İşçi Sınıfı

Published on Nisan 19th, 2024

0

Karaca, çağrı merkezi işçilerinin taleplerini gündeme getirdi

Emek Partisi (EMEP) Milletvekili Sevda Karaca, çağrı merkezi çalışanlarının sorunlarını meclis gündemine taşıdı. Yaptığı basın açıklamasında Erdoğan’ın grup toplantısındaki açıklamalarına da cevap veren Karaca Yunanistanlı işçi ve emekçilerin grevini de selamladı.  

EMEP Milletvekili Karaca, çağrı merkezi çalışanlarıyla yaptığı görüşmelerden aktarılanları kamuoyuyla paylaşarak, günde 200-300 kadar görüşme yapan çalışanların hem madden hem de manen tükendiğini ifade etti. Karaca, özellikle pandemiden sonra evden çalışmanın daha da yaygınlaştığı bu iş kolunda; patronların kadın ve gençlerin yoğunlukta olduğu işçilere evden çalışmayı bir fırsat, müjde gibi sunduğunu belirterek “Oysa ofiste olsa ödemek zorunda oldukları internet, elektrik, yemek gibi giderleri; işçinin evine fatura olarak yıkan patronlar; bu giderleri ya karşılamıyor ya da komik rakamlar ödüyor. Hem faturalar hem mutfak masrafı günden güne artıyor.” dedi.

“Türkiye Uluslararası Sermayenin Ucuz İş Gücü Merkezi”

Çağrı merkezlerinin büyük kısmı, Telekom, Türksat ve Turkcell Global gibi yurtdışı merkezli büyük şirketlerin Türkiye’deki taşeronlarından oluştuğunu aktaran Karaca; Ülkenin küresel şirketlerin ucuz iş gücü merkezi haline getirildiğini belirterek çağrı merkezlerini Bangladeş’e benzetti. Uluslararası sermaye gruplarının işçilerin emeğine çökerek zenginliklerine zenginlik kattığını belirten Karaca işçilerin kendilerine anlattığı çalışma koşullarını şöyle aktardı:

  • İşçiler, 10-11 saati bulan günlük mesailerle ve düzensiz vardiyalarla çalışıyor. Günde 200-300 çağrı yapan işçilerin her iki çağrı arasında yalnızca 2-3 saniye bekleme süresi var. Kimi zaman telefonun öbür ucundan tacize ya da ağır küfürler içeren hakaretlere maruz kalsalar dahi, onlardan 2 saniye sonra bağlandıkları ikinci telefonda sakin ve güler yüzlü olmaları isteniyor.
  • Ücretler, asgari ücretin üzerine anca primlerle çıkabiliyor. Kotayı doldurana verilecek primler de türlü bahanelerle silinebiliyor. Hatta sudan sebeplerle maaştan dahi kesinti yapılabiliyor. Örneğin; internet ya da elektrik kesildiğinde işçi çalışmıyor görünüyor, maaşından kesiliyor. Elektrik kesintisini ispatlamak için o şehirdeki elektrik dağıtıcısı firmadan resmi yazı alıp şirkete göndermek zorunda kalıyor çalışanlar…
  • Dedik ya; internet, yemek, elektrik gibi giderler için evden çalışma ödeneği patronların insafında. Yemek giderini kısmen karşılayan işyerleri de her yerde karşılığı olmayan yemek kartları veriyor.
  • İkramiyeyi gören zaten yok.
  • Toplantı ve eğitimlerin tamamı, dinlenme ya da izin sürelerinde yapılıyor. İşçilere bunlar için fazla mesai ödenmediği gibi katılmayan da işten atılıyor.
  • İşverenin istediği sayıya ulaşmayan işçiler, “kalite verilerinin düşüklüğü” denilerek mobbinge maruz kalıyor. Satış projelerinde yetersiz satış yapan çalışanlar da ortak yazışma gruplarında adeta fişleniyor. Eğitimler; satışı/performansı düşük işçilerin azarlandığı, üstü kapalı tehdit edildiği bir toplantıya dönüşüyor.

“Yasaklı Kelimelere Karşı Talepler Etrafında Örgütlenmeye”

İşçiler için “alo, buyurun, anlıyorum, bilmiyorum” sözlerinin kullanılmasının yasak olduğunu belirten Karaca “Yasaklı kelimeler yalnızca bunlar değil. Patronun duymak istemediği başka şeyler de var… İkramiye, sendika, ücret artışı, fazla mesai, bordro, prim, iş güvenliği, tazminat… İşçilerin yan yana gelmesi dahi engelleniyor. İşçileri koruyan bir mekanizma olmadığı gibi; bu koşullara katlanmaya zorlayan bir sistem olduğu için; tehdit, hakaret, taciz de cabası. İşte bu koşullar çağrı merkezi çalışanlarını hasta ediyor. Hem fiziken hem ruhen çöküyorlar.” İfadelerine yer verdi. Karaca, işçilerin bu koşullara “mecbur” bırakılmak istendiğini, yalnız ve çaresiz hissettirildiklerini ifade ederek “Oysa ülkenin her yerinde aynı koşullarda çalışan binlerce çağrı merkezi işçisi var. Şimdi 1 Mayıs’a giderken ortak talepleri birleştirme, örgütlenme, ses yükseltme ve kazanma zamanı!” çağrısında bulundu.

Çağrı merkezi işçilerinin taleplerini desteklediklerini belirten EMEP’li Karaca talepleri şöyle sıraladı:

  • Evden çalışan çağrı merkezi işçilerine elektrik, internet, doğalgaz ve yemek için ayrı ayrı ödeme yapılsın. Yemek kartı değil, yemek ödemesi yapılsın.
  • Kalite verilerinin ve satış odaklı aramaların değerlendirilmesinde baskı, hakaret, mobbing son bulsun! Çalışanlar, kişisel ve ortak yazışma gruplarında hakarete uğramasın.
  • Her iki saatte 15 dk mola verilsin. Normal aramalarda iki çağrı arası süre en az 30 saniye olsun. Kriz müşteriyle konuşma sonrası en az 5 dk mola verilsin.
  • İşle ilgili toplantı ve eğitimler, izin gün ve saatlerinde yapılmasın. Zorunlu hallerde izin gün ve saatlerinde yapılan eğitimler, çalışma süresinden sayılsın ve ücret ödensin.
  • Meslek Hastalıkları Hastanesi çağrı merkezleri çalışanlarından çok sayıda başvuru var. Buna karşın çağrı merkezlerinde sağlıklı bir giriş muayenesi yapılmadığı için işçilerin çağrı merkezlerindeki çalışma koşullarından kaynaklanan mesleki yıpranmaları ölçülemiyor. Çağrı merkezlerinde giriş muayenelerinin tam kapsamlı yapılsın.
  • Farenjit, bel ve boyun fıtığı, obezite, kalp ve damar hastalıkları riskine karşı patronlar tarafından önlemler alınsın.
  • İşyerlerinde yıpranmayı azaltıcı, ergonomik iş koşulları oluşturulsun. İş koşullarının ergonomik olması havalandırma, ısıtma, tuvalet, gürültü düzeyi, aydınlatma ve çalışma aparatlarının (monitör, kulaklık, sandalye, masa vb) niteliklerini içeren fiziksel ortam iyileştirilsin.

Karaca Çağrı Merkezi İşçilerini Sendikalaşmaya ve 1 Mayıs’a çağırdı

Sorunların çözümü ve hakların güvenceye alınmasında sendikalaşmanın büyük önem arz ettiğini belirten Karaca “Patronlar, çalışanların sendikal hak ve özgürlüklerine saygı duymalı. Çalışma Bakanlığı da bu hakkı ihlal eden şirketlerle ilgili gerekli denetimleri yapmalı. Emek Partisi olarak çağrı merkezi çalışanlarının yanında, patronların ise karşısında olmaya, Bakanlığı da görevini yapması için zorlamaya devam edeceğiz. Tüm çağrı merkezi işçilerini patronun yasaklı kelimelerini haykırmaya, ortak talepleri etrafında birleşmeye, sendikalaşmaya, 1 Mayıs’ta alanlara, partimizin saflarına çağırıyoruz!” dedi.

“Halka Zırnık Yok, Saray’a akıyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grup toplantısındaki açıklamalarına atıf yapan Karaca “Erdoğan halka zırnık vermeyeceklerini, emir eri bakanları da ‘temmuzda asgari ücrete zam yapılmayacağını’ açıkladı. 45 saniyede bir asgari ücret harcayan saray, işçilere aç acına yaşamaya alışın demiş oldu.” Dedi.

“Ara zam yok” denilen asgari ücretin yılın başından bu yana 578 dolardan 523 dolara gerilediğini belirten Karaca “Ücretlinin aylık kaybı 55 dolar. Erdoğan 2024’ü emekliler yılı ilan etmişti, en düşük maaşı 10 bin lira olarak açıkladığı 16 Ocak’ta 332 dolar olan emekli maaşı ise 307 dolara düştü.” İfadelerini kullandı.

Erdoğan’ın “Öğretmen atamaları fazla uzamayacak, yakında bir miktar atama yapacağız” sözlerinin ardından Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’den gelen “Takvim de sayı da belli değil” sözlerini hatırlatan Karaca “Erdoğan, kurtarıcı rolüne soyunarak pis işlerini emir erlerine yaptırıyor. Kendisinin de her vesileyle arkasında durduğu Şimşek programının gereklerini, halka acı reçeteyi açıklamak da bakanlara düşüyor. Erdoğan öğretmen atamalarına ilişkin umut tüccarlığı yaparken, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da kamuda ‘tasarruf’ tedbirlerinin uygulanacağını vurguladı. Tasarruf halka, emeklilere, emekçilere, öğretmenlere…” dedi.

“Halk Bataklığa Sürükleniyor”

Asgari ücretle açlık sınırı arasında bir banknot kaldığını ifade eden Karaca elindeki 200 liralık banknot ve 6 TL bozuk parayı basın mensuplarına gösterdi.

İktidarın, Şimşek programının acı reçetesiyle ücretlerin enflasyon karşısında erimesini tercih ederken müteahhitlere yılda 4 kez zam yapıldığını aktaran Karaca “Yap-işlet-devret yöntemiyle yapılan köprü, otoyol ve hastaneler için müteahhitlere yıla 4 kez zam yapılıyor. Bunlara verilen garanti ödemelerine ocakta, nisanda, temmuzda, ekimde zam yapan iktidar, şehir hastaneleri için de müteahhitlere ödediği kiralara üç ayda bir enflasyon ve kur farkı kadar zam yapıyor. Kamuda tasarruf diyerek emeklilerin, öğretmenlerin, asgari ücretlilerin boğazına çökenler, kemeri halkın boğazında sıkanlar, doymak bilmeyen sermayeye daha fazla rant akıtmak için para arayışında. Mehmet Şimşek yine yollarda, uluslararası finans sermayesinin elebaşlarına orta vadeli programı pazarlamaya çalışıyor. Türkiye’deki “fırsatlardan” söz ediyor. O fırsatlar, işçiyi sermayeye köle, halkı saraya kul haline getiren tek adam rejiminin sermayeye cennet vaadidir. Uluslararası sermayeye, Dünya Bankasına ve IMF’ye kul köle olan iktidar, Şimşek programıyla ülkenin zincirlerini bunların eline vermek için çalışıyor. Halk bataklığa sürükleniyor. Şubatta bireysel kredisini ödeyemeye kişi sayısı yüzde 78 arttı, bireysel kredi kartı borcunu ödeyemeyen kişi sayısı yüzde 147 arttı.”

Yunanistanlı İşçilere Selam

Türkiye’nin benzer koşullarının komşu ülke Yunanistan’da da sürdüğünü söyleyen Karaca “Ama komşular gerekli cevabı veriyor. Yunanistan’da metal işçileri, sağlık ve eğitim emekçileri, gıda işçileri, kağıt sanayi işçileri, tekstil işçileri, ilaç fabrikaları işçileri, inşaat işçileri, tersane işçileri, telekomünikasyon ve turizm işletmeleri, gazeteciler ülke genelinde iş bıraktılar. Sanayicilerin azami kârlar elde ederken ücretlerin sefalet ücreti durumuna düştüğünü, verginin azami kârlar elde edenlerden alınması gerektiğini, işsizlerin güvenceye kavuşturulmasını, temel tüketim maddelerinden KDV alınmamasını, iş güvenliğinin sağlanmasını talep ettiler. Buradan Yunanistanlı işçi ve emekçilerin sermaye düzenine karşı mücadelesini selamlıyoruz.” Diyerek Yunanca selam gönderdi. 

“Sizin Devriniz Bitti”

Grup toplantısında “Biz bitti demeden bitmez” ifadelerini kullanan Erdoğan’a gönderme yapan Karaca “bu kölelik bitsin, açlık yoksulluk bitsin, sefalet bitsin demek için ‘sizin devriniz bitti’ demeye ihtiyacımız var.” Sözleriyle 1 Mayıs’a çağrısını yineledi.

Tags: , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑