Ekoloji

Published on Ekim 13th, 2022

0

Yaban hayatı popülasyonları 50 yılda yüzde 69 oranında azaldı

Londra Zooloji Derneğinin endeksine göre, memeliler, kuşlar, amfibiler, sürüngenler ve balıklar 1970’ten bu yana %69 oranında azaldı. WWF, azalışın tahminlere göre keskin gerçekleştiğine dikkat çekti.

2022 Yaşayan Gezegen Endeksi’ne göre dünyanın dört bir yanındaki yaban hayatı popülasyonları dramatik düşüşlerle karşı karşıya.

Londra Zooloji Derneği (ZSL) tarafından hazırlanan 2022 Yaşayan Gezegen Endeksi’ne (LPI) göre; incelenen memeli, kuş, amfibi, sürüngen ve balık popülasyonları 1970’ten bu yana ortalama yüzde 69 oranında azaldı. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), bu azalışın geçmiş yıllarda yapılan tahmilerden çok daha keskin olduğuna dikkat çekti. WWF’den Mark Wright, azalmanın boyutunun “yıkıcı” olduğunu ve kötüleşmeye devam ettiğini söyledi.

Londra Zooloji Derneğinin araştırması, 1970 ile 2018 yılları arasında 5230 omurgalı türünün 31 bin 821 popülasyonunun izlenmesine dayanıyor.

POPÜLASYON KAYBINDA REKOR YÜZDE 83’LE TATLI SU OMURGALILARINDA

Tatlı su omurgalıları, popülasyon kaybında zirvede yer alıyor. Bu grupta izlenen popülasyonlar, 1970’ten bu yana ortalama yüzde 83’lük bir düşüş gösteriyor.

Grubun önemli temsilcilerinden Amazon pembe nehir yunusu (Inia geoffrensis) 1994-2016 yılları arasında popülasyonunda yüzde 65’lik bir düşüş yaşadı.

BÖLGESEL YOK OLUŞLAR DİKKAT ÇEKİYOR!

Bu arada, dünyanın biyolojik çeşitliliği en yüksek bölgelerinden bazıları yaban hayatında en keskin düşüşleri yaşıyor; Karayipler ile orta ve güney Amerika’da ortalama yaban hayatı nüfusu 1970’ten bu yana yüzde 94 oranında azaldı.

Habitat kaybı ve bozulması, dünyanın tüm bölgelerinde yaban hayatı kaybının en büyük nedeni durumunda ve bunu avcılık, balıkçılık veya kaçak avlanma yoluyla türlerin aşırı sömürülmesi izliyor.

KANADA’DA YAPILACAK ZİRVE, YOK OLUŞU NE KADAR YAVAŞLATACAK?

Aralık ayında, dünyanın dört bir yanından gelen hükümetler, 2030 yılına kadar küresel olarak hayvan, bitki ve habitat kaybını durdurmayı amaçlayan bir dizi yeni hedefi kabul etmeyi amaçlayan bir zirve olan COP15 Biyoçeşitlilik Çerçevesi için Kanada’nın Montreal kentinde bir araya gelecek.

Zirve, pek çok tür için tamamen yok olma eşiğine gelindiği bir dönemde yapıldığından dolayı geç kamış olmakla eleştiriliyor. Ayrıca karbon salınımı ve iklim krizi gibi süreçlerde de karnesi ortada olan kapitalist hükümetlerin bu konuda atacakları adımların göstermelik olması bekleniyor.

ZSL’den Robin Freeman, yine de zirveyi “Bu on yılda bir gelen bir fırsat” sözleri ile değerlendiriyor. Hükümetlerin zirveyi “anlamlı, iyi ölçülebilir hedefler ve amaçlar” üzerinde anlaşmak için kullanmalarının hayati önem taşıdığına dikkat çekiyor: “Anlamlı bir eylem görebilmemiz için, hükümetlerin bu hedeflerin iklim değişikliği ve biyolojik çeşitliliğin karmaşık birleşik tehditlerini ele almasını sağlamak için ortak eylemde bulunmalarına ihtiyacımız var.”

POPÜLASYON DÜŞÜŞÜ TÜM TÜRLERİ KAPSAMIYOR

Öte yandan bu bulgular, dünya çapındaki tüm türlerin veya popülasyonların düşüşte olduğu anlamına gelmiyor. Aslında, popülasyonların yaklaşık yarısı istikrarlı veya artan bir eğilim gösterirken, yarısı da azalma eğilimi gösteriyor. Our World in Data’dan Hannah Ritchie, “Dünyadaki biyoçeşitliliğin durumunu tek bir rakama -hatta birkaç rakama- indirgemek inanılmaz derecede zor” diyor ve yöntemin sorunun ne olduğunu doğru bir şekilde anlamayı zorlaştıracağını savunuyor. İstatistik uzmanı Ritchie, belirli türlere veya popülasyonlara odaklanmanın daha sağlıklı sonuç vereceğini belirtiyor.

WWF’den Mark Wright, LPI’nin IUCN Kırmızı Listesi ve Biyoçeşitlilik Bozulmamışlık Endeksi gibi diğer biyoçeşitlilik ölçümlerinin bulgularını yansıtan faydalı bir araç olduğunu söylüyor. Wright, “Tüm bu endeksler, bir şeylerin gerçekten çok kötü gittiğini haykırıyor” diyor.

(Evrensel)

Foto: Pixabay

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑