Kadın

Published on Kasım 19th, 2023

0

SKB: Avrupa’da kadına yönelik şiddet tablosuna karşı mücadeleye!

Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB) Avrupa: 25 Kasım’da tüm kadınları sokaklara, eyleme, hesap sormaya çağırıyoruz!

Avrupa Demokrat Haber Merkezi

SKB tarafından yapılan açıklama şöyle:

Avrupa’da kadına yönelik şiddet tablosuna karşı mücadeleye!

Avrupa’da kadın cinayetleri, tecavüzler, fiziksel, psikolojik ve aile içi kadına yönelik şiddet ülkeden ülkeye değişen biçimlerde korkunç rakamlarla yaşanıyor. Avrupa ülke hükümetleri kadına yönelik şiddeti, devlet bütçesinden ayırdıkları miktarı, önleyici tedbirleri, yasaları, mahkemeleri, polisi gibi temel kurumları ile gündem yapsala rda ataerkil kapitalist sistemin parçaları olan, erkek egemenliğinden kaynağını alan bu kurumlar kadına yönelik şiddet suçlarını durdurmuyor, durduramıyor. İstanbul Sözleşmesi Avrupa’da 1 Ekim’de uygulamaya sokulmadan önce İstanbul Sözleşmesini uygulamaya koyan ülkeler, Hayır Hayırdır yasalarını çıkartan ülkeler vardı. Kadın hareketinin mücadelesi sonucunda bazı ülkelerde kimi adımlar atıldı ancak bunlar tabloyu değiştirecek düzeyde olmadı. Aşağıdaki şiddet rakamları resmi olanı yansıtıyor, yazılıp çizilmeyen gerçek rakamların ise oldukça kabarık olduğunu biliyoruz. Avrupa ülkelerinde resmi verilerde ve günlük karşılaştığımız tüm örneklerde kadınlar eski eşleri ve partnerleri tarafından katlediliyor. Avrupa’da Sosyalist Kadınlar Birliği olarak çalışma yürüttüğümüz kimi ülkelerin tablosunu göstererek kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin önemini bu 25 Kasım’a giderken bir kez daha ortaya koymaya çalışacağız. Almanya’da üç günde bir bir kadın öldürülüyor. Aile bakanlığının verilerinde; 2022 yılında 152kadın katledildi. Her gün bir erkek bir kadını öldürmeye teşebbüs ediyor. Aynı yıl 240 bin 547 kadına aile içinde şiddet uygulandı. Yüzde 73 kadın erkek şiddetine maruz kaldı. Cinsel şiddet saldırıları taciz, tecavüz 2021 yılında yüzde 29 iken, 2022’de basit yaralama diye tarif edilen saldırılar öne çıkarak cinsel şiddet yüzde 59 arttı. Bunlardan yüzde 11,7 si tehlikeli yaralama, yüzde 24,2’si taciz, tehtid, yüzde 2,5’i tecavüz ve cinsel saldırılar olarak geçti. Aile içi kadına şiddetin yüzde 31,1’inin göçmen erkeklerce yapıldığı tespit edildiğine göre geriye kalan yüzde 69 şiddetin Alman erkekler tarfından işlendiğini söyleyebiliriz. Fransa’da 2022 yılında 129 kadın katledildi. Bu kadınlar şikayetlerini defalarca kez polise ve yargıya taşımalarına rağmen katledildiler. Noustoutes kadın örgütüne göre 2021-2022 arası kadınların şikayetlerinin ancak 0,6’sı mahkemelere taşınabilmiş. Kadınların yaptıkları aile içi şiddet şikayetlerinin yüzde 80’i polis tarafından takip edilmemiş. Günde 250 kadının tecavüz ve tecavüz girişimine maruz kalması korkunç bir rakkam olarak karşımıza çıkıyor. Sadece 2021 yılında 31 bin 50 kadın tecavüz saldırısında uğradı. Belçika’da 2022 yılında 25 kadın cinayeti yaşandı. Yüzde 98 kadın sokak veya yolculuk araçlarının her hangi birinde cinsiyetçi saldırılarla karşı karşıya kaldılar. Yüzde 60 kadın ise taciz yaşadıklarını belirtiyor. Resmi olarak İsviçre’de 2021 yılında iki haftada bir 24 kadın öldürüldü. 30 kadın ise cinayet teşebbüsü esnasında kurtulmayı başardı. Kadın örgütleri kadın cinayetlerinin İsviçre’de kamuoyuna yansımamasından, cinayet rakamlarının resmi bir kurum tarafından açıklanmamasından, kadın cinayeti kavramının kullanılmamasından şikayetçi. Hollanda’da istatistik kurumu CBS’ye göre, 2022 yılında 48 kadın cinayeti, kayıtlı 10 bin cinsel suç yaşandı. Bunların 3 bini cinsel şiddet, 2 bin 900’ü ise tecavüz. Ülkede yüzde 45 kadın hayatlarının bir aşamasına fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalmış, yüzde 73 kadın cinsel tacize maruz kalmış, on kadından biri ise tecavüze uğramış. İstanbul Sözleşmesi içinde onun denetimini yapan GREVİO komitesinin Hollanda için önerileri şu biçimdedir; Sözleşmenin şiddete ilişkin maddelerinin uygulanması, ayrı bir bütçe oluşturulması, toplumsal cinsiyet perspektiflerinin geliştirilmesi, her türlü bilginin verilendirilerek kategorileştirilmesi, göçmenlik hizmetlerinde şiddete dair sistematik eğitimlerin yapılması, sığınma evlerinin arttırılması ve yaygınlaştırılması, psikolojik şiddet, cinsel taciz, cinsel şiddet ve kadın sünneti suçları ile daha sistematik mücadele edilmesidir. Avrupa’da görüldüğü gibi kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri tablosu korkunç boyutlardadır. Dünyanın neresinde olursa olsun Avrupa’da kadın cinayeti girişimlerinden kurtulan kadınlar, öldürülen kadınların ardından katilin hapishanede kısaca yatıp çıkmasını sağlayan mahkemelere, yasalara, devlete ve kadın katillerine korkunç öfkeli kadınlar, erkeklerin tecavüz girişimlerinden kurtulan kadınlar, gece yürürken huzursuzlanan arkasına bakan kadınlar, resmi kurumlara başvuran, vuramayan gizleyen, korkan kadınlar şiddetsiz bir dünya istiyorsak hem bugün öfkemizi haykırarak örgütlenmeliyiz hem de şiddetsiz bir dünya için sosyalizmi istemeliyiz. Hükümetler, devletler kadın cinayetlerini genel cinayet kategorisinden çıkartmalı. İstanbul Sözleşmesinin her bir maddesi kadın, lgbti+’ların beyanları esas alınarak uygulanmalı. Kadına yönelik şiddete karşı önleyici tedbirler alınmalı. Avrupa’da kadının rızası olmadan yapılan her tür saldırıyı tecavüz olarak tanımlayan olumlu yasa değişiklikleri ve İstanbul Sözleşmesi gibi düzenlemeler önemli kazanımlarımızdandır. Ancak bir ülkede on binlerce tecavüz saldırısı sonrası sadece 3-4 bin erkeğin ceza alması uygulamanın ne kadar sorunlu olduğunu bize gösteriyor. Erkeğe verilecek cezalar caydırıcı olmalı. Erkeklerin ve toplumun cinsiyet eşitliği eğitimine ağırlık verilmeli. Erkek, şiddet uyguladığı durumunda ağır cezalar alacağını bileceği yasalarla karşılaşmalı. Kadın cinayetlerini önlemek için, öldürülme tehdidi altında olduğunu söyleyen kadınlar ciddiye alınarak risk analizi içinde görülmeli, her türlü işlemde bu kadınlara öncelik verilmeli, çok özel korumaya alınmalı, erkeği etkisiz hale getirecek cezalar verilmeli. Almanya, İsviçre gibi İstanbul Sözleşmesinin göçmen kadınlara ilgili 29. Maddesine çekince koyan ülkeler göçmen kadınların uğradıkları şiddet nedeniyle mültecilik başvurularını kabul etmek zorundalar. Tüm yaşanan kadın cinayetlerinin ardından “ailesel dramlar, aşk cinneti” gibi “özel alanda şiddet meşrudur” gibi gerici, kadın düşmanı anlayışlarla mücadele edilmeli. Avrupa’da toplamda ortaya çıkan rakamsal tabloda kadına yönelik şiddet, kadınlara dönük savaş ve soykırım düzeyindedir. Kadına yönelik şiddete karşı mücadele güncel ve politiktir. Kadınlar kitlesel biçimde savunma sporları kurslarına gitmeli. Erkeğin saldırı esnasında özsavunma hakkını kullanmalı. Çevremizde her türlü şiddet biçimlerine karşı soruşturma komisyonları kurulmalı. Erkeğin cinsel suçlar kapsamında cezalandırması sağlanmalı, alanı daraltılmalı. Kimi erkek egemen davranışlar ideolojik mücadele ve eğitim konusu haline getirilerek erkeğin değişim, dönüşümü sağlanmalı. SKB olarak Avrupa’da kadın cinayetlerini, her yıl on binleri bulan tecavüzleri, aile içi kadına yönelik şiddeti ve şiddetin her biçimini özel olarak gündem yaparak mücadeleyi daha fazla büyüteceğiz. 25 Kasım 2023’e doğru giderken erkek egemen kapitalist düzene ve erkeğin her türlü erkek egemen saldırılarına karşı bugünden mücadelemizi yürütecek, taleplerimizi haykıracağız. Şiddeti, erkek egemenliğini üreten ataerkil sistemleri, kapitalizmi ortadan kaldırmadıkça kurtuluşumuzun olamayacağı bilinciyle sınıfsız, sömürüsüz, cins ayrımsız bir dünyayı sosyalist, komünist yaşama ulaşmak içide mücadele edeceğiz.

25 Kasım’da tüm kadınları sokaklara, eyleme, hesap sormaya çağırıyoruz.

Erkek-devlet şiddetine karşı susma haykır, özsavunma haktır!

Jin Jiyan Azadi!

AVRUPA SOSYALİST KADINLAR BİRLİĞİ

Tags: , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑