..." /> Sebahattin Selim Erhan'ın yeni kitabı: "Analar ve Oğulları" çıktı!

Kitap

Published on Kasım 24th, 2023

0

Sebahattin Selim Erhan’ın yeni kitabı: “Analar ve Oğulları” çıktı!


Sebahattin Selim Erhan’nın “Analar ve Oğulları” kitabı Dipnot yayınlarından çıktı. İnternetten ısmarlanmaya başlanan kitap, 2 Aralık’tan itibaren kitapçılarda da yerini alacak.

Sebahattin Selim Erhan

“92. Gün”, “Yine Kazacağız Yine Kaçacağız” ve “Karadeniz’in Zemberi Çocukları” adlı kitapların yazarı, başta özellikle de Karadeniz olmak üzere, Türkiye devrimci hareketi içinde önemli bir yeri olan Kurtuluş Hareketi geleneğinden Sebahattin Selim Erhan‘ın, merakla beklenen ve geçtiğimiz günlerde çıkan yeni kitabı “Analar ve Oğulları” 2 Aralık’tan itibaren kitapçılarda. Kitabı şimdiden internetten ısmarlayabiliyorsunuz ve 2-3 gün içinde elinizde oluyor.

Kitapla ilgili Haşim Barış, Cengiz Kaya ve Süleyman Toklu‘nun yorumlarını aşağıda veriyoruz:

Bu müthiş hikâyenin kahramanlarından birisi olan, dayı Yusuf Baş’ı on sekizli yaşlardayken tanıdım. Sevgili Sabahattin bu heyecan verici çalışmasını okumam için yolladığında oldukça duygulandım. Yetmişli ve seksenli yılların en canlı fotoğraflarını çektiği şahane eserlerinin bir devamı olduğunu hissetim. Bir çırpıda adeta soluksuz okuyup bitirdim. Tüm yaşananlar, lise ve gençlik yıllarım gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Büyülendim. Tarihsel bir momentin en radikal analizini yapmaktaki başarısından çok etkilendim. Devrim heyecanının doruklarda olduğu günlerin nerdeyse elli yıl sonrasının nasıl göründüğünü bu kadar temiz ve berrak anlatmak çok kolay olmasa gerek. Sadece yaşananları değil günümüzle iç içeliğinin devamı da bitmeyen bir mirasın diyalektik olarak ancak bu kadar çarpıcı anlatımına şahit oldum. Kitapta geçen ve yaşanan her şey en ince detaylarına kadar devrimci, usta ve duyarlı bir kalemin ucundan gönül hanemize damıtılmış kaynak suları gibi.

     Enternasyonalist bir dünya görüşünün insanda ve özellikle gençlikte vücut buluşunun birebir tasviri, tanıklığın güncelle bütünleşmesi, realizm ile devrimci romantizmin doruklarda olduğu bir biyografik roman elinizdeki. Zaafların ve erdemlerin abartılmadan bir cerrah titizliği ile işlenmesi ayrı bir zenginlik vermiş. Hiçbir tuzağa düşmeden karanlık dehlizlerde kaybolmadan, nerdeyse her birimizi ayrı ayrı anlatan çalışma, hem de gözyaşları içinde bir solukta okumanızın bir diğer nedeni.

     Biliriz ki tarihimizi yeniden yaşamak olanaksızdır. Âmâ o tarihi hiçbir önyargıya saplanmadan, korkusuzca ve her türlü egoizmden uzak masaya yatırdığımızda sanırım bir kenara büyük harflerle yazmamız gereken dersler zinciri ortaya çıkacaktır. Yaşam öykülerimizin her birinin ne kadar zengin ve anlam yüklü olduğunu anlamamızın da bir izahı.

     Sevgili Sabahattin önceki eserlerinde de alışık olduğumuz gibi ayakları yere basan, duyarlılıkta sınır tanımayan bir yazı ustasının yaptığını yapıyor. Yaşananların da hiç hakkını yemeden bir tarihsel dönemi gözler önüne seriyor. Alışılmışın dışında nerdeyse elli yıllık bir dönemi, titizlikle, güncelle bağını kaybetmeden sanki bugün yaşıyormuş gibi anlatan lirik dili sayesinde ölümsüzleştiriyor.

     Başta söylemiştim, Yusuf Baş’la tanıştığımızda on sekiz yaşındaydık.12 Mart’ın karanlık ve acı dolu günlerinin etkisi devam ediyordu. Liseli yılların heyecanı ve ateşi ile doluyduk. Bir döneme damgasını vuran devrimcilerin olağanüstü yiğitlikleri ve kararlılıkları hepimizin beynine kazınmıştı. Katliamlara karşı öfke doluyduk. Yarım kalan hikâyenin devamcıları mutlaka olmalıydık. Donanımsızlığımızı haklılığımız ve gençlik enerjimizle telafi edebilirdik. Zira egemen sınıflar,12 Mart kıyımlarının ardından işi daha da ciddiye almışlar, sokakları ele geçirmenin gerekliliğine inanarak, paramiliter faşist güçleri örgütlemeye başlamışlardı. Ve biz de sokağı onlara bırakmamalıydık. Kastamonu Gölköy Öğretmen okulunun bu kocaman yürekli çocukları tamda buna uygun davrandılar. Şehirdeki devrimci demokrat gençlere uygulanan baskı ve şiddeti bertaraf etmeliydiler. Yusuf BAŞ ve arkadaşları bunu başardılar.

İşgale izin vermediler. Sanki bir festivale ya da bir şenliğe gider gibi, bir taraftan Denizlerin idamını protesto için boykot yaparken, hafta sonları da topluca şehre inerek güven verdiler. İtiraf etmeliyim onların bu yürekli tutumları sayesin de 1973-74 yıllarında sokaklarda özgürce dolaşmaya başladık.  Yusuf Baş’ların sevgi dolu cesur ama bir o kadarda dramatik yaşam öyküsüdür elinizdeki kitap.

     Çok kısa zamanlara sığdırılan onca yaşanmışlıklar günümüz Yusuf Baş’larının kalbi vicdanında yaşamaya devam ediyor. Anılarına saygı duymaktan korkmayan bir kararlılıkla mücadeleyi devralan günümüz devrim sevdalısı gençlerin heyecanına eşlik etmekten daha güzel ne olabilir ki…!

     Tekrar eline sağlık Sebahattin Selim ERHAN.

Haşim Barış


“Çok uzaklardan geliyoruz, Çok uzaklardan… Ve bizden sonra gelenler demir parmaklıklardan değil, asma bahçelerden seyredecek bahar sabahlarını, yaz akşamlarını” (N. Hikmet)

Diyenlerin hikayesini, destansı bir üslupla anlatmış yazar, aynı zamanda empati yapmamız bile mümkün olmayan bir trajediyi okuyucuyu insanın ana yurduna götürerek (çocukluğumuz ana yurdumuzdur), gözyaşlarımıza hakim olamayacağımız, şiirsel bir akıcılıkla bizleri geçmişimize, çocukluğumuza, mahallemize, ilk gençliğimize, anamıza, babamıza, ailemize, en yakın arkadaşlıklarımıza, yoldaşlık bağı ile bağlı olduğumuz ütopyamızın, nasıl güzel bir hayal olduğunu tekrar tekrar anlatıyor kitabın her satırı. Okudukça hepimiz kendimizden bir parça bulacağımız bu hikaye de, hikayenin kahramanlarının yerinde kendimizi göreceğiz, bazı bölümlerde kendi yaşamımızı okuyoruz izlenimine kapılacağız.

   Yaşar Kemal’in Çukurova insanını anlattığı gibi destansı anlatımın Karadeniz insanını anlattığı mistik bir kitap olmuş. Tabi insanlıkla bütünleştirilmiş her ikiside yazarları tarafından.

   Bir ananın oğlu ve torununun ellerinden uçuşunu, aynı ananın kızının, abisinin ve oğlunun ellerinden uçuşunu görkemli bir trajedinin akıcı, gerçek yaşamdan hiç kopmadan mükemmel bir anlatımla yazıya dökülüşünü okuyoruz romanda. Başkalarının insanca yaşayabilmesi için kendi yaşamlarını hiçe sayanların hikayesini anlatmış yazar.

   Havva ve Selma, kendi yarattıkları doğurdukları çocuklarının kaybını, ellerinden uçuşunun şiddetini anlatamazdı böyle…

“Suyun kalbini kırmadan

Denizde taş sektirir gibi yaşayan… (S. Sarıoğlu)

İki Yusufbaşın “İnsan; doğar, yaşar ve ölür.” Bağlamında yaşamak bölümünü nasıl da dolu dolu, insanlığa adayarak geçtiklerini gözlerimiz yaşararak, hüzünlenerek okuyacağız.

Son kelam “Kimse bize sonsuzluğun kendi ömrümüz olduğunu öğretmedi…”

 Sebo’ya not: Şimdiye kadar okuduğum onlarca kitap içinde beni en çok duygulandıran defalarca ağlatan ilk kitap oldu. Emeğine, yüreğine sağlık. Ezelden ebede kadar kardeşim, dostum. Hasretle kucaklıyorum.

Sevgiler.

Cengiz Kaya

Sebahattin Selim Erhan; yaşanmış emek, özgürlük mücadelelerini kesit kesit devrim tarihine not düşmeye devam ediyor. Yine kazacağız yine kaçacağız, Karadeniz’in zemheri çocukları, 92. Gün kitaplarına bir yenisini daha ekleyerek adeta devrimci bir görevi daha yerine getiriyor. Erhan, ANALAR ve OĞULLARI kitabında da yaşanmışlıkları küçümsemeden ve abartmandan olduğu gibi yalın bir dille günümüze ve gelecek kuşaklara iletmeyi sürdürüyor.

ANALAR ve OĞULLARI Kitabında ; öznesi 78 kuşağı olan aynı zamanda 68 kuşağının bir kesiti ve 78’lilerin çocuklarının derin yaşanmışlıklarının anlatımını buluyorsunuz. ANALAR ve OĞULLARI okunması zor ama mutlaka okunması gereken rafine bir yapıt olmuş. Ana Havva’nın biraz rahat ve özgür büyümesi, özgüveni yüksek bağımsız kişiliğinin gelişmesinde belirleyicidir. Haksızlıklara boyun eğmez mücadeleci kişiliği köyde, şehirde, fabrikada öne çıkarken sorumluluğu gereği uyumlu olmasını da sağlamıştır .Özellikle oğul Yusuf’un, küçük kızı Selma’nın, torunu Yusufbaş’ında özgür büyümesi bağımsız karar verebilme ve mücadeleci olmalarını sağlamıştır. Sizce Erhan yakın devrim tarihi ile ilgili yaşanmışlıkları olduğu gibi niye yazıyor? Tabi ki devrimle uğraşacak gelecek nesillere ışık olması ve benzer hataları yapmamaları için.

Yüreğine, beynine, eline sağlık Sevgili dostum, yoldaşım Sebahattin Selim Erhan.

Süleyman Toklu


Yayın Tarihi:02.12.2023
ISBN:9786259924090
Dil:TÜRKÇE
Sayfa Sayısı:160
Cilt Tipi:Karton Kapak
Kağıt Cinsi:Kitap Kağıdı
Boyut:13 x 19.5 cm



Dipnot yayınlarının internet adresi: dipnot.com

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑