Makaleler

Published on Ekim 24th, 2023

0

Solda gelişmeler | Veysi Sarısözen


Başka bir “Kemal”, Kemal Atakan, Hamas’ın eylemi ile Filistin devrimcilerinin mücadelesini birbirine karıştırmıyor…

Solda iyi gelişmeler var. Kürt Özgürlük Hareketi’yle Türkiye solu arasındaki diyalog karşılıklı düşünce geliştirme sürecine mutlaka olumlu katkılarda bulunacaktı, bulunuyor. KCK’nin ve PKK yöneticilerinin Hamas-İsrail arasındaki savaşla ilgili görüşlerini okuyorum. Solun görüşlerini de. Örneğin geçtiğimiz gün “SİP-TKP” Genel Sekreteri Kemal Okuyan’ı izledim. “Algıyla mücadele” ediyor. Ama savaşın iki emperyalist merkez arasındaki “Pazar paylaşma” savaşına hazırlık olduğundan söz etmiyor. Sanki dünyayı, Filistin Kurtuluş Örgütü’nü sosyalist dünya sisteminin desteklediği dünya gibi görüyor. İsrail’in soykırımcı saldırısını haklı olarak mahkum ederken, HAMAS’a verilen desteğin, az sonra İran bölgesel emperyalizmine destek anlamına, ardından da Rusya-Çin eksenine destek ve “emperyalist savaşta” taraflardan birinin yanında yer almak anlamına geldiğini görmüyor. Bunun sonucunda da şimdiki savaşın “ulusal kurtuluş hareketi ile sömürgeciler” arasındaki bir savaş değil de, “iki emperyalist merkez arasında” bir savaş olduğu gerçeğinin yanından sessizce çekiliyor.

Olabilir. Şimdilik İsrail’in soykırımına karşı çıkıyor olmasını olumlu karşılarız.
Solda sadece bu “sosyal patriotizm” eğilimi yok elbette. Geçtiğimiz gün yayınlanan Politika gazetesinde bir başka “Kemal”le, Mustafa Suphi Vakfı Başkanı Kemal Atakan’la yapılan söyleşi böyledir. Sağlıklı yorumlara örnektir. Birkaç uzunca alıntıyla bu saptamayı kanıtlamak isterim.
Atakan, Hamas’ın eylemi ile Filistin devrimcilerinin mücadelesini birbirine karıştırmıyor. Şöyle konuşuyor:
“HAMAS’ın operasyonunu Filistin direniş hareketinin bir eylemi olarak görmemek lazım. HAMAS, İran ve Lübnan Hizbullah’ının desteğiyle İsrail’e karşı bir operasyon başlatmıştır. ABD uzun zamandır İran ile bir çatışma ortamı yaratmak peşinde ve bunu İsrail ile birlikte planlıyorlar. ABD, Rusya’nın Donbass askeri operasyonu sonrasında AB’deki temel ülkeler olan Almanya ve Fransa’yı kendi etkisinde yönlendirmeye ve Rusya ile olan ilişkilerini kesmelerini sağlamayı başardı. Bugün Almanya’da da Transatlantikçi, Amerikancı bir hükümet oluştu. ABD için özellikle Rusya ve Çin’in Ortadoğu’da izledikleri politikalara karşı hamle yapması ve onların müttefiki olan İran’a karşı harekete geçmesi gerekiyor ve planlanıyordu. HAMAS’ın İsrail’e yönelik bu operasyonu bir anlamda gündemi değiştirdi. Yani bu saldırı İran ile HAMAS’ın İsrail’e yönelik saldırısıdır ve savaş, İsrail, İran ve HAMAS arasındadır. İsrail’in Gazze dışında Lübnan Hizbullah’ı ve Suriye’ye saldırması da bu nedenledir. Önce bunu görmemiz lazım. ABD de bölgedeki mevziilerini korumayı ve geliştirmeyi, son aşamada da kendinde o gücü görünce İsrail ve Türkiye’nin yardımıyla İran’a saldırmayı düşünüyor. O açıdan İsrail’in desteklenmesi ABD ve diğer batılı emperyalist merkezler açısından önemlidir.
Politika: Oluşan ortamın Filistin direnişi ile bağını nasıl görüyorsunuz?
Kemal Atakan: Bu operasyonda mağdur olan Gazze’deki Filistin halkı olmuştur. Bizim ikircimsiz ve sonsuz dayanışmamız Gazze’deki Filistin halkıyladır. İsrail uzun zamandır Gazze’ye saldırmanın planlarını yapıyordu. Son bir yılda artırdığı tekil saldırılar da bunun işaretiydi. Bugün Gazze’deki Filistin halkı bir zorunlu göç ve soykırım ile karşı karşıya. Bu durumda FHKC ve FDHC de operasyona Filistin halkını savunma amacıyla zorunlu olarak katılmışlardır. Tabii ki Filistin’deki iç dinamikleri tam olarak bilemiyoruz. Ancak şunun altını çizmek gerekir. FKÖ eski FKÖ değildir. Leyla Halit’lerin, Goerge Habbaş, Naif Havatmeh dönemindeki FKÖ değil. FKÖ, ABD ve İsrail ile girdiği uzlaşma sonunda Filistin Direniş Hareketi’nin önderliğini kaybetmiştir. Marksist-Leninist nitelikli FHKC ve FDHC ciddi güç yitirmiş durumdadırlar.”
Kemal Atakan: Ulusal Kurtuluş Hareketleri, Sovyetler Birliği ve Dünya Sosyalist Sistemi varken dünya devrimci sürecinin üç ayağından biriydi. Dünya Sosyalist Sistemi, Kapitalist ülkeler işçi sınıfı hareketi ve Ulusal Kurtuluş Hareketleri bu üç ayağı oluşturuyordu. Bugün bu özelliklerini maalesef kaybettiler. Ulusal Kurtuluş Hareketleri, Sosyalizme yönelme ve Sovyetler Birliği’ne yaklaşım konusunda ölçülürdü. Bu aynı zamanda Ulusal Kurtuluş Hareketleri’nin önderliklerini de belirlerdi. Bugün durum farklı. Nasıl ki El Kaide, Taliban, IŞİD’i ve Türkiye’de İBDA-C’nin legal kolu HÜDA-PAR’ı bir Ulusal Kurtuluş Hareketi olarak niteleyemezsek, HAMAS’ı da bu nitelikte değerlendirmemiz mümkün değildir. Ulusal Kurtuluş Hareketleri’nin niteliğini stratejik amacı ve o harekete önderlik eden politik gücün niteliği belirler. Bu nedenle gerek FKÖ gerekse de HAMAS’a mesafeli durmamıza rağmen Filistin halkıyla dayanışmayı sınırsız olarak öne çıkarıyoruz.”
Söyleşi uzun. Ancak bu kadarı, solda yeni dünya durumunun kavranmakta olduğunu gösteren iyi bir örnek.
“Türk solundan” umut kesen kimi arkadaşlarımıza, vaktiyle Fethi Naci’nin “İnsan Tükenmez” kitabının başlığından esinlenerek, şöyle diyebilirim: “Türk” değilse de “Türkiye Solu Tükenmez”. Ve devamla Çetin Altan’dan bir sözle yazıyı sonlandırayım: “Enseni karartmayın.”


Veysi Sarısözen – Yeni Özgür Politika – 23.10.2023

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑