kadar güncel olduğunu ortaya koymaktadır. Ezilen halklar, özellikle de Afrika halkları emperyalizme karşı birleşerek mücadele etmelidir.”

‘KORLAR YANMAKTA VE ALEVLENMEYİ BEKLEMEKTEDİR’
Sosyalist Kadın (SK) dergisi yazarı da, “Kendimizi dünyaya Lenin’le bakma görevine adayan insanlar olarak, büyük bir mirası kabul ettik ve büyük bir sorumluluk üstlendik” diyerek sunumuna başladı. Lenin’in, Marx’ın en iyi öğrencilerinden biri olduğunu ve tıpkı onun Marx’a danıştığı gibi, bugün kendilerinin de Lenin, Marx, Engels ve tüm devrimci öncülere danıştıklarını söyleyen SK yazarı, artan ekonomik, siyasi ve ekolojik krizlere, işsizlik ve yoksulluğa, toplumsal cinsiyet çelişkisine dikkat çekti, “Kadınların toplumsal katılım olanaklarının ve toplumsal cinsiyet direnişinin mevcut koşulları altında kendini yeniden üretmekte giderek zorlanan patriyarkanın, kapitalist üretim tarzının ve sonuçlarının krizini görüyoruz” dedi.

Resmin diğer kutbunda ise halk ayaklanmaları, direniş, çok çeşitli talepler için ilerici kitle hareketleri olduğunu kaydeden SK yazarı, “Kadın ve feminist hareketler son on yılda en demokratik talepler ve toplumsal cinsiyet eşitliği hakları için, mücadelelerini uluslararasılaştırarak, sloganlarını birleştirerek ve genel toplumsal cinsiyet çatışmasında tamamen yeni dinamikler geliştirerek rekor eylemlere öncülük etmiştir” diye konuştu.

“Burada Lenin’in zincirin en zayıf halkası doktrininden öğreniyoruz ve toplumsal cinsiyet çelişkisinin de zincirin en zayıf halkası olma potansiyeline sahip olduğunu fark ediyoruz” diyen SK yazarı, “Korlar yanmakta ve alevlenmeyi beklemektedir” ifadesini kullandı.

Dünyaya Lenin’le bakıldığında emperyalist dünya sisteminin patlamaya hazır bir aşamaya doğru ilerlediğini gördüklerini kaydeden SK yazarı, “Dünyadaki durumun karmaşıklığı göz önünde bulundurulduğunda, tüm bu görevleri büyük bir çaba, odaklanma, düşünce yoğunluğu ve adanmışlıkla ele almalıyız. Lenin gibi Lenin’le” diyerek sözlerini tamamladı.

‘FAŞİZME KARŞI BİRLİKTE MÜCADELE ETMELİYİZ’
Almanya Marksist Leninist Parti (MLPD) temsilcisi, mevcut emperyalist çelişkilerin marksistler tarafından doğru değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti, emperyalist sistemde gelişmeler ve çelişkilerin çok hızlı arttığını söyledi.

MLPD temsilcisi, “Kürdistan, Türkiye devletinin işgali altında, Filistin siyonist İsrail’in saldırısı altında. Vahşi katliamlarla Filistin’deki işgali derinleştirip, vahşi bir şekilde ilerliyor. Eğer bir devrim olmazsa, 3. dünya savaşının kaçınılmaz olmadığı görülüyor. Ülkelerin içinde faşizm artıyor, gerici yasalar çıkarılıyor. Mesela Almanya, Filistin’e destek veren örgütleri kriminalize etmeye çalışıyor. Dünya çapında ekolojik kriz ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla artık ekolojik mücadelede antiemperyalizmin bir konusu haline gelmiştir” diye vurguladı.

MLPD temsilcisi, “Emperyalist dünya sistemi çürümüş iktidarını korumakta başarılı olamaz, kitle mücadelesini kriminalize ederek bunu başaramaz. Faşizme karşı birlikte mücadele etmeliyiz” dedi.

‘FİLİSTİN VE TÜM EZİLEN DÜNYA HALKLARININ MÜCADELESİNİ BÜYÜTMELİYİZ’
Sunumların ardından Filistin Handala örgütü temsilcisi söz aldı. Filistin’deki güncel duruma ilişkin bilgi veren Handala temsilcisi, 1948 yılında yaşanan Nakba saldırısında yaşananlara ilişkin ayrıntılı bilgi verdi. 1948’de 496 köyün yıkıldığını, binlerce ailenin önce Gazze’nin merkezine daha sonra başka bölgelere göçe zorlandığını anlattı. Kendisinin de doğdu andan itibaren göçmen olduğunu anlatan Handala temsilcisi, “Bugün size bu sürgünün tarihini anlatıyorum. Çünkü İsrail’in, siyonist hareketin gerçek yüzünü bilmenizi istiyorum. Filistinlilerin ayaklanması, Filistin halkının direnişi ve Filistin halkı ile gösterilen enternasyonal dayanışma, İsrail’in siyonist planlarının önüne bir bariyer kurdu. Gazze’de yaşayan her insan 20-30 kilo zayıfladı. Çünkü, gerçek açlıkla ve susuzlukla baş başalar. Her saniye daha fazla katliam gerçekleşiyor. Acı sadece Gazze’de değil aynı zamanda hapishanelerde de yaşanıyor” sözleriyle Filistin halkına yönelik siyonist zulmü aktardı.

İngiltere ve ABD’nin başını çektiği emperyalistlerin siyonist İsrail’e sınırsız destek sunduğunu hatırlatan Handala temsilcisi, “İsrail’i geleceğe hazırlıyorlar. Bu nedenle şimdi tüm emperyalist güçler direnişimize saldırıyorlar. Bize düşen geleceğimiz için mücadele etmek. Gazze şu anda bir açık hapishane durumunda. Doğru bir dünya için savaşmalıyız. Filistin ve tüm ezilen dünya halklarının mücadelesini büyütmemiz gerekiyor” çağrısında bulundu.

Sunumların ve Arjantin Komünist Partisi ile Kolombiya Komünist Partisi Maoist’ten gelen mesajların okunmasının ardından panelistler soruları yanıtladı.

‘LENİN’İ ANLAMAK, ONDAN ÖĞRENMEK GÜNCEL BİR KONU’
Yaklaşık 300 kişinin katıldığı sempozyumun kapanış konuşmasını Atılım Avrupa yazarı Özkan Özdemir yaptı. Marksist Teori dergisinin Türkiye’de düzenlediği sempozyumdan sonra Avrupa’da ikinci sempozyumu gerçekleştirdiklerini belirten Özdemir, “Lenin’i anlamak, ondan öğrenmek güncel bir konu. Dünya proletaryasına, günümüz devrimci, sosyalist, komünistlere bıraktığı mirasa sahip çıkmak. Leninizmi, günümüzün sınıf mücadelesine, toplumsal mücadelesine uygulama görev ve sorumluluğu ile karşı karşıyayız” dedi.

Devrimci ve komünist hareketin karşı karşıya kaldığı sorunları, emperyalist savaş tehlikesini ve faşist hareketler sorununu, Lenin’in perspektifleri doğrultusunda analiz ederek görevler çıkarmaya çalıştıklarını vurgulayan Özdemir, “Dünya halklarının, ezilenlerinin politik öncüleri olarak, leninizmi mücadelenin manivelası yapmak göreviyle karşı karşıyayız” diye konuştu.

Kapanış konuşmasının ardından sempozyum, hep bir ağızdan Enternasyonal marşının okunması ve sloganlarla sona erdi. (etha – 25.02.2024)


‘100 yıl sonra Lenin’in izinde’

-Sempozyumun ilk bölümü – 24.02.2025

“100. Yılında Dünyaya Lenin’le Bakmak” sempozyumunun ilk oturumunda söz alan Marksist Teori dergisi yazarlarından İbrahim Çiçek, Lenin’in marksist teoriyle ilişkilenişinde ayırıcı çizgilerden birinin marksizmi “eylem kılavuzu” olarak kavraması olduğunu söyledi. PPDS’den Hatem Laouini de, “Filistin direnişine desteği örgütlemeliyiz. Bizim görevimiz aynı zamanda Kürt özgürlük hareketini desteklemektir. Türk devletinin faşizmine karşı mücadele etmeliyiz. Ezilen hakların mücadelelerine destek olmalı, sahip çıkmalı büyütmeliyiz. Dünya işçileri olarak birleşmeliyiz” diyerek yeni bir komünist enternasyonal kurma çağrısında bulundu.

“100. Yılında Dünyaya Lenin’le Bakmak” sempozyumu devam ediyor. “21. yüzyılda devrimci hareketin durumu ve devrimci önderlik sorunu” başlıklı oturumda, Marksist Teori dergisi yazarlarından İbrahim Çiçek, Filipinler Ulusal Demokratik Cephesi’nden (NDFP) Coni Ledesma, Tunus Yurtsever Demokratik Sosyalist Parti’den (PPDS) Hatem Laouini ve Sri Lanka Sosyalist Ön Cephe Partisi’nden (FLSP) Sudath Liyanage sunum yaptı.

ÇİÇEK: LENİN MARKSİZMİ EYLEM KILAVUZU OLARAK KAVRAR
Oturumun ilk sunumunu Marksist Teori dergisinden İbrahim Çiçek yaptı. Çiçek, “Lenin’in izinde” başlıklı sunumunda, “Lenin bir marksistti. 20. yüzyılda kendisinden sonraki hemen bütün devrimci önderleri marksist düşünce ve eylemleriyle derinden etkileyen komünist bir önderdi. Marks ve Engels’in en iyi, sarsılmaz bağlı ve mükemmel yaratıcı devrimci öğrencisiydi” dedi.

Lenin’in marksizmle ilişkilenişinin statik, edilgen, sınırlanmış, donuk olmadığını, canlı, dinamik ve yaratıcı olduğunu vurgulayan Çiçek, Lenin’in marksist teoriyle ilişkilenişinde ayırıcı çizgilerden birinin de marksizmi “eylem kılavuzu” olarak kavraması olduğunu söyledi. Çiçek, “Bu Lenin’in bütün teorik çalışmalarını içinde hareket ettiği devrimci dönemin yaşamsal sorunlarına adamış olmasını da açıklar” dedi.

“Lenin marksizmi yeniden kurmadı, ama marksizmin devrimci özünü çağının devrimci ihtiyaçlarına yanıt verecek tarzda açığa çıkarmayı başardı” diyen Çiçek, devlet teorisi, devrimci şiddet, enternasyonalizm gibi marksizmin oportünistler tarafından unutturulan ya da çarpıtılan yanlarını açığa çıkardığını, marksist devrim teorisini güncellediğini, marksizmi çağının sorunlarına mükemmel tarzda uyguladığını, devrimci enternasyonali yeniden kurduğunu hatırlattı.

Marksist leninist komünistlerin, Lenin’in ve III. Enternasyonal’in devrimci izini sürdüğünü söyleyen İbrahim Çiçek, “Bütün ülkelerin işçileri ve ezilenleri birleşiniz” sloganı ile emperyalist küreselleşme evresinde Lenin’in devrimci duruşu ve çizgisini güncellediğine dikkat çekti. Çiçek, “Lenin’in gözünden bugünkü dünyaya bakmak, en başta yapısal krizin devrimci çözümüne odaklanmak demektir. Bu devrimci teori, devrimci program ve stratejiyi olduğu kadar devrimci örgütü de kapsayan karmaşık bir görevler bütünüdür” diye konuştu.

Yaşanan devrimci önderlik boşluğuna işaret ederek, bunun aşılmasının yolunun devrimci proletaryanın öncü komünist partisine kavuşmak olduğunu belirten Çiçek, “Marksist leninist komünistler, Lenin önderliğinde inşa edilen Bolşevik Parti deneyimi ve modelinden yola çıkmış ve fakat aynı zamanda baştan itibaren örgüt yapılanmasının güncel devrimci ihtiyaçlarına yanıtla, arayış ve yönelimi içinde olmuşlardır” dedi.

Çiçek son olarak şunları söyledi: “Emperyalist küreselleşme evresinde devrim günceldir ve insanlığın geleceği her zamankinden daha çok proletaryanın devrimci eylemine bağlıdır. Devrimci proletarya insanlığın ve gezegenin geleceği ve kaderini şekillendirecektir. Devrimci proletaryanın programı kadın özgürlük mücadelesi ve kadın devriminden, gezegenin ve insanlığın varoluşunu tehdit eden ekolojik yıkıma kadar insanlığın bütün sorunlarının çözümü ve yeni bir uygarlığın inşasında tarihsel rolünü oynamak bilinç ve iradesine sahiptir.”

LEDESMA: ULUSAL VE TOPLUMSAL KURTULUŞU SAĞLAYANA KADAR MÜCADELE
Filipinler Ulusal Demokratik Cephe (NDFP) temsilcisi Coni Ledesma ise, Filipinler’deki sınıf mücadelesi ve mücadele yürüten örgütlere ilişkin kapsamlı bir bilgi verdi.

ABD emperyalizmin imzalanan “bağımsızlık” adı altında anlaşmalarla Filipinleri, ekonomik, politik, eğitim ve diğer tüm anlamlarda sömürgesi yaptığını belirten Ledesma, Filipin toplumunu yarı sömürge ve yarı feodal olarak tanımladıkları bilgisini verdi. Ledesma, Filipinler’de 1964’ün ortalarında halkın yeniden uyandığını, ABD emperyalizmine karşı mücadele ettiğini, işçi grevlerinin öğrenciler tarafından desteklendiğini, çiftçilerin sokağa çıktığını söyledi.

Partilerinin üçüncü düzeltme hareketini yürüterek marksizm leninizm maoizm ile partinin çizgisi ve programının anlaşılmasını derinleştirmeyi ve bunlara bağlılığı güçlendirmeyi amaçlamakta olduğunu aktaran Ledesma, “Devrimci hareket bugün bu noktada durmaktadır. Gerçek leninist gelenekte, mücadele etmeye, çalışmalarımızı değerlendirmeye, hatalarımızı düzeltmeye ve ilerlemeye devam ediyoruz. Zafere ulaşmak uzun yıllar alabilir, ancak ulusal ve toplumsal kurtuluşu elde edene kadar mücadele etmeye devam edeceğiz” diye vurguladı.

LAOUİNİ: FİLİSTİN DEVRİMCİ ÖNDERLİĞİNE BAĞLIYIZ
Tunus Yurtsever Sosyalist Demokratik Partisi’nden (PPDS) Hatem Laouini, konuşmasına siyonizme karşı direnen Filistin halkını selamlayarak başladı.

ICOR’un bileşeni olduklarını ve bu yılı “Lenin yılı” ilan ettiklerini duyuran Laouini, “Lenin bize çok önemli bir miras bıraktı. Lenin ve leninizm bizim için marksizmin gelişmesidir. Leninizm, kapitalizme karşı mücadeledir. Lenin aynı zamanda ulusal kurtuluş hareketlerinin destekçisiydi, 1916 yılında emperyalist savaşı reddetti, ama kurtuluş hareketlerini destekledi. Marksizme bağlı kalarak, boyunduruk altında kalan hiçbir ulusun kurtulamayacağını vurguladı. Biz devrimci programımızda Filistin direnişi ile dayanışma içerisindeyiz, ama aynı zamanda Filistin devrimci önderliğine bağlıyız. Bu bizim için çok belirleyicidir. Filistin hakkında konuşurken bazı gölgeleri aydınlatmak istiyoruz. Filistin davası 7 Ekim’de başlamadı. Yıllar önce Belfor ile başlamıştı. Ekim 7’den itibaren yeni bir aşamaya geçmiş olduk” dedi.

Leninizmin komünist partinin inşası konusunda önemli bilgiler verdiğini, Lenin’in oportünizme ve legal burjuva anlayışlara karşı kendini inşa ettiğini ve kopuştuğunu söyleyen Laouini, Lenin’in devrimci önderliğin bir mayasını oluşturduğunu, sosyalizm için ufuk yarattığını aktardı. Kadınların devrimdeki rolüne vurgu yapan Laouini, gençlik mücadelesinin öncülüğüne dikkat çekti.

‘FİLİSTİN DİRENİŞİNİ VE KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİNİ DESTEKLEMELİYİZ’
Marksist leninistlerin yeni komünist enternasyonal kurulması için hareket etmesi gerektiği çağrısında bulunan Laouini, “En önemli görevimiz, marksist leninist hareketin örgütlenmesi ve Filistin direnişine desteği örgütlemektir. Filistin’de faşizmin siyonizmin en korkunç boyutları yaşanıyor. Bizim görevimiz aynı zamanda Kürt özgürlük hareketini desteklemektir. Türk devletinin faşizmine karşı mücadele etmeliyiz. Ezilen hakların mücadelelerine destek olmalı, sahip çıkmalı büyütmeliyiz. Dünya işçileri olarak birleşmeliyiz. Marks ve Engels’in sloganını Lenin’in sloganı ile birleştirerek sahipleniyoruz: ‘Dünyanın bütün işçileri birleşin’. Dünya çapında emperyalizme, faşizme, siyonizme karşı mücadeleyi büyütelim” çağrısında bulundu.

Tunus Yurtsever Sosyalist Demokratik Partisi’nden (PPDS) Hatem Laouini son olarak şunları söyledi: “Marksizmin leninizmin birliği için buradan çağrı yapıyoruz, yeni devrimci program etrafında yan yana gelme yetenek ve gücümüz var. Ezilen halkların, kadınların, Filistin halkının, Kürt halkının özgürlüğü için birleşmeliyiz.”

LİYANAGE: SORUN ÖNCÜNÜN OLMAMASI
İlk oturumun son sunumunu Sri Lanka Sosyalist Ön Cephe Partisi (FLSP) temsilcisi Sudath Liyanage yaptı. Liyanage, dünyanın dört bir yanında faşizmin etkisinin arttığını ve buna karşı insanların başkaldırdığını, tüm dünyada milyonlarca insanın George Floud katledildiğinde sokaklara çıktığını, dünyanın dört bir yanında Filistin’e destek eylemleri yapıldığını hatırlattı.

Bütün bunların halkların kapitalist sistemin adaletsizliğine artık dayanamadığını gösterdiğini söyleyen Liyanage, “Burada sorun şu ki, bir öncüleri yok. Kapitalizm galip geldiği için değil, devrimci hareketin yetersizliği nedeniyle hala kendini sürdürebiliyor” dedi.

‘SRİ LANKA’DAKİ HALK AYAKLANMASI UMUT OLDU’
2020 yılında Sri Lanka’da yaşanan halk ayaklanmasının büyük bir umut olduğunu belirten Liyanage, “Anlamamız gereken ilk şey her ne kadar ani ve kendiliğinden bir ayaklanma gibi görünse de, önceki yıllarda verilen mücadele bu zemini yaratmıştır. Oldukça güçlü olan öğrenci hareketi, büyük bir mücadele yürütüyor” dedi.

‘2022 AYAKLANMASI HALK İKTİDARININ KURULMASI ZEMİNİNİ YARATTI’
2021 yılında da öğretmenlerin 1998 yılından beri düzenli ödenmeyen maaşlarının ödenmesi için sokaklara çıktığı ve kazandığı bilgisini veren Liyanage, öfkeli çiftçilerin 2022 yılında sokakları doldurduğunu aktardı. Tüm bu mücadelelerin birleşik mücadeleyi büyütmek gerektiğini gösterdiğini vurgulayan Liyanage, “Bu mücadelemizin tamamen başarıya ulaşması için de halkın bilinçlendirilmesi, önemli bir yerde duruyor” diye belirtti. Lenin’in “1905 olmasaydı 1917’deki devrim mümkün olmazdı” sözünü hatırlatan Liyanage, “Dolayısıyla Sri Lanka’da yaşanan 2022 ayaklanması bir halk iktidarının kurulmasının zeminini yarattı. Bu ayaklanma hiçbir zaman unutulmayacaktır” dedi.

Liyanage, “Sol hareketler yeterli olmasa da, umutsuz değiliz. Rojava’da yoldaşlar bunun imkansız olmadığını bize gösterdi. Eğer Lenin ve 20. yüzyıldaki diğer devrimcilerin ışığını tutacaksak, önümüzdeki 10 yıl 21. yüzyıl için en önemli 10 yılı olacaktır” tespitinde bulundu.

Kısa bir aranın ardından sempozyum Rojava’dan Devrimci Komünist Hareket (TKŞ) temsilcilerinden Destan Serhad’ın video mesajıyla devam etti. Destan Serhad, “Dünya işçi sınıfının mücadelesinin başarıya ulaşması için önder Lenin’in yolundan yürümemiz gerekiyor. Eğer Lenin’in yolundan yürümezsek, mücadelemizi sosyalizmle taçlandıramayız” dedi.

Ardından sempozyuma katılan örgütlerin temsilcileri kısa konuşmalar yaptı.

Almanya Komünist İnşa Partisi temsilcisi, “Lenin bize küçük bir halkadan nasıl sosyalist adıma ulaşabileceğimizi gösterdi” diyerek, komünist ve devrimci örgüt ve hareketleri birleşik mücadeleyi büyütmeye çağırdı.

Pantifa temsilcisi, siyah bir hareket oldukları bilgisini verdi, “Irkçılığın olmadığı bir toplumu; bir şeyin yerine başka şeyi koymakla yapamayız. Yani siyahın yerine beyazı koymakla olmaz. Bunun en nihai çözümü sosyalizmdir. Sosyalizm mücadelesi her zaman ırkçılığa karşı mücadeleyi de kapsamalı. Yoksa kapitalizmi al aşağı edemeyiz” diye konuştu.

Ardından serbest tartışma bölümünde sempozyuma katılanlar söz aldı, konuşmacılara sorularını yöneltti.

Sempozyum “Emperyalist küreselleşme döneminde savaşlar ve yeni faşist hareketler” başlıklı 2. oturumla devam ediyor. (etha – 24.02-2024)


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑