İnsan Hakları

Published on Aralık 9th, 2022

0

‘Tüm ülke işkence mekanı haline geldi’

İHD ve TİHV 2022 yılında Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine ilişkin rapor açıkladı. Sokak eylemlerine yönelik saldırılar, işkence, gözaltı, tutuklama saldırılarına yer verilen rapor ve açıklamada, İmralı tecridine değinildi, “Tüm ülke adeta işkence mekanı haline gelmiştir” denildi. Açıklamada, Kürt sorununun, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engellerden biri olduğu vurgulandı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 74’üncü yılında açıklama yaptı. İHD Genel Merkez binasındaki basın toplantısında 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası dolayısıyla 2022 yılında yaşanan insan hakları ihlallerine dair rapor açıklandı.

“İfade özgürlüğünü inadına savunuyoruz”, “Savaşa karşı barışı savunuyoruz” afişlerinin asıldığı basın toplantısına İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve TİHV Yönetim Kurulu Üyesi Nihat Bulut katıldı.

2022 yılında yaşanan hak ihlalleri “Yaşam hakkı”, “İşkence ve diğer kötü muamele”, “Cezaevleri”, “Düşünce ve ifade özgürlüğü”, “Toplanma ve gösteri özgürlüğü”, “Örgütlenme özgürlüğü”, “Kürt sorunu”, “Kadın ve LGBTİ+ hakları”, “Çocuk hakları”, “Mülteciler ve sığınmacılar”, “Ekonomik ve sosyal haklar” başlıkları altında raporlaştırıldı.

Raporda, 2005 yılında Adalet Bakanlığı verilerine göre tutuklu ve hükümlü sayısının 55 bin 870 olduğu bu sayının 1 Aralık 2022 tarihi itibari ile 6 kat artarak 336 bin 315’e ulaştığı kaydedildi.

İMRALI TECRİDİ
PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sona ermesi için gerçekleştirilen “Gemlik Yürüyüşü”ne katılmak isteyenlere 3 kez müdahale edildiği, en az 104 kişinin gözaltına alındığı hatırlatılan raporda, Newroz kutlamalarına yönelik polisin 14 saldırısı gerçekleştiği, 97’si çocuk en az 524 kişinin gözaltına alındığı, 6 kişinin ise tutuklandığı bilgisi verildi.

ÇATIŞMALARDA 6 BİN 19 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ
İHD Dokümantasyon Birimi’nin tespitlerinin yer aldığı raporda, 2015 ile 2021 yıllarını kapsayan 7 yıllık süre içinde silahlı çatışmalar nedeni ile en az 6 bin 19 kişinin yaşamını yitirdiği, 8 bin 562 kişinin yaralandığı aktarıldı. Ayrıca, 2022 yılında Kürtlere yönelik ırkçı ve nefret içerikli saldırılar sonucu 1 kişinin yaşamını yitirdiği, 20 kişinin ise yaralandı ifade edildi. TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin tespitlerinin yer aldığı rapora göre, 2022 yılının ilk 11 ayında kadın ve LGBTİ+ hakları için yapılmak istenen en az 30 eyleme polisin saldırdığı, 35’i çocuk en az bin 32 kişinin işkenceyle gözaltına alındığı, 6 kişinin yaralandığı belirtildi.

‘HALKLAR ÖZGÜRLÜK, ADALET, EŞİTLİK İÇİN İTİRAZINI YÜKSELTİYOR’
Basın toplantısında konuşan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 74. yılında, tüm insanların sahip olduğu onur ve haklarda eşit olduğu bilinciyle; ekonomik kriz ve yoksulluğa karşı ekonomik ve sosyal haklarımızı, savaşa karşı barış hakkımızı, baskılara karşı insan hakları değerlerini ve demokrasiyi savunuyoruz” dedi.

Dünyanın her yerinde halkların özgürlük, adalet, eşitlik ve insan hakları talepleriyle itirazlarını yükselttiğini belirten Türkdoğan, devletin bu itirazlara sistematik şiddet uyguladığını söyledi. Türkdoğan, “Bugün tüm dünyanın içinde olduğu ağır kriz karşısında insan haklarını savunmak ve kurucu rolünü yeniden etkin kılmak en asli görevimizdir” dedi.

Türkiye’nin 2016 yılından bu yana önce doğrudan, 19 Temmuz 2018 tarihinden itibaren de resmen kaldırıldığı söylense de pek çok düzenleme ile kalıcı hale gelen OHAL rejimiyle yönetildiğini hatırlatan Türkdoğan, anayasa ilkesinin terk edildiğini, hukukun baskıcı rejimin aracı haline geldiğini, belirsizlik yaratmanın yönetim biçimi haline geldiğini vurguladı.

‘TÜM ÜLKE İŞKENCE MEKANI HALİNE GELDİ’
Siyasal iktidarın ekonomiden toplum sağlığına kadar tüm sorunları “güvenlik sorunu” haline getirdiği, Kürt sorununda savaşı esas aldığını kaydeden Türkdoğan, 2022 yılında uygulanan bu politikalar nedeniyle çok sayıda yaşam hakkı ihlali yaşandığını hatırlattı. Polis şiddeti sonucu yaşanan ölümlere de değinen Türkdoğan, sokak eylemlerine yönelik polis şiddetine dikkat çekti. Türkdoğan, “Denilebilir ki, siyasal iktidarın baskı ve kontrole dayalı yönetme tarzı sonucu günümüzde tüm ülke adeta işkence mekanı haline gelmiştir” diye konuştu.

Kaçırma ve kaybetme saldırılarına da değinen Türkdoğan, hapishanelerde yaşanan ölümler, tecrit, saldırı politikalarına işaret ederek, İmralı Hapishanesinde uygulanan tecridin kronik hale geldiğini söyledi.

FİNCANCI TUTUKLANDI
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı ve TİHV Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın kimyasal silah kullanımının araştırılmasını istediği için tutuklandığını hatırlatan Türkdoğan, “Cumartesi Anneleri’nin, Galatasaray Meydanı’nda oturmalarının yasaklanması devam etmiştir. Anayasa tarafından da teminat altına alınmış olan toplanma ve gösteri yapma özgürlüklerini çeşitli vesilelerle kullanmak isteyen kadınlar, LGBTİ+’lar, Cumartesi Anneleri, barış ve insan hakları savunucuları, öğrenciler, çevreciler, işçi ve emekçiler, HDP’liler kolluk güçlerinin zalimane ve utanç verici şiddetine mazur kalmışlardır” dedi.

‘KÜRT SORUNUNDA ÇÖZÜMSÜZLÜK DEMOKRATİKLEŞMENİN ÖNÜNDE ENGEL’
Örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırılara da işaret eden Türkdoğan şunları söyledi: “Kürt sorunu, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engellerden biri olarak varlığını korumaktadır. Sorunun barışçıl, demokratik ve adil çözümüne yönelik esas olarak iktidar tarafından içtenlikli, bütünlüklü adımların atılmaması, yanı sıra Ortadoğu’daki gelişmelerin de etkisi ile, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinin hemen ardından başlayan silahlı çatışma ortamı halen sürmekte ve başta yaşam hakkı olmak üzere ağır ve ciddi insan hakları ihlallerine yol açmaktadır. Hak savunucuları olarak bizler, Kürt sorununun her zaman demokratik, barışçıl ve adil çözümünü savunduk. Bunda ısrarlıyız. O nedenle, çatışmaların hemen şimdi durmasını istiyoruz. Çatışmasızlık ortamının tesisi ile birlikte, çatışmasızlık halinin yaşanan olumsuzluklardan da hareketle tahkim edilmiş bir hale getirilerek güçlendirilmesi, izlenmesi ve toplumsal barışın sağlanabilmesi için tüm tarafların içtenlikli, etkin programlar geliştirmesi gerekmektedir.”

‘MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ’
Türkdoğan konuşmasında İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararı, iktidar cephesinden LGBTİ+’ları hedef alan saldırılar, mültecilere yönelik ırkçı saldırılar, ayrımcılık ve istismar, ekonomik kriz, işçi eylemlerine yönelik saldırılar, grev yasaklarına da dikkat çekti. “Bu koşullarda işçi ve emekçilerin kazanılmış haklarına dokunulmamalı, enflasyon rakamları manipüle edilmemeli, kıdem tazminatı hakkına dokunulmamalı ve iş cinayetleri önlenmelidir. İşçi ve emekçilerin hak arama eylemleri yasaklanmamalı, sendikalaşma, grev ve toplu eylem hakkı güvenceye alınmalıdır” taleplerini sıralayan Türkdoğan, “Var oluş nedenleri hak ihlallerinin son bulduğu, adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir ülke ve dünyaya ulaşmak olan bizler, dün olduğu gibi bundan sonra da tüm zorluklara karşın ihlalleri belgeleyip, raporlayarak görünür kılmaya, böylelikle önlemeye, cezasızlıkla mücadele etmeye ve insan haklarına saygıyı yükseltmeye devam edeceğiz” dedi. (ETHA)

Tags: , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑