Sömürgecilik

Published on Ocak 17th, 2024

0

Kışanak’tan Türkiye toplumuna çağrı: Kanı durduralım

Beyanlarına devam eden Gültan Kışanak, “Bir kez sorunun varlığını kabul edeceğiz. Bir sorunumuz var, yokmuş gibi davranmaktan vazgeçeceğiz artık. Hani Erdoğan çözüm sürecini buzdolabına kaldırdıktan sonra Rusya dönüşü ‘düşünmezseniz yoktur’ demişti ya böyle olmuyor. Var. Bizim bugün bu mahkemede olmamızın bir tek nedeni var; Kürt sorunu” dedi.

Sincan Hapishane Kampüsünde devam eden Kobanê davasının bugünkü duruşması Gültan Kışanak’ın savunmasıyla devam etti. Kışanak, “Kürt sorunu bu ülkenin bir gerçeği, bir hakikati, bir realitesi. Bildiğimiz bir gerçeği sadece ve sadece kendimize, kamuoyuna açık söyleyeceğiz bu kadar. Hiçbir sorunun tek taraflı olmayacağını anlamak lazım, bunda ilkesel olmak ve bağımsız olmak lazım. Ortada bir sorun varsa bunun en az iki tarafı vardır. Hem kendimizi bilmek için hem karşıyı görmek için bize bir fırsat tanındı. İlkesel olarak, bir sorunun iki tarafı olduğunu, hiçbir sorunun tek taraflı yaşanamayacağını bilmek lazım. Mutlaka ben de o sorunun bir tarafıyım ki ortaya çıkıyor. İlkesel bakış açısıyla baktığımızda hem devlet kendisini görebilir, halklarımız eksiklerini görebilir, partiler eksikliklerini görebilirler. Cumhurbaşkanı bir dönem çözebilmek için 2015’te Diyarbakır’a gelip, ‘Kürt sorunu benim de sorunumdur’ demişti ya, böyle bakarsak bu sorunun nereden çözülebileceğini anlarız, bu özeleştiri vermeyi sağlar” dedi.

‘BARIŞ YAPARSAK BÖLÜNÜRÜZ SÖZÜNÜ ÇÖPE ATMALIYIZ’
İktidarın tek başına Kürt sorununu çözmeye odaklandığına dikkat çeken Kışanak, tek başına bu sorunun çözülemeyeceğinin altını çizdi. Barışın kaybedeninin olmadığını söyleyen Kışanak, “Bu da bütün toplumların, hem siyasal hem de toplumsal kavgalar sonucunda ortaya koydukları temel bir ilkedir. Az kazanırsın, tam kazanırsın, memnun olursun o ayrı ama bunlar kazanma sürecidir. Biz bunu az çok ateşkes ve çözüm süreçlerinde gördük. Çözüm süreçlerinde cenazeler gelmez oldu, analar bu kadar kaygılı değildi, analar bir parça rahat uyumaya başlamıştı. Barışın kaybedeni yoktur, barış kazandırır herkese. Belki bir çözüm bulacağız. Kürtler yeterince memnun olmayacak, iktidarın bilmem ne kanadı olmayacak ama en azından kaybetme sürecini durdurmuş olacağız. Dünyanın neresinde hangi iki aşiret barıştan dolayı birbirinden uzaklaşmış? Barış bölünmeyi getirmez, barış birlik olmayı, ortak bir gelecek arzusunu güçlendirir. Bölmeyi değil, birleştirmeyi sağlar. Savaşın bizi nasıl böldüğünü görüyoruz, ‘Barış yaparsak bölünürüz’ sözü bir yalandır, uydurulmuş bir hikayedir. Bunu alıp bir çöplüğe atmanız lazım. Tam tersine biz savaştıkça duyguda, acıda, yeni bir yol yaratmakta bölünüyoruz. Bölünme sürecini ortadan kaldırmak için bu yalanı çöplüğe atmak lazım” ifadelerini kullandı.

‘KÜRT SORUNUN İÇ POLİTİKA MALZEMESİ YAPMAKTAN VAZGEÇİN’
Kürt sorunu gibi bir sorunun iç politika malzemesi yapılmaktan vazgeçilmesi gerektiğini söyleyen Kışanak, “Bu ülkenin ekonomi sorununu konuşun, halkın sorunlarını, gençlerin geleceğini konuşun. Niye Kürt sorununu kendiniz için araçsallaştırıyorsunuz? AKP çözmeye kalktığında CHP karışıyor, CHP çözmeye çalıştığında AKP karışıyor. Bıktık bunlardan, biz kimsenin aracı değiliz. Bizim çoluğumuzun çocuğumuzun kıymeti var, bunun üzerinde bu kadar tepinmeyin” dedi.

Türkiye’deki medyanın iktidarın politikalarına göre şekillendiğini dile getiren Kışanak, medyanın gücünün savaş politikalarını konuşmak için değil barışı korumak, toplumsallaştırmak, ortak aklı ortaya çıkarmak için değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

‘İNSANLARIN BİR NEFRETİ YOK’
DEM Parti’nin tüm baskılara rağmen demokratik siyasette ısrar ettiğini, barışı, demokrasiyi, çözümün sözüyle siyaset yapmaya çalıştığını belirten Kışanak, kendisinin de son nefesine dek mücadele edeceğini vurguladı. Kışanak, şöyle devam etti: “‘Ortak bir gelecek kurmak istiyoruz’ dersek bunu yapmanın imkan ve olanakları vardır. Bunu nereden biliyorum. Şu son 40 yılda akan kana ve ocaklara ateş düşmesine rağmen hala bu toplumun yüreğinde karşılıklı bir kin nefret isteseler de yaratamazlar. Evet, tepkisellik var, dilde öfke var, karşıtlıklar var, birbirini anlamama var, karşı mahalleye kulağını kapama var ama yüreğinde hala bir nefret yok insanların ve bu çok kıymetli, buna tutunabilmeliyiz.”

‘DEVLETİN YAPISINDA KAVGA VAR’
Erbakan’ın PKK lideri Abdullah Öcalan’a gönderdiği mektubu hatırlatan Kışanak, o süreçte bombaların patladığını, Şubat darbesinin yapıldığını anımsattı. Devletin yapısında kavga olduğunun altını çizen Kışanak, “Oslo’da görüşmeler yapılırken burada çeşitli operasyonlar adı altında partinin bütün yöneticileri, üyeleri, kadınları, yerel yönetimlerdekiler absürt suçlamalarla tutuklandı. Buna rağmen diyalog kesilmedi. Şu an internette Hakan Fidan ve Oslo görüşmelerinin nereden, nasıl sızdırıldığına, sürecin nasıl provoke edildiğine dair çok ayrıntılı bilgiler var. Yeniden bir çözüm ve diyalog ortaya çıktı, bizler çalışmalara başladık; Paris’te 3 Kürt kadın katledildi. ‘Silahları arkada bırakabiliriz’ mesajı vermek için Habur’dan gelenler 24 saat kasıtlı olarak bekletilip insanların ‘Acaba bunlar tutuklanacak mı?’ diye kaygıya kapılmasına ve gösterilerin gelişmesine neden oldular. Yoksa o insanlar sessiz sakin bir şekilde gelecekti, yok ne gösteri olacaktı ne de Türkiye’nin batısı tahrik olur diye bir gündem olmayacaktı. Çünkü gelecek kişilerin daha önce hakkında bir soruşturma yok bir tutuklama kararı olmadığına dair çalışma yapılmıştı. Her şey bu kadar konuşulmuş kararlaştırılmıştı. Bu işi çözebiliriz, silahlara veda edebiliriz mesajı vermek, bu mesajı güçlendirmek ve çözüm sürecini ilerletmek için yapılmıştı ama ona da tahammül etmediler. 200 yıllık sorun, bir yanıyla devletin Kürtlerle çatışması bir yanıyla kendi içindeki çatışmasıdır” dedi.

‘KORKU İNSANIN EN BÜYÜK ZAAFIDIR’
Kobanê olaylarındaki provokasyonu tertipleyenlerin 2014 yılındaki hükümetin “çöktürme eylem planını” da uyguladığını kaydeden Kışanak, “7 Haziran seçimlerinde de istediği sonucu da alamayan iktidar her şeyi dağıtarak başladılar kumpaslara. Arkasından bütün samimiyetimizle anlattık, hendek ve barikat dediğimiz meseleler bu kadar büyük ağır tahribatlar yaşanmadan çözülebilecekken bilerek ve isteyerek kasıtlı olarak darbeciler tarafından uzatıldı, büyütüldü, kentlerimiz yıkılıp yakıldı, insanlarımız yaşamlarını yitirdi. Bu ülkede çözüm karşıtı güçlerin bu kadar etkin olması gözümüzü korkutuyor. Ama dün de söyledim korku insanın en büyük zaafıdır, bununla baş etmeyi başaramazsak hiçbir şeyi çözemeyiz. Onun için bu korkuyu yenmek ve devlet içindeki asıl bu farklı yaklaşımlarla yüzleşmek zorundayız. Çünkü bu meseleleri başka bir noktaya getiriyor. Bu açıdan çözümden yana bir devlet aklının ortaya çıkması lazım” ifadelerini kullandı.

Kışanak, son olarak şunları söyledi: “Kürt sorunu bir hak ve özgürlük sorunu, bir demokrasi sorunu, bir insan hakları sorunu. Bu ülkenin demokratik cumhuriyet olup olmayacağına dair vereceğimiz cevabın altında yatan bir sorundur. Buradan bakarsak bu sorunu çözmek kolaylaşır. Bu sorun çözülemeyecek, içinden çıkılamayacak bir sorun değil. Evet bir yönüyle bu sorun daha da derinleşti, çok farklı çok katmanlı bir soruna dönüştü ama çözme iradesi olursa çözülemeyecek bir sorun değil. Ne yapabiliriz, nasıl çözeceğiz? Benim elimde hazır bir cevabım yok. Hem uluslararası sorunu çözerken hem onları nitelendirirken çözüme dair belirlenmiş ilkeler var. Bu konuda karar verilirse biz de rol alabiliriz. Bir kez sorunun varlığını kabul edeceğiz. Bir sorunumuz var, yokmuş gibi davranmaktan vazgeçeceğiz artık. Hani Erdoğan çözüm sürecini buzdolabına kaldırdıktan sonra Rusya dönüşü ‘düşünmezseniz yoktur’ demişti ya böyle olmuyor. Var. Bizim bugün bu mahkemede olmamızın bir tek nedeni var; Kürt sorunu.”

Kışanak’ın beyanlarının sona ermesinin ardından öğlen arası verildi. Duruşma öğleden sonra avukat beyanlarıyla devam etti. (etha)

Tags: , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑