Makaleler

Published on Haziran 9th, 2023

0

Bir Sevda Destanı’nın doğuşu | Enver Enli


Kolay olmadı, Bir Sevda Destanı’nı yazmak… Bir yandan da çekiniyordum, mektup birilerinin eline geçecek diye. Yazım dilim de gelişti o süreçte; yani okuyanın anlayamayacağı şekilde…

Türkiye’de firar gezdiğim yıllardı, özellikle 1980’den sonra illegal mücadele içinde epey koşturmuştum.

O berbat dönemlerde bir çok olay yaşadık, gördük ve şahit olduk. Hapishane yaşamım oldu bir dönem. Tahliye olduktan kısa bir süre sonra zamanın Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) savcısı verilen cezayı az bulmuş olacak ki, tekrar yargılanmam için dava açtı.

O zaman doğal olarak tekrar aranır duruma düşmüş ve bir süre sonra Adana’yı terk etmek zorunda kalmıştım. O yıllar gözaltında kayıpların, faili meçhul cinayetlerin yaşandığı yıllardı. Bir de Kürt Ulusal Mücadelesinin yükseldiği dönemdi.

Öylesi bir dönemde ellerine düşersen neler olacağı belliydi, zorlu bir süreçti benim için. Hapishanedeki yaşamdan daha zordu, benim yaşamım ve akvaryumda gibiydim. Şehre çıkmak zorunda olduğum o kısıtlı zamanlarda bile görüştüğüm insan sayısı en fazla iki kişi olurdu. Yani insan denizinde insanları görüyor, ama dokunamıyorsun.

Adana’dan Mersin’e gelmiştim.

Bir süre sonra Mersin’den de çıkmak zorunda kalmıştım.

Ankara yaşamım da zorluydu ve epey yaşadım Ankara’da , arada bir telefon kulübelerinden sevdiğim kadınla görüşüyordum. Geride iki çocuğum ve eşim kalmıştı. Yine o görüşmelerin olduğu bir günde, Ankara Kızılay Metrosu’ndan sevdiğim kadınla görüşecektim, belli saatlerimiz vardı, o saatlerde ikimizde telefon numarasını bildiğimiz telefon kulübelerinde oluyorduk ve telefon görüşmemizi yapıyorduk. O günkü konuşmamızda, sevdiğim kadının sesi bir tuhaftı, iyi değildi yani. “Neler oluyor? İyi değilsin sen” diye sorduğumda, ağlayarak polisin kendisini taciz ettiğini ve artık ayrılmak isteğini söyledi. Yıkılmıştım.

O günden sonra, günlerce aynaya bile bakamadım, kendimden utanıyordum. Süreci kısa kesmek zorundayım, kelimeler yetmez çünkü. Ben o dönem sevdiğim kadına bir mektup yazmak istedim, o mektup destan oldu ve şimdi yayında halkımızla buluştu.

Kolay olmadı Bir Sevda Destanı’nı yazmak. Önce eskiden lokantalarda peçete yerine masalarda bardak içerisinde çeşitli renklerde pelur kağıtlar olurdu, o kağıtlara yazmaya başladım mektubu. Uzadıkça saklamaya başladım. Bir yandan da çekiniyordum, mektup birilerinin eline geçecek diye. Yazım dilim de gelişti o süreçte; yani okuyanın anlayamayacağı şekilde. Daha çok polisin eline geçmesinden korkuyordum, yakalana bilirdim de.

Bir süre sonra yazdıklarım o kadar çoğaldı ki , bildiğimiz pet şişelerde saklamaya başladım yazdıklarımı. Epey olmuştu ve 3 şişe not birikmişti.

Bir süre sonra yurt dışına çıkmak üzere İstanbul’a gittim. Bir kaç gün sonra havaalanında sahte kimlikle yakalandım ve ufak tefek sıyrıklarla o süreci de atlattım.

Artık İstanbul’daydım ve ne zaman gideceğim belli değildi o süreçte , Bir Sevda Destanı’nı tekrar sarı saman kağıtlarına yazdım.

1980 ile 2003 yılları arasını anlatır Bir Sevda Destanı. O dönemdeki politik gelişmeler, sınıf mücadelesi, gelişen Kürt Ulusal Mücadelesi ve tarihte yapılan soykırımlar, destan diliyle anlatılır.

Destanda kendim de varım. Benim o dönemki ruh halim, sorgulamalarım, kavgalarım, çocukluğum, acı tatlı anılarım, hepsi var Sevda Destanı’nda.

Bir Sevda Destanı böyle doğdu işte. Bitimsiz bir koşuyu, küçük derelerin denizlere ulaşma mücadelesini anlatır.

Ve 20 yılı bulmuştur kitabın tamamlanması…

Mektuba ne oldu derseniz…

Mektup sahibine ulaşamadı ama şimdi halkımızın ellerinde…


Enver Enli – 9 Haziran 2023

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑