Makaleler

Published on Ağustos 29th, 2023

0

Yazar Ergin Doğru Elazığ Cezaevinden yazdı | Gül Güzel


Ne kadar dışarda olsak da hepimizin bir yanı içerde. Bir yanımız yarına erişme çabasıyla düşlerdeyken; bir yanımız da hiç gidip, kendilerini ziyaret edemediğimiz arkadaşlarımızın kaldıkları Cezaevlerinde…Eğer Ovacık vadisinde köylülerin yaptığı bir tahta köprünün açılışında bulunabilir ve siz de o yüzden şimdi Cezaevlerinde olabilirsiniz!!! Hatta bulunup da konuşmadığınız bir eylem yerinde, potansiyel suç işlemekle de suçlanabilirsiniz…Onun için yollar yürünerek bir gün biter ama zulüm Cezaevlerinde yatmakla bitmiyor be kardeşim Ergin Doğru…

İnsanın inandığı değerler uğruna mücadele etmesi önemli ve kıymetlidir. Çünkü insanın verdiği bu mücadele kendisini mazlumlaştırır. Sabahattin Ali, Yılmaz Güney, Ahmet Kaya, Nazım Hikmet, Mazlum’lar gibi onurlu, dik duruşlu yaşamın bedelini Cezaevlerinde ödemek ağır olsa da… Benzer durumu yaşayan gazeteci, yazar, siyasetçi Ergin Doğru da Dersim Gazetesi kurucularından ve DBP (Demokratik Bölgeler Partisi) Dersim il eşbaşkanlığı yaptığı 2013-2015 yılları arası yaptığı mücadele sonucu Cezaevleri dehlizlerinin karanlıklarına mahkum edilenlerden oldu.

Ergin Doğru, Munzur nehri üzerine yapımı planlanan baraj ve HES projelerini protesto açıklamasına katılmak, 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingine katılma gibi 50 farklı eylemlere katılmakla ve örgüt üyeliğinden suçlanarak Şubat 2018’de 10 yıl, propagandadan 1 yıl 10 ay hapisle cezalandırılmıştı.

Nadirkitap’ta ‘’Sevdası Dağlarda olan’’adlı kitabından da tanıdığımız Ergin Doğru, kendisine yazdığım birkaç mektuptan sonra cevap yazabildi. Daha önce yazdığım mektupların hiçbirini alamadığını belirten Ergin Doğru’nun bu sefer yazdığı mektup, Aile fertleriyle önce uzun bir yayla seyahatine çıkmış, daha sonra okunamayacak kadar kötü çekilen bir fotoğraf şekliyle birkaç ay sonra bana ulaştı ve gelen mektup aşağıda eklendiği şekilde(ancak mektubu okumakta çok zorlandığım için yanlış ve eksiklikler olabilir. Onun için özür dilerim) 

Merhaba Gül Arkadaş,

İyi olmanızı diliyorum. Göndermiş olduğunuz mektup ve kartı aldım. Çok teşekkür ederim. Mektup göndermekteki ısrarınız beni duygulandırdı. Bu soğuk duvarlar arasında yüreğimi ısıttı. Benim için anlamlı ve değerli olduğunu bilmenizi isterim. İnsanların zindanlarda unuttuğu, bırakın ısrar etmeyi, teşebbüse bile üşendiği bu süreçte sizin çabanız takdire değerdir.

Gül arkadaş öncelikle şunu belirteyim ki, sizden ilk kez mektup alıyorum. Daha önce yazdıklarınız elime geçmedi. Prensip olarak bana ulaşan her mektuba gecikmeksizin yanıt yazıyorum. Bu yüzden çok zahmet çektiğinizin bilincinde olarak zahmetleriniz için ayrıca teşekkürler.

Gül arkadaş öncelikle gazeteci duyarlılığınızda güzel. Öyleki ben bile gazeteci kimliğimi unuttum😊) sağolsun dışardaki arkadaşlar hiç hatırlatmadı😊) bu biraz da siyasal kimliğimle alakalı diye düşünüyorum. Baskın olan siyasal kimlik olunca diğerleri geride kalıyor, unutuluyor. Sağlık olsun. Neticede gazeteciliği de merci, makam için yapmamıştım. Önemli olan sizin gibi dostların hatırlıyor olması.

Değerli dost fotoğraf uzmanı olmazsamda gönderdiğiniz fotoyu çok beğendim, yüreğinize sağlık. Karla oluşan kombinasyon çok hoştu. Beni dışarılara taşıdı. Lapa lapa yağan kar görmeyeli o kadar çok oldu ki. Hayalimde canlandırmaya çalıştım. Ne tuhaftır kar düşündüğümde aklıma saflık, beyazlık geldi ama yağan kar ne dünyanın kirini ne de karanlığını, karanlık yüzünü😊)

Gül arkadaş ben bu karanlığı çok kullanıyorum ama imkanlar ölçüsünde tarifi yapacak en kolay kelime  olduğundandır. Yoksa karanlığın hükmüne boyun eğmiş değilim. Bilakis umudum her zamankinden daha güçlü. Koyu karanlığın aydınlığa en yakın an olduğunu biliyorum. Dört duvar arasında kuşatılmış, sıkıştırılmış yaşamın rutinliğine ulaşabilmenin yegane yolu ikrarın gücü ve umudun büyüklüğüdür. Eğer bunlar varsa yaşama renk katar. Yani emekler doğrultusunda çabanın, düşünmenin vesilesi oluyor. Yoksa bu soğuk betonlar yer bitirir insanı. Bedenin dışında hiç bir şeye hükmedemediğin veya iradene sahip olamadığın bir mekanda var olmak ancak umudun mücadelesiyle oluyor. Ayakta tutan, geleceğe taşıyanda budur. Genelde yazdıklarımı karamsar olarak görenler olduğundan bunu söylüyorum. Tersine umutluyum. Ama gerçekçiyim de. Buradan dışarıya baktığımda aynı umudu, emeği, kararlılığı göremem, içe vuran sıkıntılarımı paylaşamıyorum bazen.

Gül can burada en çok insanı düşünüyorum. İnsanı çözmek evreni çözmekten daha daha zor😊) tabii yaşanmışlıklar ve yaşanılanları kıyaslayıp sonuçlar çıkarmaya çalışmak önemli veriler sunuyor. En çok üzüldüğüm ise, yaşadığımız coğrafyada var olan sonuçta insan – doğa eksenli olmasına rağmen en çok ıskaladığımız insan ve doğa bence. Neden insan konusunda bu kadar sığ ve  emeksiziz. İnsana emek verilmeli. Dostluklar  ve arkadaşlıklar derinlikli olmalı. Bizde herşey çok garip. Düşününce modernitenin insan yaklaşımından etkilendiğimizi düşünüyorum. Dostluklar bile çıkar odaklı hale gelmiş. Bu çok üzücü. En basitinden zindanlar örneğidir. Bugün burada yaşanan sıkıntılar neden kimsenin umurunda değil? Elbette bunu dert edinenleri kastetmiyorum. Çünkü insanın dost, yaklaşımı zayıfladı. Bunu kendimi esas alarak söylemiyorum. Ben şahsen şanslı olanlardanım. Zira unutulmadım. Fakat genele bakınca çok zayıf bir duyarlılık var.

Gül arkadaş umarım karamsarlıklarımla canını sıkmamışımdır. Zindan mektuoparında hep bir sıkıcılık olur:)

Mektubuma son verirken sizi ve ailenizi en içten duygularla saygıyla selamlıyorum. Tüm tanıdık dostlara ve güzel insanlara umut dolu yarınlarda yeniden buluşmak dileğiyle saygılar, sevgiler.

Güzel yüreğinize iyi bakın. Umutla kalın…

Ergin Doğru, 2 Nolu yüksek Güvenlikli CİK,  koğuş C-21, Elazığ 


Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 29.08.2023

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑